Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/2065 E. 2023/433 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/2065 Esas
KARAR NO: 2023/433
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/600, 18.10.2022 Tarihli ara karar
BİRLEŞEN DAVA: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı yapımcı şirket arasında “…” isimli televizyon dizisinin bölüm hikayesi, senaryo ve diyaloglarının yazılması ve teslimine yönelik olarak 03.02.2016 tarihinde sözleşme akdolunduğunu, müvekkilinin sözleşme gereği tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, sözleşmeye konu dizinin … TV kanalında gösterime girdiğini, sözleşme gereği eser sahibi müvekkilinin Türkiye’deki gösteriminden kaynaklanan telif haklarının dışında ayrıca dizinin yurt dışı satışlarının da brüt %3’ünün hak sahibi olduğunu, sözleşmenin 5.5,1.maddeleri gereğince bu tutarın yurtdışı satış ödemesinin yapımcı tarafından tahsil edilmesini müteakip 2 hafta içerisinde müvekkiline ödenmesi gerekirken ödenmediğini, bu alacakların tahsili amacı ile de dava açılma aşamasında 17.02.2017 tarihinde ek protokol düzenlendiğini, bu ek protokolde davalı yapımcının yurtdışı satış gelirlerinden senariste herhangi bir ödeme yapılmadığı hususunu kabul ettiğini, ödemeler konusunun hüküm altına alındığını, davalı tarafından 31.12.2016 tarihine kadar tahsil edilmiş olunan yurtdışı satış gelirlerinden müvekkilinin payına isabet eden ve ek protokol ile belirlenen tutarın ödendiğini, ancak 31 Aralık 2016 tarihinden sonraki yurtdışı satış tahsilatlarından müvekkilinin yasal alacağının ödenmediğini, ek protokol hükümleri gereği eserin satıldığı ülkeler ve satış bedeli konusunda da bilgi vermesi gerekirken bu bilgilendirmenin de yapılmadığını, davalı firma tarafından devam eden süreçte İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/615 esas sayılı dosya ile iflas istemli dava açıldığını, davanın halen derdest olduğundan bahisle, “…” isimli dizinin yurtdışı satışından ötürü elde edilen gelirlerden müvekkiline ait olan özellikle 31 Aralık 2016 tarihinden itibaren elde edilen tüm tahsilatlar dikkate alınmak suretiyle telif bedelini teminen yurtdışı gelirlerine ve davalı yapıcı firmanın … bank Levent Şubesi hesabında bulunan ve sonradan yatırılacak tutarlara şamil olmak üzere ihtiyati tedbir konularak, davalı … hesabına yatan tutarın %3’ü oranındaki davacı eser sahibi alacağının ödenmesinden sonra diğer alacaklılara ödeme yapılmasına karar verilmesini, müvekkilin mali ve manevi haklarına tecavüz devam ettiğinden 5846 Sayılı Kanunun 66. ve 67.maddelerine göre tecavüzün ref’ine, tüm yurtiçi ve yurtdışı her türlü medyada yayımlanmasının tedbiren derhal durdurulmasına bahse konu icra takibatının konusunun …’ in beyanlarından tespit edilebilen 25.12.2017-21.11.2018 dönemine ait bir kısım tahsilattan ibaret olup, bu tutarların dışında kalan ve bu aşamada taraflarınca bilinemeyen, davalı yapımcı firma ve dava dışı … üzerinde yapılacak inceleme ve tahkikat sonucu tespit edilecek yurt dışı gelirlerinden kaynaklanan, müvekkiline ait telif bedelinin tahsiline karar verilmesini, davacının sözleşme gereğince talep hakkı bulunan bedelin üç katı tutardaki telif tazminatının ve FSEK madde 70/3 telif hakkının ihlali suretiyle temin edilen kar bedelinin davalı firmadan tahsiline karar verilmesini, ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere Borçlar Kanunu genel hükümleri gereğince 