Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/229 E. 2023/1741 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/229 Esas
KARAR NO: 2023/1741
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/01/2021
NUMARASI: 2018/232 Esas – 2021/32 Karar
DAVANIN KONUSU Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/05/2018
KARAR TARİHİ: 24/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkillerinin yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacı şirketin ilgili sektörde “…”, “…”, “… ” olarak tanındığını, … kod numaralı “…” esas unsurlu markanın davacı adına tescilli olduğunu, … kod numarası ile marka başvurusunda bulunulduğunu, Müvekkilinin tescilli markasının yanı sıra işletmesel ve markasal olarak davalının kullanımlarının davacının markadan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini, davalı kullanımlarının haksız rekabet oluşturduğu, tüketiciler tarafından davalı firmanın işletmesinin davacının şubesi olarak algılanabileceğini, davalı yana ihtarnamenin tebliğ edildiğini, davalının ihtarnamenin tebliği akabinde kötü niyetle … numaralı marka tescil başvurusunda bulunduğu, davalının … numaralı marka başvurusuna itiraz edildiğini, itiraz sürecinin sonlanmadığı, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğinin2018/1776 D.iş sayılı karar ile davalıya ait … uzantılı alan adına erişimin engellendiğini, davalı …’e ait olduğu iddia edilen … sayfasında davalının haksız kullanımlarına devam ettiğini belirterek, davalı yanın kullanımlarının meni yönünde ihtiyati tedbir karan verilmesini, davalı yanın tecavüz teşkil eden eylemlerinin durdurulmasını, davacı yana ait markalara iltibas yaratan her türlü işaretin, davalıya ait işletmede, fatura vb. ürün üzerindeki kullanımlarının durdurulmasını ve mevcut kullanımlara el konulmasını, davalıya ait … uzantılı sayfalara erişimin engellemesini, tecavüz yönünde verilecek kararın ilanı ile haksız rekabetin tespitine, yoksun kalınan kazanç yönünden SMK 151/2-c maddesine göre 10.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın tecavüze ilişkin ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren ticaret alanında uygulanan en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 19.10.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle toplamda 97.574.91 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunmakla birlikte, davacının markasının “…” olduğunu, davacının dava dilekçesinde kendisini “…”, “…” olarak tanıtmaya çalıştığını, davalı müvekkillerine ait … kod numaralı marka başvurusunun davalı yanın ad ve soyadından oluştuğunu, davalı yanın kullanımlarına “…” ibaresi ile değil, “…” ibaresi ile devam ettiğini, davacı yanın “…” ibareli tescilli markası ile davalının “…” ibareli tescil başvurusuna konu markanın benzer olmadığını, davalının haksız rekabet teşkil edecek eylemlerde bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/01/2021 tarihli 2018/232 E. – 2021/32 K. sayılı kararıyla; “…somut olayda markaya tecavüz söz konusu olmadığından ancak somut olayda haksız rekabete dayalı bir tazminat belirlenecektir. Öte yandan son ek raporda davacının cirosu baz alınarak bir hesaplama yapılmış ise de davacının 2016 yılındaki ve 2018 yılındaki ciroları da hesaplamaya katılmış, oysa davalının işyerini 2.8.2017 yılında yani 2017 yılının ortalarından sonra açtığı, davanın ise 25.8.2018 tarihinde açıldığı, dolayısıyla bir haksız rekabet durumu varsa ancak bu tarihlerin gözetilmesi gerektiği, bu durumda mahkemenin gelen cirolar, vergi kayıtları, talimat mahkemesince inceleme yapılan verileri , davacı markasının tanınmış marka olmadığı, tarafların farklı illerde faaliyet göstermesi de gözeterek ancak BK hükümlerine göre bir maddi tazminat belirleyeceği hususu açık olup, davacının ıslah ile talep ettiği maddi tazminat fahiş olup, davalının haksız rekabet yoluyla elde ettiği gelir salt davacının markası adı altında gerçekleştiği hususu net olarak tespit edilmediğinden, ancak davalının kullandığı süre, aynı alanda faaliyet göstermeleri hususu gözetilerek hakkaniyet olgusu da gözetilerek haksız rekabet nedeniyle bir lisans ile kullanım olsaydı takdiren 10.000 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir.Davacı 19.10.2002 tarihli dilekçesiyle ihtar tebliğ şerhini sunmuş, ihtarın davalıya 11.9.2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış, dolayısıyla bu tarih mahkememizce talep edilen tazminatta tazminatın başlangıç tarihi olarak