Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1674 E. 2022/2079 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1674 Esas
KARAR NO: 2022/2079 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2022
NUMARASI: 2020/487 E. – 2022/501 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 2012-2015 yılları arasında toplam bedeli KDV hariç 2.824.219,00 TL ticaret yapıldığını, 2015 yılı ortalarına gelindiğinde davalı şirket yetkilisi …’ın, müvekkili şirket yetkilisi …’yi arayarak müvekkili şirketten almış olduğu bazı malzemelerin müvekkili firma elemanı ve kendi satın alma elemanı olan kişiler tarafından piyasaya bilgisi haricinde satıldığını söylediğini, Davalı şirket satın almacısı … adlı şahsın müvekkil şirket elemanı …’ı kandırarak piyasaya taraf şirketlerin bilgileri haricinde mal satıldığını, bu usulsüz satıştan elde edilen gelirin … tarafından davalı şirket çalışanı … hesabına gönderdiğini, kendisinin de bir komisyon aldığını müvekkili şirket tarafından daha sonrasında öğrenildiğini, akabinde davalı şirket yetkilisi, şirketinin zararı olduğundan bahisle müvekkili şirket yetkilisi arayarak zararlarının tazminini için toplantı talep ettiği, hatta bunun için de aynı sektörde ticari faliyette bulunan … A.ş yetkilisi …’ı vasıta kıldığını, …’ın şirketinde yapılan toplantıda -mali ve hukuk müşavirlerinin de katıldığı- zararlarının ne şekilde tazmin edileceği konusunda ikinci bir toplantı yapılmasına karar verildiğini, Daha sonra yapılan ikinci toplantıda sözlü olarak 450.000,00 TL davalı şirketin zararlarının karşılanacağı kararlaştırıldığını, ancak aynı günün akşamı aracı …’ın da onayıyla 450.000,00 TL’nin ödenmesine karar verildiğini, buna istinaden davalı şirket yetkilisi müvekkil şirket yetkilisini arayarak anlaşılan miktarın zararını karşılamayacağını, ikinci bir toplantıya gelmediğiniz takdirde “benim çevrem çok geniş,gerekirse yarın … Tv kanallarını oraya dayarım, piyasada size iş yaptırmam, sizi dolandırıcı gibi lanse ederim” şeklinde beyanlarda bulunduğunu, o dönem müvekkili şirketin piyasadaki itibarı ve kredibilitesi sarsılacağı korkusuyla müvekkili şirket tarafından ikinci toplantıya gidildiğini, bu toplantıya ise ilk toplantıda aracı olan …’ın katılmaktan imtina ettiğini, 28.04.2015 tarihinde yapılan toplantıda çeşitli bahanelerle zararın 938.744,00 TL olduğu ve bu rakamın 2016 Ocak ayından başlanarak 25.000,00 TL’er halinde ödeneceği kararlaştırıldığını, aradan belli bir süre geçtikten sonra davalı şirket yetkilisinin müvekkili şirket yetkilisini tekrar arayarak , ilk protokolü kabul etmediğini, zararının çok daha fazla olduğunu ve bu zararların dolar bazında karşılanması gerektiğini , bu şekilde rakamında 1.960.000,00 TL olduğunu söyleyerek ödemelerin yapılmasını istediğini, sonrasında davalının, yapılan ikinci toplantıda taraflar arasındaki imzalı ve halen ellerinde olan ilk protokolü geçerli saymadığını söyleyerek yine geçmiş tarih olan ilk protokol tarihi 28.04.2015 tarihini yazmak suretiyle el yazılı ikinci bir protokolü müvekkilini aynı tehdit ve şantajla imzaya zorladığını, söz konusu bu ikinci protokol gereği toplamda 2.200.000,00 TL bedelli 50 adet çekin müvekkili şirket tarafından keşide edilip davalı şirkete teslim edildiğini, yine bu çeklere karşılık müvekkili tarafından teminat adı altında 2.200.000,00 TL bedelli senetler de verildiğini, sonrasında söz konusu malları piyasada satın alan … isimli şahsı da davalı şirket yetkilisi aynı şekilde tehdit ederek elinden taşınmazını aldığını ve üzerine de bir takım senetler aldığını, bununla ilgili de …’nın 2015 yılında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, Savcılık