Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/191 E. 2022/287 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/191 Esas
KARAR NO: 2022/287
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2021
NUMARASI: 2021/14 2021/322
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin faaliyet adresinde 19.08.2014 tarihinde hırsızlık olayı meydana geldiğini, olay neticesinde şirket kasasından 30 adet çekin kimliği belirsiz kişiler tarafından kasanın cebren açılması suretiyle çalındığını, çeklerin çalınması sebebiyle Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/605 esas sayılı dosyasından çeklerin tamamı hakkında ödeme yasağı kararı konularak kararın ilgili bankalara tebliğ edildiğini, çeklerin kaybolduğuna dair tüm faktoring firmalarına da fax mesajı ile bildirimde bulunulduğunu, davalı faktoring şirketinin çeklerin çalıntı olduğunu bilmesine rağmen çekleri kabul ettiğini, müvekkili şirketin diğer davalılar … ile herhangi bir ticari faaliyetinin de bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhine davalı …A.Ş tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, açıklanan nedenlerle; müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine, dava sırasında icra dosyasının infazı halinde davaya istirdat davası olarak devam edilerek karara bağlanmasına, dava sonuçlanıncaya kadar İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyasına cebri icra tehditi ile yatırılacak bedellerin takip alacaklısına ödenmemesine ilişkin teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …A.Ş vekili cevap dilekçesinde; Çekin iktisap anında verilmiş bir ödeme yasağı bulunmadığı gibi davacı tarafça gönderilen faks yazının da işlemin bitiminden bir gün sonra gönderildiğini, bu nedenle müvekkilinin çalıntı olayından haberinin dahi olmadığını, çekteki alacağı tevsik eden fatura ile çek arasında uyum olduğunu, müvekkili şirketin yönetmeliğe uygun hareket etmiş olduğundan yetkili ve iyi niyetli hamil olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Davalılardan … tarafından dava konusu çek sebebiyle dava dışı keşideci … olduğu, dava dışı lehtar ve ciranta … … dava dışı cirantalar … …’a yine dava dışı …Ltd. Şti.’nee, dava dışı … …’a, dava dışı …’e, davacı …Ltd. Şti.’ne, davalı …’e, davalı …’e karşı icra takibi yapılmış olup icra takibi sonrasında davacı tarafından açılan iş bu menfi tespit davasında ispat yükü davacıda olup; davacının, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve çeki elinde bulunduran davalının kötüniyetli ve iktisapta ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir. Bu kapsamda dava konusu çekin ciro silsilesinin görünüşte düzgün olduğu, ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, davalıların çeki iktisapta kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun ispatı bakımından ise davacının kendisinden sonra gelen ciranta olan davalı …- … ve davalı … … ile arasında ticari ilişki bulunmadığı, çekin çalındığı dışında başkaca bir iddia ileri sürülmediği, davacı ile davalılar …- … ve davalı … … arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığının tespiti hususunda Konya Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat marifetiyle alınan raporda özetle; davalılardan …’in defter ve belgelerini ibraz etmediği yalnızca … defter ve kayıtlarında inceleme yapıldığı davalı … tarafından iskonto edilen çekin dayanağını oluşturan fatura dışında davalı … ile davalı … arasında başkaca herhangi bir alım- satım ilişkisinin bulunmadığı görüşü bildirilmiş, mahkememizce alınan davaya konu çekin takip alacaklısı davalı … tarafından faktoring kurallarına uygun olarak iktisap edilip edilmediği hususunda bilirkişi raporunda ise özetle; davaya konu çekin fatura ile tevsik edildiği, faktoring kurallarına uygun olarak iktisap edildiği, alınan ek raporda ise özetle; davacı ile çeki ciro ettiği davalı … arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı yönünden davacı taraf defter ve kayıtlarının incelendiği bu kapsamda aralarında ticari ilişki bulunmadığına yönelik görüş bildirilmiş ise de; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı hususunun tek başına davacının çekin rızası hilafına elinden çıktığı ve davalıların çeki kötüniyetle iktisap ettiklerini ispata elverişli olmayacağı, yukarıda da ayrıntılı olarak izah edildiği üzere kambiyo senetlerinin sebepten mücerret özelliği dikkate alındığında davacı tarafça ispat külfetinin yerine getirilmediği” gerekçeleriyle davanın reddine, davacının ihtiyati tedbir talebi kabul edilip infaz edildiğinden İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca 5.545,58 TL’nin % 20’si oranındaki tazminatın davacıdan alınıp takip alacaklısı davalı … A.