Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1879 E. 2023/87 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1879 Esas
KARAR NO: 2023/87
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2022
NUMARASI: 2021/508 E, 2022/392K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı …’nın müvekkili şirketin Sermaye Piyasası Araçları Alım Satımına ilişkin Aracılık Çerçeve Sözleşmesi imzalayarak müşterisi olduğunu, müşteri hesabından işlem yapmak üzere …’yı noter vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, buna istinaden hisse senedi alınarak … banka teslim edildiğini, İstanbul 2. ATM 23/07/2003 tarih ve 2003/867 sayılı tedbir kararına isitinaden yeni hisse senedi tevdi edilmesi talep edildiğini, 100.000 lot talep edilen kısmın … Ofisi tarafından 76.750 lotluk hisse senedi tevdi edildiğini eksik kalan 23.250 lotluk kısmı borsadan alınarak tevdi edildiğini bu işlem neticesinde şirketin zarar ettiğini, davalılar tarafından sahte evrak düzenlenerek piyasaya hisse senedi sürüldüğünü, bu durumun sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinde ve CBS lığının 22/04/2005 tarih 2005/1155 sayılı iddianamesi ilede tespit edildiğini, bu hisse senetlerinin paraya çevrildiğini, bunun neticesinde alacağın tahsili için İstanbul … İcra müdürlüğünün … e sayılı dossyasından takibe başlandığnıı takibe itiraz edilip durdurulduğundan huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karara verilerek alacağın tespiti ile buna takip tarihinden itibaren işleyecek %19 oranında temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini yapılan yargılam gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsilini, %40 dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın açılış tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığını, dava kosunu hisselerin teslim alındığı ve teslim edildiği tarihte … Hisseleri üzerinde bir problem görülmediğini, edilen zarardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bu zararlardan hesap sahib … ve vekil olarak belirtilen …’nın sorumlu olabileceğini, bu sebeplerle müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine mahkemece belirlenecek oranda icra tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dayanak gösterdiği ceza dosyasının mahkememizde görülmekte olan davaya konu edilmesini kabul etmediklerini, bu davada zaten Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verildiğini, neticede bunun kesin hüküm giydiği anlamına gelmeyeceğini, davaya husumet ve zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 2014/581 esas, 2017/890 karar sayılı ilamı ile; “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 1-Davanın davalı … yönünden kabulü ile İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin … yönünden kaldığı yerden devamına, -Alacağın %40 ı oranında tazminatın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,2-Davanın davalı … yönünden reddine,3-Davalı …’nın İcra tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine,..” karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DAİREMİZİN KARARI: Dairemizin 2018/3089 esas 2021/1371 karar sayılı, 02.07.2021 Tarihli ilamı ile; “Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıların eylemleri nedeniyle zarara uğradığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf, davalıların bir kısım hisse senetlerinin sahte olarak ikizini yaptırdıkları ve tedavüle koydukları ve müvekkilinin 23.250 lotluk hisse senedini piyasadan temin etmek zorunda kalması nedeniyle zarara uğradığını iddia etmiştir. Konuyla ilgili olarak Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama yapıldığı anlaşılmıştır. Ceza davası sırasında alınan bilirkişi raporunda, adli emanette bulunan hisse senedinin orjinalinden ayırt edilemeyecek nitelikte olmasına rağmen düzenlenmesini gerektirecek herhangi bir sebebin bulunmadığı, sermayeyi temsil eder niteliğinin olmadığı, bu özellikleri itibariyle borsada satışının haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Her