da olayın mali boyutunun tespiti için Beyoğlu Vergi Dairesine ihbarda bulunduğunu, akabinde Beyoğlu Vergi Dairesi tarafından tarafların ticari defterlerinin incelendiğini, ayrıca şirket yetkililerinin müfettişler tarafından bilgilerine başvurularak rapor tanzim edildiğini, bu raporda , davalı şirket yetkilisi zararının 30.000,00 TL olduğunu beyan ettiğini, Maliyenin de ilgili kişilere ceza kestiğini, Davalı şirket yetkilisi tarafından korkutma ve bir takım asılsız isnatlarla alınan çeklerden dolayı özünde müvekkillerinin böyle bir borcu olmadığını, özellikle davalı tarafından devletin resmi makamlarına yapmış olduğu ikrarlarda gerçek zararının 30 bin lira olduğu da beyan edildiğini, özellikle davalının yukarıda ismi zikredilen ve adli kayıtlarda kaydı bulunan … içinde aynı yöntemlerle kendisinden kambiyo evrakları aldığı hatta evinin tapusunu aldığı sonrasında ise yapılan suç duyurusuyla olayın adli makamlara intikal ettiği gerçeği karşısında müvekkilinin ticari itibar uğruna altından kalkılması güç bir duruma düştüğü yapılan yargılamayla ve bu davanın akabinde yapacakları suç duyurusuyla ortaya çıkacağını, Davalı en son İstanbul … icra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla iki adet çeki icraya koyduğunu ve aynı zamanda bu çeklerle ilgili İstanbul 14. İcra Ceza Mahkemesinin 2019/748 no’lu dosyasıyla da şikayette bulunulduğunu, müvekkilinin söz konusu davalıya bu miktarda bir borcu olmadığı gibi davalının da böyle bir zararı söz konusu olmadığını beyanla; öncelikle Teminatsız olarak söz konusu takibin durdurulması, Davanın kabulü ile icra takip dosyasının müstenidi olan çeklerden dolayı davacının borçlu olmadığının tesbiti ile yargılama giderleri ücreti vekaletin davalı üzerine yükletilmesi ve kötü niyetli takip için yüzde 20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı nezdinde korkutmaya ilişkin kanuni unsurların oluşmadığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, borcun ödenmesine ilişkin senet düzenlenmesinin tehditle senedin düzenlediği sonucunu doğurmayacağını, davacıların var olan borcun ödenmesi kapsamında senet düzenlediklerini, taraflar arasında düzenlenen protokolde tarafların hür ve özgür iradesiyle imzalandığını, davacının müvekkiline borcu olduğu fatura, ticari defter kayıtlarından açıkca anlaşıldığını, dava konusuna ilişkin açılan soruşturma dosyasında takipsizlik kararı verildiğini beyanla; davacının tedbir talebinin reddine, davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarihli 2020/47E.- 2020/130 K. sayılı kararıyla; davanın arabulucuya başvurulmadan doğrudan açıldığı gerekçesiyle; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dairemizin 13/07/2020 tarihli 2020/1266 Esas-2020/1275 Karar sayılı kararıyla; menfi tespit davalarında bir miktar paranın ödenmesi istemi bulunmadığından, alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden, davacının arabulucuya başvuru zorunluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2022 tarihli 2020/487E.- 2022/501 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, dinlenen tanıklar ve bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının bononun zor ve tehdit ile alındığını kanıtlayamamış olduğu iddialarının soyut bir iddia olarak kaldığı ve davacının iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamış bulunduğu” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dava dilekçesini iddialarını tekrar ederek, huzurdaki davada, protokollerin tehdit ve şantajla imzalatıldığını tespit amaçlı açıldığını, tanık anlatımlarının iddialarını desteklediğini, mahkemece davanın reddinin hatalı olduğunu.