Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1930 E. 2023/104 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1930 Esas
KARAR NO: 2023/104
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2017
NUMARASI: 2014/1523 E. – 2017/695 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket borçlandırmaya yetkisi olmayan davalılardan … tarafından keşide edilen 25/05/2012 tanzim, 23/12/2012 vade tarihli, 300.000,00 TL bedelli bonoyu imzalayarak diğer davalı …’e verdiğini, verilen bonoya ilişkin davalı takip alacaklı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine takibe geçildiğini, müvekkili şirket borçlandırmaya yetkili olmayan takibe konu edilen senedin sahte olması ve müvekkil şirketin davalı takip alacaklısına böyle bir borcunun bulunmadığını beyan ederek, takip alacaklısı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senedin sahte olduğunun ve hiçbir işleme esas alınmamasının tespitine karar verilmesini, kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderler ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAPLAR; Davalı … vekili cevap dilekçesinde ; Uyuşmazlığa konu alacak miktarının 23/05/2014 takip tarihi itibari ile 238.053,42 TL olduğunu, talep konusu alacakları tam olarak belirlenebilirken kısmi davaya başvurulmasının hukuken mümkün olmadığını, harca esas değeri 5.000 TL olarak gösterildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında başlatılan takip tutarının 200.000,00 TL tutarlı olduğunu, dosyanın geçerli bir itiraz bulunmaması sebebiyle kesinleşmiş bir takip dosyası olduğunu, 08/07/2014 tarih 2012/260 esas sayılı karar ile müvekkilinin yokluğunda hiçbir belgeye dayanmadan ihtiyati tedbir kararı verildiğini, kısmi dava açılmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, davacının talep sonucunun belirlenebilir olduğu durumlarda kısmi dava açmasının mümkün olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili …’nun davaya konu edilen senette borçlu bulunduğunu, borçlu olduğundan müvekkiline bir tespit ya da alacak davası açmanın hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddini, talep etmiştir.
HARÇ TAMAMLATMA; Mahkemece 18/07/2014 tarihli muhtıra ile davacıya senet bedeli 300.000 TL üzerinden noksan harcın tamamlatılması ihtar olunmuş, davacı tarafça noksan harç tamamlanmıştır.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2017 tarihli 2014/1523 Esas-2017/695 Karar sayılı kararıyla; “A-Davanın davalı … yönünden KABULÜNE; 1-Davacının, İstanbul … icra müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe konu 300.000 TL bedelli, 23.05.2012 keşide tarihli, 31.12.2012 vade tarihli bono nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİNE; 2-Davacının, davalı aleyhine talep ettiği kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE; B-Davacının …’ya açtığı davanın ise, pasif husumet yokluğundan, usulden REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davalı … vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davada harca esas değerin 5.000 TL olarak gösterildiğini, takibe konu bononun 300.000,00 TL olduğunu, kısmi dava açılmasına muvaffakatlarının bulunmadığını, davacının da dava dilekçesinde bononun 300.000,00 TL bedelli olduğunu beyan ettiğini, HMK 109. Madde gereğince davanın usulden reddi gerektiğini, – davacı 3. kişi … A.Ş.’nin Yönetim Kurulu başkanı … ile borçlu …’nun kardeş olduğunu, …’nun aynı zamanda bu şirketin sigortalı çalışanı ve 12 yıllık yöneticisi olup davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, davacı şirketin, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla davacı şirketin sahibi olduğu lisans üzerinden eylemli olarak borçlu … tarafından çalıştırıldığını, döviz bürosunda çalışan …’ya yapılan ödemelerin işyeri sahibi olan davacıya yapıldığının kabulü gerektiğini, ayrıca BK.’nın 55. maddesine göre de zaten istihdam eden sıfatı ile davacının diğer davalı …’nun fiil ve hareketlerinden de sorumlu olduğunu,Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin E. 2003/4053K. 2003/8081T. 19.6.2003 ve Esas: 2011/16677 Karar: 2012/1567 K Tarihi: 31.01.2012 kararlarının da bu yönde olduğunu, davacının BK’nun 55, 100 ve TTK’nun 449. maddesi uyarınca çalışanlarının eylemlerinden sorumlu olduğu, ancak bu sorumluluğun doğması için döviz bürosuna güven duygusu ile para yatırılmasının gerektiğini, davalı …’nun sonradan davacı işyerinden çıkış yapılarak temsil yetkisinin sona ermesi ile ortağın işçi statüsünü kazandığını kabul etme olanağı bulunmadığını, ayrıca müvekkili ile davalı … arasındaki sözleşmenin davalının ortak müdür olduğu dönemde imzalandığını,dava konusu çek (senet) ile ilgili şikayet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/92452 Soruşturma sayılı dosyasında 19/06/2017 tarihli 2017/45360 K. sayılı kararı ile … ve … hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, çekin düzenlendiği tarih itibariyle …’nun imza yetkisinin olduğu hususu; gerek İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/259 