Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/246 E. 2023/1735 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/246 Esas
KARAR NO : 2023/1735
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2021
NUMARASI : 2014/656E, 2021/761K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özet ile; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile davalı … AŞ tarafında 3 adet bonoya dayalı takip başlatıldığını, bonolarda asıl borçlu olarak … Tic ve San Ltd Şti’nin görüldüğünü, bu bonoların kefil kısmına ise davalı … Tic AŞ tarafından … isminin eklendiğini ve imzasının atıldığını, davacı … tarafından kefil yazı ve imzasının kendisine ait bulunmaması sebebi ile İstanbul 5 İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/1642 esas sayılı imzaya itiraz davasının açıldığını, yapılan yargılama ve inceleme sonucunda kefil kısmındaki …’nun imzalarının bu kişi eli ürünü olmadığının ortaya çıktığını, bu sebeple de İstanbul 5 İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/1642 esas 2011/1768 karar sayılı kararı ile imza itirazının kabulu ile icra takibinin … yönünden durdurulmasına karar verildiğini beyanla, davacı …’nun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine konu olan 3 adet bono bedeli olan 160.000TL yönünden kefil sıfatı ile borçlu bulunmadığının tesbitine, davacı …’nun İstanbul Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı takibinde 259.370,06TL için kefaletname sebebi ile borçlu bulunmadığının tesbitine, davalı … Tic AŞ’nin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibindeki 3 adet bono bedeli olan 160.000TL ile Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibi bakiye bedeli 259.370,06TL ile toplam olarak 419.370,06TL yönünden icra takibi işlemi yapmasında haksız ve kötü niyetli olması nazara alınarak, İİK mad 72/5 mad göre %40 kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile, her ne kadar davacı Kadıköy … İcra Müdürlüğünün ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün dosyaları ile ilgili olarak menfi tesbit davası açılmış ise de, işbu davanın hukuki mesnetten uzak bir dava olduğunu, sahte imzanın, taraflarından değil, bizatihi davacının kendisi tarafından tanzim edilmiş bir imza olduğunu, zira dava konusu borç belgelerindeki sahte imzaların davacı tarafından üçünçü kişilere attırılarak taraflarına gönderildiğini ve davacının bu şekilde sadece kendilerini değil çok sayıda şirketi dolandırdığı hususundaki şikayet üzerine yapılan soruşturma neticesinde davacı aleyhine İzmir 12.Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/31 esas sayılı davası açıldığını, işbu davadan da görüleceği üzere, davacının bayilik aldığı şirketlere ödeme yapmak için hazırlayarak gönderdiği senetlerdeki imzaları başkalarına attırmak sureti ile bilinçli ve planlı olarak dolandırıcılık eylemi içine girdiğini, çok sayıda şirketi aynı şekilde dolandırdığını, İzmir’de devam eden dava neticesinde davacının suçunun sabit hale geleceğini ve cezalandırılacağını, davacının işbu davada hukuki menfaati olmadığını, çünkü dava konusu her iki icra dosyasının da işlemden kalktığını, Kadıköy … İcra Müdürlüğünün dosyasının ilamsız takip olduğundan dolayı itiraz üzerine durduğunu, imzanın davacı tarafından atılmadığını anlamaları üzerine icra inkar tazminatına mahkum olmamak amacı ile yasal 1 yıllık süre içerisinde itirazın iptali davasının açılmadığını, takibin hükümsüz hale geldiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğündeki dosyada da yapılan inceleme neticesinde şahsi olarak davacıya atfedilen imzanın eli mahsulü olmadığının ortaya çıktığından takibin durdurulmuş olup, aradan 4 yıl geçtiğini, her iki dosyadan da davacının herhangi bir tehdit altında olmadığını, menfaat yokluğu nedeni ile davanın reddedilmesini talep ettiklerini, davacının davasının kötü niyetli olduğu hususunun açık olduğunu, bu nedenle davacının %40dan az olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:”….Davacının davasının KISMEN KABUL / KISMEN REDDİ ile, A) İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … ESas sayılı takip dosyası ve bu dosyada takibe konu edilen; 1-17/05/2010 tanzim tarihli, 25/08/2010 ödeme tarihli keşidecisi …, kefil … olan 20.000,00 TL bedelli, 