Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1826 E. 2023/26 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1826 Esas
KARAR NO: 2023/26
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2022
NUMARASI: 2017/164 2022/22
DAVANIN KONUSU: Marka
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … +şekil ibareli markanın 16.10.2001 tarihinde … kod numarası ile 6,7, ve 35.sınıflarda davacı şirket adına tescil edildiğini, ancak davacı şirketin %50 ortağı ve temsile yetkilisi davalı şirketin de %99 hissesine sahip kurucu ortağı olan … tarafından kötü niyetle verilen dilekçe ile 9..12.2004 tarihinde iptal edildiğini, davalı yetkilisi olduğu şirket adına 03.11.2004 tarih ve … sayılı …+şekil markasının tescili için kuruma müracaat ettiğini, Ankara 3.FSHHM’nin 2005/763 E, 2005/933 E.,2006/267 E. Sayılı dava dosyaları ile davalar açılmış olduğunu, bekletici mesele yapılmasını, davacı firmanın uğradığı zararın markanın mülkiyetinin davacıya devri suretiyle aynen tazminine, (… +şekil markasının davacıya devr edilmesine,) davacının üstün hak sahibi olduğunun tespitine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından sonucu beklenen Ankara 3. FSHHM’nin 2014 / 483 E., 2020 / 210 K. sayılı ve kesinleşen kararı incelendiğinde; davalı şirkete ait … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğinin görüleceğini, dolayısıyla huzurdaki dava ve dava konusu taleplerin konusuz kaldığını, 2014 / 483 E.sayılı dava dilekçesi incelendiğinde ; huzurdaki davada bahsedilen aynı olaylar ve ayni kişilerden bahsedildiğini, yani huzurdaki davanın ve sonucu beklenen davanın aynı olaylara ve kişilere dayandığının anlaşıldığını, 15.03.2005 tarihinde zaman aşımı süresinin de işlemeye başladığını, davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini ayrıca sonucu beklenen 2014 / 483 Esas sayılı dosyasındaki asıl davanın konusu “marka terkini işleminin iptali ile maddi ve manevi tazminat”, ve birleştirilen Ankara 1. FSHHM’nin 2005 / 933 E. sayılı dosyasının konusu ise TPE YİDK’nın marka kararının iptali ve hükümsüzlük olduğunu, dosyaların konuları ile huzurdaki davanın konusu bir arada değerlendirildiğinde ; farklı netice-i talepler içeriyormuş gibi görünse de aslında birbirine bağlı talepler olduğunu, 2014 / 483 E. sayılı dosyasındaki asıl davada 8.283,73-TL. Maddi tazminata hükmedildiğini, dolayısıyla huzurdaki davadaki davacının bir maddi tazminat istemi varsa bu talebinin mükerrer olduğunu ve haksız olduğunu, Davacı tarafça müvekkili şirket aleyhinde açılmış haksız rekabetin tespiti, meni ve maddi manevi tazminat davası ile markaya tecavüzün meni ve tazminat davalarının reddedilmiş olup; kararların kesinleştiğini, taraflar arasında aynı konulara ve taleplere dayalı davalar sözkonusu olup; davacı tarafça müvekkili davalı aleyhinde İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013 / 96 E. sayılı dosyası ile haksız rekabetin tespiti meni ve maddi-manevi tazminat, İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006 / 255 E. sayılı dosyası ile markaya tecavüzün meni ve tazminat davalarının açılıp reddedildiğini, Kesinleşen mahkeme kararlarındaki gerekçeler incelendiğinde ; huzurdaki davanın konusu olay ve taleplerle birebir aynı olduğu ve bu hususlarda karar verildiği hususu da dikkate alındığında huzurdaki davanın da reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.
MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince 09/02/2022 tarihinde; “…Toplanan tüm deliller, Yargıtay 11.HD’nin 8.10.2013 tarih ve 2012/3607 esas-2013/17884 sayılı ilamı, İstanbul (Kapatılan) 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/11/2015 tarih ve 2006/255-2015/204 sayılı ilamı, Yargıtay 11.HD’nin 2017/1830 esas, 2019/1206 karar 14.2.2019 tarihli ilamı, Ankara 3.FSHHM’nin 2006/267 esas, 2011/206 karar ve 2.11.2011 tarihli ilamının gerekçesi, Ankara 3.FSHHM’nin 2014/483 esas-2020/210 karar ve 16.7.2020 tarihli ilamı, bilirkişi raporları, TPE YİDK’nun 19.09.2005 tarih ve 2005-M-4121 sayılı kararı, … nolu marka başvurusu, 2001/21028 sayılı “… +Şekil” ibareli marka evrakları birlikte mütalaaa edildiğinde; aynen tazmin kapsamında davacının kendisine devrini talep ettiği 2004/36136 nolu markanın kesinleşen mahkeme ilamı kapsamına göre hükümsüzlüğüne karar verildiğinden konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına,davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğu yönünde tespit kararı verilmesi istemi yönünden ise kesinleşen karar içeriğinde bu yönde de değerlendirme yapılmış olması gözetilerek yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına,İlan isteminin reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece usul ve yasaya aykırı bir karar verildiğini, davanın açıldığı tarihte konusu itibariyle ikinci kez açılan ve derdest bir dava olduğunu, davacının dava açıldığı tarihte haksız, usul ve yasaya aykırı bir dava olduğundan davacı tarafın davasının bu nedenle reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesi gerektiğini, mahkemece karara dayanak yapılan Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014 / 483 E., 2020 / 210 K. sayılı ve kesinleşen kararı incelendiğinde müvekkili davalı şirkete ait … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğinin görüleceğini, bahsi geçen işbu asıl davanın konusunun “marka terkini işleminin iptali ile maddi ve manevi tazminat”, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014 / 483 E. sayılı dosyası ile birleştirilen Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2005 / 933 E. sayılı dosyasının konusu ise TPE YİDK’nın marka kararının iptali ve hükümsüzlük olduğunu, söz konusu dosyaların konuları ile huzurdaki davanın konusu bir arada değerlendirildiğinde; farklı neticei talepler içeriyormuş gibi görünse de aslında birbirine bağlı talepler olduğunu, bahsi geçen diğer dosyada hükümsüzlük kararı verildiğinde bu dosyanın konusu kalmamakta ise; bu dosyanın konusunun o dosyadaki talepler ile aynı nitelikte olduğu hususunun apaçık görüldüğünü, huzurdaki davanın konusunun olay ve taleplerle birebir aynı olduğunu ve bu hususlarda karar verildiği hususu da dikkate alındığında huzurdaki davanın tüm taleplerin reddi gerekmesine rağmen aksi yönde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, diğer dosyada karar verildiğinden huzurdaki davadaki taleplerin konusuz kaldığına karar verildiğini, hal böyle iken davaların aynı talepleri içerdiğini ve mükerrer açılmış olduğunu, bu nedenle huzurdaki davada davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin davacı şirketin %50 hissedarı olduğunu, davacı şirketin davanın açıldığı tarihte haksız olduğunu, bu konudaki itirazlarına rağmen huzurdaki davada mükerrerlik teşkil eden davanın kesinleştiğini, dolayısıyla verilen kararın hukuka uygun olmadığını bildirmiştir.
DELİLLER: Yargılama sırasında alınan 12/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda: “…Davacı dava dilekçesinde davalı firma adına 2004/36136 nolu metrans medium transfer markasının müvekkiline aynen tazmin anlamında devredilmesini talep ettiğini,ancak davacı tarafça açılan Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006/267 esas 2011/206 karar sayılı kararının Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2012/3607 Esas 2013/17884 sayılı karar ilamı ile onanan ve kesinleşen kısımlarına göre; davacının aynen tazmin anlamında müvekkiline devrini talep ettiği … nolu tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş olmakla davacının aynen tazmin taleplerinin takdiri mahkemeye ait olmak kaydıyla konusu kalmadığını, Davacı ise bunun üzerine 25.3.2021 tarihli dilekçesinde; davalının yasaya aykırı olarak adına tescil ettirdiği … kod numaralı … +şekil ibareli markayı kararın kesinleşme tarihi olan 09.09.2020 tarihine kadar haksız olarak kullandığından müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın davalının 2004 yılından itibaren elde ettiği net kazancın müvekkili şirket zararı olarak hesaplanmasının talep ettiğini, Mahkemece davacının aynen tazmin talebinin nakden tazmine dönüştüğünün kabulü ihtimalinde halinde mali bilirkişisinin de inceleme yaptığını ve buna göre Davalı … San. ve Tic. AŞ ‘nin 2004 yılında 41.147,57-TL dönem net kârı, 2005 yılında 87.781,64-TL dönem net kârı, 2006 yılında 49.330,37-TL dönem net kârı, 2007 yılında ise 515.780,31-TL dönem Zararı elde ettiğini, belirtilen bu karların tüm faaliyet karları olup markanın kullanılmasının kara etkisinin net olarak ortaya koyulmasının da mümkün bulunmadığını, TBK 50 ve 51 çerçevesinde davaya konu markanın kullanılmasının kara etkisinin İstanbul Ticaret Odası’ından Mahkemelere gönderilen cevap yazılarında genel olarak %15 olarak yer alması nedeniyle davacının davalıdan 2004 yılı için 6.172,14 TL, 2005 yılı için 13.167,25 TL, 2006 yılı için 7.399,56 TL olmak üzere toplam olarak 26.738,95 TL olarak Mahkemece değerlendirilebileceği kanaati hasıl olduğunu, Davacı ayrıca … +ŞEKİL markasının üstün hak sahibi olduğunun tespitini talep etmiş olup Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006/267 esas 2011/206 karar sayılı kararının Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2012/3607 Esas 2013/17884 sayılı karar ilamı ile onanan ve kesinleşen kısımları ile zaten bu markadan feragat edilmesi işlemi iptal edilmiş olmakla ve davacı 2011/21020 nolu … markasının ilk sahibi olmakla davacının markanın üstün hak sahibi olduğunu, Davacının aynen tazmin anlamında müvekkiline devrini talep ettiği … nolu tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş olmakla davacının aynen tazmin taleplerinin takdiri Mahkemeye ait olmak kaydıyla konusunun kalmadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Mahkemece bekletici mesele yapılmasına karar verilen Ankara 3. FSHHM’nin dosyasının incelenmesinde; mahkemenin 2006/267E. Sayılı dosyasında davacıların … L.t.Şti ve … mirasçıları, davalının ise TPMK ve …, davanın ise marka terkini işleminin iptali ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğu, bu dosya ile birleşen Ankara 1. FSHHM’nin 2005/933E. Sayılı dosyasında ise davacının … L.t.Şti, davalıların ise TPMK ve … San. Ve Tic. A.Ş, davanın ise marka hükümsüzlüğü ve YİDK kararının iptali istemlerine ilişkin olduğu, yapılan yargılama sonunda Ankara 3.FSHHM’nin 2006/267 esas- 2011/206 karar ve 8.10.2013 tarihli ilamı ile; … sayılı marka ile davacı… Ltd.Şti’nin fiili kullanımlarının bire bir aynı yani “…” ibaresinden oluştuğu; başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin dahi kötü niyetli olarak iptal edilen marka ile aynı bulunduğu; dolayısıyla … sayılı başvurunun asıl dava ile ilgili gerekçe de tespit edildiği üzere açıkça kötü niyetli bir başvuru olduğu; esasen bu tespitin dahi YİDK kararının iptali ve tescil edilen markanın tümüyle hükümsüzlüğü için yeterli bir neden oluşturduğu; 8.11.1993- 04.05.2005 tarihleri arasındaki çok sayıda fatura ile bu faturaların sol üst köşesindeki markasal kullanım niteliğindeki “…+şekil” ibareli çekişme konusu marka ile bire bir aynı kullanımların, davacının 1993 tarihindeki kuruluşundan itibaren çekişme konusu … sayılı marka başvurusunun yapıldığı 03.11.2004 tarihine kadar aktif olarak kullandığı ticaret ünvanındaki “…” ayırt edici ilavesinin şirket faaliyet konuları da dikkate alındığında YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük nedeni olduğunun kabulü gerektiği; davalı şirket ticaret ünvanının daha eski olmasının, davacının KHK 8/5 hükmüne dayalı olarak davalı marka başvurusuna itiraz hakkına bertaraf etmeyeceğini;Şu halde; KHK’nın 8/3 ve 8/5 hükümleri çerçevesinde davacı şirketin bu başvuruya itiraz ve hükümsüzlük isteminde bulunma hakkı mevcut olduğu gibi, MK 2 uyarınca açıkça hakkın kötüye kullanılması ve kötüniyetli bir başvuru olduğunun TPE tarafından da gözetilmesi gerektiği; dolayısıyla TPE YİDK’nun 2005-M-4121 sayılı kararının iptali ve tescil edilen … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi koşullarının oluştuğu; YİDK kararlarının iptali ve hükümsüzlüğe dair verilen kararların ilanına dair bir yasal düzenleme bulunmadığından bu yöne ilişen fazlaya dair işlemlerin ise reddi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı gerekçeleriyle, 2006/267 esas sayılı asıl davada davanın kısmen