-Olaya bizzat şahit olan …’in beyanında; “Ben … Elektrikte sevkiyat kısmında çalışıyorum, davalı tarafa malzeme gönderirdik, daha sonra davalı taraf malzemelerin çalındığını ve zarara uğradığından senet vermemizi istediler, … sahibinin ismini hatırlamıyorum, … Elektrik şirketinin patronları olan … ve …’e hitaben çek yada senedi verin benim ticari çevrem çoktur, sizin ticari hayatınızı bitiririm, dedi bende o esnada orada bulunuyordum, ilk etapta senet aldılar, sonra çekle senedi değiştirmek istediler ve senedi vermediler, çek de senette onlarda kaldı.” dediğini, müvekkili şirketin yetkililerinin ticari hayatlarının bitirileceğinden bahisle maruz kaldıkları bu durumun tehdit niteliğini taşıdığını ve bizzat şirkete yönelik bir zarar verileceği korkusunun tehditin oluşması için gereken kanundaki unsurlara uyar nitelikte olduğunu. -Tanık …’ın olay anında bizzat orada bulunmasa da şirketin muhasebe kısmında çalıştığı için yapılan ödemelerden ve verilen çeklerden, senetlerden haberdar olduğunu, beyanında “Ben … Elektrik’te ön muhasebe bölümünde çalışıyorum, tehdit durumuna bizzat şahit olmadım, ancak ben şirketin sahiplerine neden senet verdiniz diye sorduğumda kendileri bana bu senedi verme sebebimiz piyasada ticari itibarımızı kötüleyeceklerini söylemeleri sebebiyle olduğunu söylediler.” dediğini, tanık anlatımlarıyla beraber müvekkili şirket yetkililerinin tehdit ile protokolleri imzaladığının ispatlandığını, mahkemenin eksik inceleme ile davanın reddine karar verdiğini. -Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ihtimaller dahilinde tespit yapıldığını, kesin bir sonuca dayanılmadığını, tehdit olgusunun ispatına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davacı iddialarının doğru olmadığının, müvekkili şirket yetkilisi hakkında yapılan suç duyurusu, gerekse tanık beyanları ile ortaya konduğunu, davacı tanıklarının davacı şirket ortakları … ve …’in müvekkili şirkete gelip gitmelerinde yanında olmayıp görgü ve bilgiye dayalı bilgilerinin olmadığını, olayın merkezinde bulunan davacı çalışanı …’ın ifadesinde hiçbir tehdit ve baskı olmadığını, olaya ilişkin ayrıntılara yer verdiğini, “Mağdurun bir senedi vermeğe mecbur edilmesi suretiyle yağma” suçundan yapılan suç duyurusunda İstanbul C.Başsavcılığınca 16/03/2022 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporunda davacının müvekkiline borçlu olduğunun ortaya konulduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … Dış Tic. Ltd. Şti. Aleyhine 31/07/2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli, 31/08/2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli 2 adet çeke ilişkin olarak toplamda 108.673,30 TL alacağın tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı anlaşılmıştır. ***… adına …, … Dış Tic. Ltd. Şti. adına … tarafından 28/04/2015 tarihinde imzalanan ‘Bir tarafta, … Tic.Ltd.Şti.nin (bundan sonra sadece … olarak bahsedilecektir), diğer tarafta … Dış.Tic.Ltd.Şti. ve yetkilileri … ile … (bundan sonra … olarak bahsedilecektir), … şirketler gurubunda her iki tarafın çalışanlarının da karıştığı yolsuzluk olayında …’nın zararı konusunda şimdilik aşağıdaki hususlarda mutabakata varmışlardır. Taraflar biraraya toplanma suretiyle özgür iradeleri ile baskı altında olmaksızın işbu protokolü akdetmişlerdir; Şirket yetkililerince yapılan araştırmalar sonucunda, fiyat farkı ve sair nedenlerle … – …’nın bilgisi haricinde fiyat farkı yansıttığından dolayı, …, …’na 634.800TL. (KDV dahil) AltıyüzotuzdörtbinsekizyüzTürk Lirası) fiyat farkı faturası kesecektir. …’ya, … tarafından kesilen ve fakat teslim edilmeyen ürünler ile ilgili olarak …’nın …’na verdiği Ççeklerin akıbeti araştırılıp şayet bunlara ilişkin çekler …’na giriş yapıldı ise, … 188.156TL KDV tutarındaki bedelsiz faturanın da geri ödemesini …’ya yapacaktır. Ancak bu ödeme verilen senetlerin sonuna ilave edilmek suretiyle yapılacaktır (… buna ilişkin senet verecektir). …, …’na 303.944TL. (KDV dahil) iade mal faturası kesecektir. Yukarıda açıklandığı şekilde, …’ndan kaynaklı, …’ya gelen toplam zarar 938.744 TL’yi (dokuzyüzotuzsekizbinyediyüzkırkdörtTürkLirası), 2016 Ocak ayından başlamak üzere ayda 25.000TL.