Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1751 E. 2022/2146 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1751 Esas
KARAR NO: 2022/2146
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/146
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)|Marka (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)|Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı birleşen dava davalı vekili dava dilekçesinde; davalı adına 3. sınıfta tescilli ve … ibaresini taşıyan …, …, …, … ve … nolu markaların, KHK 7/c maddesi anlamında nitelik bildiren, tanımlayıcı markalar olduğunu, tescillerin kötüniyetli olduğunu iddia ile bu markaların 3. sınıftaki göz kalemi, eyeliner, rimel ve benzeri göz makyajı, kozmetik ürünler yönünden hükümsüzlüğünü, sicilden kerkinin, müvekkilinin üretim ve satış yaptığı … ibareli göz kalemi, rimel, ve benzeri göz makyaj- kozmetik ürünlerle ilgili kullanımların ve fiillerin, davalı markasına tecavüz oluşturmadığının tespitini, davalının müvekkilinin bu kullanımlarına ilişkin her türlü müdahalesinin önlenmesini ve davalının … ibareli tüm markalarından doğan hakların müvekkiline karşı kullanılmasının tedbiren önlenmesini, bu markaların dava sonuna kadar 3. kişilere devrinin de tedbiren önlenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı/ birleşen davada davacı vekili cevap dilekçesinde, usule ilişkin itirazları yanında … markasının müvekkilinin 19 yıldır dünya çapında emek ve masraf harcayarak tanıtığı ve firma ile özdeşleşen bir marka olduğunu, davalı ürünlerinde … ibaresinin öne çıkarılarak kullanıldığını, … ibaresinin ise küçük yazıldığını, davacının … markasının Fransa’da tescilli olduğunu ve ülkesellik ilkesi gereği Türkiye’de korunamayacağını, davacının bir yandan … ibaresinin kozmetik ve makyaj malzemeleri emtiası yönünden tanımlayıcı olduğunu, 50’den fazla firma tarafından kullanıldığını söylerken, diğer yandan kendisinin de Fransa’da bu markayı tescil ettirdiğini kötüniyetli tescil iddiasının doğru olmadığını, müvekkilinin … markasının tanınmış marka olduğunu, davacının bu markayı bilmemesinin mümkün olmadığını, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunan davacının buna rağmen tedbir istemesinin hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar davacı taraf … ibaresinin Hintçe ve Arapça anlamları nedeniyle tanımlayıcı olduğunu iddia ediyor ise de, bu markanın Hindistan ve Arap ülkelerinde bile tescilli olduğunu, kaldı ki ayırd edicilik kazanan bir markanın tescilinin mümkün olduğunu, tedbir taleplerinin de dayanaksız olduğunu” savunarak davanın ve tedbir taleplerinin reddini istemiştir.
DEĞİŞİK İŞ DOSYASINDA VERİLEN İHTİYATİ TEDBİR KARARI: İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/73 D.İş sayılı dosyasında 12/11/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı verildiği ve 100.000 TL teminat karşılığında davalı … firmasının … nolu … ibareli marka tescilinden doğan hakların ihtiyati tedbir isteyen … firmasına karşı kullanmasının tedbiren önlenmesine hükmettiği görülmüştür.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİ KARARI:İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, davalının 03/12/2014 tarihli tedbire itiraz dilekçesini ele alarak 11/04/2017 tarihinde karara bağladığı ve davacının TPE nezdinde … markasını tescil ettirmesi ile bilirkişi raporunda … ibaresinin 7/c maddesi anlamında bir cins isim olduğu gerekçeleriyle tedbire itirazın reddine karar verdiği görülmüştür.