2-03/06/2010 tanzim tarihli, 15/09/2010 ödeme tarihli keşidecisi …., kefil … olan 60.000,00 TL bedelli, 3-09/04/2010 tanzim tarihli, 26/08/2010 ödeme tarihli keşidecisi …, kefil … olan 80.000,00 TL bedelli, senetler yönünden açılan davanın REDDİNE,4-Şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, B) Kadıköy (Anadolu …. İcra Müdürlüğü) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 18/02/2010 tarihli takibe konu edilen 500.000,00 TL meblağlı kefaletname yönünden (takip miktarı 419.370,06 TL’dir) davanın KABULÜ ile, davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında taleple bağlı kalınarak 259.370,06 TL YÖNÜNDEN BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,a) Kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:-Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Aynı olay ile ilgili olarak Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinde dolandırıcılık suçundan devam eden dava dosyası 2020/102 E. sayılı dosyası olup, konusu yerel mahkemece müvekkilimin borçlu olmadığının reddine verilen 3 adet senedi de kapsadığından bekletici mesele yapılması gerektiğini,Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2019/16131 esas 2020/3659 karar sayılı hükmünde dolandırıcılık suçundan yerel mahkemenin beraat kararının bozulması gerekçesinde, sanığın … Tic.A.Ş’ne 500.000 TL Bedelli sahte imzalı kefaletname verdiği yazılmış sa da Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin kamu davası konusu olmayan, ceza davası dosyasında incelenmeyen, irdelenmeyen, kefaletname hakkında, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin bu şekilde karar vermesinin yerinde olmadığını, takibe konu edilen 500.000,00 TL meblağlı kefaletnamede takibin lehtarı …Tic. A.Ş. Olduğunu ve kefaletname adlı belgedeki imzanın borçlu-…na ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunu, Alacaklının elinde her an tehdit unsuru taşıyan bir senet ya da borç belgesinin mevcudiyeti karşısında borçlunun bu tehdit unsurundan kurtulmak ve maddi hukuk açısından borçsuzluğunun tespitine dair kesin hüküm elde edebilmek amacıyla dava açmakta hukuki yararı olduğunu, takibin durmasının, takip hukukuna ilişkin bir durum olup takibe konu edilen senedi kendiliğinden hükümsüz hale getirmeyeceğini, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Dava konusu, 80.000, 20.000, 60.000 TL lik bonolarla ilgili olarak İstanbul 5 İcra hukuk mahkemesinin 2010/1642 E. Sayılı dosyasında bilirkişi incelemesi yapılmış ve bonoların ön yüzündeki kefil … imzalarının ona ait olmadığı belirlenmiş olduğunu, Ceza yargılamasında, Yargıtay’a sunmak üzere belge inceleme uzmanı … dan bir rapor alındığını, bu rapor ile inceleme ve dava konusu 3 adet bononun diğer şirketler deki borçlanma bonoları ile bir illiyetini bulunmadığı da görülebileceğini,Raporda …nun imzalarının tanıyanlarca tetkik ve kontrolünden imzaların farklılığı dikkat çekeceği cihetle senedin iğfal kabiliyetine haiz bulunmadığı değerlendirmesi yapıldığını, davalının şirket olup, senedi, bonoyu, ticari belgeleri bilen ve yorumlayabilecek durumda olduğunu, takibin kötüniyetli olduğunu kabul etmek gerektiğini, Alaşehir Ağır Ceza mahkemesinin Dolandırılık fiili ile ilgili kararı Temyiz edildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.-Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu kefaletnameye ilişkin hukuken geçerli bir takip bulunmadığını, Kadıköy (Anadolu …. İcra Müdürlüğü) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 18/02/2010 tarihli takibe konu edilen 500.000,00 TL meblağlı kefaletnamedeki imzaların sahte olduğunu zaten müvekkili tarafından tespit edilerek davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, bu şikayet neticesinde Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi 2014/229 Esas sayılı resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediği yönünde hüküm kesinleştiğini, Buna rağmen müvekkilinin alacağını tahsil edebilmek için davalı tarafından verilen senetleri ve kefaletnameyi icra takibine konu ettiğini, davalının imzaya itirazı neticesinde imzanın kendisine ait olmadığı tespit edildiğini ve bu tespit üzerinde kefaletnamedeki imzanın da aynı olması sebebiyle Kadıköy (Anadolu …. İcra