Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/187 E. 2022/386 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/187 Esas
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/132
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının Fransa merkezli kafe restaurant markası olan “…” markasının Türkiye’deki franchise haklarını elinde bulunduran şirket olduğunu, müvekkili ile davalı arasında 12/12/2016 tarihli alt lisans sözleşmesi imzalanarak bahse konu markanın İstanbul Anadolu Yakası haklarının müvekkiline verildiğini, buna göre müvekkilinin İstanbul Anadolu Yakasında bir ya da daha fazla restaurant açma hakkını elde ettiğini, sözleşme gereğince müvekkili tarafından satışa sunulacak ürünlerin münhasıran davalı tarafından temin edildiğini, ancak davalının bu ürünlerin tedarikinde aksaklıklar yaşandığını, müvekkilinin siparişlerini temin edemediğini ve müvekkilinin bu yönden zarara uğramasına yol açtığını, tedarik sürecindeki aksaklıklar nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararlardan dolayı şimdilik 1.000 TL maddi tazminata, ayrıca davalının müvekkilinin bir AVM’de restaurant açmasına engel olması nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararlara karşılık şimdilik 1.000 TL maddi tazminata, davalının ayrıca sözleşmeyi ihlal eden davranışları nedeniyle müvekkilinin ticari itibarının zedelenmesinden dolayı 20.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin FSHHM’ler olduğunu, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Davacı vekilinin 02/03/2021 tarihli dilekçesiyle; davalı şirketin tasfiye sürecine girdiğini, bu durumun 18 Haziran 2020 tarihli resmi gazetede yayınlandığını, müvekkilinin uğradığı zararlar nedeniyle hak kaybı yaşamaması adına 6100 Sayılı HMK’nın 389-399 maddeleri gereğince davalının uluslararası Fransız … markasının Türkiye distribütörlük haklarına ve şirketin mevcut mal varlığına ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu ihtilafın davacı tarafın davalıdan maddi ve manevi tazminat talebinden kaynaklandığı, HMK’nın 389/1 maddesi gereğince ihtiyati tedbirin ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, ihtiyati tedbir istenen hususların uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 08/03/2021 tarihli karar verilmiş, işbu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda 06/10/2021 tarihli 2021/1399 E 1662 K sayılı ilam ile uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, davacının ihtiyati tedbir kararı verilmesini istediği markanın Türkiye distrübitörlük hakları ve davalının mal varlığı huzurdaki uyuşmazlığın konusu olmadığından davacının istinaf taleplerinin yerinde bulunmadığı gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davanın 22/02/2020 tarihinde açıldığı görülmüştür. Dosya içeriğinden taraflar arasında 12/02/2016 tarihli alt lisans sözleşmesinin imzalandığı görülmüştür. Davacı şirket temsilcisi … tarafından sunulan 13/12/2021 tarihli dilekçe ile dava dilekçesindeki iddialar tekrar edilmiş, davalı firmanın aleyhine İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/130 E sayılı dosyasında sözleşmeye aykırılık nedeniyle uğranılan zararların tazmini için açtıkları davanın derdest iken davalının 16/06/2020 tarihli tasfiye kararı aldığını ve tasfiye sürecine girildiğini, şirketin Türkiyedeki yetkilisi …’nın da tasfiye memuru olarak atandığını, şirketin merkez deposundaki tüm ürünlerin boşaltıldığını, taraflar arasında görülmekte olan ve açılacak davalar nedeniyle tasfiye sürecinin durdurulması gerektiğini belirterek HMKnın 399 ve devamında öngörülen şartların gerçekleştiğini, lisans sözleşmesinden doğacak haklarının teminatı olmak üzere davalının sahibi olduğu davalı tarafından 910330 ulusal tescil numarası