(yirmibeşbinTürkLlİrası) —olarak ödemeyi Kabul ve taahhüt eder. Buna İlişkin olarak …, …’ya senet verecektir. Bu senetlere ve işbu protokole …’nun yetkilileri … ve … müteselsil kefil olmayı Kabul ve taahhüt ederler. Toplam 6 maddelik uzlaşma metninden ve 1. sahifeden oluşan iş bu tutanak taraflarca birlikte imza altına alınmıştır.’ şeklinde protokol düzenlenmiş olduğu görülmüştür. ***… adına …, … Dış Tic. Ltd. Şti. adına … ve … Tarafından 20/05/2015 Tarihinde İmzalanan ‘Bir tarafta, … Tic.Ltd.Şti. (bundan sonra sadece … olarak bahsedilecektir), diğer tarafta … Dış.Tic.Ltd.Şti. ve yetkilileri … ile … (bundan sonra … olarak bahsedilecektir), … şirketler gurubunda yaşanan, her iki tarafın çalışanlarının da karıştığı yolsuzluk olayında, …’nın zararı konusunda şimdilik 28.04.2015 tarihli protokole ek olarak aşağıdaki hususlarda mutabakata varmışlardır. Taraflar bir arada toplanmak suretiyle özgür iradeleri ile baskı altında olmaksızın işbu ek protokolü akdetmişlerdir;28.04.2015 tarihli protokolden sonra yapılan Araştırmalar sonrasında; …’ndan kaynaklı olarak …’ya gelen toplam zararın KDV dahil 2.200.000TL. (ikimiIyonikiyüzbinTürkLirası) olduğu konusunda taraflar mutabakata varmışladır. … bir miktar ödemeyi iş bu protokolün 3. maddesinde belirtilen şekilde …’ya yapacaktır. 22.04.2015 tarihinde yapılan mesafeli satış ve sipariş sözleşmesi, tarafların çalışanlarının karıştığı yolsuzluk olayı nedeniyle meydana gelen muhasebesel sıkıntıların resmi kayıtlarda düzeltilmesi/muhasebesel kayıtların düzeltilmesi amaçlı düzenlenmiştir. Gerçek borç-alacak ilişkisinde taraflar arasında iş bu protokol esas alınacaktır. …, 22.04.2015 tarihli mesafeli ve sipariş sözleşmesine dayalı olarak herhangi bir hak veya talepte bulunmayacağını, açıklanan nedenden dolayı, bilmekte ve kabul etmektedir. … tarafından; tarafların üzerinde Anlaştığı aşağıda dökümü olan ödeme planına uygun olarak çekler düzenlenerek …’ya teslim edilecek, bu çeklere teminat olarak yine … tarafından teminat senetleri verilecek, ödenen her çek sonrası ödenen çeke ait olan teminat senedi … tarafından …’na iade edilecektir” şeklinde protokol düzenlenmiş olduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 12/08/2021 tarihli raporda; davacı ile davalı arasında 2012 yılında başlamış ve 01.04.2015 tarihine kadar her iki şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olan alış/satış faturaları ile yapılan ödemelerin uyumlu olduğu ve 01.04.2015 tarihi ile davacının, davalıdan 74.835,00 TL alacağının her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirketin davacı … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı Dosyası ile 01.09.2019 tarihinde başlatmış olduğu kambiyo senetlerine özgü takipte 31.07.2019 keşide tarihli 50.000 TL bedelli … seri numaralı 31.08.2019 keşide tarihli 50.000 TL bedelli … seri numaralı çeklerin tahsilini talep ettiği, borçlu davacı … şirketinin 21.01.2020 tarihinde çeklerle ilgili borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası ikame ettiği, davacı … şirketinin ticari defterlerinde davalı şirkete 28.04.2015 tarihli protokol öncesi herhangi borcunun gözükmediği gibi 74.835,00 TL alacağının gözüktüğü, buna ilişkin davalıya ait ticari defterlerde 01.04.2015 tarihi ile davacıya 74.835,00 TL borçlu olduğu, taraflar arasında 28.04. 