Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1865 E. 2022/2112 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1865 Esas
KARAR NO: 2022/2112 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2021
NUMARASI: 2018/97 E. – 2021/189 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 12/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili … ile … Konut Yapı Kooperatifi arasında, kooperatifin sahibi bulunduğu İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, … Mahallesi, … – … Pafta, … Ada, … Parsel de 641.069 m2’lik arsa üzerinde yapılacak Toplu Konut Yerleşmesi ile buna bağlı her türlü sosyal, ticari ve kültürel tesislerin tüm altyapı ve üstyapısına ait, Mimarlık ve Mühendislik Etüd ve Araştırmaları, Mimarlık ve Mühendislik Üstyapı Projeleri, Mühendislik Altyapı Projeleri, İnşaatın Kontrollüğünü sözleşmesi, Kooperatif Yönetim Kurulu’nun 27/12/1985 tarih ve 23 sayılı yönetim kurulu kararı çerçevesinde 02/03/1986 tarihinde imzalandığını, bu tarihi takiben tüm bu hizmetler ”Proje Müellifi” olarak müvekkili … tarafından hazırlandığı ve ihale dosyalarının da hazırlanıp ihaleler yapılarak uygulamaya geçildiğini, proje kapsamındaki müvekkiline ait müelliflik haklarının, Mimarlar Odası nezdinde, bugüne kadar yasal olarak hiç kimseye devredilmediğini, geçen uygulama süresi içinde, niteliksiz idari ve teknik kadrolar eliyle müvekkili tarafından hazırlanmış eserin özgün mimarisi bozulmuş ve halen de bozulmaya devam edildiğini, son olarak zamanının en büyük ”Toplu Konut Yerleşmesi” olan bu büyük projenin ”… Planı” da değiştirildiğini, söz konusu proje kapsamındaki ”Yerleşim”, yasalar çerçevesinde 2/B kanununa tabi tutulduğu, yapılan çalışmalar sonucu Kooperatif’in yeni tapusunun (Ada …, Parsel …) da (455.207. 25 m2) olarak kendilerine tevdi edildiğini, müvekkilinin, … Sitesi konutlarına yönelik hazırlamış olduğu projenin özgün bir nitelik taşıdığı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında ilmi ve edebi bir eser niteliğinde olduğunu ayrıca, bu proje doğrultusunda ortaya çıkmış yapılar da estetik niteliğe sahip olup güzel sanat eseri sayılabilecek mimari yapılar olduğunu, bu proje kapsamında inşası gerçekleştirilmiş olan, yapımı eksik kalan veya yapılacak olan konutlarda müvekkilinin müellif haklarının devam ettiğini, bu sitedeki yapılar üzerinde, zaman içerisinde, eserin mahiyet ve hususiyetini bozan ve müvekkilinden izin alınmadan yapılan esaslı değişiklik içeren eylemlerde bulunulduğunu, yapılan bu değişiklikler ve tahribatlar sebebiyle, müvekkilinin fikriyatından ve emeğinden sadır olmuş bu özgün eserde, aslıyla uyuşmayan aykırılıklar meydana geldiğini, ancak, müvekkilinin sahibi olduğu bu eserde, onun rızası dışında herhangi bir değişiklik yapılamayacağını, dolayısıyla davalı kooperatifin, müvekkilinin kanunda belirtilmiş olan mali ve manevi haklarını ihlal ettiğini, müvekkilinin … Konut Yapı Kooperatifi nezdinde yapılmış bulunan tüm bina ve tamamlayıcı yapılara ilişkin olarak, mimari proje müellifliği kapsamında fiili emek ve fikri mülkiyetten doğan yasal haklarının bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenecek rapor kapsamında tespiti ile müvekkilinin bu haklarına yönelik ihlal ve tecavüzlerin refi, meni ve tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Konut Yapı Kooperatifinin kuruluşu sonrası, İstanbul ili Üsküdar İlçesi … Mevkii … Ada … parselde kaim 64 Hektar arazi Tapu Maliki … tarafından … Konut Yapı Kooperatifi tarafından tapudan bedeli mukabil kooperatife satıldığını, kooperatifçe satın alınan Arsa üzerine 2753 adet konut ile ilgili Üsküdar Belediyesinden alınan yapı izin belgesi ve Toplu Konut İdaresinden kullanılan kredi ile inşaatlara