Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/190 E. 2023/1736 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/190 Esas
KARAR NO: 2023/1736
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI: 2018/553 Esas – 2020/471 Karar
DAVA: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/12/2018
BİRLEŞEN FETHİYE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN (FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA )
2019/62 ESAS-2019/61 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Marka ( Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/03/2019
KARAR TARİHİ: 24/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … ailesi tarafından ticari faaliyetine 1930 yılında başladığını, süpermarket zinciri olarak tanınmış marka ve logosuyla ilk şubesini Almanya’da açtığını, tam ticari unvanının … olduğunu, “…” markasını başta Almanya olmak üzere Avrupa çapında ve Amerika’da büyük, ucuz ve bol çeşitli ürün sunan süper market zinciri için kullandığını, market zincirlerinin dünya çapında yüksek tanınmışlığa sahip olduğunu, müvekkilinin başta “…” kelime ve tanınmış şekil logosu olmak üzere çok sayıda markanın tüm dünya çapında ve TPMK nezdinde tek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin dünya çapında tanınmış, tescilli marka ve logolarına karşı ihlal oluşturan davalının fiillerini istihbar ederek, davalının yukarıda belirtilen adreslerine gittiğinde, davalının 2 ayrı işyerinde müvekkil şirkete ait tescilli ve tanınmış logoyu ve dahi slogan markalarını tabela ve tanıtım materyallerinde neredeyse birebir aynı şekilde izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullandığını tespit ettiğini, davalının kullanımının müvekkilinin markası ile birebir olduğunu, davalı tarafından müvekkiline ait “…” sloganını da yazım karakterleri birebir aynı olacak şekilde kullanıldığını, kullanımların müvekkilinin ana faaliyet alanı olan “perakende satış hizmetleri” için kullanıldığından davalı şirketin müvekkilinin Fethiye şubesiymiş gibi müvekkili ile ilişkilendirileceğini, davalının kullanımını kutu, poşet, mağaza çalışanlarının giysisi gibi bir çok materyalin üzerinde de izinsiz olarak kullandığını, muhtelif sosyal medya siteleri ve internet mecralarında da kullanım yaptığını, davalının müvekkilinin tanınmış markasını müvekkiline ait slogan ile birlikte haksız ve hukuka aykırı olarak markalara ve telif hakkına tecavüz oluşturacak, firmalar arasında iltibasa sebebiyet verecek şekilde kullandığını, benzer bir uyuşmazlıkta İstanbul 1.FSHHM’nin 2013/185 Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili tarafından açılan davada iltibasa ve markaların hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davalının özgün eser mahiyetindeki logoyu izinsiz kullanmasının telif hakkı ihlali oluşturduğunu, davalının hukuka aykırı hareketleri ısrarla tekrarlayarak basiretli davranmadığını ve kötü niyetli olduğunu, Müvekkili şirkete ait tescilli “…” markasının tüm unsurları ile davalı tarafından Türkiye’nin en turistik bölgesinde iki ayrı şubesinde kullanılmasından dolayı, davalı tarafından verilen hizmetin de aynı kalite seviyesinde olmamasının müvekkili şirketi etkileyeceğini, tüketicilerin verilen hizmetten memnun kalmaması ve kamuoyunda bu yönde bir algı oluşması durumunda, tüm dünyada tanınan ve aynı ismi taşıyan … marketler zinciri sahibi olan müvekkilini kötü yönde etkileyeceğini, sektördeki isminin ve itibarının telafisi zor şekilde zedeleyebileceğini beyanla, davalının, Müvekkilinin tescilli ve tanınmış “…” markalarını ve bu markalarına ayniyet seviyesindeki benzer kullanımları ile “…” sloganını izinsiz ve haksız olarak, muhtelif mecrada yoğun bir şekilde kullanmakta olduğu ve bu davadan önce gönderilen ihtara rağmen davalının bilerek, kasıtlı olarak ve kötü niyetle müvekkil markalarım izinsiz ve haksız olarak kullanmaya devam ettiği dikkate alınarak , davalı işyerlerinde bulunan ve “…” ve “…” logosu ve “…” sloganını havi, başta davalıya ait 2 şubedeki işyeri tabelaları olmak üzere davalı işyerlerinde bulunan ve “…” ve “…” ibaresini taşıyan tüm materyal, poşet, kartvizit, ürün kutusu ve sair her türlü tanıtım vasıtasının tespiti ve el konmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının internet üzerindeki … adresi dahil, tüm izinsiz “…” ve “… logo” ve markalarının kullanımlarının durdurulması için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına, davalının davaya konu olan müvekkilinin tanınmış ve tescilli markalarına ve telif haklarına aşikar