Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/221 E. 2023/1751 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/221 Esas
KARAR NO: 2023/1751
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2021
NUMARASI: 2021/168 Esas – 2021/188 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … Gazetesi’nde 16 Mayıs 2011’de makale yazmaya başladığını, 2013 yılı Eylül ayına kadar haftada bir gün köşesinde makale yazdığını, 2013 yılı Eylül ayından itibaren haftada 2 gün makale yazdığını, aylık bazda ise haftada bir gün yazdığı dönemlerde ayda 4 ile 6 arasında makale, 2 gün yazdığı dönemlerde ise ayda 8 ile 10 arasında makale yazdığını, en son yazısının 6 Kasım 2018 tarihinde yayınlandığı, müvekkilinin … Gazetesinde toplam 612 makale yazdığını, bu makalelerden ayrı olarak güncel olan ve okuyucu tarafından talep edilen okunma oranları yüksek her biri ortalama üç veya dört gün süren çeşitli yazı dizileri yazdıklarını, bu yazı dizilerine ve bütün makalelere http://www…com/… linkinden ulaşılabileceğini, müvekkilinin gazete ile yazılı bir sözleşme yapmadığını, ancak gazetenin genel yayın yönetmenleri … …’in telif ücretini ödeyeceklerini ifade ettiklerini, ancak bugüne kadar müvekkiline herhangi bir telif ücreti ödenmediğini, ulusal düzeyde yayınlanan gazetelerde köşe yazarlarına aylık en az 12.000,00 TL ve üzerinde para ödendiğinin bilindiğini, bu nedenle şimdilik 8.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 28/09/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; talebini 679.000,00 TL’ye arttırarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarına konu alacakların zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle esasa girilmeden reddinin gerektiğini, davacının, davalıdan kamuoyunca tanınıp, bilinmesi yani şöhret olması için … Gazetesi’nde ücret almadan dilediği zaman ve aralıklarda yazılarının yayınlanması için ricacı olduğunu, bu nedenle telif dahil yazılı sözleşme yapılmadığını, davacı dilekçesinde taraflarca kararlaştırılan bir telif bedelinden bahsetmediği gibi, ayrıca köşe yazılarının yayınlandığını iddia ettiği 2011-2018 yılları arasında davalıdan yazılı veya sözlü herhangi bir telif ücreti talebinin de olmadığını, taraflarınca personel olarak kabul edilemeyen, muhtemelen ricasıyla yılda bir veya iki kez yayınlandığı farz olunan yazılar için davacının telif ücreti istemesinin objektif iyiniyet kurallarıyla da örtüşmediğini, davacının yazı yazdığını iddia ettiği zaman ve halen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Baş Müfettişi görevini ifa ettiğini, yani davacının devlet memuru olduğunu, talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu, haksız zenginleşme kastı taşıdığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/11/2021 tarihli 2021/168 E. – 2021/188 K. sayılı kararıyla; “…Dosya kapsamı ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının yazdığı köşe yazılarının izni ve rızası hilafına yayınlanmadığı, çoğaltma ve yayma hakkında taraflar arasında sözlü bir mutabakat bulunduğu, davacının davaya konu gazete ve diğer mecralarda köşe yazılarının yayınlandığı tarihlerde ücret talebinde bulunduğuna ilişkin somut bir delil sunamadığı, şifahi olarak yapıldığı iddia olunan talebin davalı tanıklarınca yalanlanmasının yanısıra iddia doğru kabul edilse dahi, şifahi olarak yapılarak reddedilen talepten sonra hiçbir hukuki yola dava tarihine kadar başvurmadığı, bu dönemde yazılarının kendisine sağladığı tanınmışlık ile yetindiği, yaklaşık 7 yıl boyunca yazılarını göndermeye devam