2015 tarihli protokol ile davacı … şirketinin davalı … şirketine dava konusu 2 adet çekinde bulunduğu 50 adet toplam 2.200.000,00 TL bedelli çek ve bu çeklerin teminatı olarakta 56 adet toplam 2.200.000,00TL bedelli bono verildiği ve yapılan incelemede davacının, davalıya yapılan protokoller gereği borçlu olabileceği, davacının bu çekleri davalıya tehdit, korkutma ve/veya bir takım vb. asılsız isnatlara istinaden verildiğine dair yegane karar merciinin mahkeme olabileceği beyan edilmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 16/11/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; Taraflar arasında yapılan protokollerin hüküm altına alınması ile davalı tarafından, davacıya 531.762,00 TL tutarlı iade faturası kesildiği, ancak kesilen bu faturaların davacıya ait ticari defterlerde tarafına ibraz edilen 31.03.2015 tarihli cari hesap dökümünde kayıtlı olmadıklarının belirlendiğini, Beyoğlu Vergi Dairesi … LTD.ŞTİ. BA-BS beyanname kayıtlarında davacının, davalıdan 2015 yılı içerisinde 29 adet fatura ile KDV hariç 456.872,00 TL bedelli mal/hizmet alımı yaptığını vergi dairesine beyan ettiği, Davacıya ait BA-BS formlarının incelenmesinde davacının tüm alım, satım beyanlarının davalı beyanları ile birebir uyuştuğundan davacının, davalıya protokoller hariç, iade faturaları ve/veya satış faturaları nedeniyle davaya konu iki çek nedeniyle borçlu olacağının bildirdiği görülmüştür. Davacı tanığı … beyanında; “Ben … Elektrikte sevkiyat kısmında çalışıyorum, davalı tarafa malzeme gönderirdik, daha sonra davalı taraf malzemelerin çalındığını ve zarara uğradığından senet vermemizi istediler, … sahibinin ismini hatırlamıyorum, … şirketinin patronları olan … ve …’e hitaber çek yada senedi verin benim ticari çevrem çoktur, sizin ticari hayatınızı bitiririm, dedi bende o esnada orada bulunuyordum, ilk etapta senet aldılar, sonra çekle senedi değiştirmek istediler ve senedi vermediler, çek de senette onlarda kaldı.” şeklinde tanıklık beyanında bulunduğu, Davacı tanığı … beyanında, “Ben … Elektrik’te ön muhasebe bölümünde çalışıyorum, tehdit durumuna bizzat şahit olmadım, ancak ben şirketin sahiplerine neden senet verdiniz diye sorduğumda kendileri bana bu senedi verme sebebimiz piyasada ticari itibarımızı kötüleyeceklerini söylemeleri sebebiyle olduğunu söylediler.” şeklinde tanıklık beyanında bulunduğu, Davacı tanığı … beyanında “16 yıldır ben … Elektrikte çalıştım, pazarlama bölümündeydim, …’ya ben bakmadım, benim senet hakkında bilgim yoktur, tehdit durumundan da haberim yoktur, sonradan duydum, ben sadece bu şirketten zarar görüldüğünü biliyorum.” şeklinde tanıklık beyanında bulunduğu, anlaşılmıştır. İSTANBUL CBS 2021/47133 Soruşturma sayılı dosyasının örneğinin dosya içeresinde bulunduğu, müştekiler … ve … tarafından, davalı şirket yetkilisi … hakkında “Mağdurun Bir Senedi Vermeğe Mecbur Edilmesi Suretiyle Yağma” suçundan yapılan şikayet üzerine savcılığın tanık …’ın anlatımlarında, müştekilerin 2015 yılında dolandırıcılık konusundan doğan bütün zararlarını karşılayacaklarını belirtmiş olmasına rağmen karşılamadıklarını, şüphelinin mağdur edildiğini, fiziksel tehdit ve baskı altında bulunmaksızın hareket ettikleri gerekçesiyle, 16/03/2022 tarihli 2022/34868 sayılı kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.Savcılık soruşturma evrakı içeriğinde …’ın da ifade tutanağının bulunduğu anlaşılmıştır. … ve … tarafından, “dolandırıcılık ve yağma” suçundan yapılan şikayet üzerine, … hakkında İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2015/45530 Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığı, Savcılığın 29/04/2015 tarihli 2015/38766 sayılı kararıyla, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, takipsizlik kararına müştekiler tarafından itiraz edildiği, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/2704 D.