Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1667 E. 2022/2052 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1667 Esas
KARAR NO: 2022/2052
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/183
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ: İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRİN KABULÜ KARARI: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/183 esas sayılı dosyasında verilen 18/05/2022 tarihli ara karar ile; “Somut olayda; davacının senetteki imzayı inkar ettiği ve takibin durdurumasını talep ettiği, HMK’nun 209/1 hükmüne göre adi senetteki imzanın inkarı halinde bu konuda karar verilinceye kadar o senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı belirtildiğinden, her ne kadar İİK’nın 72. Maddesi özel hüküm kapsamında olsa da 6100 Sayılı HMK genel kanun olsa da sonraki kanun olduğu, senetteki imzanın inkar edilmiş olması ve dosyadaki deliller gözetildiğinde takibin durdurulması talebinin kabulüne” karar verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ: Davalı vekili tedbire itiraz dilekçesinde: İİK madde 72’de “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, ancak, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceğini, davacı- borçlu tarafın icra takibinden sonra huzurdaki davayı açtığını, takibin durdurulması kararının kanuna aykırı olduğunu, davacı yönünden takibe ilişkin karar verilmesi; takipteki diğer borçlu yönünden takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, icra takibinin diğer borçlu yönünden devamına ilişkin karar verilmesinin gerektiğini, davacı- borçlu tarafın bir çok farklı imzasının olduğunu, kötü niyetli olan davacı tarafın hali hazırda maaşında bulunan haciz sebebiyle tahsil edilen paranın icra kasasında bekletilmesi ve huzurdaki davanın müvekkili lehine sonuçlanması durumunda müvekkiline ödenmesini, icra takibinin devamını, mahkeme aksi kanaatte ise takibin diğer borçlu yönünden devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARINA İTİRAZIN REDDİ KARARI: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/183 esas sayılı dosyasında verilen 07/07/2022 tarihli ara karar ile; “Mahkememizinn 18/05/2022 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir talep edenin HMK 390/3 maddesindeki yaklaşık ispat koşulunu yerine getirdiği gözetilerek ihtiyati tedbir isteminin kabulüne ilişkin ara karar kurulduğu, HMK’nın 390/2 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının tarafların yokluğunda verilebileceği, her ne kadar davalı vekili takipten sonra açılan menfi tespit davalarında takibin durdurulamayacağını iddia etmiş olsa da HMK’nun 209/1 hükmüne göre adi senetteki imzanın veya yazının inkarı halinde bu konuda karar verilinceye kadar o senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı, senetteki imzanın inkar edilmiş olması ve dava dilekçesinin ekinde sunulan deliller gözetildiğinde ihtiyati tedbirin kaldırılmasını gerektiren bir durumun mevcut olmadığı, Mahkememizce davacı tarafından sunulan ve az yukarıda bahsedilen delillerin HMK’nın 389 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir vermek için yeterli görüldüğü, bu kapsamda, tarafların ileride zarar görmelerine meydan verilmemesi bakımından ihtiyati tedbir kararının verildiği; kararın verilme tarihinden sonra değişen yeni koşul da bulunmadığı görülmekle; davalı/ihtiyati tedbire itiraz eden vekilinin yerinde görülmeyen talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Davalı- borçlu taraf icra takibinden sonra huzurdaki davayı açtığını, işbu sebeple takibin durdurulması kararınun kanuna aykırı olduğunu; ilgili icra dosyasındaki maaş haczinin devamı ile ilgili kesintilerin icra dosyasına yatırılması ve bu ödemelerin dava sonuçlanıncaya kadar icra kasasında tutulması ile alacaklı tarafa ödenmemesi yönünde karar verilmesi gerektiğini, İİK’nın 72.maddesi dikkate alındığında yalnızca davacı yönünden takibe ilişkin karar verilmesi; takipteki diğer borçlu yönünden takibin devamına karar verilmesi gerektiğin, bu sebeple ilgili icra takibinin diğer borçlu yönünden devamına ilişkin karar verilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…davacının senetteki imzayı inkar ettiği ve takibin durdurumasını talep ettiği, HMK’nun 209/1 hükmüne göre adi senetteki imzanın inkarı halinde bu konuda karar verilinceye kadar o senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı belirtildiğinden, her ne kadar İİK’nın 72. Maddesi özel hüküm kapsamında olsa da 6100 Sayılı HMK genel kanun olsa da sonraki kanun olduğu, senetteki imzanın inkar edilmiş olması ve dosyadaki deliller gözetildiğinde takibin durdurulması talebinin kabulüne” karar verilmiş; ihtiyati tedbir kararına davalı vekili tarafından yapılan itiraz mahkemece aynı gerekçelerle reddedilmiştir. Karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İİK m72/3 maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı tarafça somut olayda HMK’nun 209.maddesi uyarınca karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ve mahkemece bu madde uyarınca takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de; bononun sahteliğinin iddia edilmesi HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Somut olay ve dosya kapsamına göre, HMK.209 maddesi gereğince tedbir kararı verilmesini gerektirecek herhangi bir imza incelemesi içeren bilirkişi raporu bulunmadığı gibi ceza soruşturması ya da bir ceza davasının da bulunmadığı, mevcut delil durumu gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan davalı vekilinin isteminin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İlk derece mahkemesinin 07/07/2022 tarihli ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine dair kararının kaldırılarak, davalının ihtiyati tedbire yönelik itirazının KABULÜNE, 3-Mahkemece verilmiş olan 18/05/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.07/12/2022