başlanarak, 1998 yılında inşaatlar tamamlanarak konutlar ortaklara tahsis edilerek oturuma açıldığını, Hazine tarafından Kooperatife karşı açılan Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi … sayılı Tapu iptal ve tescil davası kararı ile … Ada, … Parselin yargılama sırasında ki ifrazı sonucu ortaya çıkan 102 ve 103 parsel sayılı taşınmazların 2/B gerekçesi ile 1998 yılında Hazine adına tesciline karar verildiğini, 19.04.2012 tarih, 6292 sayılı Orman Kanunu yürürlüğe girmiş ve Kooperatifçe yasanın 7. Maddesi gereğince “ tapusu 2/b gerekçesiyle iptal edilenlere bedelsiz iade “ kapsamında 102 parselin kooperatifimize bedelsiz iadesi için 09.05.2012 tarih, 47 sayı ile İstanbul Defterdarlığına resmi başvuruların yapılarak, Kooperatifin başvurusu sonrası Milli Emlak Genel Müdürlüğünce 11.02.2015 tarihinde 455.207,25 m2 yüzölçümlü taşınmazın eski kayıt maliki … Konut Yapı Kooperatifine 6292 sayılı kanunun 7. maddesine göre iadesine karar verildiği”, 1998 yılında iptal edilen tapu 11.09.2018 tarihinde Hazine tarafından Kooperatife iade edildiğini, 18.05.2018 tarih ve 30425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve kamuoyunda İmar Barışı olarak anılan yasa ve uygulaması devreye girmesi üzerine Müvekkili Kooperatif açısından çok büyük bir fırsat oluşturduğunu, müvekkili Kooperatifin Olağanüstü Genel Kurulu 07.10.2018 tarihinde toplandığını, bu toplantıda Kooperatifin ferdileşme sürecine giden yolda iki yol bulunduğu, bunlardan bir tanesinin İmar Barışı Yasası yolu olduğu , diğerinin Üsküdar belediyesi nezdinde yapılacak işlemler olduğu açıklıkla belirtildiğini, davacının iddia ettiği veya olası hak kayıplarını doğuracak herhangi bir eylem veya müdahale bulunmadığını, kooperatif tarafından yapılan çalışma, konutların ruhsatlarının alınabilmesi, ferdileşmeye geçilerek ortaklarına bireysel tapularının verilebilmesi için yapılan başvurulardan ibaret olduğunu, Fikri hakları ihlal eder nitelikte yeni bir mimari proje, tadilat projesi üretilmesi, uygulanmasının bahis konusu olmadığını, davacının müellifiliğini üstlendiği proje üzerinden yürüyen çalışmadan ibaret olup aksinin düşünülemeyeceğini, zira müvekkili kooperatif ortaklarının yeni projeler, ek/tadil projeler çizilmesi suretiyle artı maliyet kalemlerine katlanmaları gelinen aşama itibarıyla zaten mümkün olmadığını, davacının fikri haklar çerçevesinde ileri sürebileceği bir hak veya iddiası söz konusu olmadığını, mahkemenin görevine itiraz ettiklerini, davacının ortaya koymaya çalıştığı bir ihtilaf gerçekten varsa ancak asliye hukuk mahkemelerinde muhakeme edilmesi gerektiğini, davacının ileri sürdüğü soyut iddialar, ihtilafı fikri haklar kapsamına sokma gayreti, talep konusu ettiği alacak ihtimal veya rakamları somut durumu çerçevesinde bütünüyle dinlenebilir, muhakeme edilebilir olmaktan uzak olduğunu, bu itibarla usul ve yasaya aykırı açılan davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/11/2021 tarihli 2018/97 E-2021/189 K sayılı kararıyla; “… davacıya verilen yasal süreler ve davayı somutlaştırması bakımından getirtilen tapu kayıtları ve diğer belgelere rağmen davanın somutlaştırılmadığı, davanın HMK 119.maddesine uygun olmayarak düzenlenen dava dilekçesi nedeni ile usulden reddine karar vermek gerektiği, mahkemece birleşen davanın da usulden reddine karar vermek gerekirken sehven bu hususun hüküm fıkrasında atlandığı, gerekçeli kararın hüküm fıkrasına aykırı olamayacağından bu hususun belirtilmekle yetinildiği” gerekçesiyle; Davanın USULDEN REDDİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı siteyi oluşturan taşınmazlar ve arazisi üzerinde, kurulduğundan bugüne kadar geçen sürede hem hukuksal hemde fiili