Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/210 E. 2022/414 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/210 Esas
KARAR NO: 2022/414
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/353
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili davalılardan …’ın diğer davalının lehtarı olduğu bonoya dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bononun sahte olarak düzenlendiğini, Büyükçekmece 2.İcra Hukuk Mahkemesi tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini belirterek müvekkilinin bono nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline ayrıca İİK’nın 72/5 maddesi uyarınca icra takibinin durdurulmasına, yine İİK’nın 72/3 maddesi gereğince teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, harcın tamamlanması gerektiğini, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, imzaya itirazlarının ve bedelsizlik iddiasının yerinde olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı …, davacıyı daha önce tanımadığını, dava konusu bononun ismi kullanılarak sahte olarak hazırlandığını, davacıya borç para vermediğini ve bonoyu da almadığını bildirmiştir. Mahkemece 13/04/2021 tarihli tensip tutanağının 11 nolu bendi gereğince, davacı tarafından davalılar aleyhine 15/03/2017 keşide 10/06/2019 ödeme tarihli 7.500.000-TL’lik bononun sahte olarak düzenlendiğinden bahisle mahkememizde menfi tespit davası açıldığı, talep kapsamında icra dosya kapak borcunun tamamı ile ilave %15 teminatın yatırılması koşuluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilmiştir. İşbu tedbir kararına davalı … vekilince itiraz edilmiştir. Mahkemece duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 04/11/2021 tarihinde “davalı … vekili yaklaşık ispat kapsamında takibin tedbiren durdurulması koşullarının oluşmadığını ve tedbirin kaldırılmasını talep etmiş ise de; davacı tarafın dava konusu bono yönünden sahtelik iddiasında bulunduğu, imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda farklı bilirkişi ve uzman görüşünün bulunduğu, icra dosyası kapak borcunun ve ilave %15 teminatın alınması suretiyle davalı alacaklı tarafın ileride haklı çıkması halinde alacağının güvence altına alındığı dosya kapsamı ile sabit olmuştur. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu yapılan bono yönünden borçlu tarafın sahtelik iddiasında bulunduğu, bononun sahte olup olmadığı hususunun yargılama sürecinde araştırıldığı, davalı alacaklı tarafın icra takibine konu alacağının alınan teminat kapsamında güvence altına alındığı, tedbir kararının uygulanmaması halinde davacı yönünden HMK 389/1 maddesi kapsamında ileride telafisi imkansız ciddi bir zararın doğma ihtimali bulunduğu” gerekçeleriyle davalı … vekilinin verilen tedbir kararına yönelik itirazının reddine karar vermiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Davacı yanın, dava dilekçesi ile İcra İflas Kanunu m.72 uyarınca ihtiyati tedbir mahiyetinde durdurulmasını talep ettiğini, mahkemenin de 13.04.2021 tarihli tensip tutanağında bulunan 11 no.lu ara kararıyla, tamamen usul ve yasaya aykırı olacak şekilde %15 teminat yatırılması koşulu ile icra takibinin durdurulmasına karar verdiğini, mahkemenin ara kararı karşısında, 29.04.2021 tarihli dilekçeleri ile mahkemenin bu ara karardan rücu etmesi için talepte bulunduklarını ancak mahkemece bu taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, davacı yan, dosyadaki beyanlarında senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı gibi gerçeğe aykırı ve mesnetsiz beyanlarda bulunduğunu, ancak dosyadaki beyanlarında detayıyla açıklandığı üzere, 5 adet Adli Tıp Kurumu Raporunda davaya konu senedin altındaki imzaların davacı …’ye ait olduğu açıkça ortaya konulduğunu, bununla birlikte, Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesinin en üst merci olan ve uzmandan oluşan heyetin, taraflar arasında görülmekte olan Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1619 Esas sayılı dava dosyasında mevcut 05.02.2021 tarihli raporunda da senet üzerindeki imzaların davacı yana ait olduğuna ilişkin değerlendirme yapıldığını, yani davacı yanın senet altındaki imzaların kendisine ait olmadığına yönelik yaklaşık ispat koşulunu dahi sağlayacak bir delili dosyaya sunamadığını, ancak mahkeme, tüm bu belirttikleri hususların