50.000.TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA İstanbul 2.FSHHM’nin 2019/411 esas sayılı birleşen dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, müvekkilinin eser sahibi olup davalı yapımcı ile … isimli televizyon dizisinin bölüm hikayesi, senaryo ve diyaloglarının yazılması ve teslimine dair sözleşme imzaladıklarını, müvekkilinin edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, sözleşme gereğince eserin Türkiye’deki gösterimlerinden kaynaklanan telif haklarının dışında ayrıca yurt dışı satışlarının %3’ünün hak sahibi olduğunu, ancak davalının edimlerini yerine getirmediğini, dizinin yüksek fiyatlarla yurt dışına satışlarının yapılmasına rağmen müvekkiline yurt dışı satış gelirlerinde ödeme yapılmadığını, 31/12/2016 tarihine kadar alacağın ödendiğini, bundan sonraki alacaklarının ödenmediğini, çekilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, bu süreçte davalının İstanbul 13 ATM’nin 2017/615 Esas sayılı dosyasında iflas davası açtığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline, ayrıca müvekkilinin alacağının tahsilini teminen davalı şirketin … bank Levent şubesindeki hesabında bulunan ve sonradan bu dizinin yurt dışı satışından elde edilen tuturlardan hesaba yatırılacak tutarlara şamil olmak üzere ihtiyati tedbir konularak, ayrıca ihtiyati haciz verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 09/10/2020 tarihli bilirkişi raporuna beyan ve talep dilekçesi ile; sözleşmenin feshi kapsamında olarak, mahkememizin 01.10.2020 tarihli ara kararı ile gerek 25.09.2017 tarihinden sonraki dönem davalı gelirlerin aylar itibariyle tespiti gerekse önceki dönem yurt dışı satış gelirlerinin tespitine karar verildiğini, ilgili gelir dökümünün ibrazından sonra davacı alacağının netleşebileceğini, bu itibarla sunulu rapordaki hesaplamanın bu kalemler yönünden eksik ve hatalı bulunduğunu, bilirkişi raporunda hesaplamaya konu edilen 2016 – 2019 arası dönem davalı gelirlerinin kısmen tespit edilebildiğini, davacının FSEK md.68 kapsamındaki yasal talep hakkı her türlü duraksamadan uzak olmakla birlikte, davacı alacağının raporda hesaplanmış haliyle 253.114 USD tutarından az olamayacağının muhakkak olduğunu, müvekkilinin alacağının 253.114 USD’den daha az olamayacağını, davacı alacağının, davalı yapımcı tarafından tahsilatı takiben iki hafta içerisinde ödenmesi gerektiği ve üç yılı aşkın süredir eser sahibi davacıya ödeme yapılmamakta oluşu nedeniyle alacağın çok önceden muaccel hale geldiğini, eser sahibi müvekkilinin alacağının rehinle güvence altına alınmamış, başkaca hiçbir güvenceye de bağlanmamış olduğunu, diğer yandan, halen davalı hesabına yatırılmakta olan davacının eser sahibi olduğu eserin gelirlerinin bir kısım başka alacaklar için ödenmekte olduğu ve bu gelirlerin ne oranda ve ne zamana kadar süreceğinin ise belirsiz bulunduğunu, müvekkilinin alacağının yargılama evreleri dikkate alındığında tahsil imkanı kalmayabileceği endişesi gözetilerek hesaplanan en az tutar olan 253.114 USD tutarındaki alacaktan diğer yargılama konusu bulunan 71.2019 USD nin indirilmesi suretiyle, bu aşamada 181.195 USD tutarındaki bir kısım alacağı için tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, 18/10/2022 tarihli duruşmasında davacı vekili; “müvekkilimizin eser sahibi olarak alacak hakkı bulunan sözleşme sonrası dönem için 3 katı hesabı ile birlikte 559.257,19 USD üzerinden fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutmak kaydı