düzenlemeler ve değişimler olduğu, halende üzerinde yeni yapılaşmaların planlandığı, müvekkilinin projesi üzerinde, hem idare tarafından hem de davalı tarafça, usulsüzlükler ve ihlaller gerçekleştirilerek devam ettiği, müvekkili …’ın … Sitesi konutlarının mimari proje müellifi olduğu, sitenin bu mimari projeye göre inşa edildiğini, müvekkilinin projesinin FSEK 2. Madde gereğince ilim ve edebiyat eseri olduğunu, projenin uygulanması sonucu ortaya çıkan yapının/sitenin de FSEK 4. Maddesi gereğince bedii vasfı bulunan güzel sanat eseri olduğunu, sitedeki yapılar üzerinde zaman içerisinde müvekkilinin izni alınmaksızın eserin mahiyet ve hususiyetini bozan esaslı değişiklik içeren eylemlerde bulunulduğunu, eserde onun rızası alınmaksızın değişiklik yapılamayacağını, müvekkilinin mali ve manevi hakkının ihlal edildiğini, bunun hukuken açıklığa kavuşturulması için yerinde keşif yapılması gerektiğini, mahkemenin ret gerekçesi olarak belirttiği tüm hususların ortaya çıkabilmesi için mahallinde keşif yapılmasının şart olduğu, mahkeme kararında yer verilen ret gerekçesinin kendilerini şaşırttığını, delil toplamanın mahkemenin asli görevlerinden olduğunu, mahkemece verilen sürede açıklanmasını istedikleri hususları açıkladıklarını, keşifle ortaya çıkabilecek bilgileri kendilerinden beklediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; davacı tarafın, dava dilekçesindeki eksiklikleri tamamlanması (HMK m.119) ve davasını somutlaştırması (HMK m.194) için kendisine verilen tüm kesin sürelere rağmen davasını somutlaştıramadığını ve dava dilekçesindeki eksiklikleri tamamlamadığını, tüm itirazlarına rağmen davacıya birden fazla kesin süre verildiğini ve tüm sürelere rağmen davacının davasını somutlaştırmadığını, müvekkili lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, davacının zaman,mekan ve içerik olarak iddialarını somutlaştırmasından sonra mahkemenin bunun üzerinden yargılama yapabileceğini, davacı tarafın, uzman bilirkişilerin değişiklikleri tespit etmesini istediğini, fakat dava dilekçesinde hangi yapılarda, hangi değişiklikler yapıldığını, kimin yaptığını ve ne zaman yapıldığını belirtmediğini, iddiasını soyut, genel ifadelerle dile getirdiğini, iddianın temelini oluşturan ve ispatla doğrudan bağlantılı olan vakıaları belirtmediğini, bilirkişinin hâkimin yerine geçerek davayı aydınlatamayacağını, uyuşmazlık ve vakıa belirlemesinde bulunamayacağını ( YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ’NİN 15.1.2019 tarihli 2016/4226 E. 2019/857 K.) davacı tarafın proje müellifi olduğunu iddia ettiği sitede, iddia ettiği sözde değişiklikleri/ihlalleri kendisi tespit etmek yerine, sadece projesinin tecavüze uğradığını iddia ederek vakıaya dayanmaksızın ve somutlaştırma yapmaksızın tüm sitedeki yapıların tek tek ( yaklaşım 450 dönüm arazi içerisindeki … Blok apartman ve 557 adet bahçeli ev olmak üzere toplam 2753 konutu) mahkeme ve bilirkişiler tarafından incelenmesini ve aykırılıkların mahkeme aracılığı ile tespit edilmesini istediğini, HMK’ya göre hukuk yargılamasında bu şekilde bir ilke veya prensip bulunmadığını, iddia, vakıa ve delil sunmanın tarafların yükümlülüğünde olup, bunun Mahkemeden talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, hukuk yargılamasında “dava malzemesi taraflarca getirilmesi ilkesinin” hakim olduğunu, davanın kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı, kamu düzenini ilgilendiren bir dava olmadığını, mahkemenin HMK 31. Madde gereğince 09/04/2019 tarihli ön inceleme celsesinde ve 28/05/2019 tarihli celsede davacıya kesin süre verildiğini ve iddiasını somutlaştırmadığını, 14/09/2021 tarihli celsede davacıya 3. Kez önel verildiğini, usuli kazanılmış