varlığına rağmen 04.11.2021 tarihli ara kararı ile yaklaşık ispat koşulunun oluştuğundan bahisle ihtiyati tedbir niteliğindeki icra takibinin geçici durdurulması kararına ilişkin itirazlarını reddettiğini, iş bu sebeple, davacı yan imzaların kendisine ait olmadığına, icranın geçici olarak durdurulması gerekliliğine ilişkin yaklaşık ispat koşulunu sağlayamadığını beyanla mahkemenin 04.11.2021 tarihli ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İcra Hukuk Mahkemesi dosyasında 19/10/2020 tarihli ve 22/10/2019 tarihli raporlarda dava konusu bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, yine adli tıp kurumu tarafından düzenlenen 28/05/2020 ve 05/02/2021 tarihli raporlarda imzanın davacının eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekli uzman görüşünde imzanın davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş belirtildiği görülmüştür. Dava konusu bononun 15/03/2017 tanzim 10/06/2019 vade tarihli 7.500.000,00-TL bedelli keşidecisinin davacı lehtarının davalı … olduğu ve nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Büyükçekmece C.Başsavcılığı tarafından yapılan hazırlık soruşturması sırasında davalı …’ın davacıyı tanımadığını, …’ı tanıdığını, bu kişiyle aralarında 15.000.000,00-TL lik para alışverişi olduğunu, kendisinden parça parça bu miktarda borç aldığını, ancak aldığı paraları ödemediğini, 2018 yılında yaptıkları hesaplaşmada kendisine 7.500.000,00-TL borcu olduğunun ortaya çıktığını ve bu bonoyu ciro ederek kendisine verdiğini beyan ettiği görülmüştür. Yapılan hazırlık soruşturması sonunda davalıların ve dava dışı … aleyhine dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine 25/11/2021 tarihli iddianame ile inceleme konusu senedin imzalardan faydalanılarak oluşturulduğu, imzaların senedi onaylar mahiyette atılmış olmadığı belirtilerek kamu davası açıldığı görülmüştür. Davanın başlangıçta Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, mahkemece Bakırköy ATM’ye görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın şimdiki mahkemesine geldiği anlaşılmıştır. Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/1619 E 2021/961 K sayılı ilamının incelenmesinde davacının davalı … aleyhine sahtecilik iddiasıyla ve tebligat usulsüzlüğü nedeniyle şikayette bulunduğu, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, imzaya itirazın ise reddiyle takibin devamına karar verildiği, kararın davacı vekilince istinaf edildiği, İstanbul BAM 23.H.D tarafından 2021/2473 E – 2856 K sayılı ilamla dosyadaki 22/10/2019 tarihli ve 19/10/2020 tarihli bilirkişi raporlarıyla ATK tarafından düzenlenen 28/05/2020 ve 05/02/2021 tarihli raporlar arasında çelişki bulunduğu, bu çelişkinin giderilmesi bakımından yeni bir kuruldan rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Dairemiz huzuruna gelen uyuşmazlık ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi kararına yöneliktir. Dosya içerisinde bulunan icra hukuk mahkemesinin dosyası kapsamında verilen 2 ayrı bilirkişi raporunda dava konusu bonodaki imzanın eli ürünü olmadığı, adli tıp kurumu tarafından verilen raporlarda ise imzanın davacının eli ürünü olduğu yolunda görüş bildirildiği, icra hukuk mahkemesinde görülen davanın yargılama sonunda verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 23.H.D tarafından yeni bir kuruldan rapor alınmasının istenildiği ve icra hukuk mahkemesi kararının kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan dosya içeriğinde aralarında davalıların da bulunduğu sanıklar hakkında dava konusu senetle ilgili olarak dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından dolayı Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı görülmüştür. Bilindiği üzere ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesi gerekir. Somut olayda dava dosya içerisindeki deliller dikkate alındığında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin koşullarının gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı … vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı … vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafça yatırılan peşin harç toplamı 118,60-TL den mahsubu ile kalan 37,90-TL nin talebi halinde ilk derece mahkemesince davalı …’a iadesine, 3-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/03/2022