ne kadar ceza davası sonunda CMK’nun 231/5 maddesi uyarınca HAGB işlemi yapılmış ise de, bu husus ceza davası sırasında toplanan delillerin değerlendirilmesine engel değildir. Bu anlamda ceza yargılaması sırasında alınan bu rapor içeriğinden bir kısım hisse senetlerinin sahte olarak tedavüle konulduğu anlaşılmıştır. Yine ceza dosyası içeriğindeki bilgi, belge ve ifadelerden davalıların birlikte hareket ettikleri anlaşılmıştır. Bu açıdan hakkında red kararı verilen davalı … hakkındaki red kararı yerinde değildir. Bu açıdan davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Davalı … vekilinin istinaf talebinin değerlendirmesine gelince; her ne kadar zamanaşımı hususu ileri sürülmüş ise de, davalıların üzerine atılı eylem 765 Sayılı TCK’nun 342/1 maddesinde düzenlenen sahte evrak düzenleme suçu olup atılı suçun TCK’nun 102.maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi dikkate alındığında bu konudaki istinaf talepleri yerinde değildir. Her ne kadar HAGB işlemi yapılan kararlar bakımından hukuk mahkemesinde hükme esas alınamayacağı ileri sürülmüş ise de, bu husus yukarıda da belirtildiği üzere ceza dosyasındaki deliller hukuk hakimi tarafından değerlendirilmesine engel değildir. Kaldı ki dosya içeriğinde davalı … tarafından düzenlenen 08/07/2013 tarihli taahhütname bulunmaktadır. Dolayısıyla davalılar meydana gelen zarardan sorumludur. Ne var ki, davalılar ile davacı arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi (aracılık sözleşmesi vs) bulunmamaktadır. Zarar davalıların haksız eylemlerinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla davacının uğradığı zarara haksız fiil tarihinden itibaren takip tarihine kadar yasal faiz işletilmesi, asıl alacak miktarına da takipten itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken davacının takibinde istediği bütün tutar üzerinden kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu açıdan işlemiş faiz hesabının (haksız fiil tarihinden takip tarihine kadar olan dönem için yasal faiz) bilirkişiye hesaplattırılması gerekir. Ayrıca kararın gerekçe kısmında %20 inkar tazminatına hükmedilmesine denildiği halde hüküm fıkrasının birinci bendinin ikinci paragrafında %40 tazminata hükmedilmesi kabul şekli itibariyle çelişki olup bu çelişkinin de mahkemece giderilmesi gerekir. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, davalı … vekilinin ise istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki gerekçe ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Dairemizin kaldırma kararından sonra İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 1-Davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazların ayrı ayrı iptali ile takibin 92.271,43 TL asıl alacak, 104.570,07 TL işlemiş faiz ve 5.228,50 TL BSMV olmak üzere toplam 202.070,00 TL üzerinden devamına, 2- İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki asıl alacak olan 92.271,43 TL’nin %20’si olan 18.454,28 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;- Davada işlemiş faiz yönünden talebin kısmen reddini yerinde olmadığını, İstinaf mahkemesi kararı gereğince alınan rapora göre karar verilmiş ise de dosyada mevcut 04.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; takibe konu alacak 20.08.2003 tarihinde alınan 23.250 Lot POAŞ hisse senedinden kaynaklanmakta olup söz konusu hisse senetlerinin alım bedelinin takas tarihi olan 22.08.2003 tarihi itibariyle 92.271,43-TL, tahakkuk ettirilen temerrüt faizi ile BSMV dahil takip tarihi itibariyle alacak talebinin 266.249,98-TL olduğunu, takibin işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini, İstinaf Mahkemesinin kararında faizin yasal faiz üzerinden hesaplanması gerektiğine hükmedilmişse de söz konusu karar yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olup haksız fiil ticari işten kaynaklandığından müvekkil şirketin uğradığı zarar miktarına işletilen faizin ticari faiz oranı üzerinden hesaplanması gerektiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 