Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1823 E. 2022/2141 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1823 Esas
KARAR NO: 2022/2141
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2021
NUMARASI: 2019/18 E. – 2021/253 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından “…” ibareli markanın 25/06/1999 yılında … tescil numarası ile 31. Sınıfta tavuk yemi emtiasında, “…” ibareli markanın 15.06.1999 yılında … tescil numarası ile 31. Sınıfta büyükbaş ve küçükbaş hayvan yemleri emtiasında, “…” markasının 21.06.2000 yılında, … tescil numarası ile 01 no lu sınıfta organik gübre emtiasında tescil edilmiş olup ürünleri üzerinde kullanıldığını, Ankara 3. FSHHM’nin 2007/14 sayılı dosyasında davaya konu edilen “…” markasının 31 .Sınıfta tescilinin sağlanması için 20/12/2004 tarihinde … başvuru numarası ile tescil talebinde bulunduklarını ancak başvurularının davaya konu hükümsüzlüğünü talep ettikleri “…” ibareli … numaralı marka gerekçe gösterilerek reddedildiğini, müvekkili şirket adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının tek başına … markasının tescili için müktesep hak sağlamayacağı belirtilmek suretiyle YİDK yaptıkları başvurunun reddolunduğunu, bunun üzerine Ankara 3 FSHHM’sinin 2007/14 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, iki davanın birleştirilmesini veya bekletici mesele yapılmasını, davalı şirket adına tescili markanın KHK madde 7/b ve 8/a maddeleri uyarınca terkini gerektiğini, davalı markasında yer alan esas unsur olan “…” ibaresi ile müvekkili şirket adına tescilli “ …” ve “…” ibareli markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer aynı eşya sınıflarında birebir aynı ürünler için tescil edildiğini, birbirinin aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar aynı olan iki markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılmalarının mutlak red nedeni olup Türk Patent Enstitüsü tarafından bu husus göz ardı edilerek tescil yapıldığından mutlak hükümsüzlük nedeni olduğunu, aksi düşünülecek olursa Ankara 3 FSHHM’sindeki davaya konu edilen ve davalılardan TPE tarafından müvekkili şirketçe yapılan marka başvurusunun reddinin hukuki dayanağının kalmayacağını, dava konusu markanın 7/b ve 8/a gereğince terkin edilmese dahi 556 sayılı KHK madde 8/b uyarınca terkini gerektiğini, davalı adına tescilli marka ile müvekkilinin markasının benzer hatta aynı olduğunu, terkin edilmesi gerektiğini belirtmiş, davalı adına 01, 03 ve 31 nolu sınıflarda tescilli “…” ibareli 30/12/2003 tarih ve … nolu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, Ankara 3 FSHHM’sinin 2007/14 Esas sayılı dosyası ile dosyanın birleştirilmesine ya da bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkeme açılmadığını belirtmiş yetki itirazında bulunmuş, bekletici mesele yapılması talebinde bulunmuş davacı şirketin zarar gören sıfatı olmadığından dava şartının oluşmadığı ilk itirazında bulunmuş ve esas hakkında; müvekkili şirketin kurulduğu 1953 yılından bu yana “…” unvanı ile tanınmış olup aynı ibare ile çok sayıda marka ve patent başvurusu bulunduğunu, davacının hükümsüzlük taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bir markanın tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar ve hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmışsa hükümsüz kılınamayacağını, özellikle 01. ve 03. sınıfta emtiaların 54 yıldır müvekkili tarafından kullanılan ve onun bilinen ve markaya konu adıyla anıldığı ve ayırt edildiği düşünüldüğünde davacımn hükümsüzlük talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, 31. sınıfın daha çok davacıya ait olabileceğini, 31. sınıftan doğan haklarını sadece markalarında kullanma şartıyla davacıya deyir etmeye hazır olduklarını, bu vesile ile davanın sulhen sona erdirilebileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16.09.2021 tarih ve 2019/18 Esas – 2021/253 Karar sayılı kararıyla; “Tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi raporu ve izahı yapılan mevzuat kapsamında talep değerlendirildiğinde davalı adına TPMK nezdinde … no ile tescilli ”…” ibareli markanın davacı adına önceki tarihli olarak tescilli olan 31. sınıfta “Büyükbaş ve küçükbaş hayvan yemleri” emtiasında tescilli …numaralı … markası, 31. Sınıfta “Tavuk yemi” emtiasında tescilli … numaralı … markası ve 01. sınıfta “Organik gübre” emtiasında tescilli … numaralı … markası ile 31. sınıfta yer alan ” Hayvan Yemleri; hayvan yemleri için tıbbi amaçlı olmayan katkılar ” emtialar ile 01. sınıfta yer alan ”Gübreler, deniz yosunları (gübreler)” emtiaları yönünden iltibasa sebebiyet verdiği, mevzuat kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalı markasının sonraki tarihli tanınmış marka tescilinin mevcut yargılamayı etkilemeyeceği gibi tescil tarihi itibarı ile tanınmış marka olgusunun da ispatlanamadığı anlaşılmakla denetime elverişli değerlendirmeler içeren son heyet raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne ” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ” Davalı şirkete ait “…” markası, müvekkil şirkete ait “…”, “…” ve “…” markaları ile tescil edildiği tüm mal ve hizmet sınıfları yönünden benzer olup, bu kapsamda iltibas tehlikesi söz konusu olduğunu, bu durum ise dava konusu markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmet sınıfları yönünden hükümsüz kılınmasını gerektirdiğini, Tanzim edilen 12.12.2019 tarihli bilirkişi kök raporuda, müvekkil şirkete ait hükümsüzlüğe mesnet markalar ile dava konusu “…” ibareli marka arasında, 556 Sayılı KHK’nın 7/b, 8/b ve 42. maddeleri uyarınca, 31. sınıfta sayılan tüm emtialar ve 01. sınıfta sayılan emtiaları yönünden hükümsüzlük koşulları oluştuğu yönünde tespitlere yer verildiğini, Ancak 08.03.2021 tarihli ek raporda ve 07.07.2021 tarihli 2. ek raporda müvekkil şirkete ait hükümsüzlüğe mesnet markalar ile dava konusu “…” ibareli marka arasında, 556 Sayılı KHK’nın 7/b, 8/b ve 42. maddeleri uyarınca, 31. sınıfta yer alan “Hayvan yemleri; hayvan yemleri için tıbbi amaçlı olmayan katkılar” ile 01. sınıfta yer alan “Gübreler, deniz yosunları (gübreler)” emtiaları yönünden hükümsüzlük koşulları oluştuğu yönünde tespitlere yer verildiğini, her ne kadar bilirkişi heyeti 2. ek raporunda, davalı tarafın dosyaya ibraz ettiği tanınmış marka kararı nedeni ile bilinçli tüketiciye hitap eden mal ve hizmetler yönünden birebir aynı olmayan emtialar açısından tüketicinin yanılmayacağı kanaatine varılmışsa da, bu kanaatin hatalı olduğunu, Dava konusu marka ile müvekkil şirkete ait hükümsüzlüğe mesnet markalar, bilirkişi heyeti tarafından da tespit edildiği üzere, gerek görsel, işitsel ve anlamsal olarak ve gerekse mal ve hizmet sınıfları yönünden benzer olduğunu, ancak gerek yerel mahkemece verilen kararda ve gerekse bilirkişi heyeti ek raporunda yalnızca yukarıda belirtilen emtialar yönünden benzerlik bulunduğu ve sadece işbu mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu tespitlerine katılmanın mümkün olmadığını, zira, davalı markasının tescil edildiği tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük kararı verilmesi gerektiğini, Davalı firma adına tescilli … markası ile müvekkil şirket adına tescilli muhtelif … ibareli markalar ayırt edilemeyecek derecede benzer ve hatta görsel ve işitsel anlamda birebir aynı derecede olup, aynı zamanda davalı firma markası, müvekkil şirket markalarının kapsadığı eşya sınıflarında birebir aynı ürünler için tescil edildiğini, Mesnet markalar, davalının markalarının tescil tarihlerinden çok önce, müvekkil şirketçe kullanılmakta olup işbu markaların müvekkil şirket