Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/178 E. 2023/1634 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/178 Esas
KARAR NO: 2023/1634 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2021
NUMARASI: 2020/169 E. – 2021/871 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı … ve … isimli şahıs aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davacıya Örnek 10 ödeme emrinin gönderildiğini, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte takibe konu senet olarak, 25.10.2010 keşide tarihli, 18.03.2016 vade tarihli 250.000 TL bedelli bir bononun belirtildiğini, davacının … Tic. A.Ş. adıyla faaliyetlerini sürdüren ortağı … isimli şahıs olan firmada santral görevlisi olarak çalışmaya başladığını, işe başladıktan kısa bir süre sonra görev yerinin muhasebe departmanı olarak değiştirildiğini, şirkette çalışmaya devam ederken 2000 yılında şirketin borçlarının ödenememesi nedeniyle yönetici ortak … tarafından içi boşaltılarak ölü şirket haline getirildiğini, eski şirket yöneticisi …, … ve …’nın davacıya, … Tic. A.Ş.’nin borçları nedeniyle kendilerinin yeni bir şirkette ortak ya da yönetici olamayacaklarını, yeni kurulacak şirkette yöneticilerin ve ortakların başka isimler olması gerektiğini söylediğini, şirketi davacının da aralarında bulunduğu bir kaç kişinin üzerine yapmayı düşündüklerini ilettiklerini, davacı ve diğerlerini ikna etmek adına eğer kabul etmezler ve yeni şirket kuramazlarsa iş yerinde çalışan herkesin işsiz kalacağı gibi cümleler söyleyerek ikna ettiklerini, takibe dayanak olan kambiyo senedinde lehtar olarak görünen … TİC. A.Ş. adıyla kurulan şirkete, yine aynı senette ismi geçen … ile davacının şirket yetkilisi olarak tescil ettirildiğini, kuruluş aşamasında birkaç belgeye kendi imzasını atan davacıya daha sonraları hiçbir belge getirilmemekte, daha önce atmış olduğu imzalardan ve imza sirkülerinden kopya çekilerek başka kişilerce imzalandığını, davaya konu senedin başka kişilerce imzalandığını, davacının imzasını içermediğini, davacının bu meblağda borcu içeren herhangi bir senet imzalamış olmasının söz konusu olmadığını, takibe konu bonodaki imzanın, davacıya ait bir imza olmadığını, bu nedenle, takibe konu senetteki imzayı açıkça ve ayrıca inkar ettiklerini, davacının adı altında atılmış imzanın, davacıyı düzenleyen olarak bağlamak amacıyla başkalarınca atılmış bir imza olup, davacının böyle bir senedi imzalamak ve bahsi geçen münfesih …’a kaynak yaratmak gibi iradesinin hiç olmadığını, her ne kadar senet sebepten mücerret ise de davacının işbu senette yer alan bedel karşılığında herhangi bir karşılık ya da ödünç para almadığınında açık olduğunu, bu nedenlerle davacıyı da bağlamayacağını belirterek, davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takibe konulmuş 25.10.2010 keşide tarihli, 18.03.2016 vade tarihli 250.000 TL bedelli bonodan ötürü davacının borçlu olmadığının tespitine, öncelikle İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takibin durdurulması hususunda ihtiyati tedbire karar verilmesine, İİK m. 72 gereğince davalının takip değerinin %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 12/03/2020 tarihli tensip ara kararı ile, İİK. 72/3 uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; her ne kadar davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında bulunan bonodaki imzaya itiraz etmiş olsa da, davacının bu iddialarının yerinde olmadığını, davacı şirketin dava konusu icra dosyasında temlik alacaklısı olduğunu, dosyayı … T.A.Ş.’dan temlik aldıklarını, … T.A.Ş. ile davacı arasında gerçek borç ilişkisinin mevcut olduğunu, borca karşılık olarak borçlu şirketin yetkilisi olan davacının senedi imzalayarak verdiğini, zaten karşı tarafın sunmuş olduğu belgeler ile senetteki imzalar karşılaştırıldığında imzanın davacıya ait olduğunun görüleceğini, davacının iddialarının ispattan yoksun ve hayatın olağan akışına ters olduğunu, ayrıca davaya konu icra takibinin 2016 yılında açılmış olmasına rağmen davacının huzurdaki davayı 4 yıl sonra açmış olmasının da davacının son çare olarak bu yola başvurmuş olabileceğini düşündürdüğünü belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine imza inkar tazminatına hükmedilmesine, her türlü yargılama gideri ve yasal vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/11/2021 tarihli 2020/169E. – 2021/871 K. sayılı kararıyla; “…Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davacı tarafça, davalı tarafından başlatılan İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu bonoda bulunan imzanın davacıya ait olmadığı ve davacının bonodan kaynaklı davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığı iddia edilmiş olup, davacının imza itirazına binaen davacının imza örneklerinin bulunduğu kurumlardan gerekli evraklar celp edilmiş ve davaya konu bono üzerinde Adli Tıp ve Belge İnc.uzmanı bilirkişi vasıtasıyla imza incelemesi yaptırılmış, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu aldırılan ve mahkememizce de kabul ve itibar gören bilirkişi raporuna göre de, dava konusu bononun ön yüzündeki imzanın davacının elinin ürünü olmadığı tespit edilmiş olup, buna göre davacının davasının kısmen kabulü ile davaya konu bono yönünden borçlu olmadığının tespitine, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine, dosyaya sunulan 17.10.2018 tarihli temlikname uyarınca … A.Ş.nin alacağı … T.A.Ş.’den temlik aldığı, arabuluculuk görüşmelerinin de davacı ile … arasında yapıldığı anlaşılmakla HMK124 mad. uyarınca … T.A.