ile tedbir kararı verilsin, müvekkilimizin alacaklarının tahsili imkansız hale gelecektir, ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemenin 18.10.2022 Tarihli ara kararı ile; “…Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; her ne kadar asıl davadaki yargılamanın başlangıcındaki tedbir red kararı -tedbirin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle- istinaf incelemesinden geçmiş ve yine birleşen davadaki tedbir red kararı – ihtiyati haciz şartlarının bulunmadığından bahisle- istinaf incelemesinden geçmiş ise de gelinen aşamada alınan kök ve ek rapordaki tespitler, dava dışı … dava konusu dizinin yurt dışı satışlarına ilişkin sunmuş olduğu mali kayıtlar ve izahı yapılan yaklaşık ispat şartları bir arada değerlendirildiğinde, davalı tarafından yapılan ve tarafların da kabulünde olan 2016 yılına ilişkin ödeme kayıtları da göz önünde bulundurulduğunda eser hak sahiplerinin haklarının korunmasına yönelik olarak 5846 sayılı FSEK 77 maddesinde düzenlenen tedbir şartlarının oluştuğu, talebin ihtiyati haciz ya da klasik bir tedbir uygulamasından ziyade FSEK 77 şartları ve eser hak sahibinin haklarının korunması kapsamında ele alınması gerektiği, davalının borca batıklığa dayalı iflas talebi, dizi satışından kaynaklı gelirlerin büyük kısmının dağıtılmış olması dikkate alındığında yargılamanın sonuçlanma süreci gözetildiğinde davacının tedbir talebinin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmakla dava miktarları ile sınırlı olmak üzere tedbir talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş, verilen depo tedbir kararı yönünden davalının oluşması muhtemel zararının bulunmadığı dikkate alınarak takdiren teminat aranmaksızın aşağıdaki şekilde tedbir kararı tesis olunmuştur…” şeklinde özetlenen gerekçe ile “1-Davacının TEDBİR TALEBİNİN TAKDİREN TEMİNATSIZ OLARAK KABULÜ İLE; dava değerleri dikkate alınarak (icra takip dosyasında takibe konu edilen ve davaya konu 71.219,40 USD ve asıl davada davaya konu edilen 102.000,00 TL) 71.219,40 USD VE 102.000,00 TL’nin davaya konu filmin yurtdışı satış işlemlerini gerçekleştiren … tarafından (davalı Endemol hissesine düşen gelirlerden ayrılmak üzere) tedbir infaz dosyasına -yargılama kesinleşinceye kadar ve bu miktarlarla sınırlı olmak üzere- depo edilmesine, 2-Kararının infazı yönünden 6100 sayılı HMK’nın 393/2 maddesi gereğince işbu tedbirin İstanbul İcra Dairesi aracı kılınarak infazına,..” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Konusu para alacağı olan bir davada ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, tedbir kararına dayanak yapılan FSEK md.77 uyarınca da belli bir tutarın depo edilmesi yönünde bir tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığını, tedbir kararına teminatsız olarak hükmedilmesinin hatalı olduğunu, finansal açıdan güç bir dönemden geçen müvekkil şirketin uğrayacağı zarar ve mağduriyet tedbir kararıyla daha da artacağından, uygun bir teminata hükmedilmesi gerektiğini beyanla ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Fsek uzmanı, senarist sinema/sektör bilirkişisi, mali müşavir ve bir borçlar hukukçusu bilirkişilerden oluşan Bilirkişi kurulu raporunda; ” …Dava konusu ” … ” isimli televizyon dizisinin yapımcının eser haklarını satın aldığı … adlı Kore dizisi senaryo olarak işlediği kurgu, karakterler, yarattığı atmosfer açısından özgünlük ve hususiyet taşıdığı ve FSEK 6.maddesi uyarınca işlenme eser olduğu, dizi