Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/20 E. 2022/49 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/20 Esas
KARAR NO: 2022/49
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2021
NUMARASI: 2021/117 2021/933
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, kararında “konusuz kalan davanın esası hakkında karar tesisine yer olmadığına” ilişkin olması nedeniyle öncelikli olarak HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, takibe konu senedin alacaklının baroya kayıtlı Av. Olması sebebiyle müvekkili olan … adlı İnşaat Firması sahibi … tarafından müvekkili ile bu şahıs tarafından yapılan harici Daire satım sözleşmesine göre müvekkilinden alınan kalan bakiye borcu için verilen senet olduğunu, davalı avukatın …ı’nın vekili olduğu için, müvekkilinin de …’ya borcuna karşılık teslim ettiği senedi ve diğer senetleri 28/09/2018 tarihinde teslim aldığını, bu teslim alınan senetler arasında dava konusu senedin de bulunduğunu, ancak davalının kendisine bedelsiz olarak teslim edilen bu senedin alacaklısı olmadığı halde lehtar hanesine kendi adını yazarak kötü niyetli tahsilat yapmak üzere icraya koyduğunu, öte yandan müvekkiline Daire satan …’nın da kalan 90.000-TL alacağını da müvekkilinin de mükerrer olarak tahsil etmeye çalıştığını, …’nın davalı hakkında vekillik görevini kötüye kullanmaktan ötürü suç duyurusunda bulunduğunu, davalının müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, 10.0000-TL manevi tazminat ile %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; kambiyo senedinin sebepten mücerret olduğunu, davacının şahsi def’ilerinin müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, davacının sunduğu belgelerin bedelsizlik iddiasının ispatlamaya yeterli olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Dosyaya sunulu belgeler ve taraf beyanlarından takip başladıktan ve fakat dava açıldıktan sonra davalının takipten vazgeçerek senedi davacıya iade ettiği anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak davacı tarafça davalı ile aralarında her hangi bir ticari ilişki olmamasına ve senedi …’ya verdiklerini ve davalının …’nın vekili sıfatı ile aldığı bu senedi kendisini lehtar olarak yazıp takibe koyduğunu beyan etmesi ve davalının da bu durumu doğrulaması karşısında davalının doğrudan lehtar olmadığı ve vekalet ilişkisi kapsamında elde ettiği senede ilişkin lehtar kısmına kendi adını yazarak takip başlatması kötü niyet olarak değerlendirilmiş ve davalı hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği” gerekçeleriyle ” konusuz kalan davanın esası hakkında karar tesisine yer olmadığına, davalıdan takip konusu senedin %20’si oranında 18.000,00 TL kötü niyet tazminatının alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiş, kararı davalı asıl istinaf etmiştir. Davalı asıl istinaf dilekçesinde; Mahkemenin hiçbir araştırma yapmadığı, ilgili yerlerden belge istemediğini, davalının … ve … adlı İnşaat Firmasının vekili olup olmadığı araştırılmaksızın karar verdiğini, kararın gerekçesinde gerçekle ilgisi olmayan hususların yazıldığını, davalının hiçbir zaman … ve … adlı İnşaat Firmasının vekili olmadığını, oysa davacı ile davalının müvekkili olan … arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının daire satın alıp, bir kısmını peşin geri kalanı için ise 90.000-TL lik senedi verdiğini, kendisinin de uzun yıllardır …LTD. ŞTİ nin vekilliğini yaptığını, …’nın da bu firmanın satış bürosunda çalıştığını, paraları ve senetleri firma adına almakta olduğunu, kendisinin de şirketten vekalet ücreti alacağı bulunduğunu, bu ücret alacağına karşılık birkaç senedi tahsil etmesi için …’ya talimat verdiklerini, …’nın da kendisine bir kısım senetler verdiğini, dava konusu senedin de bu senetlerden olduğunu, davacıyı aradığını, borcu olduğunu söylediğini, ödeyeceğini beyan ettiğini, ancak ödemediğini … firmasının da kendisini vekaletten azlettiğini bu nedenle mecburen senede kendi adını yazıp icraya koyduğunu, bu arada sonradan öğrendiğine göre davacının %10 civarında kesinti yapmaları halinde borcunu vaktinden önce ödeyeceği yolunda teklif yaptığını, firmanın da bu teklifi kabul ettiğini, davacının kötü niyetli tavrının sebepsiz yere zenginleştiğini, vekalet ücretini tam olarak alamadığını, aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı hükmü verilmesine rağmen %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine bonoya dayalı olarak toplam 90.180-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı bononun 23/09/2018 tanzim 10/04/2019 vade tarihli 90.000-TL bedelli keşidecisinin davacı lehtarının davalı olduğu ve nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Davanın başlangıçta Büyükçekmece 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı, mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verdiği, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür. Davalı asıl 18/10/2021 tarihli celsede; “Takip başladıktan sonra senedi alacağımı bana senedi veren … İnş ve …’dan tahsil ettiğim için senedi …’a teslim ettim, dava konusuz kalmıştır, söz konusu senedi vekalet alacağıma karşılık … İnş ve … bana boş olarak verdi, davacının imzası vardı, davacı oradan ev almıştı, benim vekalet ücretim ödenmeyince bende senedi takibe koydum, zaten senedi bana tahsile koymam için … verdi, kendisi vekalet ücretini buradan tahsil et dedi, bu nedenle bende senedi tahsile koydum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
GEREKÇE: Dava İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf davacı aleyhine takip başlatmış davacı ise söz konusu takibe konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında davalı asıl 18/10/2021 tarihli duruşmada takibe konu bonoyu vekalet ücreti alacağına karşılık dava dışı … İnşaat Firması ve …dan aldığını, adı geçenlerin vekalet ücreti ödemeyince senedi takibe koyduğunu belirtmiştir. Davalı istinafında kendisinin … Firması ile …’nın vekili olmadığını, mahkemenin bu konudaki gerekçesinin yerinde olmadığını ileri sürmüş ise de, davalı asılın 18/10/2021 tarihli duruşmada söz konusu senedin vekalet ücreti alacağına karşılık … İnşaat ve … tarafından boş olarak verildiğini ve vekalet ücretini buradan tahsil etmesini istediklerini beyan ettiğinden ayrıca adı geçenler ile davalı arasında vekalet ilişkisi bulunup bulunmadığının mahkemece araştırılmamasının davaya bir katkısı bulunmayacağından bu yöndeki istinaf talepleri yerinde değildir. Davalının duruşmadaki beyanlarında açılan menfi tespit davasının konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı, kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüş ise de, kendi beyanından davacı ile arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığının anlaşıldığı buna rağmen davacıdan alacaklıymış gibi takip konusu bononun lehtar kısmına kendi adını yazarak takibe girişmesinin kötü niyetli olduğu anlaşıldığından davalının istinaf talepleri yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalının istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/01/2022