Ş.’ye verilmesine dair karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; menfi tespit davasının genel hükümlere tabi bir dava olduğunu, çekin borcun ödenmesi anlamına geldiğini, çeke dayalı temel ilişkilerin tespiti açısından taraf defterlerinin ve kayıtlarının incelenerek 3 adet rapor alındığını, 09/04/2018 tarihli raporda 21/08/2014 tarihli faturanın gerçek bir ticari faaliyet dayanmadığının tespit edildiğini, 27/09/2019 tarihli raporda müvekkilinin davalı şirket ile ilişkisinin bulunmadığının tespit edildiğini, 27/12/2018 tarihli raporda ise menfi tespit talebinin dayanaksız olduğu yolunda görüş belirtildiğini, her 3 raporda da dava konusu çekle ilgili herhangi bir ticari faaliyet bulunmadığının belirtildiğini, yine menfi tespit davalarında kural olarak davalı alacaklının alacağın varlığını ispatlaması gerektiğini, mahkemenin 6361 Sayılı kanunun 9/3 ve faktoring yönetmeliğinin 22/2 maddesini göz ardı ettiğini, davalıların sunduğu faturanın alacağı belgelemediğini, birbiriyle çelişkili raporların hükme esas altına alındığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece 02/11/2021 tarihli ek karar ile dava değerinin 5.545,58-TL olduğu karar tarihi olan 2021 yılındaki istinaf sınırının 5.880-TL olduğu, buna göre kararın kesin kararlardan olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde mahkemenin ek kararının hatalı olduğunu, davanın 2014 yılında açıldığını, buna göre 2014 yılına ilişkin istinaf kanun yoluna başvuru sınırlarının dikkate alınması gerektiğini, dolayısıyla kararın hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla 2021 yılına ilişkin istinaf kanun yoluna başvuru sınırının dikkate alınması gerektiği düşünülse dahi dava konusu çeke dayanılarak başlatılan İstanbul … İcra Müdürülüğünün … E dosyasında güncel kapak hesabı yapılarak davanın değerinin belirlenmesi gerekirken bu husus dikkate alınmaksızın istinaf talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu bildirerek ek kararın kaldırılarak istinaf başvuru dilekçesinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit davasıdır. Dava dilekçesinde harca esas değer 5.545,58-TL dir. Nitekim davalı … tarafından başlatılan icra takibinde 5.545,58-TL nin tahsili istenilmiştir. Mahkemece verilen davanın reddine dair 25/05/2021 tarihli karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. 6100 Sayılı HMK’nın 341/2 maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 6763 Sayılı kanunun 44. Maddesi ile HMK’ya eklenen ek madde 1 de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2021 yılı için 5.880-TL dir. İstinaf konu edilen miktarın 5.545,58-TL olması nedeniyle mahkemece verilen 25/05/2021 tarihli karar kesin niteliktedir. Her ne kadar davacı vekili 2014 yılındaki istinaf sınırının dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de istinaf mahkemeleri 2016 yılında faaliyete geçtiğinden ve de karar tarihindeki miktarın esas alınması gerektiğinden bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ayrıca icra dosyası ile ilgili kapak hesabı yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, kanunun açık düzenlenmesinden davanın miktar veya değerine bakılması gerektiği, bu tutarın da 5.545,58-TL olduğu anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Öte yandan HMK’nın 346/1 maddesi gereğince kesin karara karşı istinaf talep edilmesi halinde mahkemenin istinaf dilekçesini reddedeceği hüküm altına alındığından ilk derece mahkemesince verilen 02/11/2021 tarihli ek karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin 02/11/2021 tarihli ek karara yönelik istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile 21,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-istinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/02/2022