ile tescil edilen … markasının distrübitörlük haklarının 3.kişilere devrinin önlenmesi, mevcut dava ve açılacak davalar nedeniyle tasfiye sürecinin durdurulması, … markasının Türkiyedeki tüm marka ve lisans haklarının 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve sözleşme nedeniyle yapılan lisans ödemeleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile 1.350.000,00-TL için ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece; 17/12/2021 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; “Davacı tarafça bu kez de Lisans sözleşmesinden doğacak haklarının teminatı olmak üzere davalı firmanın sahibi olduğu … markasının distribütörlük haklarının 3. kişilere devrinin önlenmesi, mevcut davalarının ve açılacak davalar nedeniyle tasfiye sürecinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de; dava konusu ihtilafın davacı tarafın davalıdan alt lisans sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat isteminden kaynaklı olması, ihtiyati tedbir kararının HMK 389/1 gereği ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilmesinin mümkün olması, talebe konu … markasının distribütörlük haklarının ve şirketin tasfiye sürecinin uyuşmazlık konusu olmadığı anlaşıldığından davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafın 13/12/2021 tarihli ihtiyati haciz talebinin değerlendirilmesinde; Davacı tarafça 13/12/2021 tarihli talep dilekçesi ile; sözleşme nedeniyle taraflarınca yapılan lisans ödemeleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı katmak şartı ile 1.350.000,00-TL yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettikleri görülmüştür. Mahkememizce görülmekte olan davada somut uyuşmazlık; alt lisans sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı tarafın maddi tazminat istemi “taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davalının ürün tedarikini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle uğranılan maddi zarar ve davalı tarafın …AVM’de restoran açılışına engel olunması nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini” istemlerine ilişkin olup, ihtiyati haciz talebine konu edilen “davacı tarafın davalıya yapmış olduğu lisans ödemelerinin” huzurdaki davanın konusu olmadığı” gerekçeleriyle davacı tarafın ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirket hakkında açtıkları dava sonunda davalının art niyetli şekilde 18/06/2020 tarihinde tasfiye kararı alarak kararın resmi gazetede yayınlandığını, bu süre zarfında şirket yetkililerinin kendilerini tasfiye memuru olarak atadıkları halde davacı tarafça gönderilen hiçbir ihtarnameye cevap verilmediğini, 6100 Sayılı HMK’nın 389/1 ve 390/3 maddesinde yer alan hükümlerin dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin davalının markasının İstanbul ili Anadolu yakası bölgesinde franchise hakkına sahip olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinin sözleşmesel hakkı olan şube açılışlarını engellediğini ve sözleşmede yer almayan 120.000 EURO luk ekstra bedel talep ederek müvekkilinin ticari yönden kaybına sebep olduğunu, davalının satışa sunulacak ürünleri yurt dışından ithal ettiğini, müvekkilinin de bu kapsamda davalıya alt lisans hakkının karşılığı olarak 54.500 EURO ödeme yaptığını, sözleşmede başkaca bir ödeme talep edilmeyeceğinin hüküm altına alındığını, davalının dayanaksız bir şekilde avans olarak verilecek ilk siparişler için 40.000 EURO istediğini, müvekkilinin ise taraflar arasındaki ticari ilişkiyi zedelememek için bu ücreti ödediğini ancak davalının ürün tedarik süreçlerinde müvekkiline sorunlar çıkardığını ve müvekkilinin ürün tedarik edemediği için satış yapamadığını ve müvekkilinin faaliyetinin fiilen sonlandırılmasına sebebiyet verildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 13. Maddesine göre davalının sözleşmeyi ihlal etmesi halinde sözleşme sonuna kadar ortalama ciro kadar eşit miktarda ödeme yapmayı taahhüt ettiğini, davalının bu gecikme nedeniyle sözleşme sonuna kadar ürün tedarik edilmemesi nedeniyle doğan ciro kayıplarını karşılaması gerektiğini, müvekkilinin sözleşmeye aykırılık nedeniyle uğradığı zararların tazmini için İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2020/132 E sayılı dosyada açtıkları dava sürerken davalının tasfiye kararı aldığını belirterek HMK’nın 389,390 vd. Maddelerinde öngörülen tüm şartların gerçekleştiğinden bahisle lisans sözleşmesinden doğacak haklarının teminatı olmak üzere davalının sahibi olduğu davalı tarafından … ulusal tescil numarası ile tescil edilen … markasının distrübitörlük haklarının 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve sözleşme nedeniyle yapılan lisans ödemeleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile 1.350.000,00-TL için ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Davacı şirket yetkilisi … Dairemize sunduğu 04/02/2022 tarihli dilekçesi ile; istinaf dilekçesi ve dosya açısından bir önemi bulunduğunu belirttiği tüm dilekçe ekleri ile birlikte birçok sayfanını eksik gönderilmiş olduğunu tespit ettiğini belirterek istinaf başvurusu ile ilgili olarak eksik gönderilen dilekçe ve eklerini sunduğunu belirtmiş olup, bu dilekçe ekinde 07/02/2020 tarihli arabuluculuk son oturum tutanağı, davanın 27/02/2020 tarihinde açıldığına dair tevzi formunu, 13/12/2021 tarihli hukuk mahkemeleri ön bürosu alındı belgesi, 12/01/2022 tarihli 6 nolu celse tutanağı, bilirkişinin rapora itirazına dair 11/01/2022 tarihli beyan dilekçesi, 7 sayfadan ibaret 11/01/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu, 10/01/2022 tarihli 4 sayfadan ibaret davalı vekilinin istinaf dilekçesi, mahkeme kararı, mahkemeye sunulan 13/12/2021 tarihli ihtiyati tedbir talebi, alt lisans sözleşmesinin ingilizce ve Türkçe çevirisi, imza sirküleri, ihtarlar, dekontlar, ticaret sicil gazetesi fotokopilerini sunduğu görülmüştür Davacı şirket yetkilisi … Dairemize sunduğu 08/02/2022 tarihli dilekçesi ile; eksik gönderilen dilekçe ve tüm eklerin mahkemeden aslı gibidir kaşeli ve imzalı olarak teslim alınarak Dairemize 04/02/2022 tarihinde ön bürodan taranarak sunulmuş belgelere ait suret harcı tahsilat makbuzlarının dosyasına eklenmesini istediği görülmüştür. Davacı şirket yetkilisi … Dairemize sunduğu 18/02/2022 tarihli dilekçesi ile; 04/10/2021 tarihli kök bilirkişi raporuna ek olarak düzenlenen 11/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda ürün tedariği sağlanamayan dönemde şirketlerinin 210.375-TL yine şirketin açamadığı restorant sebebiyle 906,084-TL zarar ve kar kaybına uğradığı yolunda tespitler yapıldığını, bu nedenle dava dilekçesinde talep tutarı olan 1.000-TL nin ıslah edilerek 210.375-TL ye yükseltildiğini, restorant açılamaması dolayısıyla uğranılan ve belirsiz alacak olarak açtıkları davanın ise ıslah edilerek 300.000-TL ye yükseltildiğini bu durumu Dairemize bildirdiği görülmüştür.Davacı şirket yetkilisi … Dairemize sunduğu 25/02/2022 tarihli dilekçesi ile; dosyanın öne alınmasını istediği görülmüştür. 