Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/209 E. 2022/431 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/209 Esas
KARAR NO: 2022/431
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2016
NUMARASI: 2015/273 2016/746
DAVANIN KONUSU: Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti
KARAR TARİHİ: 16/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalının bayisi olarak çalıştığını, bayilik sözleşmesi gereğince davalıya 27.06.2011 tarihli 120.000 TL bedelli banka teminat mektubunun verildiğini, istasyonun bulunduğu taşınmazın mülkiyetinin Sultanbeyli Belediyesine ait olduğunu, Belediyenin yaptığı ihale sonucunda mülkiyetin … A.Ş’ye geçtiğini bu nedenle taşınmazı tahliye ettiklerini ve davalı şirketle yapılan görüşme ve anlaşma neticesinde 04.08.2014 tarihli ihtarname ile bayilik sözleşmesini feshettiklerini ancak davalının teminat mektubunu iade etmediğini belirterek söz konusu teminat mektubununu müvekkiline iadesine, iade mümkün olmazsa iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili, 08.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; teminat mektubunun 15.05.2015 tarihinde nakte çevrildiğini, bu nedenle davaya alacak davası olarak devam edilmesini ve davalının tahsil ettiği tutarın ticari temerrüt faizi ile tahsil tarihinden itibaren davalıdan tahsilini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili, söz konusu mektubun müvekkilinin olası zarar ve alacaklarını temin maksadı ile düzenlendiğini, davacının müvekkilinin yatırım giderlerini karşılamadığından iade edilmediğini, sözleşmenin 24.2.1 maddesi uyarınca davacının kendisine ödünç verilen malzeme ve ekipmanları sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 hafta içerisinde müvekkiline iade etmesi gerektiğini, ancak bunun iade edilmediğini, bedelinin de ödenmediğini, bu nedenle de teminat mektubunun iade edilmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.10.2016 tarihli 2015/273 Esas-2016/746 Karar sayılı kararıyla; “..toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, bayilik sözleşmesinin her iki tarafın karşılıklı olarak anlaşması ile sona erdiği, davalının teminat mektubunun 18.05.2015 tarihinde nakde çevirerek tahsil ettiği, davalının 29.05.2015 tarihinde düzenlediği envanter satışı konulu 13.893 TL’lik faturanın her iki taraf defterlerinde bulunduğu, buna göre davalının bu tutar kadar alacaklı olduğu, buna göre teminat mektubu bedeli 120.000 TL’den anılan fatura tutarı düşüldüğünde davalının davacıya 106.107 TL borcunun bulunduğu, davalı tarafça istasyona yapılan yatırımların 2005 tarihli olup, bu yatırımların toplam tutarının 54.686,69 TL olduğu, bunun güncel değerinin ise 26.102,80 TL olduğu ve bu bedeli de talep etmiş ise de, söz konusu yatırımların davacının taşınmazı tahliye etmesi nedeni ile istasyonda kaldığı ve davacının malları alması için davalıya ihtar çektiği bu nedenle davalının talebinin iyi niyetli olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, teminat mektubundan kalan 106.107 TL nin teminat mektubunu paraya çevirdiği 15.05.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davacı vekili, müvekkilinin davalının düzenlediği 29.05.2015 tarihli 13.893 TL’lik faturayı 31.05.2015 tarihli iade faturası düzenleyerek elektronik fatura şeklinde davalı yana gönderdiğini, 8.6.2015 tarihli ihtarname ile de itiraz ettiklerini bu nedenle davalıya borcunun olmadığını, dolayısıyla 13.893 TL’lik kısmının reddinin doğru olmadığını ve re’sen tespit edilecek hususların dikkate alınarak, mahkeme kararının kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, teminat mektubunun sözleşmenin 9.maddesinde düzenlendiğini, davacının sözleşmenin sona erdiği tarihi itibari ile müvekkiline borçlu olduğu için (yatırım gider ve fatura alacağı sebebi ile toplam 39.995,78 TL) mektubun nakde çevrildiğini, kalan 80.004,22 TL nin davacıya iade edilmek istendiğini ancak bu talebin yanıtsız bırakıldığını, ayrıca yerel mahkemeden tevdi mahalli istediklerini, ancak mahkemenin bu hususta bir karar vermediğini, müvekkilinin alacağının 13.893 TL lik kısmının fatura alacağından 26.102,80 TL lik kısmının ise bayilik kapsamında yapılan yatırımlardan kaynaklandığını, ek raporun sonuç kısmında yatırım bedellerinin teknik bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerektiği yolundaki görüşün dikkate alınmadığını, mahkemenin bu konudaki gerekçesinin yerinde olmadığını, davacının sözleşmenin 24.2.1 maddesi uyanrınca kendisine ödünç verilen malları iade etmesi gerektiğini ancak iade etmediğini, bu malların pompa, otomasyon sistemleri, market dekorasyonu, inşaat işleri market üniteleri vs.. oluştuğunu, bu sebeple bu ürünlerden iade edilebildiği ölçüde müvekkiline iade edilmesi gerektiğini, davacının ihtarname çekerek bu yükümlülüğünden kurtulamayacağını, müvekkilinin 26.102,80 TL alacağının yok sayılmasının doğru olmadığını ve re’sen tespit edilecek hususları bildirmiştir.