olarak tecavüz eden, müvekkili markalarının izinsiz kullanımı olan, aynı zamanda haksız rekabet oluşturan “…”, “…” ve “…” logo markalarının kullanımı nedeniyle, müvekkili firmanın marka ve telif hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti, durdurulması ve men’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla, HMK’nun 107. maddesi uyarınca belirsiz alacağın mevcut olması nedeniyle, tüm sair yasal hakları ile fazlaya dair hakları talep ve dava etme hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketin marka ve telif haklarına tecavüzlerinden dolayı 5.000,00 TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsili ve ayrıca müvekkilinin yoksun kaldığı kazancın hesaplanmasında, makul bir payın daha Mahkeme tarafından eklenmesine, davalının müvekkiline ait marka ve telif haklarına tecavüzlerinden dolayı 10.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla, müvekkil firmanın marka ve telif haklarına tecavüzlerinden dolayı 10.000,00 TL itibar tazminatının, dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen Fethiye 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/62 Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin dava dilekçesinde; davacı şirketin … ailesi tarafından ticari faaliyetine 1930 yılında başladığını, süpermarket zinciri olarak tanınmış marka ve logosuyla ilk şubesini Almanya’da açtığını, “…” markasını başta Almanya olmak üzere Avrupa çapında ve Amerika’da büyük, ucuz ve bol çeşitli ürün sunan süper market zinciri için kullanıldığını, 1990’lı yıllar itibariyle neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde … marketlerinin açıldığını, söz konusu market zinciri Almanya başta olmak üzere dünya çapında yüksek tanınmışlığa sahip olduğunu, davacı şirketin “…” kelime ve logoları üzerinde marka haklarının ve bundan doğan tüm hakların yegane sahibi olduğunu, davalının … sayılı “….” ibareli marka tescilinin müvekkil markası ile iltibas yarattığını ve müvekkili markasından yola çıkarak oluşturulduğunu, söz konusu markanın kötü niyetli olarak bu şekilde sicilde var olan ve tescile mutlak surette engel teşkil edecek müvekkili markasını aşmak için oluşturulduğunu, davalının markasının davacı markalarıyla aynı mal ve hizmetleri kapsadığını, davalının birebir aynı logo ve renk unsurlarını kullandığını belirterek, iş bu davanın İstanbul 2.FSHHM 2018/553 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davalının … sayılı “…” ibareli markasının davacı şirkete ait tanınmış “…” markaları ile yoğun benzerlik içermesi, markalar arasında iltibas riski bulunması, karşıt markanın kullanılması halinde, markasının tanınmışlığından faydalanma gayesi olduğu ve dahi markanın ayırt edici karakterine zarar verme ihtimali olduğu ve son olarak davacıya ait tanınmış markadan haberdar olarak kötü niyet ile tescil edilmiş olduğu gerekçeleri ile SMK’nın 6.maddesinin 4,5 ve 9. bentleri ile 25.maddesinin 1.fıkrası uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16/12/2020 tarihli 2018/553 E. – 2020/471 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, asıl davanın kabulü ile, davalı kullanımlarının, davacının tescilli, “…” , “…” ve “… şekil” ibareli markalarına ve telif haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, davalının tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin durdurulmasına, menine, Maddi tazminat talebinin kabulü ile 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İtibar tazminatı talebinin kabulü ile 10.000,00 TL itibar tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına, Birleşen Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/62 Esas, 2019/61 Karar sayılı davasının kabulü ile, davalı adına TPMK nezdinde … tescil numaralı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin TPMK’ya bildirilmesine dair;1)a-Asıl davanın KABULÜ İLE, davalı kullanımlarının, davacının tescilli, “…” , “…” ve “… şekil” ibareli markalarına ve telif haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, davalının tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin durdurulmasına, menine, b-Maddi tazminat talebinin kabulü ile 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Manevi tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-İtibar tazminatı talebinin kabulü ile 10.000,00 TL itibar tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin tirajı en yüksek üç gazeteden birinde masrafı davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus ilanına, 2)a-Birleşen Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/62 