Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1747 E. 2023/1572 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1747 Esas
KARAR NO: 2023/1572 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2022
NUMARASI: 2020/16 E. – 2022/565 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacıya takip konusu parayı verdiğini ispatlamakla yükümlü olduğunu, davacı ile davalının hiçbir şekilde ticari faaliyetinin olmadığını, davacının davalıya ne alacağı ne de vereceğinin bulunmadığını, keza davalının ismini dahi davacı dava sebebi ile öğrenmiş olduğunu, davalı tarafından davacı aleyhinde 200.000,00 USD tutarlı senet üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacının süresi içinde senetteki borca ve imzaya itiraz ederek İstanbul Anadolu 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/113 Esas sayılı dosyası kapsamında yargılamaya başlanmış olup yargılama halen daha devam edildiğini, senet metni incelendiğinde vade tarihinin daha sonra doldurulduğunun görüldüğünü, bu durumun yazı karakterlerinden dahi anlaşıldığını, düzenleme tarihi ile vade tarihi arasındaki karakter farklarından anlaşıldığı üzere vade tarihi daha sonra yazıldığını, esasen davalının sunulan belgede görüldüğü üzere 2019/21694 Soruşturma numarası ile kendisi hakkında davacı tarafından bulunulan suç duyurusuna istinaden İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığında 02.04.2019 tarihinde verdiği ifadesinde takip dayanağı senede ilişkin, kendisinin davacıya 2009 yılında iki daire karşılığında 200.000,00 Dolar ve 200.000,00 Euro para ödediğini, ilgili ödemeler karşılığında iki adet senet aldığını ve davacı ile daha sonra daireler konusunda anlaşamaması nedeni ile iki senedi de icra yoluyla tahsil etmek amacıyla gerekli işlemleri yaptığını, ancak davacı ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişkinin hiç bir zaman kurulmadığını, bunun yanında senet üzerinde yer alan ve davacıya ait olduğu iddia olunan 2 (iki) adet imzaların dahi birbirinden farklı olduğu gözle görülür bir şekilde fark edildiğini, davalının yıllar öncesinde davacının çocuğunun okulunda müdür olarak çalıştığını, davacı tarafından okul ziyaret edildiğinde davalı okula kayıt evrakları diye davacıya bir takım evraklar imzalatıldığını ve davacıdan okul giderleri içinde bir miktar ödeme alındığını, bu kapsamda davacı tarafından kayıt evrakları imzalandığında, davalının işbu imzalardan faydalanmış olabileceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalının beyanları doğrultusunda senet dayanağı sözleşmenin varlığı kabul edilse dahi, vade tarihinin sonradan ve işbu sözleşmeye uygun olarak doldurulmadığını, 20.08.2009 düzenleme tarihli bir senedin 18.03.2016 tarihli vadesinin olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamındaki takibin tedbiren öncelikle teminatsız aksi takdirde uygun bir teminat karşılığında durdurulmasına, senette tahrifat yapıldığının tespitine, senette tahrifat yapıldığından bono vasfına haiz olmayan senet yönünden takibin iptaline, takip dayanağı senedin zamanaşımına uğramış olması ve diğer sebepler nedeniyle müvekkilin borcu bulunmadığının tespitine, davalıya herhangi bir ödeme yaparsa yaptığı ödemenin istirdatına, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, ancak bu deliller de senede karşı senetle ispat kuralı gereği yazılı olmak zorunda olduğunu, davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini, İstanbul Anadolu 16 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/113 Esas sayılı dosyasında senet üzerinde imza incelemesi yapıldığını ve bono üzerindeki imzanın davacıya ait çıktığını, ayrıca senedin sonradan oluşturulduğu vade eklendiği gibi iddialarının da ancak yazılı belge ile ispatlanabileceğini, her ne kadar davada ispat yükü davacı tarafta ise de davalının Savcılık aşamasındaki savunmaları doğrultusunda senedin dayanağının açıklandığını, davacı davalıdan işbu senet karşılığında 200.000 USD almış akabinde davalıyla yazılı protokol yaparak bu protokol kapsamında 200.000 Euro daha alarak 2 daire vereceğini taahhüt ettiğini, bu protokolün de davacının imzasını taşıdığını, ancak davacının davalıya taahhüdünü yerine getirmediğini ve 200.000 USD tutarlı senedi ödemediği gibi protokol gereği aldığı 200.00 Euro yu da iade etmediğini, mahkeme dosyasında yatan paranın davacıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini, ancak tedbir kararı için teminat belirlenmediğini, icra mahkemesince