ile özdeşleştiğini, Mahkeme ve dosya kapsamında inceleme yapan bilirkişi heyetinin, davalı yan tarafından sunulan tanınmış marka kararı nedeniyle bilinçli tüketiciye hitap eden ürünler yönünden birebir aynı olmayan emtialar konusunda tüketicinin yanılmayacağına yönelik kanaatlerine katılmadıklarını, TPMK müvekkil şirket adına başvurusu yapılan ‘…’ ibareli marka ile davalı adına tescilli ‘…’ ibareli markanın aynı ya da benzer olduğunu açıkça belirterek bu kapsamda müvekkil şirket marka başvurusunu reddettiğini, bu durum dahi, markalar arasında aynılık ya da benzerlik olduğunun açık kanıtı olduğunu, Davalının başvuru konusu markasının tescil edilmek istendiği sınıflara dahil malların tamamı dağıtım ve satış kanalları, kullanım amaç ve yöntemleri, birbirini tamamlama veya ikame imkanı gibi kriterler de göz önüne alındığında müvekkil şirket markalarının tescil kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı tür/benzer olduğunu, Sonuç olarak, ‘…’ ibaresi, müvekkil şirket tarafından maruf ve meşhur hale getirilen ve ayırt edici niteliği haiz bir ibare olup, tüketici nezdinde müvekkil şirkete ait markalarda yer alan bu ibarenin ayırt ediciliğinin bulunduğunun sabit olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkil şirket ‘…’ ibaresini gerek tescilli markası gerek de ticaret unvanı olarak uzun yıllardır kullandığını, söz konusu marka müvekkil ile özdeşleşmiş olup, müvekkil şirket “…” ve “…” markalarının gerçek ve üstün hak sahibi olduğunu, bu nedenle müvekkilin markasının kısmi hükümsüzlüğüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, … ibaresi müvekkil tarafından 1953 yılından bu yana ticaret unvanı olarak kullanıldığını; 1953 tarihinde İstanbul ticaret odasına şirket unvanının tescil edildiğini, 1982 yılında şirket unvanının … İlaç Sanayi Limited Şirketi şeklinde değiştirildiğini 1997 yılında bugünkü … İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi unvanına kavuşturulduğunu, Davacı taraf huzurdaki davada; 25/06/1999 tarihinden itibaren korunmakta olan … sayılı “…”, 25/06/1999 tarihinden itibaren korunmakta olan … sayılı “…” ve … tarihinden itibaren korunmakta olan … sayılı ” …” markalarına dayanmaktadır. İşbu markalardan en eskisinin 25 06.1999 tarihinden itibaren korunduğunu, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; daha önce tescil edilmiş ticaret unvanı, daha sonra tescil edilmiş olan markaya üstün olduğunu, önce ticaret unvanının tescil edilmesi, tescil ettirene bu işaret üzerinde üstün hak sahipliği yaratacağını, bu bağlamda müvekkil şirketin “…” işaretini ilk olarak seçen, kullanan ve ayırt edici hale getiren kişi olduğunun açık olduğunu, 1953 tarihinden itibaren gerçek ve üstün hak sahibi olan müvekkil şirketin markasının sonraki tarihli davacı markalarına dayalı olarak hükümsüz kılınmasının hatalı olduğunu, Müvekkilimiz uzun yıllardır piyasada “…” ve “…” ifadeleri ile ayırt edicilik kazandığını, ayrıca “…” markası … tescil numarası ile TÜRKPATENT nezdinde “tanınmış marka” olarak tescilli olduğunu, müvekkilimizin tescilli 12 adet “…” ibareli, toplamda 28 adet de “…” ibareli seri markası bulunduğunu, müvekkilimizin 1997 tarihinden itibaren tescilli “…” markasının varlığı da müvekkilin markanın gerçek hak sahibi olduğunu ortaya koyduğunu, Mahkeme nihai kararına da esas olan bilirkişi raporunda yer alan karıştırılma tehlikesinin bulunduğuna yönelik değerlendirmelerin hukuka aykırı olduğunu, bu bağlamda MarkKHK 71-(b), 8/1-(a) ve 8/1-(b) hükümlerinde yer alan koşulların huzurdaki dosyada sağlanamadığını, bu nedenle ilk derece mahkemesinin kısmi hükümsüzlük kararı hukuka aykırı olduğunu, ‘…’ markası müvekkile ait tanınmış bir marka olup, bu işaretin gerçek ve üstün hak sahibi müvekkil olduğundan davacının müvekkilin ilk kullanımına göre