DELİLLER: Davacının davalıya gönderdiği 04.08.2014 tarihli ihtarnamede söz konusu taşınmazın tahliye edileceğini, bu nedenlede sözleşmenin feshi ve ariyetlerin alınması gerektiğini bildirmiş, yine 11.12.2014 tarihli ihtarnamede ise sözleşmenin karşılıklı görüşme ile feshedildiğini, sözleşme nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığını ve nedenle 3 gün içerisinde teminat mektubunun iadesini istemiş, bu ihtarnamenin 22.12.2014 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Teminat mektubunun dava dışı banka tarafından davalı lehine düzenlenmiş olduğu 27.06.2011 tarihli olup davacının mal satışı verilen emtia, malzeme, teçhizat nedeni ile doğmuş, doğacak her türlü taahhütlerinden dolayı 120.000 TL ye kadar olan borçlarının üstlenildiği görülmüştür. Davacının 8.6.2015 tarihli ihtarname ile davalı tarafından düzenlenen 29.05.2015 tarihli 13.893 TL’lik davalı faturasına itiraz ettiği görülmüştür. Davacı vekili 08.09.2015 tarihli dilekçesinde 80.004,22 TL nin iadesi konusunda kendileri ile irtibata geçilmediğini davacının teminat mektubunu paraya çevirme yetkisini kötüye kullandığını belirtmiştir. Yargılama sırasında dosyaya sunulan 04.01.2016 tarihli 3 kişilik bilirkişi raporunda teminat mektubunun 18.05.2015 tarihinde nakde çevrildiği ve davalının 120.000 TL yi tahsil ettiği, davalının düzenlediği 29.05.2015 tarihli faturanın davacı kayıtlarında yer aldığı ve davalının aynı bedelde 31.05.2015 tarihinde bir fatura düzenlediği ve kayıtlarında davalıya borç kalmadığı ve sadece teminat mektubu nedeni ile davalıdan 120.000 TL alacaklı olduğunun göründüğü, davalı kayıtlarında ise davalının davacıya 106.107 TL borçlu gözüktüğü, 13.893 TL lik davacı faturasının davalı kayıtlarında yer almadığı buna göre davacının davalıdan 106.107 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
DAİREMİZİN KARARI; Dairemizin 24/06/2020 tarihli 2020/358 Esas-2020/1120 Karar sayılı kararıyla; “Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine, -HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince, İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/273 E. – 2016/746 K.sayılı 26.10.2016 tarihli hükmünün kaldırılmasına, -Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; davalı tarafından paraya çevrilen teminat mektubundan kalan 106.107,00 TL’nin paraya çevrildiği 15.05.2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Dairemizin kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
YARGITAY BOZMA KARARI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/11/2021 tarihli 2020/6554 Esas-2021/6474 Karar sayılı kararıyla; ” Dava, nakde çevirilen teminat mektubu bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamında davalının 120.000,00 TL tutarında teminat mektubunun 80.000,00 TL’sinin iadesi için mahkemeden tevdi mahalli talep ettiği, bu yönden anılan miktar bakımından ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında davalının tahsil ettiği 26.102,80 TL için taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve davacının yaptığı 04.08.2014 tarihli ihtar gerekçe gösterilerek, iadesi gerektiğine hükmedilmiştir. Ancak dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 106/1 hükmü gereğince, yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Alacaklının temerrüde düşmesi halinde ise aynı Kanunun 107. maddesi gereğince borçlu, ancak hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Bu durumda, alacaklının temerrüdü için öncelikle anılan 106. maddeye uygun ihtar gerekli olup, somut olayda yapılan ihtarın bahsekonu şartları taşımadığı ve borçlu davacının, anılan 107. madde anlamında tevdi mahalli talebinde de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle 26.102,80 TL’lik yatırım kalemi bakımından davacının borcundan kurtulduğu ve davalıdan tahsili gerektiği kabulü doğru olmamıştır. Ayrıca, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen son kararda, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş olmasına rağmen, tarafların istinaf istemlerinin tamamen reddi hususu karar içerisinde çelişki oluşturmuştur. Bu nedenle, yararına inceleme yapılan tarafın istinaf isteminin kısmen ya da tamamen kabulü üzerine ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulabileceği gözetilmeden hüküm verilmesi doğru olmamış, kararın anılan nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile; davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı taraf lehine BOZULMASINA karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ile duruşma günü taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmesini, davalı vekili bozma ilamına uyulmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E: Dairemizce verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, bozma sonrası duruşma açılarak yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir Dava, başlangıçta teminat mektubunun iadesi istemi ile açılmış, daha sonra yapılan ıslahla bedelinin iadesi talebine dönüştürülmüştür. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin Dairemizin kararına, karşı davacı vekilinin temyiz kanun yoluna başvurduğu ancak başvurunun kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle, reddine karar verildiği, kararın kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Davalının istinaf başvurusunun incelenmesinde; dava konusu teminat mektubunun verilmesine ilişkin taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin icra edildiği istasyonun bulunduğu taşınmazın dava dışı belediyeye ait olup daha sonra belediye tarafından yapılan ihale sonucu dava dışı bir şirkete mülkiyetinin devredildiği ve bu nedenle tarafların söz konusu istasyonda faaliyette bulunma imkanlarının kalmadığı ve sözleşmenin sona erdiği ihtilafsızdır. Davacının sözleşme gereğince davalıya verdiği 120.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iadesini istediği, daha sonra da eldeki bu davayı açtığı, yargılama sırasında ise teminat mektubunun davalı tarafından 18/05/2015 tarihinde nakde çevrildiği, somut olayda teminat mektubunun nakde çevrilmesindeki haklılığın ispat külfeti davalıda olduğu, davalının 120.000,00 TL teminat mektubunun 80.000,00 TL’sının iadesi için için mahkemeden tevdii mahalli tayinini talep ettiği, bu miktar yönünden taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 24.2.1 maddesinde davacı bayinin malzeme ve ekipmanları davalıya teslim etmesi ve yine 24.2.2 maddesinde davalının isterse malzeme bedellerini davacıya fatura edebileceği gibi davacının da bu bedelleri davalıya ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği şekilde düzenleme mevcuttur. Davacı taraf sözleşmenin sona ermesi nedeniyle çektiği ihtarla davalıdan istasyonda bulunan malzemelerini almasını istemişse de, uyulmasına karar verilen bozma ilamında da işaret edildiği üzere; dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 106/1 hükmü gereğince, yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Alacaklının temerrüde düşmesi halinde ise aynı Kanunun 107. maddesi gereğince borçlu, ancak hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Bu durumda, alacaklının temerrüdü için öncelikle anılan 106. maddeye uygun ihtar gerekli olup, somut olayda yapılan ihtar bahsekonu şartları taşımadığından ve borçlu davacının, TBK 107. madde anlamında tevdi mahalli talebinde de bulunmadığı anlaşılmakla, 26.102,80 TL’lik yatırım kalemi bakımından, davacı borçtan kurtulmadığından, bu miktar yönünden davanın reddi gerekirken, mahkemece kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp, davalı vekilinin malzeme bedeline yönelik istinaf sebeplerinin haklı olduğu kanaatine varılmış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, 120.000,00 TL’lık teminat mektubu bedelinden, yukarıda açıklanan, davalı tarafından düzenlenen 13.893,00 TL’lik fatura bedeli ile, 26.102,80 TL yatırım bedelinin mahsubundan sonra, kalan 80.004,20 TL’nın teminat mektubunun paraya çevrildiği, 15/05/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,2-Davacının istinaf isteminin REDDİNE,3-HMK 353/1-b-2,3 maddesi gereğince İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/273 Esas – 2016/746 Karar sayılı 26/10/2016 tarihli hükmün KALDIRILMASINA,4-Davanın kısmen kabul kısmen reddiyle, davalı tarafından paraya çevrilen teminat mektubundan kalan 80.004,20-TL nin paraya çevrildiği 15/05/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,5-İlk derece yargılaması yönünden; A) Alınması gereken 5.465,09 TL harçtan, peşin alınan 2.049,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.415,79 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, B) Davacı tarafından yatırılan 2.080,80 TL peşin, başvuru ve ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, C) Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 1.614,00 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1.076,06 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, Ç) Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 11.200,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, D) Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.999,37 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-İstinaf yargılaması yönünden;a-Davacı vekilinin istinafı yerinde görülmediğinden alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 51,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, b-Davalı vekilinin istinafı yerinde görülmekle, peşin yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, c-İstinaf yargılama giderleri olarak; -İstinaf talebinin kısmen kabulü yönünden, istinaf incelemesi duruşmalı yapılmış olmakla, yapılan celse sayısı da dikkate alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına 4.220,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf talebinin kısmen reddi yönünden, istinaf incelemesi duruşmalı yapılmış olmakla, yapılan celse sayısı da dikkate alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına 4.220,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf aşamasında davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 79,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 51,70-TL tehiri icra karar harcı ile 75,40-TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 206,80-TL nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, -Temyiz aşamasında davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 154.30-TL temyiz yoluna başvurma harcı, 51,70 TL tehiri icra karar harcı ile 160,75-TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 366,75-TL nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, -Davacı tarafından gerek istinaf gerekse temyiz incelemesi için yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucu, 16/03/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.