07/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusunun, davalı tarafın davacı ile 12.12.2016 tarihinde akdetmiş olduğu Alt Lisans Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülerini ihlal ettiği yönündeki davacı iddiası ile maddi ve manevi zararlarının davalı yandan davalının tahsili iddiası ye talebinden ibaret olduğu, davacının 2017-2019 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu ve 2016-2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığının takdirinin -Rapor içinde yer bulan ilmi atıf da gözetilerek yüce Mahkemeye ait olduğu; davacının ticari defterlerine göre; Davacı yan ticari defterlerinde davalı ile olan cari hesabını 320.01.01 Satıcılar kodunda takip etmekte olduğu, davacı yanın ticari defterlerine göre 27.12.2019 tarihi itibariyle davalı yana borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı, davadaki talebin de esasen kar mahrumiyeti talebine müstenit bulunduğu; Davalının 2016-2017-2018-2019 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunun sayın Mahkemeye ait olduğu; davalının ticari defterlerine göre; Davalı yanın incelenen ticari defterlerine göre 31.12,2019 tarihi itibariyle davacı yandan 2.360,00 TL alacaklı durumda olduğu, ama mezkur veçhile davadaki talebin bu alanda olmadığı, kar kaybı savına müstenit bulunduğu; Müuhasebesl bakış açısı ile; Taraflar arasında 12 Aralık 2016 tarihli Alt Lisans Sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmeye göre davalı taraf davacı yana ürün tedariki sağladığı, davacı yanın dava dilekçesinde de ifade ettiği üzere “2017 Aralık – 2018 Mart arasındaki dönemde, 2018 Ekim – Kasım arasındaki dönemde, 2019 Temmuz – Ağustos – Eylül dönemlerinde eksik ürün tedariki bilirkişi tarafından davacı şirketin 2017-2018-2019 yılları pos sisteminden alınan ciro raporları incelendiğinde davalı tarafından makaran tedariği sağlanmayan dönemler ile aylık ciroları karşılaştırdığında makaron tedariğinde sorun yaşamadığı aylarda 49.000,- TL’ye çıkan cironun davalı … Tic, Ltd. Ştinin davacı şirkete ürün tedariği sağlamadığı ve bu nedenle davacının makaronsuz kaldığı bildirilen dönemlerde 18.000,- TL’ye düşen cirosunun mevcut olup ürün tedarikinin sağlanmadığı dönemlerde, Rapor’un yukarıda yer aları anlatım bütünü yüce Mahkemece irdelenmek kaydı ile, … A.Ş.’den Mahkeme tarafından 11.07.2021 tarihinde taleb edilen, davalının faaliyet gösterdiği …AVM’de aynı veya benzer iştigal konusu kiracı firmaların 2019 yılı aylık ciroları ile ilgili 12.08.2021 tarihli cevap yazısında ilgili firmaların ciroları tablo halinde rapor içeriğinde gösterildiği, 2019 Temmuz – Ağustos Eylül dönemlerinde eksik ürün tedariki yapılmasından dolayı davacı yanın … AVM’de aynı veya benzer alanda faaliyet gösteren diğer işletmelerin ciroları ile karşılaştırıldığında bir düşüş olduğu Temmuz – Ağustos arası düşüş yaşandığı, benzer firmaların cirolarında ise artış yaşandığı, Ağustos- Eylül arasında ise ciroda artış olduğu, Eylül ayından sonraki alarda ise makaron tedarikinden sorun yaşamadığı için cirodaki artışının devam ettiği tespit edilmiş ve ekim kasım aralık aylarının ortalama cirosunun 46.977TL olduğu görülmüştür. Yıllık olarak ise makaron tedarikinden sorun yaşamadığı kabul edildiğinde, Rapor içinde yer bulan anlatımlar muhterem Mahkemece gözetilmek kaydı ile ve davacı yan yararına hüküm kurmanın mümkün görülmesi seçeneğinde, bu talep kalemi açısından 563.728.- TL olacağı” yolunda görüş ve kanaat bildirmiştir. 11/01/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda; Dava konusunun, davalı tarafın davacı ile 12.12.2016 tarihinde akdetmiş olduğu Alt Lisans Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülerini ihlal ettiği iddiası ile maddi ve manevi zararlarının davalı yan tahsili talebinden ibaret olduğu, mali yönden yapılan incelemede;Tarafımızdan sunulan kök raporda görüleceği üzere, taraflar arasında 12 Aralık 2016 tarihli Alt Lisans Sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmeye göre davalı taraf davacı yana ürün tedariki sağladığı, davacı yanın dava dilekçesinde de ifade ettiği üzere “2017 Aralık – 2018 Mart arasındaki dönemde, 2018 Ekim – Kasım arasındaki dönemde, 2019 Temmuz – Ağustos -Eylül dönemlerinde eksik ürün tedariki yapılmasından dolayı