jeneriklerinde davacının senarist olarak belirtilmesi ve dosyada mübrez davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmelerde davacının senarist olarak belirtilmesi karşısında davacının davaya konu … isimli dizinin senaristi sıfatıyla FSEK 8/3 kapsamında ortak eser sahiplerinden biri olduğu, davalının yetkisiz kişilerce imzalandığı ve imzalanan kişilerin davalıyı zarara uğratması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürdüğü 17/02/2017 tarihli protokol incelendiğinde protokolde şirket yetkilisinin değil aynı zamanda davalının avukatının da imzası bulunduğu, davalının iddia ettiği üzere sözleşmeyi şirket adına imzalamak için çifte imza gerekli olsa bile protokolü davalı avukatı da imzaladığından ve de davalının sözleşmenin icrasına yönelik ödemelere ilişkin beyanı dikkate alındığında Yargıtay’ın yetkisiz temsil hallerinde ödemelerin icazet anlamında geleceği kararları da göz önünde tutulacak olduğunda takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla vaki protokolün davalıyı bağlayacağı sonucuna varılabileceği, avukatın imzasının şirket yetkilisinin imzasının yerine geçmeyeceği ve yine sözleşmenin icrasına yönelik ödemelerin yetki eksikliğini gidermeye yetmeyeceğinin kabulü durumunda yapılan sözleşmelerin bağlayıcı olmayacağı sonucuna varıldığı,taraflar arasında akdedilen – bağlayıcı olduğunun kabul edilmesi durumunda – ek protokol gereği davacı tarafın 31/12/2016 tarihinden sonra 01/01/2017 tarihinden 31/12/2017 tarihine kadar talep edebileceği miktarın 150.640.70 USD olduğu, davaya konu sözleşmede senaryonun mali haklarının devrine ilişkin taahhüdün dizinin teslimi ile birlikte tasarruf muamelesine dönüşerek davalı yapımcıya devredildiği öngörülmüş olup davaya konu dizinin de sona ermesi ile birlikte sözleşmenin 13.maddesi çerçevesinde sona erdiği, dolayısıyla sözleşme sona erdikten sonra davacı tarafından yapılan sözleşmenin cayma ve fesih ile sona ermesi şeklindeki ihtarının sözleşmeyi ortadan kaldırmaya yönelik bir etkisinin bulunmadığı, bu çerçevede davacının 25/09/2017 tarihinden sonra talep edeceği telif bedeli de yine ek protokol çerçevesinde öngörülen ödeme esaslarına göre olacak ve takdiri mahkemeye ait olmak üzere davaya konu olayda FSEK 68.madde çerçevesinde 3 katı hesaplama yapılamayacağı söz konusu olamayacağı, bu çerçevede davacının 25/09/2017 tarihinden sonraki yurt dışı satışlar için taraflar arasında akdedilen – bağlayıcı olduğunun kabulü durumunda – ek protokol çerçevesinde ön görülen ödeme esaslarına göre 01/01/2018 tarihine kadar talep edebileceği miktarın 102.473,52 USD olduğu, mahkemece sözleşmenin sona ermesi konusundaki belirtilen yaklaşım yerine; fikri eserleri konu alan sözleşmelerin sadece FSEK 58.madde uyarınca değil de örneğin temerrüt gibi genel hükümler nedeni ile de sona erdirilmesinin mümkün olduğu, dolayısıyla eser sahibinin sözleşmeyi sona erdirme konusunda tek hakkının cayma hakkı olmadığını, fesih hakkının da bulunduğu, davacının irade beyanının cayma olarak yorumlanması durumunda cayma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesinin gerekeceği, kapsamında değerlendirmeye elverişli olmakla beraber nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, cayma koşullarının oluşmadığı neticesine varılacak olur ise davacının asıl iradesinin ödenmeyen bedeller nedeni ile sözleşmeyi sona erdirmek olduğu, dolayısıyla söz konusu beyanının fesih beyanı olarak yorumlanmaya elverişli