DAİREMİZ KARARI: Dairemizin 12/06/2017 tarih ve 2017/2899 Esas – 2017/2075 Karar sayılı ilamıyla; “Her ne kadar İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin verdiği 11/04/2017 tarihli karara karşı davalı / karşı davacı … şirketi vekili yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf isteminde bulunmuş ise de, davacı … şirketinin yargılama sırasında tescile bağlanan … tescil nolu … ibareli markası ve bu markanını tescil kapsamı karşısında, davacının tescilli markasını yasal olarak kullanma hakkı bulunduğu, dolayısıyla davalı / karşı davacının ihtiyati tedbir talebinde hukuki yararının mevcut olmadığı anlaşılmakla, İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/73 D.İş sayılı ve 12/11/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı, mevcut delil durumuna göre HMK. 389-390 maddesinde yazılı koşulları taşıdığından istinaf isteminin reddine” kararı verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ: Davalı-karşı davacı vekili 08/02/2022 tarihli talep dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan 01/02/2021 tarihli bilirkişi rapor ile …’in müvekkili adına tescilli “…” markasını özellikle “…” harfinin aşağıya ve sola uzatılması suretiyle kullanarak tecavüzde bulunduğunun sübuta erdiğini, bu tecavüze ilişkin İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/73 D.İş, 2014/68 K. sayılı tedbir dosyasından verilen ters tedbir kararı ile 100.000,00 TL nakdi teminat karşılığında tecavüze konu durumun durdurulmasının engellendiğini, Mahkememizce alınan 28/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda da, …’in işbu davaya konu dönemde müvekkiline ait markayı kullanmak suretiyle 10.351.762,83 TL net gelir elde ettiğinin tespit edildiğini, bu nedenlerle İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 12/11/20214 tarih, 2014/73 D.İş. sayılı tedbir kararından sonra 01/02/2021 tarihli bilirkişi raporuyla müvekkilinin markasına yapılan tecavüzün, bu tecavüz nedeniyle 10.351.762,83 TL net karın elde edildiğinin sübuta ermesi nedeniyle, 12/11/2014 tedbir kararından sonra meydana gelen yeni durum ve deliller dikkate alınarak, halen bu dosyada devam eden İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 12/11/2014 tarih, 2014/73 D.İş., 2014/68 K. sayılı tedbir kararının kaldırılmasını, davacı-karşı davalı yanın “…” markasını içeren ürünlerinin satış, pazarlama ve reklamlarını yapmasının, söz konusu ürünleri Türkiye’ye yasa dışı yollarla sokmasının engellenmesi için 556 sayılı KHK’nın 76. maddesine göre dava sonuna kadar ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini, mevcut ters tedbirin devamın yönünde kanaat oluşması halinde ise, sübuta eren 10.351.762,83 TL’lik miktar dikkate alınarak bu miktar üzerinden teminatın arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN KISMEN KABULÜ: İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/146 Esas ve 08/09/2022 tarihli ara karar ile; “Davalı-birleşen davacı … TURİZM VE YAPI SAN. VE TİC. A.Ş vekilinin İstanbul 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/73 D.İş, 2014/68 Karar sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılması veya teminatın arttırılması taleplerinin REDDİNE, Davalı-birleşen davacı … TURİZM VE YAPI SAN. VE TİC. A.Ş vekilinin birleşen 2015/182 Esas sayılı davayla ilgili ihtiyadi tedbir talebinin kabulüne, İhtiyati Tedbir isteyen tarafından 100.000,00 TL nakdi veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu kararın tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin içerisinde yatırıldığında veya ibraz edildiğinde ve tedbirin infazı talep edildiğinde;Davacı-karşı davalıların “www…com.tr” ve “www….com.tr isimli internet sitelerinde her türlü reklam ve tanıtım malzemelerine ve ürünleri üzerinde “…” ibaresini içeren markalarını “…” ibaresini tek başına ön plana çıkartacak şekilde ve davalı-birleşen davacının markalarındaki yazım şekline benzer şekilde, “…” harfini sola ve “…” harfine doğru uzatarak kullanmalarının, bu şekilde marka kullanımı bulunan ürünlerin satışını, tanıtımını ve pazarlamasını yapmalarının YASAKLANMASINA” karar verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ: İhtiyati tedbire itiraz eden davacı-birleşen davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; öncelikle mahkemece söz konusu ihtiyati tedbir kararının 01.02.