hakkının ihlal edildiğinden bahisle itiraz ettiklerini beyanla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacı vekiline 100.000TL manevi tazminat üzerinden, 6.381,00TL nispi harcın 1/4’ü olan 1.707,75 TL nispi peşin harcın tamamlanması, aksi halde Harçlar Kanunu 30, 32. Maddeler gereğince işlem yapılacağı ve maddi tazminat talebinin hukuki dayanağının bildirilerek, dava değerinin açıklanması ve dava değeri üzerinden peşin nispi harcın tamamlanması için 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde Harçlar Kanunu 30, 32. Maddeler gereğince işlem yapılacağının, 09/04/2019 tarihli ilk duruşmada ihtar edildiği anlaşılmıştır. Mahkemenin 28/05/2019 tarihli ara kararıyla, kesin sürede harçlar yatırılmadığından maddi ve manevi tazminat istemli davanın işlemden kaldırılmasına, ayrı esasa kaydedilmesine karar verildiği ve mahkemenin 2019/176 Esas numarasına kayıt edildiği, davacı vekilinin 17/08/2019 tarihli makbuz ile manevi tazminat yönünden 1.707,75 TL nispi harcı yatırdığı ve davanın yenilenmesini talep ettiği, mahkemenin 2019/176 E – 2019/73 K. Sayılı 24/09/2019 tarihli karar ile davanın, mahkemenin 2018/97 esas sayılı davası ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle; HMK’nun 166/1 maddesi uyarınca her iki davanın birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin, davalı Konut Yapı Kooperatifinin sahibi olduğu arsa üzerine, müvekkili tarafından çizilen, mali ve manevi haklarına sahip olduğu projenin uygulanarak, güzel sanat eseri vasfında yapıların inşaa edildiğini, zaman içerisinde davalı Kooperatif ve idare tarafından birtakım değişiklikler yapılarak müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, ihlal ve tecavüzlerin refi, meni ve tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece maddi ve manevi tazminat talebi yönünden açılan davanın tefrikine karar verilerek, aynı mahkemenin 2019/176 E sayısına kaydedilmiş, daha sonra 2019/176 E – 2019/73 K. Sayılı 24/09/2019 tarihli karar ile davanın, mahkemenin 2018/97 esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, tecavüzün men ve refi talepli davanın usulden reddine karar verilmişse de, birleşen maddi ve manevi tazminata ilişkin davada olumlu veya olumsuz karar verilmediği, gerekçeli kararda da birleşen dava yönünden karar verilmesinin unutulduğuna işaret edildiği anlaşılmıştır.HMK 455. Madde gereğince istinaf incelemesinde kamu düzenine aykırılıkların resen dikkate alınacağı düzenlenmiştir. HMK 297/2 maddesindeki, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi gereğince, mahkemece dava ve cevap dilekçelerinde ileri sürülen taleplerin her biri hakkında hüküm kurulması zorunludur. Yine HMK’nın 298/2 maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Somut olayda mahkemece davanın usulden reddine karar verildiği ancak birleşen davaya konu talepler yönünden olumlu olumsuz karar verilmediği, kararın gerekçesinde; “..birleşen davanın da usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun hüküm fıkrasında atlandığının..” açıklanarak, hükmün birleşen dava yönünden eksik bırakılması, aynı zamanda gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin, resen gözetilen sebeplerle istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin, resen gözetilen sebeplerle istinaf başvurusunun KABULÜNE, 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 297. maddeleri gereğince İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 02/11/2021 tarihli 2018/97 E. – 2021/189 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 72,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 12/12/2022 tarihinde HMK’nın 355. ve 297. maddeleri uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.