olduğu, cayma hakkının koşullarının oluşmadığının kabulünün sözleşmenin başka hükümler aracılığı ile sona erdirilmesi olanağını ortadan kaldırmadığını, 03/02/2016 tarihli sözleşmenin 13.maddesinin iki hususu düzenlenmiş olduğu, hükmün ilk fıkrasında iş görme edimi olarak senaryo yazımını konu alan sözleşmesel yükümlülüğün dizinin son bölümünün senaryosunun teslimi ve kabulü ile sona ereceğinin düzenlendiği, ancak sözleşmenin ikinci fıkrasında öngörüldüğü üzere senaryo üzerindeki fikri hakların ise yapımcıya devredileceği bu hakların süresiz olarak yapımcıda kalacağının kararlaştırıldığı, ne var ki şu hususunun gözden kaçırılmamasının gerektiği, fikri hakların süresiz devrinin de netice itibari ile bir sözleşmeyle gerçekleştiği ve her sözleşmede olduğu gibi sözleşmenin sona ermesinin mümkün olduğu, bu bağlamda yapımcının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesinin eser sahibine/senariste mali haklarının devreden sözleşmeyi sona erdirme hakkı vereceği ve hakkın kullanılmasıyla devre konu olan hakların malvarlığına döneceği diğer bir deyişle hakların süresiz devredilmiş olmasının devir sözleşmesinin borca aykırılık nedeni ile sona erdirilmesine engel olmayacağı şeklindeki yaklaşımın kabulü durumunda sözleşmenin davacı tarafından sona erdirilmesinin davalının söz konusu fikri eser üzerinde davacı lehine işlemler yapamayacağı, dolayısı ile verilen iznin geri alındığı anlamına geldiği, bu durumda davalının davacının rızası hilafına eser üzerinde davacı lehine işlemler yapamayacağı, dolayısıyla verilen iznin geri alındığı anlamına geldiği, bu durumda davalının davacının rızası hilafına eser üzerinde ekonomik değerlendirmelerde bulunmasının izinsiz kullanım şeklinde değerlendirilebileceği dolayısıyla davacının sözleşmeyi sona erdirme iradesinin/bozucu yenilik doğuran beyan niteliğindeki fesih iradesinin hüküm doğurmasıyla artık davalının kullanım ve yararlanmasının izinsiz kullanım olarak değerlendirileceği bu tür bir durumda da izinsiz kullanım nedeniyle nihai takdiri mahkemeye ait olmak üzere FSEK 68.madde çerçevesinde bir hesaplama yapılabileceği, bu yaklaşımın kabulü ile bu çerçevede davacının 15/09/2017 tarihinden sonraki yurtdışı satışlar için taraflar arasında akdedilen – bağlayıcı olduğunun kabulü durumunda – ek protokol çerçevesinde öngörülen ödeme esaslarından yararlanmanın mümkün olduğu ve bu meyanda 01/01/2018 tarihinden 31/12/2018 tarihine kadar talep edebileceği miktarın 102.473,52 USD olduğu, bu meblağın üç katı tutarında hüküm tesis etme konusunda nihai takdirin mahkemeye ait olduğu…” belirtilmiştir. Bilirkişi Ek raporunda özetle; Kök raporlarındaki görüş ve kanaatlerini koruduklarını, ancak, hesaplamaya ilişkin ek rapora konu dava dosyasına sunulan yeni mali bilgiler kapsamında heyetleri mali bilirkişisince yeniden yapılan hesaplamalar neticesinde; Taraflar arasında akdedilen ek protokol çerçevesinde öngörülen ödeme esaslarına göre, 01.01.2017 tarihinden 25.09.2017 tarihine kadar talep edebileceği miktarın 100.042,81 USD olarak hesaplanmış olduğu, Davaya konu sözleşmede ek protokol çerçevesinde öngörülen ödeme esaslarına göre sözleşmenin feshi olan 25.09.2017 tarihinden, dava tarihi olan 28.12.2018 tarihine kadar talep edebileceği miktarın 153.071,46 USD olarak hesaplanmış olduğu, Birleşen dosya bakımından davacı tarafın 71.219,40 USD asıl alacak talebinin 25.12.2017-21.11.2018 dönemine ait olduğu tespit edilmiş olmakla, asıl dosya bakımından hesap edilen dönemi kapsadığından tenzili hususunun sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, yönünde görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. UYAP ortamında yapılan incelemede İstanbul 14.