Esas, 2014/475 Karar Sayılı Kararı, gerekse de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/92452 Soruşturma sayılı dosyada 19/06/2017 tarihli 2017/45360 K. sayılı kararı ile sabit olduğunu beyanla mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı şirket temsilcisinin davalı … vekilinin istinaf dilekçesine cevap ve istinaf dilekçesinde; davalının istinaf talebinin kötüniyetli olduğunu, iki davalının kendi aralarında, el ve işbirliği içerisinde, gerçekte var olmayan bir borç alacak senaryosu oluşturduğunu, davacı şirketi dolandırmak için sahte senet düzenlediklerini, davalının istinaf dilekçesine dayanak yaptığı HMK 109/2 maddesinin 1 Nisan 2015 tarihli 6644 sayılı yasa ile yürürlükten kalktığını, davalıların 2010 yılı ve öncesinden beri davacı şirketi FETÖ örgütü yararına ve şahsi menfaatleri için kullanmak istediklerini, -davalı … vekillerinin haciz esnasında hukuka aykırılık itirazında bulunmaları üzerine “hukuka aykırılık varsa %40 kötü niyet tazminatı alırsınız, zorluk çıkarmayın haciz işlemini tamamlayalım” dediğini, takibe konu bononun kambiyo vasfı taşımayan geri tarihli bono olduğunu, döviz bürolarının 2006 32/32 sayılı tebliğ çerçevesinde yasalara uygun faaliyet gösterdiklerini, bankalar gibi mevduat toplayamayacaklarını, döviz bürosuna para yatırılamayacağını, davalıların birlikte iş kurduklarını, tefecilik yaptıklarını, davalı …’in İstanbul … İcra Müdürlüğü’nden başlatılan … Esas sayılı dosyada, diğer davalı …’nun borcu kabul etmesi üzerine, gayrımenkulüne haciz koydurmuşken parasını tahsil etmek yerine, tebligat hilesi yaparak davacı şirkete haciz uyguladığını, davalı … hakkında İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde şirketin 235.000 Euro sermayesini çalmaktan Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye kullanmak suçundan yargılamanın devam ettiğini, davalı …’in savcılık ifadelerinde yalan beyanlarda bulunduğunu, oto elektrikçiliği yaptığını, kuyumcu dükkanı sahibi olduğunu, iş davasında davacı şirkette işçi olarak çalıştığını beyan ettiğini beyanla davalı istinaf başvurusunun reddini, reddedilen kötüniyet tazminatı kararının kaldırılarak, tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin 09/11/2020 tarihli 2017/6083 Esas-2020/1866 Karar sayılı kararıyla; “Davalı … vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, -Davacı temsilcisinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 01/06/2017 tarihli 2014/1523 E. – 2017/695 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, A-Davanın davalı … yönünden KABULÜNE; B-Davacının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe konu 300.000 TL bedelli, 23.05.2012 keşide tarihli, 31.12.2012 vade tarihli bono nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİNE, C-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 25/08/2014 tarihinde ödenen 101.879,40 TL, 31/10/2014 tarihinde ödenen 44.747,58 TL, 17/10/2014 tarihinde 3.484,65 TL olmak üzere toplam 163.522,71 TL ödemenin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’den tahsil edilerek davacıya ödenmesine, D- Takibe konu 200.000 TL asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE; E-Davacının …’ya açtığı davanın pasif husumet yokluğundan, usulden REDDİNE” karar verilmiş, kararı davalı … vekili temyiz etmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06/10/2022 tarihli 2021/696 Esas-2022/6724 Karar sayılı kararıyla; “Somut uyuşmazlıkta takibin haksız olduğu anlaşılmış ise de; davacı şirketin hakim hissedarı olan dava dışı …’nun kardeşi olan davalı …, davacı şirketin bir dönem yönetim kurulu üyesi ve yine şirketin döviz bürosunda uzun süre çalışanı olup, davalı …’in dava konusu bonoyu …’dan davacı şirketin aleyhine bir borç yaratmak kastı ile bilerek aldığının ispat edilemediği, ilk derece mahkemesince bu husus gözetilmeden davacı yararına kötü niyetli takip tazminatına hükmolunmasının yerinde olmadığı” gerekçesiyle; davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, kötüniyet tazminatına ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün Dairemizin kararının davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ile duruşma günü taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davalılar vekilleri duruşmaya katılmamış, davacı şirket temsilcisi …’nun ibraz ettiği dilekçesinde ve katıldığı duruşmada, Dairemizin önceki kararında direnilmesini talep ettiği anlaşılmış, usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE; Menfi tespit talepli davada; ilk derece mahkemesince davanın kabulüne, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, davacı şirket temsilcisi ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizin 09/11/2020 tarihli kararına karşı, davalı … vekilinin temyiz başvurusunda bulunduğu ve kötüniyet tazminatına yönelik temyiz itirazının kabul edilerek Dairemiz kararının bozulduğu, sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği anlaşılmakla, uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir. Menfi