Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/226 E. 2023/1704 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/226 Esas
KARAR NO: 2023/1704
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2021
NUMARASI: 2021/230 2021/192
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Türkiye’de ve dünyada “…” markası ile tanınmış olduğunu, … tescil numaralı “…” markasının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu ve tanınmış marka olduğunu, davalının … numaralı “…” markasını 18 ve 35.sınıfta tescil ettirdiğini, davalının yapmış olduğu bu tutumun kötüniyetli olduğunu, davalının piyasada … olarak bilinen müvekkili markalarına ayniyet derecesinde benzer marka oluşturmak ve müvekkili üzerinden haksız kazanç elde ettiğini, taraf markaları arasında aynilik derecesinde benzerlik olduğunu, davalının eylemlerinin müvekkilinin tescilli markasına tecavüz oluşturmakla birlikte TTK hükümleri gereğince haksız rekabet kurallarına da aykırılık oluşturduğunu ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu “…” markasının müvekkili tarafından 2015 yılında tescil edildiğini ve bu anlamda marka hakkından doğan her türlü hakkın yegane sahibi konumunda olduğunu, davacı tarafın açtığı davanın müvekkilinin kullanımlarından 8 yıl, tescilinden ise tam 5 yıl sonrasına tekabül ettiğini, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde işletmeler arasında bağlantı ve karıştırma ihtimali bulunduğu, davacının tanınmış marka iddiasını ispat edemediğini, davalının tescilinde kötüniyetli olduğuna ilişkin bir delil ve emare olmadığını, hükümsüzlük talepleri yönünden sessiz kalma yolu ile hak kaybı için sürenin tescil tarihinden itibaren başlayacağı, davalı markasının ise tescil tarihinin 06/02/2015 olduğu, dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalıya ait … tescil numaralı markanın tescilli olduğu 18.sınıfta “işlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler”, 35.sınıfta “ayak giysileri… ayakkabı ve kemer tokaları, perçinler” emtiaları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde söz konusu emtialar yönünden sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilini süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesi ve yargılama sırasında ileri sürdüğü beyanlarını tekrar ederek, yerel mahkemenin dava konusu markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğu şeklindeki tespiti son derece hatalı olduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli marka ile davacıya ait “…” ibareli markanın benzer olduğunu kabul etmek mümkün olmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, tek marka vekilinden rapor alındığını, kök raporda hukukçu yer almadığını, davacının müvekkilinin 8 yıllık kullanımına sessiz kaldığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, yukarıda yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde işletmeler arasında bağlantı ve karıştırma ihtimali bulunduğu, dava tarihi itibariyle davalı markasının tescil tarihinin üzerinden 5 yıllık sürenin geçmemesi nedeniyle, sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/11/2023