Müdürlüğü) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı borçlu tarafından yapılan itiraza ilişkin itirazın iptali davası açılmadığını, İmzanın sahte olduğu iddiasının müvekkili tarafından kabul edildiğini, Hal böyle olunca bu kefaletnameye ilişkin borçlu olmadığının tespitine yönelik karar verilmesinde hukuki yarar olmadığını, alacağın da zamanaşımına uğradığını, davacının iki imza sirküleri ibraz ederek yanıltma suretiyle farklı imzalarla farklı senetler keşide etmiş ve müvekkile vermiş olduğunu, Bu senetler arasında imzaya itiraz ettiği senetlerle aynı imzayı taşıyan ve kefaletnamedeki imzayla aynı olan ancak davacının ödemiş olduğu senetler de olduğunu, mahkemeye tüm bu belgeler ibraz edildiğini, Bankadan dahi araştırıldığında senet üzerindeki imza ile borçlu olarak atılan imzalar bambaşka olduğunu, Davacının güven ilişkisini sağladıktan sonra yüklü mal alımına başlamış ancak ödeme yapmek yerine malesef bu tür yollara başvurmuş olduğunu, müvekkilinin çok mağdur olduğunu, Sonuç olarak davacı tarafın icra tehdidi altında olmadığını bilmesine rağmen sadece bu davadan menfaat sağlamak için huzurdaki davayı ikame ettiğini, kötüniyetli dava açtığını, Davanın TMK 2.md aykırı olduğunu, Müvekkilinin davalının sahtecilik eylemleri sebebiyle alacağını tahsil edemediği gibi bir de mahkemenin haksız ve hukuka aykırı kararı sebebi ile yargılama gideri ve vekalet ücretine maruz kaldığını, eksik incelemeye dayalı kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME İstanbul Anadolu (Eski Kadıköy) ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Tic AŞ tarafından borçlu … aleyhine 419.370,06TL alacak üzerinden takip yapıldığı, takibin sebebinin “18.02.2010 Tarihli kefaletname – asıl borçlu …san tic ltd şti hakkında yapılan ve yapılacak diğer icra takipleri ile tahsilde mükerrer olmamak koşulu ile” şeklinde belirtildiği anlaşılmaktadır. İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/1642 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … tarafından davalı … Tic AŞ aleyhine açılan imzaya itiraz davası olduğu, davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından yapılan takibe konu toplam 160.000TL bedelli 3 adet bonoda borçlu yada kefil olmadığı belirtilerek imzaya itiraz edildiği, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı bilirkişi … tarafından tanzim olunan bilirkişi raporuna göre, inceleme konusu 3 adet senedin ön yüzlerine basılı “… San Ltd Şti…” ibareli kaşe izleri üzerinde atılı bulunan imzaların, -mevcut mukayese imzalarına kıyasla- … isimli şahsın eli mahsulu olduğu, inceleme konusu 3 adet senedin ön yüz sağ alt bölümlerinde atılı bulunan imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasla … isimli şahsın eli mahsulü olmadığının tespit edildiği, yapılan yargılama sonucunda 07/12/2011 tarihli 2010/1642 esas 2011/1768 karar sayılı kararı ile imzaya itirazın kabulü ile, takibin davacı yönünden durdurulmasına karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 13/09/2012 tarihinde onandığı görülmüştür. İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından yapılan takibe konu toplam 160.000TL bedelli 3 adet bonoda davacının kefil, davalının lehtar olarak yer aldıkları görülmüştür. Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/229 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı …’nun sanık olarak yer aldığı davada nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçuyla dava açıldığı, …’nun katılan … Tic AŞ’ye yönelik resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sabit olduğundan hapis cezası ile cezalandırılmasına, nitelikli dolandırıcılık yönünden ise sanığın cezalandırılmasına yeterli delil elde edilemediğinden beraatine karar verildiği, gerekçede “….sanığın değişik zamanlarda suça konu senetlerde kendi adına sahte kefil imzası oluşturduktan sonra katılan şirkete verdiği anlaşıldığından zincirleme resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediği kanaatine varılmıştır.” ibaresine yer verildiği kararın Yargıtay incelemesinden geçtiği, sahtecilik suçu yönünden düzleterek onandığı , 11/03/2020 tarihinde kesinleştiği, dolandırıcılık yönünden beraat kararının bozulduğu, ilk derece mahkemesinin bozmaya uyma kararı verdiği görülmüştür.
