Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/241 E. 2023/1744 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/241 Esas
KARAR NO: 2023/1744
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/06/2021
NUMARASI: 2019/376 Esas – 2021/127 Karar
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 22/06/2012 tarihinden itibaren “…” markası ve “…” ibareli ticaret ünvanı altında basın, yayın ve eğitim hizmetleri üzerine faaliyet gösterdiğini, şirketin kurucu ortağı olan … 2009 yılından itibaren “…” ibareli markası ile bu alanda faaliyet göstermeye başladığını, TPMK’ya … numarası ile marka başvurusu yapıldığını, markanın halen müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davacının 30/01/2014 tarihinde “…”, 19/12/2013 tarihinde ise “…” alan adını aldığını, davalının … numaralı “…+Şekil” markasının 28/12/2011 tarihinde 16. ve 41. sınıflarda tescil edildiğini, taraflara ait markalar karşılaştırıldığında, müvekkilinin eskiye dayalı tüm kullanım evrakında, reklam ve tanıtım vasıtalarında kullanımı belgelenen markasının “…” kelimesini esaslı ve hakim unsur olarak içerdiğini, marka başvurusunda müvekkilinin fiilen kullandığı markanın, aynı mal ve hizmetlere ilişkin esaslı unsuru “…” olacak şekilde kopyalandığını iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “…” markasının hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, asıl talepleri kabul edilmemesi halinde davalı tarafın markasının dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içinde kullanılmamış olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince 2018/152 Esas, 2018/356 Karar sayılı kararı ile davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilerek dosya Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı adına tescilli “..” ve “…” markalarının, ne yazılış şekli ile, ne de logosu ile hiç bir şekilde müvekkilinin adına tescil edilen “…” markası ile benzeşmediğini, ortalama bir tüketicinin “…” logo ve markasını “…” ve “…” markasına benzetmesinin imkanı bulunmadığını, davacı tarafın müvekkilinin markasını kullanılmadığından bahisle iptaline yönelik taleplerinin de yersiz olduğunu, müvekkilinin markayı kullandığını ve kullanmaya da devam ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarihli 2021/376 E. – 2021/127 K. sayılı kararıyla; “….Davacının dava konusu markanın hükümsüzlüğüne dair talebi yönünden yapılan değerlendirmede; dava konusu … tescil numaralı “…+Şekil” ibareli marka ile davaya … numaralı “…+Şekil”ibareli markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermediği, davanın dava konusu markanın tescil edildiği tarihten itibaren 5 yıllık sürenin bitiminden yaklaşık 15 gün sonra sonra ikame edildiği, 6769 sayılı Kanun’un 25/6, Maddesinde belirtilmiş olan 5 yıllık sürenin geçtiği, davacı tarafın dosyaya dava konusu marka tescil başvurusunun gerçekleştirildiği tarih olan 28.12.2011 tarihi itibari ile tanınmışlığını ispata yarayacak yeterli herhangi bir belge veya doküman sunmadığı, dosyada yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde davacı tarafın markalarının 28.12.2011 tarihi itibari ile tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceği, tanmmışlık iddiasına dayanılarak davalı yanın 28.12.2011 tarihi itibari ile kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı, tüm bu nedenlerle dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davacının hükümsüzlüğe dair talebi yönünden davanın reddi gerekmiştir.Davacının kullanmama nedeniyle iptale ilişkin talebi yönünden ise, dava konusu markanın tescil tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde 6769 Sayılı SMK’nın 9. maddesi uyarınca, 5 yıl sürenin dolduğu, Yerleşik Yargıtay içtihatları gereği ciddi kullanım olgusunu ispat külfetinin marka sahibi davalıda olduğu, davalı tarafça ibraz edilen irsaliyeli faturalar, kitap ve dergi kapakları , yayınlanan kitaplar değerlendirildiğinde davalının işletme hacmine göre markanın tescilli olduğu “dergi, kitap, gazete vb. yayımlamak” tescil sınıfı yönünden ciddi kullanım olgusunun ispatlandığı anlaşılmakla, bu emtialar yönünden davanın reddine, markanın tescilli olduğu diğer emtialar yönünden ciddi kullanım olgusu ispatlanamadığından davanın kabulü ile markanın iptaline karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle. “1-Davacının dava konusu markanın hükümsüzlüğüne dair davasının reddine,2-Davacının dava konusu markanın kullanmama nedeniyle iptaline dair davasının kısmen kabulüne, dava konusu … tescil nolu markanın tescilli olduğu “dergi, kitap, gazete vb. yayımlamak” dışındaki emtia ve hizmetler yönünden kullanmama nedeniyle iptaline, “dergi, kitap, gazete vb. yayımlamak” tescil sınıfı yönünden davanın reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; her ne kadar Mahkemece davalının markasının tescil tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiği değerlendirilmişse de, bu sürenin