alınan bilirkişi raporunda imzanın davacıya ait çıktığını, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine, davacının %20 tazminat ödemesine hükmedilmesine, tedbir kararı için teminat taktirine, başkaca dava ve alacak hakları saklı olarak masraflarla vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2022 tarih ve 2020/16 Esas – 2022/565 Karar sayılı kararıyla; “…Yapılan yargılama sonucu davacı taraf her ne kadar dava konusu edilen İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı 20.08.2009 düzenleme tarihli 200.000,00 USD bedelli keşidecisi davacı … olan bono hakkında yazının ve imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesi ile menfi tespit talebinde bulunulmuş olsa bile dosya içerisine alınan 3.05.2021 tarihli Grafoloji Uzmanı raporu ile imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilmesi, yine bunu destekler şekilde 22.02.2022 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi uyarınca bahse konu bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilmesi nedeni ile menfi tespit ve istirdat taleplerinin reddi ile davacı tarafın kötü niyeti ispat edilemediğinden davalı lehine kötü niyet tazminatının reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemece sadece “Bono altındaki imzanın davacı …’nun eli ürünü olduğu” gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verildiğini, oysa sadece imza incelemesi yapılmamış, senet üzerinde tahrifat olup olmadığının da incelendiğini, nitekim tarafımızca dosyaya sunulan 28/06/2021 tarihli Adli Belge İnceleme ve Sahtecilik Uzmanı Prof Dr. … tarafından tanzim edilen Bilimsel Mütalaa’da senette tahrifat tespit edildikten sonra dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar verilmiş, 22/02/2022 tarihli Adli Tıp Kurum raporu ile suça konu bononun aslında “Kambiyo” vasfına haiz olmadığı, şüpheli tarafından tahrifat yapılmak suretiyle bono gibi gösterildiğinin ispata kavuştuğunu,Adli Tıp Raporu’nun Bulgular ve Sonuç başlığında yer alan 6.2. numaralı tespit aynen, “6.2. İnceleme konusu belgenin 3. satırında ”ÖDEYECEĞİM” ve ”ahzolunmuştur” ibareleri altında sırasıyla ”İLGİLİ şahsa” ve ”Ödenmiştir” yazılarının okunduğu, üzeri kapatıcı ile kapatılarak mevcut haline dönüştürülmüş olduğu,” şeklinde olduğunu,Adli Tıp Raporu’nun Bulgular ve Sonuç başlığında yer alan 6.3. numaralı tespit ise aynen, 6.3. İnceleme konusu belgede yer alan daktilo yazıları arasında kendi içinde hatve aralığı, yatay ve dikey diregetleri, harf ve vuruş özellikleri bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu yazıların sırası dahilinde yazılmamış, belgenin birden çok kez daktilo ile hazırlanmış olduğu,” şeklinde olduğunu,Mahkemece kurulan hükümde Adli Tıp Raporunda yapılan bu tespitler açıkça dikkate alınmadığını, üzerinde tahrifat yapılmış bononun bono vasfını yitirdiği dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Bu durumda Uyuşmazlığa temel teşkil eden bononun kayıtsız şartsız ödeme kaydı içermediği ve kambiyo senedi vasfına haiz olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı, İcra İflas Kanunu’nun 167.maddesinde bahsedilen belgelere dayanamayan İstanbul Anadolu İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyanın “kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla” takibe konu edilemeyeceği ve iptalinin gerektiği, Takibe konu senette soyut borç ikrarı manasına gelen bir ifade bulunmadığı ve tahrif edilen senet dışında taraflar arasındaki borç ilişkisinin davalı tarafça yazılı şekilde ispat edilemediği ortadayken sadece imza incelemesi gerekçe gösterilerek verilen karar hukuka ve usule aykırı olduğunu,Somut olayda bonoda tahrifat yapıldığı ve artık bono vasfını yitirdiği açıkça tespit edilmişken bu durumun hiç dikkate alınmaması kabul edilemez. Nitekim Türk Ticaret Kanunu’nun 776.maddesi b fıkrasında “b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini,” bononun kayıtsız şartsız ödeme vaadi içermesi gerektiği belirtilirken, 777. Maddesinde “…776 ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz…” denilmektedir. Huzurda bulunan hukuki uyuşmazlığa konu bonoda ise ilgili şahsa nakden ödenmiştir.” şeklindeki kaydın davalının kötüniyetli ve bilinçli tahrifatı ile “…ödeyeceğim nakden ahzolunmuştur…” şeklinde değiştirildiği tespit edilmiştir. Bu halde söz konusu senedin TTK. 776 ve 777. Maddeleri uyarınca bono niteliğine haiz olmadığını, Öte yandan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/21694 