İcra Müdürlüğü’nün 2018/43420 esas sayılı dosyasında davacının, davalı şirket aleyhine 375.034,26 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, takip talebinde 375.034,26TL asıl alacak (71.219,4054USD karşılığı) olarak belirtildiği, açıklamasında … yurt dışı satış gelirlerinden … şirketine isabet eden 2.373.980,17USD nin %3 eser sahibi payı olarak yazıldığı, … şirketinin İstanbul 13.ATM’ nin 2017/615 E sayılı dosyaya sunduğu 25.12.2017-21.11.2018 Tarihleri arası yurt dışı gelir listesi, eser sahibi le yapımcı arasındaki sözleşme ve protokole dayanıldığı görülmüştür. Dava dilekçesine ekli sözleşme fotokopisinin incelenmesinde; 03/02/2016 tarihli olduğu, davalının yapımcı, davacının senarist olarak yer aldığı, tarafların edimlerini 5.maddede düzenlediği, 5.2.1 maddesinde, davalının ödeme yükümlülüğünün düzenlendiği görülmüştür. Dava dilekçesine ekli ek protokol başlıklı belge fotokopisinin incelenmesinde; 17/02/2017 tarihinde taraflar ve vekillerine atfen isim ve imzaların yer aldığı, buna göre 31/12/2016 tarihi itibariyle davacının alacağının 630.000,00 TL olarak belirlendiği, 30.000 TL’sinin nakit, kalanın ise üç adet çekle ödeneceğinin belirtildiği, davalının protokoldeki imzaya temsil yetkisi yönünden itirazının olduğu, davacının 630.000TL lik tutarın protokole göre ödendiğini belirterek çek ve ödeme makbuzlarını sunmuştur. Davalı şirket tarafından İstanbul 13.ATM’nin 2017/615 esas sayılı dosyasında iflas davası açıldığı, … Telif Hakları Yapımcılık Tic. A.Ş tarafından davaya müdahil olunduğu, tarafların dosyaya yansıyan beyanlar ve UYAP incelemesine göre davanın reddine dair karara ilişkin istinaf isteminin esastan reddedildiği, temyiz aşamasında kararın onandığı görülmüştür. Mahkemenin tedbir kararının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …E sayılı dosyada infazının talep edildiği, tedbir borçlusu olarak …şirketinin gösterildiği, … şirketi vekilinin üçüncü şahıs olduklarına yönelik beyan ve muhtıraya cevap dilekçesi sundukları, TL yönünden bedelin depo edildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE Asıl davada davacı, … dizisinin senaristi olarak eser sahibi olduğunu, dizinin yurt dışında yayımlanmasına rağmen ödeme yapılmadığını, taraflar arasındaki protokole riayet edilmediğini, sözleşmenin fesh edildiğini ileri sürerek HMK 107 md gereğince 50.000TL telif ücreti, feshe rağmen dizi izinsiz pazarlandığından FSEK 68 md gereğince şimdilik 1000TL tazminat, FSEK 70/3 md gereğince 1000TL kar bedeli, 50.000TL manevi tazminat ile tecavüzün refi, yayınların durdurulmasını talep etmiştir. Birleşen dava ise itirazın iptali sitemine ilişkin olup davanın dayanağı olan takip dosyasında; 375.034,26TL asıl alacak ( 71.219,4054 USD karşılığı) olarak %9 yasal faiz ile talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince FSEK 77.maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. FSEK’nın “İhtiyati tedbirler ve gümrüklerde geçici olarak el koyma başlıklı ” 77.maddesi; “Esaslı bir zararın veya ani bir tehlikenin yahut emrivakilerin önlenmesi için veya diğer her hangi bir sebepten dolayı zaruri ve bu hususta ileri sürülen iddialar kuvvetle muhtemel görülürse hukuk mahkemesi, bu Kanunla tanınmış olan