GEREKÇE Davacı, dava konusu 25/08/2010 ödeme tarihli 20.000,00 TL bedelli, 15/09/2010 ödeme tarihli 60.000,00 TL bedelli, 26/08/2010 ödeme tarihli 80.000,00 Tl bedelli senetlerde kefil imzasını ve Kadıköy İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu kefaletteki imzaları inkar ederek menfi tespit talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin usule ilişkin istinaf istemleri bulunduğundan öncelikle bu husus incelenmiştir. Davalı tarafça, davacı aleyhine takip başlatıldığı, takibin sebebi olarak kefalet senedinin gösterildiği, davacının takip nedeni ile menfi tespit davasında hukuki yararı olduğu görülmekle hukuki yarara yönelik istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Davaya konu toplam 160.000TL bedelli 3 adet bono yönünden Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/229 Esas sayılı dosyasında; davacı hakkında resmi evrakta sahtecilik suçu yönünden verilen mahkumiyet hükmü, temyiz aşamasında düzelterek onanarak kesinleşmiş olmakla dava konusu bonolar yönünden davacının menfi tespit isteminin reddine karar verilmesi yerindedir. Ancak ilk derece mahkemesince 500.000TL bedelli kefalet belgesinin aslının sunulamadığı, kefaletin ceza davasına da konu olmadığı gerekçesi ile menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmiş ise de; dosyada sureti mevcut olan Y.15.CD’nin 2019/16131, 2020/3659 Karar sayılı ilamında; “Sanığın katılan firmalardan satmak üzere aldığı traktör ve motosikletlerin karşılığında katılan firmalara verdiği senetler üzerinde yer alan şahsi kefil imzalarının sahte olarak düzenlendiği, Alaşehir Noterliğince düzenlenmiş 12/02/2010 tarihli … yevmiye numaralı imza beyannamesi ve 15/03/2004 tarihli … yevmiye numaralı imza sirküleri üzerinde tahrifat yaparak katılan firmalara verdiği, yine katılan … San. ve Tic. A.Ş.’ne 700.000 ve 450.000 TL bedelli, katılan … Tic.A.Ş’ne 500.000 TL bedelli sahte imzalı kefaletnameler verdiği, senetler üzerinde yer alan sahte kefil imzalarını inkar etmek suretiyle katılan firmaların alacaklarını tahsilini engellediği ve bu şekilde baştan itibaren dolandırıcılık kastı ile hareket ettiği anlaşılmakla, atılı nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde beraat hükümleri kurulması, Kanuna aykırı olduğu” gerekçesi ile ilk derece mahkemesinin beraat kararının bozulduğu görülmektedir. UYAP’tan yapılan incelemede; bozma kararı üzerine Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/102 Esas, 2020/231 Karar sayılı dosyasında bozmaya uyma kararı verilerek 10.12.2020 tarihli ilam ile davacı …’nun katılan … TİC AŞ ile … SAN TİC AŞ’ye yönelik dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır. İlgili ceza mahkemesi kararı 500.000TL’ lik kefaletname yönünden kesinleşmemiş ise de; Yargıtay bozma ilamında 500.000TL bedelli kefaletname yönünden de dolandırıcılık suçu oluştuğuna ilişkin açık bir tespite yer verildiği, mahkemenin de bozma kararına uyarak aynı doğrultuda karar verdiği görülmekle Dairemizce ceza dosyasının bu aşamada bekletici mesele yapılmasına gerek görülmemiştir. Bu durumda dava konusu 500.000TL bedelli kefaletnameye ilişkin menfi tespit istemi yönünden de davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve harç masraflarının davacıya yüklenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, davalı vekilinin bu yöndeki istinafının kabulü gerekmiştir. Davacı davanın reddedilen kısmı yönünden tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dairemizin kaldırma kararı gereğince dava tümden reddedilmiş olmakla bu yöndeki istemin ise reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, -İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/656 Esas, 2021/761K. Sayılı, 06/10/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE,- Takip durdurulmadığından davalının kötüniyet tazminat isteminin reddine,- Alınması gereken 269,85TL harçtan peşin alınan peşin alınan 7.161,80-TLnin mahsubu ile bakiye 6.891,95Tl harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,- Davacı yanca yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 64.711,81TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4- A. İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, – Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri olan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 134-TL posta masrafı olmak üzere toplam 296,10-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, B. Davacının istinaf istemi reddedildiğinden alınması gereken 269,85-Tl harçtan peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve istek halinde aidiyetine göre yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023