19.04.2012 tarihli ve 2010/15601 E., 2012/6395 K. sayılı kararının bu yönde olduğunu, İlk Derece Mahkemesi’nin 24.10.2017 tarihinde vermiş olduğu kararında ödeme emrindeki işlemiş faiz talebinin tamamıyla kabul edildiğini, tesis edilen bu hüküm davalıların istinaf kanun yoluna konu edilmediğini ve müvekkili açısından usulü müktesep hak oluştuğunu, Davaya konu icra takibinin 15.10.2009 tarihli olduğunu, 6352 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatı asgari %40 olarak belirlenmesi gerekirken %20 tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin kararında yalnızca gerekçe ile hüküm fıkrasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği belirtilmiş, icra inkar tazminat oranının yasaya aykırı olarak %20 şekilde belirlenmesi gereğinden bahsedilmediğini bu nedenle tazminat oranının en az %40 olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın tamamının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkillinin Dava konusu olaya dahilinin sadece, bir arkadaşının (Diğer Davalı …) yüklü tutardaki hisse senetlerini satmak için bu işleri bilen bir kişiyi sorması üzerine Müvekkilimiz …’nın …’nın ismini …’a söylemesinden ibaret olduğunu, Müvekkilinin …’un bir şirketin (… Ofisi A.Ş.) sermaye piyasaları ve Varlık Müdürlüğü bünyesinde çalışan bir sermaye piyasası uzmanı olduğunu bildiğini ve bu hisse satış işleminin bu şirketteki görevi ile ilgili olduğunu düşünerek …’nın ismini …’a verdiğini, ceza davasında HAGB kararı verilmiş olsa da Davadaki ilk kararda müvekkili yönünden reddine karar verilmişken İstinaf Mahkemesinde hakkında red kararı verilen davalı … hakkındaki red kararı yerinde görülmediğini, kararın dayandığı kesin delillerin belirtilmesi gerektiğini, Müvekkilinin davalı sıfatı olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, Müvekkili ile davacı arasında hiçbir hukuki ilişki olmadığı gibi Ceza davası bakımından da bu davanın müvekkiline açılmasını haklı gösterecek bir fiili ilişki de bulunmadığını, Davacının mağduriyeti ceza davasına konu hisselerin çifte basılması ile doğrudan, ilgili olmadığını, davacının ceza davasının mağduru olmadığını, Dava dışı hesap sahibi … ve vekili …’nın davacı nezdinde hesap açmasında müvekkilinin hiç bir ilgisi olmadığı gibi Dava dosyasında bu yönde bir bulgu veya iddia olmadığını, Davacının mağduriyeti, dava dışı hesap sahibi …’nın davacıda saklama hesabı açtırması ve yine dava dışı … ile davacı arasındaki saklama sözleşmesi hükümlerine göre hisselere ilişkin ihtiyati tedbir kararı verildiğinde … tarafından … vasıtasıyla bu hisseleri …’a teslim eden davacının hesabından hisselerin fiilen geri alınması olduğunu, Davacı tarafından Müvekkiline husumet yöneltilmesini haklı gösterebilecek hiçbir ilişki olmadığını,Müvekkiline karşı dava açılabilmesi için en azından müvekkilinin davacı nezdinde ceza yargılamasına konu hisselerin davacı nezdinde saklanması veya davacının … ile bu tür bir sözleşme imzalaması konusunda bir dahli olması gerektiğini, Davanın dayanağı olarak gösterilmeye çalışılan Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Müvekkilimiz hakkındaki 2005/165 E ve 2008/107 sayılı, CMK’nın 231/8 uyarınca verdiği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının da kesinlikle Müvekkili hakkında açılmış bu davayı haklı gösteremeyeceğini, CMK 231/5 son cümle uyarınca söz konusu kararın, hukuken bir sonuç doğurmadığını, müvekkilinin hiç adil olmayan bir şekilde ceza davasında yargılandığını, hükmün açıklamasının geriye bırakılması uygulanarak sırf bir arkadaşını tanıştırdığı gerekçesi suçlu bulunduğunu, Davacının ceza davasının tarafı ve mağduru olmadığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, bir an için sıfat yokluğu olmadığı kabul edilse dahi o takdirde zaman aşımı ilk itirazı sebebiyle her halükarda davanın reddi gerektiğini belirterek, Davanın sıfat yokluğu ve zaman aşımı sebebiyle reddine, müvekkili lehine %40 icra tazminatına hükmedilmesini, HMK 329 gereği davacı şirket’n müvekkilinin vekili ile yaptığı sözleşmedeki vekalet ücreti olan 20.000 TL’nin tamamını ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