kabul edilmiştir. Öte yandan davalı kendisine gönderilen 11.9.2017 tarihli ihtarnameden sonra 12.10.2017 tarihinde marka başvurusunda bulunmuş ve yargılama devam ederken de … nolu … şekil markasının davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalının da süreç içinde tescilli bir marka hakkı bulunduğu anlaşılmış olsa dahi, markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığından, davacının tescilsiz kullandığı markaya yakınlaşmak suretiyle kullandığından eyleminde kusurlu olduğu anlaşılmış ve manevi tazminattan da sorumlu tutulması gerekmiştir. Manevi tazminat yönünden tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, kullanılan süreye hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, tarafların ticari kapasitesine göre somut olaya göre takdiren 10.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin yiyecek ve içecek sektöründe çok tanınmış bir firma olduğunu, “…”, “…” ve “…” olarak tanındığını, “…+Şekil” markasını kullandığını, Davalının “…” ibareli markası ile müvekkilinin … tescil numaralı “…” esas unsurlu “… ” ibareli markasının SMK’nun 6/1. maddesi uyarınca müvekkilinin tescilli markası ile benzer olduğunu ve tecavüz teşkil ettiğini, davalının … başvuru numaralı markasının “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” için Ankara 4. FSHHM’nin 2019/175 Esas, 2020/428 Karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, Davalının “…” ve “…” şeklindeki marka kullanımlarının müvekkilinin … tescil numaralı “…” esas unsurlu markası ile iltibas, aynı zamanda da haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının kısa yoldan haksız kazanç elde etmek ve müvekkilinin tanınmışlığından yararlanmaya çalıştığını, Davalının kullandığı … alan adlı web sitesine Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğince erişimin engellenmesine karar verildiğini, Davalının halen kötüniyetli kullanımlarına devam ettiğini, buna rağmen alınan bilirkişi raporları ile yapılan hesaplamalar dikkate alınmaksızın müvekkilinin talep ettiği maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen reddine karar verilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin … numaralı “…” markasının tescil edildiğini, müvekkilinin markasının “…”, “…” veya “…” değil, “…” olduğunu, müvekkilinin adı ve soyadından oluştuğunu, bu nedenle markasını kullanmasının marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet teşkil etmediğini,Davacının da ne “…”, ne “…”, ne de “ …” şeklinde tescilli bir markasının olmadığını, Davacının markasını tam anlamıyla kullanmadığı halde, Mahkemece hiçbir araştırma yapılmadan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Husumet itirazlarının dikkate alınmadığını, oysa söz konusu işletmenin müvekkilinin şahsının değil, yerel mahkeme dosyasına sunmuş oldukları vergi levhasından da anlaşılacağı üzere … Tic. Ltd. Şti.’ye ait olduğu, dolayısıyla yapılan ciro hesaplamalarının bu şirkete ait olduğunu, müvekkilinin bu tazminattan sorumlu tutulamayacağını, Yerel mahkeme tarafından haksız rekabet yönünden verilen tespit, durdurma, önlenme, maddi ve manevi tazminat kararlarının, hukuka, kanunlara ve yerleşik yargı kararları ve içtihatlarına aykırı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada mevcut TPMK kayıtları incelendiğinde; … tescil numaralı “… +Şekil” markasının 43. Sınıfta “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” için davacı adına tescilli olduğu, Davalının 12/10/2017 başvuru, 28/07/2019 tescil tarihli, … tescil başvuru numaralı “…+Şekil” markasının 43. sınıfta “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” de dahil olmak üzere tescil edildiği tespit edilmiştir. … Ticaret Limited Şirketi’nin ticaret sicil kaydı incelendiğinde; 02/08/2017 tarihinde tescil edildiği, ortaklarının … ve … olduğu tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince Bilirkişiler …, …, … oluşan I.heyetten alınan 13/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalı yanın kullanımlarının davacı yana ait … kod numaralı markaya tecavüz teşkil etmediği, davacı yanın “…” ibaresine dair kullanımların hangi tarihte başladığının dosyada yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılmadığı , davacı yanın sürdürdüğünü beyan ettiği …com tr uzantılı alan adı bakımından …org uzantılı alan adı üzerinden yapılmış olan eskiye dönük arama neticesinde davacı yanın kullanımlarının en eski 26.03.2017 tarihinde gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, davalı