kabulüne, … sayılı markanın TPE tarafından yapılan terkin işleminin iptaline, davacı şirket için talep edilen maddi tazminatın kısmen kabulü ile 8283,73 TL tazminatın davalılardan, dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, birleşen … esas sayılı davada, davanın kısmen kabulüne, TPE YİDK’nun 19.09.2005 tarih ve 2005-M-4121 sayılı karının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.HD’nin 2012/3607 esas, 2013/17884 karar ve 8.10.2013 tarihli BOZMA ilamına göre;”..asıl davada davalı TPE’nin maddi tazminat sorumluluğu bulunmadığı halde takdir edilen tazminat miktarı bakımından bu davalının da sorumlu olması sonucu doğuracak şekilde “maddi tazminatın davalılardan tahsiline” şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu bakımdan davalı TPE yararına bozulması gerektiğini, davalılar vekillerinin birleşen dosyaya yönelik tüm, davalılardan … vekilinin asıl davaya yönelik olarak tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı TPE vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı TPE yararına BOZULMASINA karar verildiği ve Ankara 3.FSHHM’nin 2014/483 esas-2020/210 karar ve 16.7.2020 tarihli ilam ile, asıl davada TPE aleyhine açılan davanın reddine, diğer konularda verilen hükümler kesinleştiğinden yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve bu ilamında 9.9.2020 tarihinde kesinleştirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait markanın aynen tanzim kapsamında davacıya devredilmesi, davacının üstün hak sahibi olduğunun tespiti ile kararın ilanı taleplerine ilişkindir. Yargılama sonunda davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine aykırı bir hal bulunup bulunmadığı gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinde mahkemece Ankara 3. FSHHM’nin 2014/483E.-2020/210K. Sayılı dava dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verildiği, iş bu dosyanın incelenmesinde başlangıçta aynı mahkemenin 2006/267e. Sayılı dosyasında davacılar … Paz. Ltd. Şti. Ve … mirasçıları tarafından TPMK ve Vedat Kirişçi aleyhine marka terkini işleminin iptali ve maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak dava açıldığı, bu dava dosyası ile birleştirilen Ankara 1. FSHHM’nin 2005/933E. Sayılı dosyasında ise davacının … Paz. Ltd. Şti., davalıların ise TPMK ve … San. Tic. A.Ş. Olduğu, davanın ise marka hükümsüzlüğü ve YİDK kararının iptali istemlerine ilişkin olduğu, yapılan yargılama sonunda 2006/267e.-2011/206K. Sayılı 08/10/2013 tarihli karar ile … sayılı marka ile davacının fiili kullanımlarının birebir aynı olduğu, … sayılı marka başvurusunun kötü niyetli olduğu, YİDK kararının iptali ve tescil edilen … sayılı markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu gerekçeleriyle asıl davanın kısmen kabulüne, … sayılı markanın TPMK tarafından yapılan terkini işlemlerinin iptaline, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 8283,73 TL tazminatın davalılardan tahsiline, fazlaya dair istemlerin reddine, birleşen davada ise davanın kısmen kabulüne, YİDK kararının iptaline ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD tarafından TPMK yararına bozulduğu, ayrıca davalıların vekillerinin birleşen dosyaya yönelik tüm davalı … vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bozma sonrası yapılan yargılamada 2014/483E.-2020/210K. Sayılı 16/07/2020 tarihli karar ile asıl davada TPMK aleyhine açılan davanın reddine, diğer konularda verilen hükümler kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, iş bu kararın da mahkemenin kesinleşme şerhi içeriğine göre temyiz edilmeksizin 09/09/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yapılan bu açıklamalardan davacı vekilinin markanın aynen tazmini kapsamında davacı tarafına devrine ilişkin talebin söz konusu marka hükümsüz kılındığından ve bu karar kesinleştiğinden konusu kalmadığı anlaşılmış olup ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Ayrıca söz konusu kesinleşen dava dosyası içeriğinden gerçek hak sahipliği konusunda değerlendirme yapıldığı anlaşılmakla yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca yargılama giderleri konusunda yapılan değerlendirmede dava tarihi itibariyle davacının markanın gerçek hak sahibi olduğu anlaşılmakla davacı haklı olduğundan yargılama giderleri ile davalı tarafın sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan tüm bu hususlar dikkate alındığında davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/01/2023