Esas, 2019/61 Karar sayılı davasının KABULÜ İLE, davalı adına TPMK nezdinde 2017/21496 tescil numaralı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, b-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin TPMK’ya bildirilmesine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; gerekçeli kararda; dosyanın içerisinde bulunan delillerin hiç bir şekilde göz önüne alınmadan ve somut olay ile ilgili hiç bir irdeleme yapılmadan haksız ve hukuka aykırı bir karar verildiğini,Aynı davaya ilişkin her talep konusu için vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu,Davacı yabancı menşeili bir şirket olduğundan Türk Mahkemelerinde dava ikame ederken teminat yatırması gerektiğini, bu hususun dava şartı olduğunu, dolayısıyla dava şartlı yokluğundan davanın usulden reddedilmesi gerekirken gerekçede belirtildiği şekilde hüküm kurulmasının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkil tarafından kullanılan marka logosunun gerek görünüm, gerek kullanış itibari ile davacı şirkete ait logoya benzerliğinin bulunmadığını, bu hususta tekrardan bilirkişi raporu aldırılması gerektiğini belirterek, İstanbul 2. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/553 E. 2020/471 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Taraflara ait marka tescil kayıtları incelendiğinde; … tescil numaralı “…+Şekil” markasının, … tescil numaralı “…” markasının 01,02,….43, 44. sınıflarda davacı adına tescilli oldukları, … tescil numaralı “…” markasının ise 10/03/2017 tarihinden itibaren 35. sınıfta davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 11.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda; “…Asıl Dava Yönünden; davalının vaki kullanımının davacının tescilli markası ile iltibas yaratabileceği, bu çerçevede vaki kullanımın SMK 29/1-a-ve b kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davalının davacının markası ile iltibasa sebebiyet verecek kullanımlarda bulunmasının TTK 55/1-a-1-4 maddesi kapsamında haksız rekabet sayılabileceği, davacının maka olarak tescilli logosunun renk seçimi ve harflerin yerleşimi “I” harfinin kelime içerisindeki şeklinin logoya etkisi de dikkate alınarak, logonun FSEK’in 4/6 hükmü gereğince grafik eser yani güzel sanat eseri olduğu ve logonun büyük oranda benzerinin tabela ve tanıtım vasıtalarında kullanılmasının FSEK’in 22. maddesi çerçevesinde mali haklardan çoğaltma hakkının ihlali sayılabileceği, davacının maddi tazminat talebini marka hakkının ihlali sebebine dayandırmış olması ve Mahkemece bu bağlamda 15.10.2019 tarihli ara kararı ile davacı tarafın yoksun kaldığı zararın davalı tarafın satış miktarı üzerinden hesaplanması için davalı defterlerinin istinabe yoluyla incelenmesine karar verilmiş olduğundan, Heyetçe herhangi bir maddi tazminat hesabı yapılmadığı, davacının manevi tazminat talebini marka ve telif hakkına tecavüze dayandırmış olup, markanın başkası tarafından taklit edilmesinin marka hakkına tecavüz sayılmakta olup, Yargıtay emsal kararlarına göre bir davada marka hakkına tecavüz kanaatine varılması halinde manevi tazminat talebinin de kabul edilmesi gerektiği, buna mukabil davacı FSEK çerçevesinde manevi tazminat istemiş ise de davacının bir şirket olarak mali hak sahibi olduğu logo üzerinde FSEK’in 14-17’. maddelerinde yer alan manevi hakların sahibi olamayacağı, manevi hakların logoyu yaratan gerçek kişi eser sahibine ait olup, bu manevi hakların devrinin kabil olmaması nedeniyle FSEK çerçevesinde manevi tazminat şartlarının oluşmadığı, davacının itibar tazminatı talebinin koşullarının oluştuğu, tazminatın miktarının ise, markanın itibarının eski haline gelmesi için yapılan giderlere göre belirlenebileceğinden, dosyada bu kapsamda herhangi bir delil de bulunmadığından, bu tazminata Mahkemece hükmedilmesi ihtimalinde TBK’nun 50. ve 51. maddeleri çerçevesinde somut ihlalin şekli de dikkate alınarak Mahkemece takdir edilmesi gerekeceği, Birleşen Dava Yönünden; dosyada mübrez deliller, bilgi ve belgelerden davacının Almanya ve İngiltere başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde tanınırlığı olan bir market zinciri olduğu, birden çok ülkede franchise ağının olması ve markaya yapılan yatırımlar, reklamlar ve internet kullanımları dikkate alındığında tanınmış marka sayılabileceği, davacıya ait … numaralı tescilli markasının yazı karakterleri birebir aynı kullanılarak sadece ilk ve son harf olan “…” harfini “…” ‘ya benzetmeye çalışılarak tescil ettirilen davalı markasının