İNCELEME Dava konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Davacı tarafından davalılar ile dava dışı … aleyhine 92.271,43 TL’si hisse senedi alım bedeli olmak üzere toplam 266.249,98 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı, Sincan 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin değişik iş kararı gereğince 22/08/2003 tarihinde 23.250 lot … hisse senedi alımı nedeniyle uğranılan zarar alacağının gösterildiği, davalıların takibe itiraz ettikleri görülmüştür. Dairemizin Kaldırma kararına göre dosya bilirkişiye tevdii edilmiş bilirkişi raporunda “dava ile icra dosyalarına sunulan bilgi ve belgeler üzerinde yapılan inceleme ve hesaplama neticesinde; 1. Davacının uğradığı 92.271,43 TL zarara, haksız fiil tarihinden itibaren, değişen yasal faiz oranları üzerinden, takip tarihi itibariyle talep edebileceği işlemiş faiz tutarı 104.570,07 TL hesaplanmıştır. 2. Hisse Senedi Alım Bedelinin hesaplanan 104.570,07 TL faiz tutarı üzerinden de %5 BSMV” si 5.228,50 TL olarak hesaplanmıştır.” şeklinde rapor sunulmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalılardan … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı … vekilinin istinaf istemi; müvekkilinin husumeti olmadığı, zamanaşımının oluştuğu, ceza mahkemesinin kararının hükme esas alınmayacağı ve müvekkilinin takibe konu borçtan sorumlu olmadığı hususlarına ilişkindir. İlk derece mahkemesinin 2014/581 Esas, 2017/890 Karar sayılı ilamı ile davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; Dairemizin 2018/3089 Esas, 2021/1371 Karar sayılı ilamı ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalıların birlikte hareket ettiğinin anlaşıldığı, davalı … hakkındaki red kararı yerinde olmadığı, atılı suçun TCK’nun 102.maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi dikkate alındığında zamanaşımına ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, HAGB kararlarI bakımından hukuk mahkemesinde hükme esas alınamayacağı ileri sürülmüş ise de, bu hususun ceza dosyasındaki delillerin hukuk hakimi tarafından değerlendirilmesine engel olmadığı belirtilerek ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına karar verilmiş olup mahkemece Dairemiz kararı doğrultusunda rapor alınarak davalı … yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda davalı vekilinin istinaf istemi esasen Dairemizin önceki kararının yerinde olmadığına ilişkin olmakla yerinde görülmeyen davalının istinaf istemlerinin esastan reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf istemine gelince; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davacı vekiline 21.08.2022’de tebliğ edildiği, 2 haftalık istinaf süresinin son gününün 05.09.2022 olduğu, sürenin son günü adli tatile rastlamadığından sürenin uzamayacağı, davacı vekilinin ise yasal süreden sonra 07.09.2022 Tarihinde istinaf dilekçesi sunduğu görülmekle davacı yanın istinaf isteminin süre yönünden reddi gerekmiştir.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin süre yönünden reddine, davalı … vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı … vekilinin istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden REDDİNE,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;A.İstinaf talebi reddedilen davacıdan harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,B. İstinaf talebi reddedilen davalı … yönünden alınması gereken 13.803,40TL harçtan peşin alınan 3477,72TL ve 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 10.244,98 TL harcın davalı …’ dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,C.-İstinaf yargılaması için taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,D-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 19/01/2023 tarihinde oy birliğiyle davanın kabul edilen ve reddedilen kısmı itibarı ile kesin olarak karar verildi.