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda bilirkişilerin görüşü de dikkate alınarak verildiğini, söz konusu ek raporun açıkça dosya kapsamında o tarihe kadar alınan tüm bilirkişi raporlarıyla çeliştiğini, bu rapor düzenlenirken bilirkişilerin hangi yeni veri ve gerekçelerle kök rapora taban tabana zıt bir rapor hazırladığının açıklanmadığını, tutarlı verilerden oluşan yargılama sürecinde çelişki yaratıldığı ve bu çelişkinin giderilmesi gerektiği sebepleriyle taraflarınca ek rapora bir çok kez itiraz edildiğini, ancak itirazlarının reddedilerek, ortaya çıkan çelişkinin giderilmediğini ve marka uzmanı bilirkişilerden rapor alınmasına yer olmadığına karar verildiğini, dolayısıyla çelişkilerin giderilmediği tamamen eksik ve hatalı ek bilirkişi raporuna dayanılarak verilmiş olan 08.09.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına da itiraz etme gereği hasıl olduğunu, ayrıca ihtiyati tedbir kararına hükmedilebilmesi için ciddi bir zarar tehlikesinin ortaya çıkması ve ihtiyati tedbir talep edenin tarafın bu tehlikeyi açıkça ortaya koyması gerektiğini, karşı yanın iddialarını ispat etmediğini, bu nedenlerle 08.09.2022 tarihli ara kararından rücu ederek söz konusu ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini, aksi kanaat oluşacak olursa, Mahkemenin vermiş olduğu ihtiyati tedbir kararı için tedbir talep eden taraftan alınmasını uygun gördüğü 100.000,00 TL tutarındaki teminat miktarının arttırılması gerektiğini, İstanbul 3. FSHHM 2014/73 D. İş sayılı dosyası kapsamında 12.11.2014 tarihinde vermiş olduğu 2014/68 K. sayılı ihtiyati tedbir kararının uygulanması için de aynı teminat tutarına hükmedildiğini, aradan geçen 8 senede kur farklarının ciddi ölçüde arttığını, ihtiyati tedbir kararlarının nitelikleri gereği geriye yürümediğini, bu nedenle müvekkillerinin şimdiye kadar kurduğu ilişkilerden veya şimdiye kadar yapmış olduğu satışlar, pazarlama ve reklam ürünleri üzerinden uygulama alanı bulmasının mümkün olmadığını, davanın tarafı olmayan üçüncü kişileri etkileyecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, Mahkemece aksi kanaate varılması halinde, bu durumda üçüncü şahısları uğrayacakları zararların da teminat kapsamına alınması gerekecektir ki böyle bir meblağın hesaplanmasının mümkün olmadığını, ayrıca böylesi bir el koyma – toplatma kararı verilmesinin müvekkil şirketlerin itibarını ve iş ilişkilerini geri dönülemeyecek zararlara uğratacak olup bu şekilde karşı tarafın ek ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde ihtiyati tedbir kurumunun amaçladığı sonuçları aşan ve geri dönülemez bir zarara yol açacağının aşikar olduğunu, bu nedenle karşı tarafın ek ihtiyati tedbir kararının da reddi gerektiğini, Mahkeme’nin 08.09.2022 tarihli ara karardan rücu edilerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, aksi kanaat oluştuğu takdirde, yargılama sürecinde değişen kur farkları da göz önünde buludurularak belirlenen teminat tutarının artırılmasına, karşı yanın ek ihtiyati tedbir talebinin tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN KISMEN KABULÜ:İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/146 esas sayılı dosyasında verilen 20/09/2022 tarihli ara karar ile; “Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları, taraflara ait marka tescil kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile, birleşen davalıların web sitesindeki kullanımlarında “ …” markasını kullanırken, “…” ibaresini daha küçük ve üst tarafta, altında “…” ibaresini daha büyük ve ön planda kullandıkları, özellikle “…” ibaresinde davalı-birleşen davacının markasında yer alan kuyruğu sola doğru uzatılarak özellik kazandırılmış tipik “J” harfini aynı şekilde kullandıkları, bu şekilde davacı-birleşen davalının markalarını tescilli oldukları şekilden farklı olarak kullanmalarının markaları davalı-birleşen davacının markalarına yaklaştırdığı, davalının bu şekildeki kullanımlarının, davacının markalarının tescilli olduğu emtia ve hizmet kapsamında olduğuna dair görüş bildirilmişse de, her davacı-karşı davalıların markasının da tescilli olması, bu kullanım şeklinin davalı-karşı davacının markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığının yargılama sonucunda belirleneceği, bu nedenle davacı-karşı davalıların markayı bu şekilde kullanmalarının yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın yerinde olduğu, ancak davalı-karşı davacının tescilli markasından kaynaklanan haklarının zarara uğrama ihtimalinin de mevcut olması nedeniyle, her iki tarafın da hak kaybına uğramaması için davacı-karşı davalılar tarafından teminat yatırılmasının hakkaniyete uygun olacağı sonucuna varılmakla, davacı-karşı davalıların ihtiyati tedbir kararına yaptıkları itirazın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Mahkememizin 08.09.