davacı yanın zarar ettiği iddiasının mevcut olduğu, tarafımızdan davacı şirketin 2017-2018-2019 yılları pos sisteminden alınan ciro raporları incelendiğinde davalı tarafından makaron tedariği sağlanmayan dönemler ile aylık ciroları karşılaştırdığında makaron tedariğinde sorun yaşamadığı aylarda 49.000,00 TL’ye çıkan cironun davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin davacı şirkete ürün tedariği sağlamadığı ve bu nedenle davacının makaronsuz kaldığı dönemlerde 18.000,00 TL’ye düşen cirosunun mevcut olup ürün tedarikinin sağlanmadığı dönemlerde davacının toplamda 166.510,50 TL tutarlı ciro kaybının mevcut olduğu, davacı yan tarafından yapılan tespitlerle ilgili itirazlarında kısaca davacı şirketin tedarik sıkıntısı çektiği dönemlere ilişkin kazanç kaybının hesabında yalnızca defterler üzerinden tespit edilen rakamsal düşüşün esas alınması hakkaniyete aykırı olacağı ifade edilmekte olup kök rapordaki ticari defterler üzerinden yapılan inceleme yönünden görüş ve kanaatimiz değişmediği, Sektörel Yönden Yapılan İncelemelerde ; Davalı taraf ürün tedariği yükümlülüğünün yerine getirmediği dönemlerde davacının 139.500 TL 70.875 TL 210.375 TL zarara uğradığı, … AVM’de şube açılması durumunda ise 18 aylık süre içerinden yaklaşık 906.084 TL kar elde edeceği kanaatine varıldığı, Sözleşmesel ve mali perspektif açısından Kök Rapor’da yer bulan kanaatin özünün muhafaza edildiği, görevlendirme gereği, Ek Rapor sürecinde, esas itibariyle gıda sektörüne dair izahata yer verildiği, Asli ve nihai takdirin 6100 sayılı HMK’nın md.266 -c.2 ve 279/ hükümleriyle 6754 sayılı Kanun’un md.3/3 hükmü gereği tamamen sayın Mahkemeye ait olduğu” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Dairemiz huzuruna gelen uyuşmazlık ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararına yöneliktir.Davacı taraf davalının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle zarara uğradığını iddia etmiş, ayrıca yargılama sürecinde davalının tasfiye sürecine girdiğinden bahisle uğranılan zararlar nedeniyle hak kaybı yaşanmaması bakımından davalının alt lisansa konu markanın distribütörlük haklarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi, mevcut dava ve açılacak davalar nedeniyle tasfiye sürecinin durdurulması, … markasının Türkiyedeki tüm marka ve lisans haklarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve sözleşme nedeniyle yapılan lisans ödemeleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 1.350.000,00-TL için ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir. Bilindiği üzere HMK’nun 389/1 maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Davacının ihtiyati tedbir kararı verilmesini istediği markanın Türkiye distribütörlük hakları ve davalının mal varlığı huzurdaki uyuşmazlığın konusu olmadığından davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan huzurdaki dava davalının tasfiye sürecine yönelik bir dava olmadığından tasfiye sürecinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddi de yerindedir. Dolayısıyla bu konudaki istinaf talebi de yerinde değildir. Davacının ayrıca ihtiyati haciz talebi de mevcut olup, huzurdaki davada davacı alt lisans sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemiştir. Davacının tazminat talebi davalı tarafın ürün tedarik yükümlülüğünü yerine getirmediği ve … Avm de restorant açılışına izin vermemesi iddialarına dayalıdır. Oysa davacı tarafın ihtiyati haciz talebi davalıya sözleşme gereğince yapılan lisans ödemelerine ilişkindir. Yani sözleşme nedeniyle davalıya ödendiği belirtilen lisans ödemeleri huzurdaki davanın konusu değildir. Dolayısıyla ihtiyati haciz talebinin reddi kararı da yerindedir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/03/2022