Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/194 E. 2022/768 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/194 Esas
KARAR NO: 2022/768
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2021
NUMARASI: 2020/350 E. – 2021/689 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında yürütülen ticari ilişki kapsamında müvekkilinin davalıya ait bulunan fabrika binasını 24/12/2012 tarihinde teslim aldığını, taşınmazın teslim anına kadarki tüm borçlarından ve ayıplarından davalının sorumlu olduğunu, taşınmaz bedelinden 125.00,00 TL meblağın ödenmesi konusunda 24/12/2012 tarhli porotokol imzalandığını, şarta bağlandığını ve davalı şirket 24/12/2012 düzenleme tarihli 30/08/2013 ödeme tarihli 125.000,00 TL bononun teminat olarak verildiğini, protokol uyarınca “taşınmazın satış bedeline esas olarak, Hendek 2.Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünden taşınmazın sanayi fabrikası olarak kullanılması adına yapı kullanması izin belgesi alınması için gerekli Sakarya SGK İl Müdürlüğünden alınacak “Borcu yoktur” belgesinin en geç taşınmazın mühürlenmesine veya 01/08/2013 tarihine kadar davalı tarafından müvekkiline teslim edilmesi halinde geçerli olacağı, aksi halde hükümsüz kalacağının” belirtildiğini, taşınmaza ait yapı kullanma izin belgesi davalı tarafından alınmadığından müvekkilince satın alınan fabrika niteliğindeki taşınazın Organize Sanayi Bölgesi kurallarına aykırı olarak alt yapı hizmetlerinden yararlanamadığının ve verimsiz kaldığını, tarafların Organize Sanayi Bölgesinden yapı kullanma izin belgesi alınması için Sakarya SGK İl Müdürlüğünün kayıtlı borçların davalı tarafından ödeneceği veya ödemeye gerek kalmadan taşınmazın borcu olmadığına dair belgenin 01/08/2013 tarihine kadar alabileceği konusunda mutabık kaldıklarını, hali hazırda taşınmazın SGK’na boçlu olduğunu, davalı şirkete noter marifetiye ihtarname keşide edildiğini ve sorumluluklarını yerine getirilmesinin istendiğini verilen cevabi ihtarname ile 125.000,00 TL’ye kadar olan kısım için sorumluluğunun yerine getirilmeyeceğinin ifade edildiğini, senedin iadesinin talep edilmesine rağmen buna uyulmadığını belirterek müvekkillerinin lehtarı davalı şirket olan 24/02/2012 düzenleme tarihli 30/08/2013 vade tarihli 125.000,00 TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bağıtlanan protokol içeriğinin doğru olduğunu, SGK kurumunca müvekkili şirkete 30/11/2012 tarihi itibariyle borcu olmadığına ilişkin belge düzenlendiğini, müvekkilinin yükümlülüğünü yerine getirdiği, davacının taşınmazın ne halde bulunduğunu bilerek satın aldığını ve kullanma izin belgesinin davacı tarafından alınacağını, taşınmaz satışından dolayı mal bedelinden bakiye bir senet olup bono üzerinde malen kaydı bulunduğunu, teminat senedi iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2013/242 Esas): İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2017 tarih ve 2013/242 Esas – 2017/91 Karar sayılı kararıyla; “… davacının halen taşınmaz üzerinde ticari faaliyetini yürütmesi, işçi çalıştırması dikkate alındığında Organize Sanayi Bölgesine başvurarak izin belgesi alabileceği, 25/10/2016 tarihli yazıda belirtilen eksiklerin de davacı tarafından tamamlanması gerektiği, davalıya düşen bir yükümlülüğün bulunmadığı, dava dışı … AŞ’nin 02/07/2015 tarihi itibariyle SGK’na herhangi bir prim borcunun bulunmadığı, bu nedenle protokolde belirtilen koşulların davalı tarafça ihlal edilmediği,davacının bu taşınmazda 627 m2’lik bir inşaat yaptığı ve yapı kullanma izin belgesini de aldığı, faaliyetini sürdürdüğü dikkate alındığında dava konusu senet bedelinin de ödenmesi gerektiği” gerekçesiyle senetten dolayı borçlu bulunmadığı isteminin reddine, 20/08/2013 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına.” karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemizin 13/03/2020 tarih ve 2017/4276 Esas – 2020/653 Karar sayılı ilamıyla; “…davacı vekili davaya devreden taraf yönünden devam ettiğini beyan