müvekkilinin markanın kullanıldığını bilmesi veya bilmesinin gerektiği tarihten başlatılacağını, dosyadaki delillerle davalının markasını kullanmadığının açıkça görüldüğünü, ayrıca davalının marka tescilinin 31/05/2013 tarihli resmi marka bülteni ile ilan edildiğini, müvekkilinin de en erken bu tarihte markadan haberdar olabileceği, bu tarihten dava tarihine karar 5 yıldan daha az bir süre geçtiği, 4 yıl, 10 ay, 11 gün sonra davanın açıldığını, Davalının markasının SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca müvekkilinin markası ile benzer olduğunu, İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2018/300 Esas sayılı markaya tecavüz davasının halen derdest olduğunu, bu davada alınan bilirkişi raporu ile markaların benzer olduğuna dair görüş bildirildiğini, her iki tarafın markasında da esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, Müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, bilirkişi raporunda tanınmışlık konusunun üstünkörü incelendiğini, davalının müvekkiline ait tanınmış markayı bilerek tescil ettirdiğini, marka tescilinin kötüniyetli olarak yapıldığını, Müvekkili şirketin kurucu ortağı …’ın “…” ibaresi üzerinde hak sahipliğinin başlangıcının müvekkiline devredilen internet alan adı, ticaret unvanı ve işletme adı kullanımları ile kanıtlandığını, markanın SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca da hükümsüz kılınması gerektiğini, Davalının “dergi, kitap, gazete vb. yayımlama hizmetleri” için markasını ciddi ve etkin bir şekilde kullandığını ispat edemediğini, fatura, lisans sözleşmesi, gazete vb. deliller sunamadığını, davalının delil sunma süresi geçtikten sonra delil sunmasına da muvafakat etmediklerini beyan ettiklerini, markanın kullanımının ispatlanamadığını beyan ederek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacı tarafça İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 2018/116 D.İŞ. dosyasından tespiti yaptırılan ve müvekkilinin markasının “…” olarak kullanıldığını ispatlayan bilgi, belge ve fotoğrafların dosyada mevcut olduğunu, yani müvekkili adına kayıtlı olup, davacı tarafça dava tarihinden itibaren geriye dönük 5 yıl içinde kullanmama nedeni iptali istenen markanın “…” tesislerinin iç ve dış mekanlarında kullanıldığına ilişkin karşı tarafın kabulünün mevcut olduğunu, yani müvekkilinin “…” markasını hem kitap yayınlarında, hem de “…” çatısı altında kullandığını,Müvekkilinin adına kayıtlı marka ile yapmış olduğu yayınlarda yargılama sırasında ilk derece mahkemesine sunulmuş ve “…” markasının müvekkil tarafından ciddi bir şekilde kullanıldığının yargılama sırasında ispatlandığını, ayrıca karşı tarafça müvekkili aleyhine dava konusu markanın “eğitim kurumlarında” kullanılmasının önlenmesi için İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 2018/300 Esas sayılı dosyasından açılan meni müdahale davasının derdest olduğunu, yani dava konusu markanın müvekkilince etkin bir şekilde kullanıldığının karşı tarafın ikame ettiği marka hakkına tecavüzün önlenmesi davasından da anlaşıldığını, buna rağmen ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen ret edilerek “dergi, kitap, gazete, v.b. yayımlamak” dışındaki emtia ve hizmetler yönünden kullanmama nedeni ile iptal kararının hukuka aykırı olduğunu, Davacı tarafın davasını önce İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 2018/152 Esas sayılı dosyasından ikame etmiş olup, yetkisizlik itirazı üzerine dosyanın Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesine gönderildiğini, dolayısı ile verilen yetkisizlik kararı nedeni ile lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yetkisizlik kararı nedeni ile lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek, bu nedenlerle Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 2019/376 E. ve 2021/127 Karar sayılı kararının aleyhe olan hükümlerinin ortadan kaldırılarak lehlerine karar verilmesini, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; 28/12/2011 başvuru, 25/03/2013 tescil tarihli, … sayılı “…+Şekil” ibareli markanın, 16 ve 41. sınıflarda davalı adına, … sayılı ” …+Şekil” ibareli markanın, 16 ve 41. sınıflarda 09/10/2009 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 12/01/2021 havale tarihli bilirkişi heyetinden alınan raporda; dava konusu … tescil numaralı “…+Şekil” ibareli marka ile davaya mesnet … kod numaralı “… +Şekil” ibareli markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyeceklerini, huzurda bulunan davanın dava konusu markanın tescil edildiği tarihten itibaren 5 yıllık sürenin bitiminden yaklaşık 15 gün sonra sonra ikame edildiğini, bu minvalde 6769 sayılı Kanun’un 25/6, Maddesinde belirtilmiş olan 5 yıllık sürenin geçtiğinden bahsedilebileceğini, davacı tarafın dosyaya dava konusu marka tescil başvurusunun gerçekleştirildiği tarih olan 28.12.2011 tarihi itibari ile tanınmışlığını ispata yarayacak yeterli herhangi