Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/211 E. 2023/1574 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/211 Esas
KARAR NO: 2023/1574 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2021
NUMARASI: 2020/402 E. – 2021/647 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin imza ve kaşesinin olduğu çekteki davacı şirkete ait kaşe ve imzanın sahte olduğunu, bu nedenle davacı şirketin mezkur çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili aleyhine başlatılan takibin durdurulmasına, davalıya yüzde 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/09/2021 tarih ve 2020/402 Esas – 2021/647 Karar sayılı kararıyla; “…sonuç olarak, davacı borçlunun … bank Şubesine ait Keşidecisi …, tarihi 28/02/2019 olan, 20.000,00 TL bedelli çekin arka yüzünde ciranta sıfatı ile … Şirket yetkilisi olan … imzasının bulunduğu ama çek üzerinde sahte kaşe ve sahte imza kullanılarak müvekkili şirketin ciro silsilesine dahil edilmiş olduğunu, oysa müvekkilinin davalıyla bir alışverişi bulunmadığının ileri sürüldüğü, 22/06/2021 tarihli grafolog bilirkişi raporuna göre takibe konu çek arka yüzündeki imzanın … eli ürünü olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafın sahte imza düzenleyenler hakkında şikayette bulunmadığı, davanın İİK’nın 72. maddesi uyarınca kambiyo senedi niteliğindeki çekten dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, kambiyo senedi niteliğinde olan dava konusu çekin sebepten mücerret olduğu, TBK’nın 207/2. maddesi uyarınca sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça satıcı ve alıcı borcu aynı anda ifa ile yükümlü olduğu, çek ödeme aracı olduğundan, davacı çeki verdiğinde satışa konu malın bedelini ödediği, çek konusu malın da teslim alındığının kabulü gerektiği, bunun aksinin yazılı delille davacı tarafından ispatlanması gerektiği, davada ispat yükü üzerine düşen davacı taraf iddiasını usulüne uygun kesin delil ile ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/4.maddesi ve konuya ilişkin Yargıtay kararları gereğince, somut olayımızda mahkememizin 19/10/2020 tarihli, 2020-402 esas sayılı ihtiyati tedbir konulması yönünde ara karar kurulmuş ise de ilgili icra dairesinin 15/09/2021 tarihli müzekkeremize cevap yazısında ihtiyati tedbir ara karar kapsamında herhangi bir işlem yapılmadığı bildirildiğinden icra takibinin ihtiyati tedbir kapsamında işlem yapılmadığı anlaşılmakla kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkil şirketin ticari faaliyet konusunun et ürünleri hizmeti sunmak olduğunu, davalının inşaat işleri ile uğraşmakta görüldüğü ve faaliyet alanları farklı olan tarafların ticari bir ilişkisi içerisinde olamayacağını, Mahkemece kaşe incelemesi yaptırılmadan bilirkişinin kesin olmayan tespitleri baz alınarak karar verilmesinin ve davalı tarafça verilen cevap dilekçesinde müvekkil şirkete karşı yapmış olduğu Hizmet, Sözleşme, ve kendilerince yaptıkları hizmetlerin neler olduğu yapılan iş gereği kesilen faturaların neler olduğu araştırılmadan tamamen soyut iddialar ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davalının çekte yer alan imzanın müvekkil şirketin yetkililerine ait olmadığı verilen cevapta zımni olarak kabul edildiğinin anlaşıldığını, bu durumda davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olduğunu, Alınan rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, raporda ‘Ciranta olarak çekin arkasında müvekkil şirketin kaşesi ve şirket yetkilisi …’nın imzasının karşılaştırma sonucu uygunluk ve benzerlikler bulunmaktadır” dendiğini, Karşılaştırmadaki imzalar ile çekteki imzaya bakıldığında gözle görülecek derecede benzerliğin olduğu, ancak benzer taraflarının olmadığının da açık şekilde görüldüğünü, şirket yetkilisi … 75 yaşında olup, imzasının basit bir imza olduğu için bu imzanın 3.kişiler tarafından kolay bir şekilde taklit edilebileceğini, bu iki imza arasındaki farkın daha uzman olan ATK’ya gönderildiği takdirde imzanın müvekkilim …’ya ait olmadığı yine çekteki kaşenin yıllardır kullanılan müvekkil şirkete ait kaşenin olmadığının ortaya çıkacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İlk derece mahkemesince dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 23/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; belgelerin analizi sonucunda elde edilen bulgular ışığında, inceleme konusu çekte İkinci cirantacı … İth. ve İhr. Ltd. Şti. kaşesi üzerindeki imza ile …’nın karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan uygunluk ve benzerlikler nedeni ile, … bank Çağlayan şubesine ait, keşidecisi …, … (…), keşide yeri ve tarihi 28.02.2019 olan, 20.000 TL bedelli,… seri nolu çekteki İkinci cirantacı imzasının …’nın eli ürünü olduğu, inceleme konusu çekte ikinci cirantacı … İth. ve İfrr. Ltd. Şti. kaşesi üzerindeki imza ile …’nın karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan farklılıklar nedeni ile … bank Çağlayan şubesine ait, keşidecisi …, … (… granit), keşide yeri ve tarihi 28.02.2019 olan, 20.000 TL bedelli, … seri nolu çekteki ikinci cirantacı imzasının, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla, …’nın eli ürünü olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davanın REDDİNE, -Yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, takibe konu çekteki imzanın şirket yetkililerine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacı şirketin takibe konu 28.02.2019 keşide tarihli ve 20.000 TL tutarlı çekin cirantası göründüğü, davacının çekteki işbu imzanın şirket yetkililerine ait olmadığından bahisle menfi tespit istemli bu davayı açtığı, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan 23/06/2021 tarihli bilirkişi raporu ile, “Çekteki davacı şirket adına atılı ciranta imzasının davacı şirket yetkilisi …’nın eli ürünü olduğu.” sabit olduğundan, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 262,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7,85 TL eksik harç kaldığı anlaşılmakla, eksik harcın alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak;Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.