ettiği, 06/11/2018 tarihinden sonra taraflar arasındaki mutabakat son bulduktan sonra 23/07/2019 tarihinde dava yoluna başvurduğu, başlangıçta kendisine ücret ödenmemesine rağmen 7 yıl boyunca 612 makale yazarak sessiz kaldığı ve muvafakat ettiği, bu durumdan dolayı iş ilişkisi son bulduktan sonra ücret istenmesinin MK.2.maddesine göre iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı, Yargıtay’ın da benzer uygulama ve içtihatları (Y.11. HD. 22/03/2001 tarih, 2000/11107 esas, 2001/2279 karar, Y.11. HD. 04/06/2008 tarih ve 2007/5015 esas, 2008/7374 karar) nazara alınarak davacının davasının reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin yazı yazdığı süre boyunca sözlü olarak telif ücretini talep etmesine rağmen davalı tarafça oyalandığının tanık anlatımı ile tespit edildiğini, müvekkilinin zamanaşımı süresi içinde davasını açtığını, buna rağmen Mahkemece müvekkilinin kötüniyetle hareket ettiği ve süresinde ücret talebinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kötüniyetli olanın davalı taraf olduğunu, Resmi kayıtları tutma görevinin davalı tarafa ait olduğunu, Mahkemece yalnızca bir meslek örgütünden emsal telif ücretinin dikkate alındığını, … Sendikası’nın makale başı ücret bildiriminin dikkate alınmadığını, Mahkemece; her iki meslek kuruluşundan gelen makale başı telif ücretlerinin alt tabanının ve üst tabanının ortalamasını alıp, alt ve üst miktarların ortalamasını toplayıp ikiye bölmek şeklinde telif miktarını hesaplaması gerektiğini, Mahkemenin kararında objektif değerlendirme yapmadığını, telif için en düşük miktarı esas aldığını,Makale ve yazı (yazı dizisi) sayısı bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 679 olmasına rağmen Mahkeme kararında 612 olarak belirtildiğini beyan ederek, istinaf incelemesi sonucunda Mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince taraf tanıkları duruşmada dinlenilmiş, davacı tanığı … duruşmada alınan beyanında; … Gazetesinde 10-12 yıl kadar ekonomi müdürlüğü yaptığını, 5-6 yıl kadar önce de ayrıldığırı, davacıyı bu sebeple tanıdığını, davacının … Gazetesine köşe yazıları yazdığını, kendisinin yanına gelerek bir kaç defa yazdığı köşe yazılarından dolayı ücret almak istediğini, alamadığını, yönetimin kendisine ücretini vermediğini söyleyerek şikayetçi olduğunu, kendisinin de bu durumu yine bir kaç defa müdürlerine ilettiğini, onların da “biliyoruz, veririz” şeklinde beyanlarla geçiştirdiklerini, ancak davacının kendisine köşe yazısını gönderdiği her seferinde ücret konusu ne olacak, ücretimi ödemiyor şeklinde beyanlarını sunduğunu, kendisinin tarafların başlangıçta nasıl bir sözleşme üzerinde uzlaştıklarını tam olarak bilmediğini, yalnızca davacının ücret istediğini ancak alamadığını beyan etmesine şahit olduğunu, ayrıca kendisine ücret ödeneceği konusunda söz verildiğini de ilettiğini, davacının çok okunan bir yazar olduğunu, okurlardan gelen telefonlara kendisinin baktığını, onun yazıları ile ilgili çok fazla telefon geldiğini. çalıştığı dönemde gazetede çalışanların ücretleriyle ve ödemeleriyle yetkisinin olmadığını, sayfada çıkan haberler ile ilgili yetkisinin olduğunu beyan etmiştir. Davalı tanığı … duruşmada alınan beyanında; kendisinin 2002 tarihinden beri … Gazetesinde çalıştığını, halihazırda İnsan Kaynakları Müdürü olduğunu, davacıyı bu sebeple tanıdığını, davacının tanıdıkları bir müfettiş aracılığıyla gazeteleriyle irtibat kurduğunu, ziyarete geldiğini ve yazılarını yayınlatmak istediğini söylediğini, o dönemki insan kaynakları müdürüyle