bir belge veya doküman sunmadığını, dosyada yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde davacı tarafın markalarının 28.12.2011 tarihi itibari ile tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceğini, tanınmışlık iddiasına dayanılarak davalı yanın 28.12.2011 tarihi itibari ile kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı, tüm bu nedenlerle dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, dava konusu markanın SMK’nın 6/3. maddesi kapsamında da hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, dosya münderecatından davalı yanın adına tescilli markanın tescil tarihinden itibaren ciddi şekilde kullanılıp kullanılmadığı hususunda, ciddi ve kesintisiz kullanımı gösterecek fatura, lisans sözleşmesi, gazete, dergi yazıları, kataloglar, röportajlar, makaleler vb. davalının kullanımım ispatlar herhangi bir belge tespit edilemediği belirtmiştir. Aynı bilirkişi heyetinden alınan 11/05/2021 havale tarihli ek raporda; kök raporlarının mahkemeye ibrazları sonrasında dosyaya herhangi bir delil ve veri sunulmamış olduğunu ve bu sebeple kök rapordaki görüş ve kanaatlerini değiştirmelerini gerektirecek herhangi bir durumun mevcut olmadığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı adına tescilli … numaralı “… + Şekil” markasının davacıya ait … numaralı “…” markası ile benzer sınıflarda tescilli olduğu, iltibasa neden olacak kadar benzer olduğu, davacının marka üzerinde öncelik hakkının bulunduğu, davacının markasının tanınmış marka olduğu, davalının marka tescilinin kötü niyetle yapıldığı iddiasıyla markanın hükümsüzlüğü, bu mümkün olmazsa davalı markasının dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içinde ciddi olarak kullanılmadığı iddiasıyla SMK’nun 9 ve 26.maddeleri uyarınca markanın iptali davasıdır.Mahkemece marka hükümsüzlüğü davasının reddine, marka iptali davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekili de istinaf yargı yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya incelendiğinde; alınan her iki bilirkişi raporunda da, davalının davaya konu markasını tescilli olduğu mal ve hizmetlerde kullandığına dair dosyada delil bulunmadığı, Mahkeme kalemine teslim edildiği iddia edilen delillerin de Mahkeme kaleminde mevcut olmadığının kendilerine bildirildiği, bu nedenle inceleme yapılamadığı belirtilmesine rağmen, Mahkemece davalıya ait dava konusu … tescil numaralı markanın tescilli olduğu “dergi, kitap, gazete vb. yayımlamak” mal ve hizmetleri için kullanıldığının ispat edildiği gerekçesiyle marka iptali davanın kısmen reddine karar verildiği, dosyada Mahkemenin bu gerekçesine dayanak olabilecek bir delil ve belge bulunmadığı, Mahkemenin kararına dayanak yapılan belgelerin ne şekilde incelendiğinin gerekçeli kararda açıklanmaması nedeniyle bu konuda dairemizde tereddüt oluştuğu, cevap dilekçesi ekinde sunulan fatura örneklerinin okunaklı olmadıkları, davalı tarafın delil listesinde Vergi Dairesi kayıtları, Yoklama Tutanağı ve sair belgeleri delil olarak bildirdiği halde bu delillerin dosyaya sunulmadığı, davalı vekilinin 28/01/2021 tarihli dilekçesi ile davalının ticari faaliyetlerini sonlandırması nedeniyle ticari kayıt ve defterlerini sunamadığı, ancak fatura koçanları ve defter belgelerin Halkalı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne teslim edildiğini beyan ederek, buradan getirtilmek suretiyle incelenmelerini talep ettiği halde bu konuda bir işlem yapılmadığı, ayrıca dilekçede Mahkeme kalemine sunulacağı belirtilen 9 adet kitap örneği ve bandrol belgelerinin sunulup sunulmadığının da anlaşılamadığı, bu nedenle davacı vekilinin buna ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olduğu kanaatine varılmakla, taraf vekillerinin diğer istinaf talepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, Mahkemece davaya cevap dilekçesi ekinde sunulan faturaların okunaklı örneklerinin davalı taraftan istenilmesine, davalıya ait ticari defter, fatura örnekleri ve kayıtların Halkalı Vergi Dairesi’nden istenerek ve davalı vekili tarafından 28/01/2021 tarihli dilekçede Mahkemeye teslim edileceği belirtilen kitap örnekleri ve bandrol belgelerinin teslim edilip edilmediği araştırılarak, teslim edilmişse bunlar üzerinde de inceleme yapılarak önceki bilirkişi heyetinden bu konuda ek rapor alınması, ayrıca bu dava ile irtibatlı olduğu anlaşılan İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2018/300 Esas sayılı dava dosyasının da dosya içine getirtilerek tarafların iddiaları ve savunmaları doğrultusunda incelenmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne,2-Taraf vekillerinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,3-6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 10/06/2021 tarihli, 2019/376 Esas, 2021/127 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde taraflara iadesine, 6- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/11/2023