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, davacı-birleşen davalı şirketlere ihtiyati tedbir kararının tefhim ya da tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde 6769 sayılı SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca 300.000,00 TL nakdi teminatı ya da kesin ve süresiz banka teminat mektubunu Mahkememize depo etmelerine, asıl ihtiyati tedbir kararı kaldırılmış olduğundan, davalı-karşı davacının ürünlerin toplatılmasına dair ek ihtiyati tedbir talebinin de reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkeme taleplerimiz ve bilirkişi raporları doğrultusunda 08.09.2022 tarihinde karar verdiğini, ancak daha tarafımızca kararın süresi içerisinde uygulanması talep tarihleri dahi dolmadan 20.09.2022 tarihli duruşmada söz konusu tedbir kararının kaldırılmasına karar verdiğini, Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporları ile haksız rekabetin tespit edildiğini ve müvekkilin zararının kısmen hesaplandığını, ancak davacı/karşı davalı söz konusu ürünleri serbestçe sattığını ve pazarlamasını halen gerçekleştirdiğini, gün geçtikçe müvekkilin zararının arttığını ve marka değerinin yok olduğunu, Nitekim 01/02/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda, davalı kullanımlarının davacının tescilli marka hakkına tecavüz koşullarını içerdiği yönünde görüş bildirildiğini, Davaya konu kısa dönemde vaki tecavüz sayesinde davacı/karşı davalının 10.351.762,83TL net kar elde ettiği de yine bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, gelinen ahvalde mahkemenin son teminatın arttırılması kararı ile ve 300.000TL gibi cüzi bir teminatla davacı/karşı davalı tecavüzüne ve kazançlarına devam etmekte, iddiasını ispat eden müvekkilimizin adalet duygusu sarsıldığını, HMK’nun 390/son maddesi lafzından hareketle ve bilirkişi raporlarıyla tedbir talep eden müvekkil davalı/karşı davacının davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek yükümlülüğünü yerine getirdiğini, İşbu sebeple mahkemenin 20.09.2022 tarihli kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini talep zarureti hasıl olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ve maddi manevi tazminat istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise, mahkemenin ihtiyati tedbire ilişkin 20/09/2022 tarihli ara kararının istinafıdır. İlk derece mahkemesinin 20/09/2022 tarihli ara kararı ile, “Davacı-birleşen davalı tarafın 08.09.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, – Mahkememizin 08/09/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, – Davacı-birleşen davalı şirketlere ihtiyati tedbir kararının tefhim ya da tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde 6769 sayılı SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca 300.000,00 TL nakdi teminatı ya da kesin ve süresiz banka teminat mektubunu Mahkememize depo etmelerine, -Kesin süre içerisinde teminatın depo edilmemesi halinde ihtiyati tedbir kararının ağırlaştırılacağının ihtarına.” karar verilmiştir. Karar davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece verilen 20.09.2022 tarihli ara kararın, HMK 396.maddesinde düzenlenen “Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması” niteliğinde olduğu, HMK 396/2 maddesinde “İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” hükmüne yer verildiği, HMK 394/4.maddesindeki, “İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.” düzenlemesi gereğince mahkemece verilen anılan kararın istinafı kabil olmadığı anlaşıldığından, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf isteminin usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı-karşı davacılar vekilinin istinaf talebinin USULDEN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı – karşı davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.22/12/2022