yanın ilgili kullanımlarının ilgili tarihten eskiye dayanıp dayanmadığının tespit edilemediğini, davacı yanın markasal kullanımlarının daha eski olduğu kısıtlı bilgi ve belgelerden değerlendirilmekle birlikte, her ne kadar davacı yan ile davalı yanın ticari faaliyetlerini sürdürdükleri bölgeler farklılık arz etmekte ise de; basiretli bir tacir olan davalı yanın aynı sektörde faaliyet gösteren davacı yanın ticari faaliyetlerinden ve markasal kullanımlarından haberdar olduğu / olması gerektiğinin değerlendirilebileceği ve davalı yanın tescil başvurusuna konu ettiği “…” kullanımı ile “…” şeklindeki kullanımlarının, davacı yanın “…” şeklindeki markasal kullanımları nedeni ile davacı yan ile haksız rekabet teşkil ettiği, bu nedenle ilgili kullanımların yer aldığı https://…com/… adresine erişimin engellenebileceği, ancak davacı yanın taleplerine konu; raporda detayı belirtilen … uzantılı adreslerde ilgili görsellerin yer almadığı, “…” ibaresi ile ilgili sitelerde kullanımın yapıldığı, davacı yan tarafından ” …” olan eskiye dayalı kullanımlarına ilişkin delillerin dosya arasına sunulmadığı, ilgili adreslerde yapılmakta olan kullanımların ise davacıyla haksız rekabet teşkil etmediği , her iki markanın farklı olduğu ve iltibasa neden olmadığı bildirilmiştir. İlk derece Mahkemesince Öğretim üyesi …, mali bilirkişi …, sektör bilirkişi … oluşan II.heyetten alınan 25/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacının tescilli markası … görselini barındıran “…” markası ile “…” ve “…” markaları arasındaki “…” özel adından ve şekil markalarının benzerliğinden kaynaklanan çağrıştırmalar, söz konusu işaretlerin yaygın kullanılabilme ihtimalinden kaynaklı ayırt ediciliğinin derecesinin yüksek olmaması ve davacının kullanımından farklı olarak korumaya esas alınan markanın “…” görselini barındıran “…” olması sebebiyle, ortalama bir balık restoranı müşterisi için bir karıştırılma tehlikesine yol açmayacağı ve kullanımlarının davalı tarafa ait … kod nolu markaya tecavüz teşkil etmeyeceği, her ne kadar davacı taraf ile davalı tarafın ticari faaliyetlerini sürdürdüğü coğrafi alanlar farklı olsa da; dosya kapsamında sunulan delillerden anlaşıldığı üzere davacı tarafın Bodrum çevresinde ün yapmış olması, basiretli bir tacir olan davalının aynı sektörde faaliyet gösteren davacı tarafın ticari faaliyetlerinden ve marka kullanımlarından haberdar olduğu veya olması gerektiği, bu nedenle davalı tarafın kullanımlarının haksız rekabet teşkil ettiği, bu nedenle ilgili kullanımların yer aldığı; … uzantılı web adreslerine erişimin engellenebileceği, ancak davacı tarafın taleplerine konu https://…/… uzantılı adreste dava konusu görsellerin yer almadığı ve bu sebeple ilgili adreste yapılmakta olan bu kullanımların davacı taraf ile haksız rekabet teşkil etmediği, mali yönden emsal lisans bedelinin tespitine yönelik herhangi bir hesaplama yapılamadığı, bu hususta takdirin Mahkemeye ait olacağını bildirmişlerdir. 2.bilirkişi heyetinden alınan 18/06/2020 tarihli Ek bilirkişi raporunda; davacının son iki yıllık ciroları baz alınarak yapılan hesaplamalar neticesinde 2016-2017- 2018 tarihli gelirleri dikkate alındığında %15 oranlamasına göre tazminat hesaplaması yaptıklarını, ayrıca dosyada mevcut 28/02/2020 tarihli mali bilirkişi raporunda davalının ticari defter ve kayıtları incelenmiş olup, davalı cirosunun 2017 yılı için 39.646,21 TL, 2018 yılı dava tarihine kadar olan dönem için ise 58.108,70 TL toplamda ise 97.754,91TL ödenecek tazminat hesabı yapıldığının tespit edildiğini, nihai takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirilmişlerdir. Adana 3.Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan 2020/3 Talimat No: 31/01/2020 havale tarihli mali bilirkişi …’nun raporunda; davalı …’in 02.08.2017 tarihinde iş yerinin tescil olduğu 2017 yılı cirosunun; 02.08.-31.12.2017: 264.308,04TL % 15 = 39.646,21TL. 2018 yılı cirosunun ise dava dilekçesinin verildiği 25.05.2018 tarihine denk düşen ilk altı ayın 01.01.2018- 30.06.2018 tarihleri arasında 387.391,36 TL,%15 = 58.108,70 TL., toplamda: 97.754,91 TL olduğunu, davacı … Anonim Şirketinin davalı …’in 02.08.2017 tarihinde iş yerini açtığı, bu sebepten dolayı davacı … (02.08.2017-31.12.2017) ve (01,01.2018-30.08.2018) tarihlerine ait detay mizanlarının bulunmaması ve dosyadaki Kurumlar Vergisi beyannamelerinin ise bir hesap dönemini (01 Ocak. – 31 Aralık) kapsaması nedeniyle dava tarihinden geriye dönük 2 yıllık hesaplama yapılamadığını bildirdiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davasıdır.Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekili de istinaf yargı yoluna başvurmuşlardır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi greğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Her ne kadar davalı vekili tecavüz teşkil ettiği iddia edilen markanın kullanıldığı iş yerinin müvekkilinin ortağı olduğu şirkete ait olduğunu belirterek, husumet itirazında bulunmuşsa da, davalı gerçek kişinin de davada taraf olmayan ve yetkilisi olduğu şirketin iş ve eylemlerini gerçekleştiren kişi konumunda bulunması sebebiyle haksız fiil niteliğindeki bu eylemden sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmakla, husumet itirazıyla ilgili istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı vekili davacının “…”, “…” ve “…” ibareli tescilli markalarının bulunmadığını belirterek, haksız rekabetin söz konusu olmayacağını savunmuşsa da, davacının tescilli markasının “…” ibarelerinden oluştuğu, “…” ibaresinin Bodrum’un bilinen turistik beldelerinden birinin adı olduğu, bu nedenle herkes tarafından kullanılabilecek bir ibare olmasından dolayı davacının markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalının markasal kullanımlarında da davacının markasında yer alan balık şeklinin benzeri ile birlikte “…” ibaresinin kullanıldığı, alınan bilirkişi raporları ile bu kullanımların davacının marka kullanımları ile iltibasa neden olacağının tespit edildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebi kabul edilmemiştir.Davalı vekili müvekkilinin “…” markasının tescilli olduğunu ve bu markayı kullanmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini savunmuşsa da, davalının markasını tescilli olduğu şekilde kullanmadığı, “…” veya “…” olarak kullandığı, tescilli markasının davalıya bu şekilde marka kullanım hakkı vermediği kanaatine varılmakla, istinaf talebi kabul edilmemiştir. Davacı vekilinin markaya tecavüz davasının ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine dair karara karşı yapmış olduğu istinaf talepleri incelendiğinde; davacının tescilli markasının “…” olduğu, davacının fiili olarak “…” markasını kullandığı, “…” ibaresi Bodrum’un bilinen turistik beldelerinden birinin adı olduğundan, marka olarak kullanım hakkının kimsenin tekeline verilemeyeceği, bu nedenle zayıf ibarelerden olduğu, markanın esas unsuru olarak kabul edilemeyeceği, davacının markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davacının markasının ayırt edici karakteri değiştirilmeden önemsiz bazı eksikliklerle kullanılmasının da markasal kullanım olduğu, davacının markasının esas unsuru olan “…” ibaresi ve tescilli “…” unsurunu birlikte kullanmasının tescilsiz marka kullanımı kabul edilemeyeceği, bu nedenle davalının davacının markasının şekil unsuruna benzer şekille birlikte “…” ibaresini aynen kullanmasının davacının marka haklarına tecavüz teşkil edeceği, markaların hitap ettikleri ortalama tüketicilerin markalar arasında bağlantı kurabilecekleri, taraflara ait iş yerlerinin farklı şehirlerde bulunmasının bu durumu engellemeyeceği, zira internet ortamında da tarafların markaları kullanıldıklarının tespit edildiği, davalı adına tescilli … tescil başvuru numaralı “…” markasında da davacının markasında yer alan şekil unsuruna benzer balık şekli mevcutsa da, davalının markasını tescil edildiği şekilde kullanmadığı, ayrıca davalının SMK’nun 155/1. maddesi uyarınca davacının markasından daha sonra tescil başvurusu yapılan markasındaki şekil unsurunu savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davacının marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve bu nedenle maddi tazminat taleplerinin kısmen reddine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, ancak davacının lisans bedeli üzerinden maddi tazminat hesaplanmasını talep ettiği, bilirkişiler tarafından davalının tecavüze konu süre içindeki cirosuna göre tazminat hesabı yapıldığı, davacının cirosunun Kurumlar Vergisinin eki olan gelir tablosundan alınan rakamlara göre hesaplandığı, davacının cirosunun tespiti için dosyaya yeterli veri sunulmadığından davacının cirosunun tamamının “…” adıyla faaliyet gösteren işletmeden elde edilip edilmediğinin kesin olarak tespit edilemediği, davacının örnek lisans sözleşmesi sunmadığı, lisans bedelinin her iki tarafın ticari hacmine, cirolarına göre hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerektiği, bu durumda maddi tazminat tutarının TBK’nun 50. maddesi uyarına Dairemizce takdir edilmesi gerektiği, davalının cirosuna ve davacının markasının tescilli olduğu süreye, tecavüzün devam ettiği süreye, taraflara ait iş yerlerinin farklı şehirlerde faaliyet göstermelerine, davalının kusur derecesine göre 40.000,00 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalının iş yerinde ve inetrenet sitesi ile sosyal medya hesaplarında yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri için “…+Şekil”, “…+Şekil” ve “… +Şekil” şeklindeki marka kullanımlarının davacı adına tescilli … tescil numaralı “…+Şekil” markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin men’ine ve ref’ine, markaya tecavüz teşkil eden her türlü tanıtım malzemesi ve ürünlere el konulmasına, üzerlerindeki markaların silinmesi mümkünse silinmesine, aksi takdirde karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhalarına, 40.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 11/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınmak üzere Türkiye’de yayın yapan tirajı yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf taleplerinin REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, 3- 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2. maddesi uyarınca İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 26/01/2021 tarihli, 2018/232 Esas, 2021/32 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,4-Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Davalının iş yerinde ve inetrenet sitesi ile sosyal medya hesaplarında yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri için “…”, “…” ve “…” şeklindeki marka kullanımlarının davacı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, Markaya tecavüzün ve haksız rekabetin men’ine ve ref’ine, bu şekilde marka kullanımlarının yasaklanmasına, Markaya tecavüz teşkil eden her türlü tanıtım malzemesi ve ürünlere el konulmasına, üzerlerindeki markaların silinmesi mümkünse silinmesine, aksi takdirde karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhalarına, 40.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 11/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıdan alınmak üzere Türkiye’de yayın yapan tirajı yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına, Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, 5-İlk derece yargılaması yönünden; a-) Alınması gereken 3.415,50 TL harçtan 1.024,65 TL peşin harç ve 1.500,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 890,85 TL ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,b-) Kabul edilen Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı için takdir edilen 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-) Kabul edilen Manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı için takdir edilen 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ç-) Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı için takdir edilen 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,d-) Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı için takdir edilen 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,e-) Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı için takdir edilen 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, f-) Davacı tarafça yapılan 1.024,65 TL peşin harç, 1.500 TL ıslah harcı, 35,90 TL başvuru harcı, 358,00 TL tebligat masrafı, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.418,55 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmına göre (2/3) 4.945,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,g-) Davalı tarafından yapılan toplam 1.631,20 TL yargılama giderinden davanın reddedilen kısmına göre (1/3) 543,73 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazla kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,h-) Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde ilk derece mahkemesince ilgililere iadesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden;a)İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, b)İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 1.366,20 TL harçtan, peşin alınan 342,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, c)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 64,80 TL posta masrafı olmak üzere toplam 226,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç)Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2023