görüştüklerini, herhangi bir ücret almadan yazılarını yayınlatmak konusunda anlaştıklarını, o tarihten sonra yazıları yayınlanmaya başlandığını, kendisine herhangi bir ücret ödenmediğini, kendisinin de bu yönde talebi olmadığını, sonrasında genel yayın yönetmeni değiştiğinde yeni müdürle tanışmaya geldiğini, o dönemde de yine yazı yazma koşullarının konuşulduğunu ve yine ücretsiz bir şekilde yazılarını yayınlatma konusunda hemfikir olarak gazeteden ayrıldığını, kendisinin gazetelerinde ücretli çalışan sıfatında olmadığını, bildiği kadarıyla da ücret konusunda gazeteden herhangi bir talebi olmadığını, hatta yeni yayın yönetmeni olan …’in “ücretsiz yazacaksa yazsın, devam etsin” şeklindeki ifadesini çok net şekilde hatırladığını, kendisinin de bu bilgiyi davacıya ilettiğini, bu sözleri davacıya ilettiğinde herhangi bir itirazı olmadığını, kendisinin gazetede yazılarının yayınlanmasını istediğini, amacının bu olduğunu, ücret talebi olmadığını, gazetecilik sektöründe ücretsiz köşe yazarlığı yapmanın çok nadir rastlanan bir durum olmadığını, sık rastlandığını, doktorlar, üniversite rektörleri, politika yazarları, ücretsiz köşe yazılarının yayınlanmasını istediklerini ve kabul ettiklerini, bunun onlara tanınmışlık ve prestij katacağını, sosyal medyalarında ulusal bir gazetede yazılarını paylaşarak tanınmışlıklarını artırdıklarını, davacı gibi yazılarının yayınlanmasını ücret almadan kabul eden ve talep eden başka köşe yazarlarının da olduğunu, şu anda hatırladığı kadarıyla astroloji yazıları yazan ve at yarışı ile ilgili yazılar yazan yazarların böyle olduğunu, hatta … Gazetesinde halen yazmaya devam eden ve politika konusunda yazı yazan iki yazarlarının da ücretsiz yazmaya devam ettiklerini beyan ettiği görülmüştür. Davalı tanığı … duruşmada alınan beyanında; hali hazırda … Gazetesin’de yazı yazdığını ve bir TV programında yorumculuk yaptığını, … Gazetesi’nin 31 Aralık 2019 tarihinde kapandığını, 2015 yılından gazete kapanana kadar …neş Gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yürüttüğünü, göreve geldiği tarihte davacının da dahil olduğu ücretsiz bir şekilde yazı yazan tüm köşe yazarlarını işten çıkartmak istediğini, bununla ilgili insan kaynakları ile görüşme yaptığını, ancak o tarihteki gazete sahibi “Önceki patronlar döneminde, ücretsiz bir şekilde köşe yazısı yazması hususunda onay verilmiş, kimseye bir zararı yok bırak yazsın” şeklinde telkinde bulunduğunu, kendisinin de ısrarcı olmadığını, bu şekilde davacının köşe yazılarını yazmaya devam ettiğini, kendisi duyduğuna göre önceki patronlar döneminde müfettiş kimliğinin de etkisi ile köşe yazısı yazmak yönündeki talebini gazeteye kabul ettirdiğini, anlaşmanın yalnızca davacının köşe yazılarının gazetede yayınlanması şeklinde olduğunu, herhangi bir ücret talebi olmadığını, bu durumun sektörde çok rastlanan bir durum olduğunu, zira ulusal çapta bir yayın yapan bir gazetede köşe sahibi olmanın her meslek grubu için prestij ve itibar kazandırdığını, pek çok kapıyı açacağını, gazetecilik dokunulmazlığından faydalanmasını sağlayacağını, ücretsiz yazmak için talepte bulunan çok olduğu gibi üzerine para vererek köşe talep edenin de çok olduğunu, bunun gazetecilik sektöründe bilinen bir gerçek olduğunu, gazetelerinde davacının köşe sahibi olmasının gazeteye fiili olarak külfet olduğunu, yazılarının çok fazla okunmadığını, iş güvenliği gibi çok popüler olmayan ve ilgi çekmeyen bir alanda yazdığını, okuyuculardan herhangi bir şekilde geri dönüş aldıkları yazılar