sonraki tarihli markası ile karşılaştırılması ve böylece müvekkilin markasının iltibas yarattığı sonucuna ulaşılmasının mümkün olmadığını, bir an için davacının markasının önceki tarihli olduğu varsayılsa dahi somut olayda müvekkilin markası ile davacının markaları arasında işaretsel ve sınıfsal benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, Müvekkilin markası ile davacının dayanak markaları arasında işaretsel benzerlik bulunmadığını, ancak mahkeme kararında ve karara esas alınan raporda bu hususun incelenmediğini, Müvekkilin markası ile davacının dayanak markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını; hakkında hükümsüzlük kararı verilen emtialar veteriner hekim, ziraat mühendisi ve çiftçiler gibi uzmanlara hitap etmekte olup bu denli uzman kimselerin müvekkilin markası ile davacının dayanak markalarını karıştırmasının ihtimal dahilinde olmadığını, Markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığı değerlendirilirken ortalama tüketicilerin değil bu uzman kimselerin dikkate alınması gerektiğinin raporda isabetli bir şekilde tespit edildiğini, Taraflara ait markaların benzer olmamasının yanı sıra piyasada müvekkilin 1953 yılından bu yana “…” adı ile özdeşleştiği, müvekkilin tanınmış “…’ markasının bulunduğu dikkate alındığında, uzman tüketici kitlesinin “…” esaslı unsurlu bir markanın bir başka işletmeye ait olabileceği yanılgısına düşmeyeceğini, işletmesel iltibasın bulunmadığını, Tüm bu açıklamalar ışığında, müvekkilin ” …” markası üzerinde gerçek ve üstün hak sahibi olması; müvekkilin “…” markası ile davacı tarafın …, … markaları arasında anlamsal, görsel ve işitsel hiçbir benzerlik bulunmaması nedeniyle işaretsel benzerliğin bulunmaması; hükümsüzlüğüne karar verilen emtiaların nitelikleri gereği uzman bir müşteri kitlesine hitap etmesi ve müvekkilin markasının tescilli bir tanınmış marka olması nedeniyle karıştırılma ihtimalinin bulunmaması nedenleri hükümsüzlük kararının hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Davacının 25.06.2019 tarihli … tescil numaralı 31. Sınıfta tescilli … Marka Tescil Belgesi, 25.06.2019 tarihli … tescil numaralı 31. Sınıfta tescilli … Marka Tescil Belgesi, 21.06.2000 tarihli … tescil numaralı 01. Sınıfta tescilli … Marka Tescil Belgesi, Davacı taraf Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … başvuru numarası ile başvuruda bulunduğu “…” marka başvurusunun reddine dair Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile YİDK kararını sunmuş ve bu başvuruya ilişkin Marka İşlem Dosyası Türk Patent ve Marka Kurumundan celp edilmiştir, davacı taraf davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen 30.12.2003 tarihli … tescil numaralı ve 01 03 ve 31 sınıflarda tescilli “…” marka tescil belgesi sunmuş bu belge TÜRKPATENT’ten ilk derece mahkemesince celp edilmiştir. *Mahkemece aldırılan 12/12/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; dosya kapsamında yer alan deliller kapsamında davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “…” ibareli 30/12/2003 tarih ve … no’lu markanın mülga 556 sayılı KHK Madde 7 (b) ve 8 (b) uyarınca ve madde 42 uyarınca 31. sınıfta yer alan tüm emtialar ile 01. sınıfta yer alan “Tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasal ürünler: Gübreler, deniz yosunları (gübreler), humus, kültür toprağı, kimyasal toprak ıslah (iyileştirme) maddeleri, bitki gelişimini düzenleyiciler; aşılama macunu ve ağaç oyuklarını doldurmaya yarayan macunlar gibi özel macunlar, gübrelik turbalar, bitkiler için küf ve mantar önleyici maddeler” emtiası için hükümsüzlük şartlarının oluştuğu yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri anlaşılmıştır. * 08/03/2021 tarihli ek raporda; dosya kapsamında yer alan deliller kapsamında davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “…” ibareli 30/12/2003 tarih ve … no’lu markanın mülga 556 sayılı KHK Madde 7 (b) ve 8 (b) uyarınca \ e Madde 42 uyarınca 31. Sınıfta yer alan “Hayvan yemleri; hayvan yemleri için tıbbi amaçh olmayan katkılar”‘ ile 01. Sınıfta yer alan “Gübreler, deniz yosunları (gübreler), emtiaları için hükümsüzlük şartlarının oluştuğu yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır. * 07/07/2021 tarihli ek raporda özetle; tabloda karşılaştırmalı gerekçeleri açıklandığı üzere davalı markasında yer alan 31. Sınıfta yer alan “Hayvan yemleri; hayvan yemlen için tıbbi amaçlı olmayan katkılar ‘ ile 01. sınıfın Gübreler, deniz yosunlan (gübreler),” emtiasının davacı markalarında yer alan emtialar ile ayniyet/benzerlik gösterdiği, her ne kadar kök raporda diğer bazı emtialar da heyetimizce benzer bulunmuş ise de, davalı tarafın dosyaya ibraz ettiği tanınmış marka karan nedeni ile bilinçli tüketiciye hitap eden bu tür ürünler yönünden birebir aynı olmayan emtialar açısından tüketicinin yanılmayacağı kanaati heyetimizde oluşturduğundan kök rapordaki görüşümüz daraltılarak sadece “Hayvan yemleri; hayvan yemleri için tıbbi amaçlı olmayan katkılar” ile 01. sınıfın “Gübreler, deniz yosunları (gübreler),” emtiaları yönünden iltibas oluştuğu kanaatine varıldığı, bunun dışında davacı ve davalının 1. Ek rapora itirazları değerlendirilmiş ancak Ek Rapordaki görüş ve kanaatlerimizi değiştirecek bir husus bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı, yukarıda yaptığımız açıklamalar nedeniyle davalı markasının mülga 556 sayılı KHK Madde 7 (b) ve 8 (b) uyarınca ve Madde 42 uyarınca 31. Sınıfta yer alan ‘”Hayvan yemleri; hayvan yemleri için tıbbi amaçlı olmayan katkılar” ile 01. sınıfın “Gübreler, deniz yosunları (gübreler),” emtiaları için hükümsüzlük koşullarının oluştuğu görüş ve kanaatinde olduğu yönünde görüş ve kanaatine ulaşıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı adına TPMK nezdinde… no ile tescilli ” …” ibareli markanın 31.sınıfta yer alan ”Hayvan Yemleri; hayvan yemleri için tıbbi amaçlı olmayan katkılar’ emtialar ile 01.sınıfta yer alan ‘Gübreler, deniz yosunları (gübreler), ‘ emtiaları yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece tüm dosya kapsamı sunulan bilirkişi raporu ve izahı yapılan mevzuat kapsamında talep değerlendirildiğinde davalı adına TPMK nezdinde … no ile tescilli ”…” ibareli markanın davacı adına önceki tarihli olarak tescilli olan 31. sınıfta “Büyükbaş ve küçükbaş hayvan yemleri” emtiasında tescilli … numaralı … markası, 31. Sınıfta “Tavuk yemi” emtiasında tescilli … numaralı … markası ve 01. sınıfta “Organik gübre” emtiasında tescilli … numaralı … markası ile 31. sınıfta yer alan ” Hayvan Yemleri; hayvan yemleri için tıbbi amaçlı olmayan katkılar ” emtialar ile 01. sınıfta yer alan ”Gübreler, deniz yosunları (gübreler)” emtiaları yönünden iltibasa sebebiyet verdiği, mevzuat kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemece aynı bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporların davalı savunmalarını karşılamaktan uzak olduğu anlaşıldığından, mahkemece yeni bilirkişi heyetinden davalı savunmalarını da karşılayacak şekilde rapor aldırılarak, özellikle önceye dayalı hak sahipliğinin ve sessiz kalma suretiyle hak kaybı olup olmadığının tartışılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, sair istinaf istemleri bu aşamada incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/09/2021 tarih, 2019/18 E. – 2021/253 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harçlarının talepleri halinde taraflara iadesine, 6- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 68,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 288,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/12/2022