gerek görsel, gerek okunuş dikkate alındığında, davacı markası ile büyük oranda benzerlik taşıdığı ve tescilli olduğu 35. sınıfın perakende satış hizmetlerinde ilgili sektör alıcıları arasında karıştırılmaya sebep olacağı, bu çerçevede takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla SMK’nun 6/5. maddesi çerçevesinde hükümsüzlük koşullarının oluşabileceği, dosya kapsamında davalının davacıya ait markadan haberdar olduğu, asıl davada davacıya ait markayı perakende market sınıfında davacının logo, marka ve sloganını birlikte kullanmasından anlaşılabileceği ve bu çerçevede basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü dikkate alınarak davalının kötüniyetinin Mahkemece kabulü ihtimalinde SMK’nun 6/9. maddesi anlamında da hükümsüzlük koşullarının oluşabileceği…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Asıl dava marka hakkına tecavüzün, haksız rekabetin ve FSEK’ten kaynaklanan mali ve manevi haklara tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi, manevi ve itibar tazminatı davası, birleşen dava ise marka hükümsüzlüğü davasıdır. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davanın davalısının vekili tarafından istinaf yargı yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Her ne kadar davalı vekili davacının yabancı şirket olması nedeniyle teminat yatırması gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da, Türkiye ve Almanya’nın Lahey Sözleşmesine taraf olmaları nedeniyle Lahey Sözleşmesi uyarınca Almanya teminattan muaf olduğundan, davacının MÖHUK 48. maddesi uyarınca ve HMK’nun 84/1. maddesi uyarınca teminat yatırması gerekmediğinden, davalı vekilinin yabancılık teminatı yatırılması gerektiğine dair istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı vekili ilk derece mahkemesince dosyadaki delillerin incelenmediğine dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; asıl ve birleşen davada davalı tarafın her iki davaya da cevap dilekçesi sunmadığı, delil bildirmediği, Mahkemece taraflara ait marka tescil kayıtları dosya içine getirtilerek ve davalı tarafın kullanımlarıyla ilgili deliller de incelenerek uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden rapor aldırdığı, bilirkişi raporundaki dosya kapsamına uygun ve denetlenebilir görüşlere itibar ederek karar verdiği kanaatine varılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı vekili müvekkilinin markasının davacının markası ve logosu ile benzer olmadığına dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; davacının markalarının esas unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, 35. sınıftaki perakende satış hizmetleri için tescilli olduğu, davalının da aynı hizmetler için “…” markasını kullandığı ve tescil ettirdiği, her iki markanın da 35. sınıfta kullanıldıkları, markaların esas unsurlarının iltibasa neden olacak derecede benzer oldukları, hitap ettikleri ortalama tüketici kitlesi tarafından karıştırılma ihtimallerinin bulunduğu, davalının iş yerlerinde ve tanıtım evrakında davacının markasının tescilli logosu ile benzer logoyu kullandığı, bu nedenle davalının markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinde ve davalının marka kullanımının davacının marka haklarına tecavüz, haksız rekabet ve FSEK’ten kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiğine dair karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmakla, davalı vekilinin istinaf talepleri kabul edilmemiştir.Davalı vekilinin aynı davaya ilişkin her talep konusu için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğuna dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; asıl davada objektif dava yığılmasının söz konusu olduğu, tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi tazminat, manevi tazminat, itibar tazminatı taleplerinin her birisinin ayrı ayrı dava konusu oluşturabilecek talepler oldukları, bu nedenle kabul edilen her bir talep için davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde bir hukuka aykırılığın söz konusu olmadığı kanaatine varılmakla, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf taleplerinin tümden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Asıl ve birleşen dava yönünden alınması gereken toplam 1.977,60 TL (1.707,75 + 269,85) harçtan, peşin alınan toplam 486,24 TL (426,94 + 59,30) harcın mahsubu ile bakiye 1.491,36 TL harcın asıl ve birleşen davanın davalısından alınarak Hazineye irat kaydına, 3-Asıl ve birleşen davanın davalısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2023