olmadığını, zaten Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarı dahi gazetenin satışını artıramayacağını, köşe yazısına gazetede yer ayırmak bir kaç haberi eksik yazmak anlamına geldiğini, gazeteye kağıt anlamında da külfet olduğunu, yani davacının, … Gazetesinde kendisine fayda sağlayan, ancak gazeteye külfet getiren bir durum olduğunu, ben bu nedenle kendisinin yazılarına son vermeyi istediğini, gazete patronunun telkini ile ısrarcı olmadığını, ancak ısrarcı olsaydı, yazılarına son vermeyi sağlayabileceğini, hiçbir zaman görüşmelerinde davacıya telif ücretini patronlara ileteceğini, bu ücreti hakettiğini, kendisine ücret ödeyeceklerini beyan etmediğini, böyle bir beyanlarının olmasının mümkün olmadığını, kendisinin ücret hak etmek bir yana gazetelerine külfet olan bir kişi olduğunu, ayrıca sektörde bütün gazetelerde çalışan köşe yazarları için sözleşmeler olduğunu, davacının çalışanları olmadığı için sözleşmesinin de bulunmadığını beyan ettiği görülmüştür. Bilirkişilerden alınan 30/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “Köşe yazılarının FSEK m.2 çeçevesinde dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri olduğu, davalının davacı ile ücret ödenmeksizin köşe yazarlığı yapılması hususunda anlaşıldığını ispat etmesi gerektiği, dosyada bu hususta FSEK 52 çerçevesinde yazılı bir sözleşme de bulunmadığından takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacının yazdığı köşe yazıları için davalıdan telif talebinde bulunabileceği, davacının köşe yazılarını dosyaya ibraz etmesi, bu mümkün olmaz ise bilgisayar uzmanı bilirkişiden davalı gazetenin internet sitesi üzerinden davacının yazdığı köşe yazılarının adedinin tespit edilmesinin gerektiği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden veya tarafların sunacağı diğer meslek kuruluşlarından bir gazete ile köşe yazarı arasında yaklaşık 7 yıl boyunca süregelen yazarlık ilişkisinde yazara köşe yazısı başına ödenecek telif ücretinin ne olacağının sorulup emsal ücret yazılarının gelmesinden sonra telif ücreti hesabının yapılacağı” hususlarını rapor ettikleri görülmüştür. Bilirkişilerin 23/05/2021 tarihli raporlarında; “kök raporda genel olarak köşe yazılarının hangi koşullarda eser sayılacağı belirtilmiş ve eser sayılması ihtimalinde değerlendirmeler yapılmış ve dosyada köşe yazılarının sunulması gerektiği belirtilmiş, bu doğrultuda davacı tarafça flash bellek içerisinde ibraz edilen köşe yazıları doğrultusunda değerlendirme yapıldığında, davacının flash bellek içerisinde sunduğu köşe yazıları değerlendirildiğinde bu yazıların yazarın kişisel görüşlerini, üslubunu taşıyan, belli bir sistem ve anlam ve mantık bütünlüğü ile biçimlendiren yazılar olmayıp günlük dilde mevzuatın basit bir şekilde ifadesine yönelik yazılar olduğu, bu sebeple de FSEK 2/1 anlamında ilim ve edebiyat eseri vasfını haiz olmadığı, davaya konu köşe yazılarının FSEK m.84 anlamında korunmasının mümkün olabileceği, yalnız bu ihtimalde FSEK 52 çerçevesinde yazılı sözleşme yapılaması halinde eser sahibinin haklarını devretmediği ve telife hak kazancı şeklindeki ekser sahibi lehine olan varsayım söz konusu olamayacağından şartların gerçekleşmesi koşuluyla sessiz kalma yoluyla hak kaybı gündeme gelebileceği, dosyada mübrez bilgi ve belgelerden davacının davalı gazetede 2011-2018 yılları arasında 7 yıl süre ile köşe yazısı yazdığı, davalıya bu süre içerisinde herhangi bir ihtar göndermediği gibi herhangi bir hak talebinde de bulunmadığı, bu kadar uzun süre sessiz kaldıktan ve karşı tarafa artık dava