İş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan …’ın müştekisi olduğu İstanbul C.Başsavcılığının 2015/59509 sayılı soruşturma dosyasına Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce düzenlenen fezleke içeriğinde yer verilen ifadelerden; davacı çalışanı … ve davalı çalışanı …’ın, davacı şirketten davalı şirkete faturalandırılan malları, …’nın … isimli firmasına ucuza satarak nakde dönüştürdüklerini beyan ettikleri anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: İcra takibinden sonra açılan çeke dayalı menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesince, davacı tarafça tehdit ve şantaj iddiasının ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunda, davacı tanıklarının beyanları ile, takibe konu çeklerin tehdit ve şantajla alındığının ispatlandığı ileri sürülmüşse de,davacı tanığı …’in; “… Elektrik şirketinin patronları olan … ve …’e hitaben çek yada senedi verin benim ticari çevrem çoktur, sizin ticari hayatınızı bitiririm, dediğine” yönelik ifadesi ile yine davacı çalışanı olan …’ın; “… tehdit durumuna bizzat şahit olmadım, ancak ben şirketin sahiplerine neden senet verdiniz diye sorduğumda kendileri bana bu senedi verme sebebimiz piyasada ticari itibarımızı kötüleyeceklerini söylemeleri sebebiyle olduğunu söylediler.” şeklindeki ifadesi tek başına davaya konu çeklerin tehdit ve şantajla alındığını göstermemektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/47133 Soruşturma sayılı dosyasında, takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde ve yargılama sırasında, davalı şirket yetkilisinin aynı şekilde … hakkında da tehdit ve şantajla senet imzalattığını ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da; İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2015/45530 Soruşturma sayılı dosyasında takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan protokol içerikleri ve beyanlardan, davacı şirket çalışanı ve davalı şirket çalışanının usulsüz işlemleri ile davalı şirketin zarara uğradığı, taraflarca 28/04/2015 tarihli ilk protokolde şimdilik zararın 938.744 TL olduğunun kabul edildiği ve 2016 yılı Ocak ayından başlayacak 25.000 TL bedelli senetlerle ödemeyi kabul ve taahhüt ettikleri, taraflarca daha sonra yapılan protokolde, bu zararın 28/04/2015 tarihli EK Protokol’de 2.200.000 TL olarak taraflarca kabul edilerek zararın ödenmesi için çekler ve teminat senetleri verildiği, davaya ve takibe konu 31/07/2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli, 31/08/2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli 2 adet çekin de bu protokol kapsamında davacı tarafça davalıya verildiğinin anlaşıldığı, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde protokolün de tehdit ve şantajla imzalatıldığını ileri sürmüşse de, protokolün irade sakatlığı nedeniyle iptalinin bu davanın konusu olmadığının anlaşıldığı, davacı şirket yetkilileri tarafından yapılan şikayet üzerine, İSTANBUL CBS 2021/47133 Soruşturma sayılı dosyasında, 16/03/2022 tarihli 2022/34868 sayılı kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacı tarafça çeklerin, şirket yetkililerinin iradelerinin sakatlanarak imzalatıldığına yönelik iddianın ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken harç peşin alınmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.