Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1835 E. 2022/2218 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1835 Esas
KARAR NO: 2022/2218
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/169, 27.04.2022 Tarihli ara karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı asil dava dilekçesinde özetle; icra takibine konulan senedin aslında borç senedi olmadığını, hatır senedi olduğunu, senetteki imzanın kendisine ait olduğunu, yazı ve tarihin kendisine ait olmadığını, bilirkişi incelemesinde bu durumun görüleceğini, alacaklı gözüken kişilere borçlu olmadığını, alacaklıların eğer alacaklı ise de bunun dayanağını açıklamaları gerektiğini, esasen bu çerçevede adı geçen bono nedeniyle yedi adet taşınmazına haciz konulduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün eski numarası … E.sayılı yeni numarası 2019/3447 E.sayılı olan satış dosyasındaki satışın durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “… Somut olayda sunulan belgelerden anlaşıldığı üzere ihtiyati tedbir talebi öncesi itibariyle, takip yapıldığı, hatta takibin şeklen kesinleştiği ve davacıya ait taşınmazların satış işlemine başlanıldığı tartışmasız olmakla, yukarıda anılan hükümler nedeniyle tedbiren satışın durdurulması talebinin kabulü mümkün değildir. Öte yandan davacının davaya konu bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmakla birlikte yazı ve tarihin kendisine ait olmadığı noktasındaki iddiası önemli olmakla beraber iddianın ileri sürülüş şekli ve imzanın davacıya ait olduğunun dahi tartışmasız bulunması nedeniyle, halihazırda davacının dayanmış olduğu hakkın varlığı noktasında ve sebebi noktasında yaklaşık ispat şartı bu aşamada ayrıca oluşmamıştır. Nihayet belirtmek gerekir ki talebe konu olan husus takip hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olan bir icra takibi nedeniyle gerçekleşmesi muhtemel taşınmaz satım dosyasındaki taşınmazların satımının tedbiren durdurulmasına ilişkindir. Takip hukuku ile ilgili satışların tedbiren mahkememizce durdurulması noktasında özel ve somut bir düzenleme mevcut olmadığı gibi somutlaştırılmış yasal sebep dahi yoktur. Elbette İİK m.33 hükmü kapsamındaki talepler ise mahkememizin görev alanı dışındadır. …ihtiyati tedbir talebinde bulunanın hakkını ve tedbir sebeplerini dilekçede belirtmiş olması yeterli olmayacağı gibi tam ispat aranmasa da sunacağı belge ile yaklaşık ispat seviyesinde iddiasını ispatlamasının zorunlu olduğu halde bu noktada ve bu aşamada yaklaşık ispat seviyesinde de olsa davacının delillerinin toplanmadığı, ayrıca sunulmadığı,…” gerekçeleri ile ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı asil istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemeden muvazaa nedeni ile temlikin iptali, 950.000TL borçlu olunmadığının tespiti ile, yargılama sonuna kadar teminatsız olarak taşınmazların satışının durdurulmasını talep ettiğini, mahkemenin red kararının yerine olmadığını, Delil listesindeki deliller toplanmadan karar verildiğini, taraflar dinlenmeden tedbir talebinin reddedilmesinin de istinaf istemi olarak ileri sürüldüğünü, Takibin şeklen kesinleşen bir takip olduğunu, takibin kesinleşmesi nedeni ile tedbirin reddi kararının yerinde olmadığını, Mahkemenin İİK 72 md yer alan “dava borçlu lehine sonuçlanırsa takip derhal durur” hükmüne dayandığını, ancak ailesi ve çocuklarının geleceği olan malvalığı satıldıktan sonra lehine verilecek kararın infazının zor ve imkansız olacağını, HMK 389 md göz ardı edildiğini, Karşı tarafın sabıkalı ve dolandırıcı kişiler olduğunu, mahkemenin sabıka kayıtlarını celp etmeden bu yöndeki talebi değerlendirmeden karar verildiğini, Mahkemenin tek taraflı olarak sadece karşı tarafın hak ve menfaati yönünden değerlendirme yaptığını, karşı tarafın uğrayacağı zarardan bahsettiğini, kendi ailesinin uğrayacağı zararı değerlendirmediğini, Tüm malvarlığının hacizli olduğunu, satışlarına karar verildiğini, satışı halinde kendisinin ve ailesinin geleceğinin yok olacağını, kendisinin emekli avukat olduğunu, tedbir talebinin haksızlığın önlenmesi istemine yönelik olduğunu belirterek kararın bozulmasını, teminatsız olarak icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME Davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas (yenilenen esas nosudur) sayılı dosyasının uyaptan incelenmesinde; alacaklının …, borçluların …, … olduğu; takibe dayalı senet örneğinde davacının keşideci, davalı …’nın lehtar/1.ciranta, …’nın 2.ciranta hamil olarak yer aldığı, 950.000TL bedelli 15.01.2014 tanzim, 01.07.2014 vade tarihli senedin düzenlenme yerinin Gaziosmanpaşa/İstanbul olarak yazılı olduğu görülmektedir.
GEREKÇE Dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İİK 72/3 maddesine göre; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir”. Davacının ihtiyati tedbir istemi satışların önlenmesi takibin durdurulmasına ilişkindir. Davacı, davaya konu senetteki keşideci imzasını inkar etmemiş olup takipten sonra açılan menfi tespit davasında İİK 72/3 md gereğince takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden mevcut delil durumuna göre ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.Açıklanan nedenle davacının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacının yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.27/12/2022