tespit davasına konu 25/05/2012 tanzim, 23/12/2012 vade tarihli 300.000 TL bedelli bononun … tarafından imza edildiği, ancak 04/01/2010 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinden, şirketi her hususta ve kademede sınırsız olarak münferiden temsile yetkili kişinin … olduğu, …’nun yönetim kurulu üyesi ise de, şirketi borçlandırıcı işlem yapma yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince yetkili temsilci tarafından imzalanmayan bonodan dolayı davacı şirketin sorumlu tutulamayacağına yönelik mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatiyle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Menfi tespit hükmü yerinde olmakla birlikte, davacı vekilinin 14/03/2016 tarihli dilekçesi ve ekinde bulunan tahsilat/reddiyat makbuzları ve davacı şirket yetkilisinin 20/11/2019 tarihli dilekçesi ekinde bulunan tahsilat/reddiyat makbuzlarından, yargılama sırasında takip konusu borcun kısmen ödendiği anlaşılmakla, İİK 72/6 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesince ödenen kısım yönünden davanın yasa gereği istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek bu kısmın istirdatına karar verilmesi gerekirken, istirdat hükmü kurulmaması yerinde görülmemiş kamu düzeni ile ilgili bu husus Dairemizce resen gözetilmiştir.Davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinde bulunduğu ve takibin haksız olduğu anlaşılıyorsa da, uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında da işaret edildiği şekilde, davacı şirketin hakim hissedarı olan dava dışı …’nun kardeşi olan davalı …’nun, davacı şirketin bir dönem yönetim kurulu üyesi ve yine şirketin döviz bürosunda uzun süre çalışanı olduğu, davalı …’in dava konusu bonoyu …’dan davacı şirket aleyhine bir borç yaratmak kastı ile bilerek aldığının ispatlanamadığı, davacı tarafın kötüniyet tazminatına yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmış, yukarıda açıklandığı üzere resen tespit edilen sebepler göz önüne alınarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 355. Madde ve 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, tarafların usuli kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davalı … vekilinin istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı şirket temsilcisinin istinaf isteminin re’sen bağlamında KISMEN KABULÜNE, HMK’nın 353/1-b-2,3 maddesi gereğince resen bağlamında İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 01/06/2017 tarihli 2014/1523 E. – 2017/695 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, A-Davanın davalı … yönünden KABULÜNE; B-Davacının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe konu 300.000 TL bedelli, 23.05.2012 keşide tarihli, 31.12.2012 vade tarihli bono nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİNE, C-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 25/08/2014 tarihinde ödenen 101.879,40 TL, 31/10/2014 tarihinde ödenen 44.747,58 TL, 17/10/2014 tarihinde 3.484,65 TL olmak üzere toplam 163.522,71 TL ödemenin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’den tahsil edilerek davacıya ödenmesine, D- Davacı yanın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE, E-Davacının …’ya açtığı davanın pasif husumet yokluğundan, usulden REDDİNE; 3-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gerekli 20.493,00 TL harcın davacı tarafından yatırılan 85,40 TL peşin harç, 5.050,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile 15.357,60 TL bakiye harcın davalı …’den alınarak Hazineye gelir kaydına b-Davacı tarafından yapılan 85,40 TL peşin harç, 5.050,00 TL tamamlama harcı, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 225,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 6.760,40 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 28.595,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine, e-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri; -Davacı vekilinin istinaf talebi kısmen kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde kendisine iadesine, -Alınması gereken 20.493,00-TL harçtan, peşin yatırılan 5.123,35-TL’nin mahsubu ile bakiye 15.369,65-TL harcın davalı …’den alınarak hazineye irat kaydına, -Davacı tarafından yapılan 85,70-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 190,60- TL tebligat ve posta gideri olan 276,30-TL nin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, -Davalı … avansından kullanıldığı anlaşılan; 267,80-TL temyiz kanun yoluna başvurma harcı ile 68,20-TL teb,pos,müz. gideri olan toplam 336,00-TL nin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, -İstinaf yargılama giderlerinin davalı … üzerinde bırakılmasına, -Her ne kadar istinaf incelemesi duruşmalı yapılmış ise de, davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmemiş olduğundan davacı yararına vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve istek halinde aidiyetine göre taraflara iadesine, Dair, davacı şirket temsilcisinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25/01/2023