ettiğinden, re’sen gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre HMK 125/1-b maddesi gereğince tazminat talebinin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi için tazminat talebi açıklatılarak koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekirken, temlik sözleşmesi dikkate alınmadan menfi tespit talebi yönünden değerlendirme yapılarak hüküm kurulması hatalıdır. Açıklanan nedenle davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüne, kabul edilen istinaf istemi dikkate alınarak diğer hususlar yönünden inceleme yapılmasına yer olmadığına, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına” karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2020/350 Esas): İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2021 tarih ve 2020/350 Esas – 2021/689 Karar sayılı kararıyla; “… davacının halen taşınmaz üzerinde ticari faaliyetini yürütmesi, işçi çalıştırması dikkate alındığında Organize Sanayi Bölgesine başvurarak izin belgesi alabileceği, 25/10/2016 tarihli yazıda belirtilen eksiklerin de davacı tarafından tamamlanması gerektiği, davalı tarafa düşen bir yükümlülüğün bulunmadığı, dava dışı … AŞ’nin 02/07/2015 tarihi itibariyle SGK’na herhangi bir prim borcunun bulunmadığı, bu nedenle protokolde belirtilen koşulların davalı tarafça ihlal edilmediği, davacının bu taşınmazda 627 m2’lik bir inşaat yaptığı ve yapı kullanma izin belgesini de aldığı, faaliyetini sürdürdüğü dikkate alındığında dava konusu senet bedelinin de ödenmesi gerektiği, bu senetten dolayı borçlu bulunmadığı isteminin reddine, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Dava konusunun kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit davası olduğunu, davaya konu senedin davalı …’a ‘Taşınmazın satış bedeline esas olarak ve ancak şarta bağlı bir şekilde ödemesi kararlaştırılarak’ teminat amaçlı verildiğini, Davalı … bu protokol ile, en geç 01.08.2013 tarihine dek ‘Yapı kullanma izin belgesi’ alınabilmesi için gerekli evrakın ilgili kurumlara teslimi ve gereken bedellerin ödenmesi yükümlülüğünü üstlendiğini, Mahkemece tarih gözetilmeksizin araştırma yapıldığı için protokolde belirtilen 01.08.2013 tarihine kadar borcun ifa edilmesi şartının olduğunun gözden kaçırıldığını, oysa vadenin yüklenen borcun esaslı unsuru olduğunu, SGK Başkanlığı ve Hendek 2.OSB Müdürlüğü yazı cevaplarının mahkemece hatalı yorumlandığını, gelen yazı cevabının 01.08.2013 tarihi itibariyle şartların yerine getirildiğini ispatlar nitelikte olmadığını, Davalı …’ın Sakarya …Noterliğinin 06.02.2013 tarihli ihtarnamesinde taahhüt ettiği yükümlülüğün bilincinde olduğu yönünde beyanlarının bulunduğunu, ancak davalının taahhütlerini yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkilin ruhsat alamadığını, müvekkilin sonradan 627 m2’lik başka bir taşınmaz inşa ederek bu binaya ruhsat aldığını, mahkemenin faaliyet tespitinin sonradan yapılan bu bölüme ilişkin olduğunu, Dava dışı … A.Ş.’nin 02.07.2015 tarihi itibariyle SGK’ya prim borcunun olmadığı yönünde dosyada yazı cevabı bulunduğunu, oysa protokoldeki şart uyarınca 01.08.2013 tarihinde borcu olup olmadığının araştırılmasının gerektiğini, bu tarih itibariyle borcun varlığının tespiti halinde davanın kabulüne karar verilmesinin zorunlu olacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır. İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2017 tarih ve 2013/242 Esas – 2017/91 Karar sayılı kararıyla; “… davacının halen taşınmaz üzerinde ticari faaliyetini yürütmesi, işçi çalıştırması dikkate alındığında Organize Sanayi Bölgesine başvurarak izin belgesi alabileceği, 25/10/2016 tarihli yazıda belirtilen eksiklerin de davacı tarafından tamamlanması gerektiği, davalıya düşen bir yükümlülüğün bulunmadığı, dava dışı … AŞ’nin 02/07/2015 tarihi itibariyle SGK’na herhangi bir prim borcunun bulunmadığı, bu nedenle protokolde belirtilen koşulların davalı tarafça ihlal edilmediği, davacının bu taşınmazda 627 m2’lik bir inşaat yaptığı ve