Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/2019 E. 2023/1509 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/2019 Esas
KARAR NO: 2023/1509
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2022
NUMARASI: 2014/1023 – 2022/599
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1937 doğumlu olduğunu ve 50-60 yıldır Almanya’da yaşadığını, müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile 15/08/2008 tanzim, 15/08/2009 vade tarihli, 100.000-TL bedelli bonoya istinaden kambiyo senetlerine ilişkin takip yapıldığını, takibe dayanak bono üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, davalı aleyhine sahte bono tanzim etmekten ve kullanmaktan dolayı Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu ve soruşturma aşamasında alınan rapor uyarınca bonodaki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığı yönünde görüş bildirildiğini ileri sürerek, anılan takip dosyasındaki borçtan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, % 20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilinin baldızı olduğunu, 2008 yılında davacı yüzünden maddi olarak zarara uğrayan müvekkilinin zararını karşılayacağını beyan eden davacının, davaya konu senedi düzenleyerek verdiğini, daha sonra davacı yandan imza beyannamesi aldığını, senette yer alan imzanın bizzat davacıya ait olduğunu, savcılık tarafından 2012 yılında yapılan imza incelemesinin davacının sadece konsoloslukta verdiği vekalet üzerinde yer alan imzası ile karşılaştırılmak sureti ile yapıldığını savunarak, davanın reddini, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Ceza dosyasında Jandarma Genel Komutanlığı İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından hazırlanan raporda davaya konu senet üzerinde davacı adına atılı bulunan imzanın davacı eli ürünü olmadığı belirtilmişse de, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından inceleme konusu senette …’e atfen atılı borçlu imzaları ile …’in sınırlı sayıda mevcut mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlikler görüldüğünün, Ulusal Kriminal Büro’dan alınan bilirkişi raporunda inceleme konusu senet altındaki imza ve kuşkulu yazımların muhtemel … adlı şahsın eli ürünü olduğunun tespit edildiği ve ceza dosyasında alınan raporlar arasında görüş farklılıklarının bulunması ve delil yetersizliğinden beraat kararı karar verilmiş olması nedeniyle, konusu senet aslı, davacının senedin keşide tarihinden önce kullanmış olduğu imzaları içerir mukayeseye esas belge asılları celbedilerek, imza örnekleri alındıktan sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından imza incelemesi bakımından uzmanlığı olduğu bildirilen 3 kişilik bilirkişi heyeti marifetiyle imza incelemesi yaptırıldığını, 02/05/2022 tarihli raporda, bono üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle davaya konu senetteki davacı adına atılı bulunan imzanın davacının eli ürünü olduğu ve sahtelik iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davasının yerinde olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle, İİK’nun 72/4. maddesi gereğince dava değerinin %20’si oranında belirlenen 20.000-TL tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İspat yükünün alacaklıda olduğunu, soruşturma sırasında alınan 26/11/2012 tarihli bilirkişi raporunda ve kovuşturma sırasında alınan; Jandarma Genel Komutanlığı İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği’nin 02/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda senet üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, -Hükme esas alınan 3 kişilik bilirkişi heyet raporunun, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapıldığına dair yazılı ibareden bile yoksun eli ürünü olduğunu gösterir görsel bir tespit ortaya konmadan hazırlandığını, raporun denetime elverişli olmadığını, -Bilirkişilik Daire Başkanlığının resmi internet sitesinde yayınladığı listede bulunmayan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, -Müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin davalıya borcunun olmadığını, davalının müvekkilinden alacaklı olduğunu ispat etmek zorunda olduğunu, davalının iddialarını ispat edecek hiçbir beyanda bulunmadığını, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava menfi tespit istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. 1-)Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ceza yargılamasındaki raporlar arsındaki çelişki nedeniyle mahkemece 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda davaya konu bonoda atfedilen imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, raporun denetime elverişli olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir. 2-)Davacı vekili dava dilekçesinde davaya konu senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, ayrıca müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece davaya konu senetteki imzanın davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacının bedelsizlik iddiası yönünden herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Davaya konu senetteki davacıya atfedilen imzanın davacıya ait olduğu tespit edildikten sonra, ispat yükünün davacının üzerinde olduğu dikkate alınarak, gerekirse davacıya yemin hakkı da hatırlatılarak, dosyadaki mevcut delillere göre davacının bedelsizlik iddiası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 05/10/2022 tarih 2014/1023 esas 2022/599 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 109,00TL posta masrafı olmak üzere toplam 329,70TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/10/2023