hakları ihlal veya tehdide maruz kalanların ya da meslek birliklerinin talebi üzerine, davanın açılmasından önce veya sonra diğer tarafa bir işin yapılmasını veya yapılmamasını, işin yapıldığı yerin kapatılmasını veya açılmasını emredebileceği gibi, bir eserin çoğaltılmış nüshalarının veya hasren onu imale yarıyan kalıp ve buna benzer sair çoğaltma vasıtalarının ihtiyati tedbir yolu ile muhafaza altına alınmasına karar verebilir. Kararda, emre muhalefetin İcra ve İflas Kanunu’nun 343 üncü maddesindeki cezai neticeleri doğuracağı açıklanır” şeklindedir. FSEK 77 maddesinde eser sahibinin haklarının korunması için ihtiyati tedbir yönünden hakime geniş takdir yetkisi verilmiş ve sınırlayıcı bir sayım yapılmamış ise de; ihtiyati tedbir kararı ancak davanın tarafları yönünden sonuç doğurmak üzere verilebileceği gibi, Kanun’da bu hususun ” diğer tarafa bir işin yapılmasını veya yapılmamasını” şeklindeki açık ifade ile belirtildiği anlaşılmaktadır. Esasen davacının talep dilekçesindeki “ihtiyati haciz isteminin” genel hükümlere göre, harçlandırılan değer ve HMK 26 md gereğince taleple bağlı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda asıl ve birleşen dosyada taraf olmayan dava dışı ayrı bir tüzel kişiliği olan … Telif Hakları Yapımcılık Tic AŞ’yi borç altına sokacak şekilde tedbir kararı verilmesi yerinde olmadığı gibi davacının talebinin ihtiyati haciz kapsamında değerlendirilmesi ve İİK 257 vd maddeleri ile FSEK’in birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekir. Bununla birlikte asıl davada harçlandırılan değer 102.000TL ise de davacının harçlandırdığı bedelin tamamı tek bir alacak kalemine ilişkin olmayıp telif bedeli, FSEK 68 tazminat, kar bedeli ve manevi tazminatı kapsamaktadır. Birleşen dosyaya konu takip dosyası da; 375.034,26TL üzerinden (71.219,40 USD karşılığı olarak) başlatılmış ve davacı vekili de 09.10.2022 Tarihli talep dilekçesinde; “…Bütün bu somut durum ışığında, davacı müvekkilin muhakkak bulunan alacağının yargılama evreleri dikkate alındığında tahsil imkanı kalmayabileceği endişesi gözetilerek hesaplanan en az tutar olan 253.114 USD tutarındaki alacaktan diğer yargılama konusu bulunan 71.2019 USD nin indirilmesi suretiyle, bu aşamada 181.195 USD tutarındaki bir kısım alacağımız için tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilmesini” talep etmiştir. Ne var ki davacı vekili, tedbir kararından sonra raporlara karşı beyanda bulunarak talebini artırmıştır. Bu durumda mahkemenin FSEK 77 maddesine dayandırdığı depo kararı usul ve yasaya uygun olmadığından davalı vekilinin istinafının kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin talep artırım dilekçesine istinaden ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığının ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2-İstanbul 2. FSHHM’nin 2018/600 Esas sayılı dosyasındaki 18.10.2022 Tarihli ihtiyati tedbir kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6, 355. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunarak talep artırım dilekçesi, harçlandırılan tutarlar ve karşı tarafın itirazı dikkate alınarak davacının talebinin ihtiyati haciz olarak değerlendirilerek koşullarının oluşup oluşmadığı hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 552,00-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 772,70-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 105,00-TL istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.