senette tahrifat yapıldığına kanaat getirilerek İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2022/409 E. Numaralı dosyası ile davalı hakkında “Resmi Belgede Sahtecilik Kamu Kurum ve Kuruluşları vb Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık” suçlarından kamu davası açıldığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesi tarafından, “… 3.05.2021 tarihli grafoloji uzmanı raporu ile imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilmesi, yine bunu destekler şekilde 22.02.2022 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi uyarınca bahse konu bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilmesi nedeni ile menfi tespit ve istirdat taleplerinin reddi ile davacı tarafın kötü niyeti ispat edilemediğinden davalı lehine kötü niyet tazminatının reddine.” karar verilmiştir.Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının takibe konu 20.08.2009 tanzim, 18.03.2016 vade tarihli ve 200.000,00 USD bedelli bononun keşideci-borçlusu olduğu, davacının bonodaki imzanın kendisine ait olmadığı ve bononun sahte olarak tanzim edildiğinden bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece grafolog bilirkişi ve Adli Tıp Kurumu raporları uyarınca bonodaki imzanın davacı eli ürünü olduğunun sabit olması gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüş ise de; davada davacının sadece imza inkarına dayanmayıp, “Davalı ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığı ve aralarında bono düzenlenmediği, bononun tahrifat suretiyle oluşturulduğu.” yönünde iddiaları yönünden de araştırma ve değerlendirme yapılması zorunludur. Zaten bu amaçla mahkemece davacı tarafından dosyaya sunulan 28.06.2021 tarihli uzman görüşünde belirtilen imza dışındaki sahtecilik tespitlerinin ciddi görülmesi üzerine dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne gönderildiği, Kurum tarafından düzenlenen 22.02.2022 tarihli raporda; “İnceleme konusu belgenin 3. satırında ”ÖDEYECEĞİM” ve ”ahzolunmuştur” ibareleri altında sırasıyla ”İLGİLİ şahsa” ve ”Ödenmiştir” yazılarının okunduğu, üzeri kapatıcı ile kapatılarak mevcut haline dönüştürülmüş olduğu; İnceleme konusu belgede yer alan daktilo yazıları arasında kendi içinde hatve aralığı, yatay ve dikey diregetleri, harf ve vuruş özellikleri bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu yazıların sırası dahilinde yazılmamış, belgenin birden çok kez daktilo ile hazırlanmış olduğu.” tespitlerine yer verildiği görülmüştür. Buna göre, daktilo ile düzenlenmiş ve üzerinde birçok kez eklemeler yapıldığı anlaşılan belgede daha önceden var olduğu tespit edilen “Ödenmiştir” ibaresinin üzerinin kapatılarak “Ödeyeceğim” ibaresinin yazıldığının sabit olması karşısında; belgenin “Ödenmiştir” kaydını içermesi, kayıtsız şartsız borç ikrarı içermemesi nedeniyle belgenin bono olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gözetilerek davanın kabulü gerekirken, mahkemece bonodaki açıklanan tahrifat ve sonuçları göz ardı edilerek sadece imza inkarına dayalı olarak sonuca gidilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2022 tarih ve 2020/16 Esas – 2022/565 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve takibin dayanağı olan 20/08/2009 tanzim, 18/03/2016 vade tarihli ve 200.000,00 USD bedelli bono kapsamında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 3 Davacının talebi olmadığından kötü niyet tazminatı konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken 84.532,48 TL nispi harçtan, peşin alınan 21.133,13 TL harcın mahsubu ile bakiye 63.399,35 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, b-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 21.133,13 TL peşin harç, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 264,50 TL (posta-teb.müz.) gideri olmak üzere toplam 21.952,03 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden AAÜT uyarınca 166.123,16-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ç-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmamış olup bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,5-İstinaf yargılama giderleri olarak;a-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, b-Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 85,00 TL (posta-teb.müz.) gideri olmak üzere toplam 305,70 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,6-Gerek ilk derece gerekse istinaf yargılaması yönünden artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.