Ş.’nin davada taraf olmaktan çıkarılmasına karar verilerek; -Davanın KISMEN KABULÜ ile; -İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe dayanak olan 25.10.2010 tanzim tarihli, 18.03.2016 ödeme tarihli 250.000,00-TLlik bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, -HMK 124 mad. uyarınca … T.A.Ş.’nin davada taraf olmaktan çıkarılmasına, -Şartları oluşmadığından İİK 72/5 uyarınca davacı lehine kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkiline ait otomobilin icra takibi sırasında icraen açık artırma ile satıldığını, İİK’nun 72/2. maddesi uyarınca davanın istirdat davasına dönüştüğünü, buna rağmen mahkemece istirdat hakkında ayrıca karar vermemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Alacaklı bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığını, imza incelemesi yapmadan bonoyu kabul ettiğini, bu nedenle olayda kusurlu olduğunu, bu nedenle kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ve yargılama masraflarının davalıya bırakılmasına dair hükmün onanmasına, reddedilen kötüniyet tazminatı kararının kaldırılmasına ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, müvekkilinin ödediği 116.300,00 TL’nin ödeme tarihi olan 22/05/2021 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; Mahkemece davacıya 21/09/2021 tarihli duruşmada taraf değişikliği için yeniden dava dilekçesi sunması için kesin süre verildiği halde süresinde dilekçe sunmadığını, bu konuda itirazlarını bildirdikleri halde Mahkemece davaya devam edildiğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, Alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, uzman bir grafologtan veya heyetten rapor alınması gerekirken tek raporla hüküm kurulmasının hukuka uygun olmadığını, yeterli araştırma yapılmadan ve delil toplanmadan karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince uyap sistemi üzerinden celp edilen İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; … T.A.Ş.tarafından borçluları … ve … aleyhine 18/03/2016 vade, 25/10/2020 keşide tarihli 250.000 TL bedelli senet yönünden 250.000 TL senet alacağı, 6.076,38 TL işlemiş faiz, 81,60 TL ihtiyati haciz harcı alacağı, 400 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti alacağı olmak üzere toplam 256.557,98 TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır. İcra takibine konu bono örneği incelendiğinde; 25/10/2010 tanzim, 18/03/2016 vade tarihli, 250.000,00 TL bedelli bono olduğu, borçlunun … ve …, alacaklının … Tic. A.Ş. olduğu, bedelinin ne şekilde ahzolunduğunun yazılı olmadığı tespit edilmiştir.Davalı tarafça dosyaya sunulan temlik sözleşmesi incelendiğinde; davaya konu alacağın … T. A.Ş. tarafından davalı … A.Ş.’ne temlik edildiği tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince Grofolog bilirkişiden alınan 18/07/2021 tarihli raporda; inceleme konusu 250.000 TL bedelli senet aslının ön yüzünde “…” ismine atfen atılmış borçlu imzasının davacı …’ın eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
G E R E K Ç E:Dava, İİK’nun 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan imza inkarı nedeniyle menfi tespit davasıdır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, her iki taraf vekili karar karşı istinaf yargı yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekili, HMK’nun 124/4. maddesi uyarınca davacı tarafından süresinde taraf değişikliğiyle ilgili dilekçe sunulmadığı belirtilerek istinaf talebinde bulunulmuşsa da, davacının verilen kesin süre içinde taraf değişikliği için dilekçe sunmamasının davanın uzamasına neden olmadığı, ayrıca kesin süre verilirken Mahkemece davanın husumet nedeniyle usulden reddedileceğine dair sonucunun doğru şekilde hatırlatılmadığı görülmekle, davalı vekilinin istinaf talebi kabul edilmemiştir.Davalı vekilinin yeterli delil toplanmadığı ve tek bilirkişiden alınan raporun hükme esas alınamayacağına dair istinaf talepleriyle ilgili yapılan incelemede; davaya konu bononun tanzim tarihinin 25/10/2010 olduğu, mukayese imzaların tarihlerinin ise 25/06/2014 ve 10/08/2016 tarihli oldukları görülmüş olup, bu şekildeki incelemenin hükme esas alınması doğru değildir. Sağlıklı bir imza incelemesi için senedin tanzim tarihinden önceki tarihleri de içerir mukayese belgelerin de rapor düzenlenmesinde değerlendirilmesi gerekir. Açıklanan bu yön itibariyle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde mahkemece yapılacak iş, davacının senedin tanzim tarihlerinden önceki tarihleri de içerir mukayese imzalarının bulunduğu belgelerin celbiyle, hem bu mukayeselerin hem de dosyadaki diğer mukayeseye esas belgelerin değerlendirilmek suretiyle yeniden bilirkişi incelemesi yapmaktan ibarettir. Ayrıca davacı vekilinin müvekkilinin aracının haciz edilerek satıldığı ve davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğüne, yapılan ödemenin istirdatına ilişkin taleplerinin de ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmakla, davacı vekilinin diğer istinaf talebi bu aşamada incelenmeksizin, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, ilk derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince, İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 08/11/2021 tarihli 2020/169 E. – 2021/871 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yukarıdaki gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; yalnız davacı avansından çıkış yapıldığı anlaşılan 27,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 13,75 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 03/11/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.