açılmayacağına dair güven oluşturduktan sonra işbu davayı açarak alacak talep etmesinin TMK 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığına ve davacının sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığının kabulü gerekip gerekmediği hususundaki takdirin mahkemeye ait olacağı, davacının köşe yazılarını dosyaya ibraz etmesi bu mümkün olmaz ise bilgisayar uzmanı bilirkişiden davalı gazetenin internt sitesi üzerinden davacının yazdığı köşe yazılarının adedinin tespit edilmesinin gerektiği ve ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden veya tarafların sunacağı diğer meslek kuruluşlarından bir gazete ile köşe yazarı arasında yaklaşık 7 yıl boyunca süregelen yazarlık ilişkisinde yazara köşe yazısı başına ödenecek telif ücretinin ne olacağının sorulup emsal ücret yazılarının gelmesinden sonra telif ücreti hesabı yapılacağı, mahkemece sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşmediğine karar verilmesi ihtimalinde ise, davacının dosyaya ibraz ettiği flash bellekte toplam 679 adet köşe yazısının bulunduğu, emsal bedel yazılarının somut olaya uyarlanması neticesinde davacının köşe yazılarının niteliği, gazeteci olmaması, haftada yazdığı köşe yazısı sayısı ile kamuoyunda tanınırlığı ve okuma oranı da birlikte değerlendirildiğinde köşe yazısı başına 1.000 TL olabileceği” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir. … Sendikası’na yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda bir gazete ile köşe yazarı arasında 7 yıl boyunca süregelen yazarlık ilişkisinde yazara köşe yazısı başına ödenecek emsal nitelikteki telif ücretinin 2.500,00 TL olduğunun bildirildiği, … Cemiyeti’ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda ilgili yazarın kamuoyunda tanınırlığı, okunma oranı, meslekteki kıdemi, gazeteci olup olmadığı, haftada kaç gün köşe yazısı yazdığı vb.özellikler, köşe yazısı başına ödenecek telif ücretinin miktarını belirlediği, bu nedenle emsal ücretin köşe yazarının bu özelliklerine göre değişkenlik göstereceğini, köşe yazısı başına ödenecek telif ücretinin minimum 1.000,00 TL ila 6.000,00 TL arasında olabileceğini bildirdikleri görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, gazete köşe yazılarına ilişkin telif ücreti alacağı davasıdır.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yargı yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Her ne kadar davacı vekili müvekkilinin başından bu yana sözlü olarak ücret talebinde bulunduğunu, ancak davalı tarafça oyalandığını, kötüniyetli tarafın davalı taraf olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da, dinlenen tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamı ile; davalının davacıya ait köşe yazılarını izinsiz olarak yayınlamadıkları, davacının kendi isteği ile gazeteye gönderdiği yazıları adını da belirterek gazetede yayınladıkları, FSEK.’nun 52. maddesinde belirtildiği şekilde taraflar arasında yazılı bir sözleşme mevcut değilse de, eserlerin kamuya arzı konusunda davacının davalıyı yetkilendirdiğinin, yayınlanmalarına izin verdiğinin kabulü gerektiği, taraflar arasında çoğaltma ve yayma hakkının kullanımında yazılı olmasa da sözlü bir mutabakat bulunduğu, davacının bedel istemediği, yazılarının yayınlanmasının sağlayacağı tanınmışlık ile yetindiği, davacının yaklaşık 6 yıl suskun kaldığı, bu durumda FSEK.’nun 52. maddesine dayanmasının TMK.’nun 2. maddesine aykırı düştüğü, yazarların yazıları gazeteye göndermesi halinde yayın sözleşmesi yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2023