yapı kullanma izin belgesini de aldığı, faaliyetini sürdürdüğü dikkate alındığında dava konusu senet bedelinin de ödenmesi gerektiğinden menfi tespit isteminin reddine” karar verilmiştir. Hükmün davacı tarafça istinafı üzerine Dairemizin 13/03/2020 tarih ve 2017/4276 Esas – 2020/653 Karar sayılı ilamıyla; “…davacı vekili davaya devreden taraf yönünden devam ettiğini beyan ettiğinden, HMK 125/1-b maddesi gereğince tazminat talebinin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi için tazminat talebi açıklatılarak koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekirken, temlik sözleşmesi dikkate alınmadan menfi tespit talebi yönünden değerlendirme yapılarak hüküm kurulması hatalı olduğundan davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına” karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. İstinaf kararı sonrası devam eden yargılamada ilk derece mahkemesi tarafından; “… davacının halen taşınmaz üzerinde ticari faaliyetini yürütmesi, işçi çalıştırması dikkate alındığında Organize Sanayi Bölgesine başvurarak izin belgesi alabileceği, 25/10/2016 tarihli yazıda belirtilen eksiklerin de davacı tarafından tamamlanması gerektiği, davalı tarafa düşen bir yükümlülüğün bulunmadığı, dava dışı … AŞ’nin 02/07/2015 tarihi itibariyle SGK’na herhangi bir prim borcunun bulunmadığı, bu nedenle protokolde belirtilen koşulların davalı tarafça ihlal edilmediği, davacının bu taşınmazda 627 m2’lik bir inşaat yaptığı ve yapı kullanma izin belgesini de aldığı, faaliyetini sürdürdüğü dikkate alındığında dava konusu senet bedelinin de ödenmesi gerektiği, bu senetten dolayı borçlu bulunmadığı isteminin reddine, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosyaya ibraz edilen 24.12.2014 tarihli Temlik Sözleşmesi ile, davaya konu bono ve dava dosyası kapsamındaki hakların davalı … End. A.Ş. tarafından … End. A.Ş.’ye temlik edildiği, davacı vekilinin HMK.125.maddesi gereğince davaya davalıya karşı devam edeceğini beyan ettiği, mahkemece bu husus gözetilmeden karar verildiğinden Dairemizin yukarıda özetlenen kararı ile “Temlik sözleşmesine karşı davaya davalı yönünden devam etme iradesi gösteren davacıya tazminat talebinin açıklatılarak, koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı, devam eden yargılamada mahkemece davacı vekiline tazminat talebini açıklaması için süre verildiği, davacı vekilinin bu konuda beyanda bulunmadığı, davacı vekilinin 22.02.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile “Davaya temlik alan … End. A.Ş.’ye karşı menfi tespit yönünden devam edilmesi” talebinde bulunduğu görülmüştür. Davacı ile davalı arasındaki 24.12.2012 tarihli protokolde “OSB’de kayıtlı taşınmazın yapı kullanma izin belgesi almak için ruhsata ilişkin Sakarya SGK İl Müdürlüğü’nden alınacak ‘Borcu Yoktur’ yazısının alınması veya bu yazının alınmasına gerek olmadığına ilişkin mahkeme yazısı/ OSB Müdürlük kararına müteakip senet geçerli olacaktır. En geç bu taşınmaza OSB tarafından mühür konuluncaya veya 01.08.2012 tarihine kadar gerekli evrakın teslim edilmemesi halinde senet iptal olacaktır.” düzenlemelerine yer verildiği sabittir. Protokol tarihinin 24.12.2012 olduğu gözetildiğinde, işlemlerin yapılması için belirtilen diğer tarihin 01.08.2012 olarak belirtilmesinin maddi hatadan kaynaklandığı, tarihin 01.08.2013 olması gerektiği açıktır. SGK’dan davalı tarafça sağlanacak ‘Borcu Yoktur’ yazısı için kabul edilen vadenin seçimlik olduğu, buna göre davacının satın aldığı taşınmazın OSB tarafından mühürlendiğine ilişkin bir iddia veya delilin bulunmaması nedeniyle, 01.08.2013 tarihinden sonra tamamlanmış olsa dahi davalının taahhüdüne uygun davrandığının kabulü gerekecektir. Somut olayda mahkemece celp edilen belgelerle 02.07.2015 tarihi itibariyle SGK Başkanlığına borcun bulunmadığı anlaşıldığından; davalının taahhüdüne uygun davranmış olması nedeniyle davacının davaya konu bonoyu ödemesi gerektiğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022