Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/163 E. 2022/428 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/163 Esas
KARAR NO: 2022/428
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/100
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 16/03/2020 tarihli dava dilekçesi ile, müvekkilinin 2012 yılından beri … markasını kullandığını ve bu markanın tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, ayrıca … esas unsurlu birçok markasının bulunduğunu, davalının ise “…” ibareli markayı adına tescil ettirdiğini bu tescilin kötü niyetli olduğunu belirterek davalıya ait markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ve ayrıca davanın etkinliğini temin etmek amacıyla, davalı şirkete ait … tescil nolu markanın, 3. Kişilere devrinin önlenmesi hususunda TPMK kaydına teminatsız olarak tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 17/03/2020 tarihinde tedbir talebinin kabulüne, dava konusu markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemece 29/09/2020 tarihinde duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda ihtiyati tedbirin mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden verildiği, tedbir kararının davalının ticari faaliyetini engellemediği gerekçeleriyle ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin UYAP sisteminden verdiği 15/06/2021 tarihli dilekçesi ile, müvekkili markasına bir müşteri bulunduğu ve markanın devri için ciddi bir gelişme yaşandığını belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istediği görülmüştür. Mahkemece 14/09/2021 tarihli duruşmada verilen ara karar uyarınca celse arasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, “dava dışı … Firması tarafından davalı şirkete ortaklık teklifinde bulunulduğunu. Bu bakımdan markanın devri için ciddi bir gelişme yaşandığını, marka üzerine konulan tedbirin kaldırılmasını, marka sahibi değilse dahi yeni hak sahibi bakımından davanın kaldığı yerden devam edeceğini belirterek mahkememizce davalı markası üzerine konulan 17/03/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının Kaldırılmasını talep ettiği, mahkememizce yapılan incelemede, dava dışı … firması tarafından davalı şirkete ortaklık teklifinde bulunulduğunun davalı vekili tarafından sunulan belge ile anlaşıldığı, bu bakımdan davalı markası üzerine konulan tedbir nedeni ile dava dışı … firmasının tekliften vazgeçebileceği ve bu yönü ile davalının zarara uğrayabileceği bu bakımdan yargılamanın geldiği aşamada dikkate alınarak talebin kabulü ile, … numaralı marka üzerine konulan İhtiyati tedbirin kaldırılmasına, bu hususda TPMK’ya müzekkere yazılmasına” karar verilmiş, işbu karara davacı vekilince itiraz edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin itirazı üzerine Mahkemece, toplanan delillere göre 03/11/2021 tarihli duruşmalı inceleme sonunda; “İddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkememizce dava konusu … numaralı marka üzerine konulan ihtiyati tedbirin davalı tarafından markanın devri ile ilgili ciddi girişimleri olması, tedbirin devamı halinde davalının zarar göreceği ihtimaline karşılık mahkememizin 14/09/2021 tarihli ara kararı ile kaldırıldığı, davacı tarafından tedbirin kaldırılma kararına yönelik itirazda bulunmuş ise de, dava marka hükümsüzlüğüne ilişkin olup, markanın devri halinde dahi devralan ile davaya devam olunabileceği, markaya konulan tedbirin devamı halinde davalının bundan olumsuz şekilde maddi olarak etkilenebileceği yönünde kanaat oluştuğundan mahkememizin 14/09/2021 tarihli kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından itirazın reddine karar vermek gerektiği” gerekçeleriyle davacı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş, davacı vekili bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin 14/09/2021 tarihli ara kararla davalı tarafın itirazını kabul ettiğini ve ihtiyati tedbiri kaldırdığını, davacı taraf olarak yaptıkları itirazın ise reddedildiğini, davalının markanın devri için ciddi bir teklif olduğunu belirterek üzerinde imza dahi olmayan bir pdf sunduğunu, bu teklif metninin davalı firmadan markanın devralanmasına ilişkin değil, davalının hisselerinin satın alınmasına ilişkin olduğunu, dolayısıyla ortada marka devrine yönelik ciddi bir teklif bulunmadığını, kaldı ki marka üzerinde bulunan tedbir kararının ortaklık ilişkisini etkileyecek olduğunun kabul edilemez olduğunu, zira davalı firmanın hissesini devralmak isteyen tarafın davalı firmaya ait markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli olarak birden fazla devam ettiğinden haberdar olmadan bu devri gerçekleştirmesinin beklenemeyeceğini, bu sebeple tedbirin kaldırılmasını yargılamayı sürüncemede bırakacağını belirterek kararın kaldırılmasını ve devrin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. 21/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı markaları “…” ibareli markanın kullanımının davalı taraf markası “…”markasından farklı sektörlerde tanındığı ve kullanıldığı. Davacı markasının tanındığı şekil ve sektörde Davalı tarafından kullanılmadığı, Davalı kullanımının karışıklık ve iltibas yaratacak derecede benzer olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır. 14/12/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacı markaları “…” ibareli markanın kullanımının davalı taraf markası “…” markasından farklı sektörlerde tanındığı ve kullanıldığı, davacı markasının tanındığı şekil ve sektörde davalı tarafından kullanılmadığı, davalı kullanımının karışıklık ve iltibas yaratacak derecede benzer olmadığı, seri marka izlenimi yaratmadığı” yolunda görüş bildirmiştir. Davacıya ait … tescil numaralı … ibareli markanın 21/03/2016 da 4,11 ve 37.sınıflarda tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalıya ait 2… numaralı … marka başvuru kaydının 12,18 ve 28.sınıflarda başvuru kaydının yapıldığı, marka başvurusunun halen geçerliliğini koruduğu, marka dosyasında herhangi bir devir kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbirin kaldırılması kararına yapılan itirazın reddi kararına yöneliktir. Mahkemece başlangıçta dava konusu markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verildiği, davalı vekilinin itirazı üzerine bu itirazın reddedildiği, daha sonra davalı vekilinin müvekkilinin markasına müşteri bulunduğu gerekçesiyle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istediği, mahkemenin de bu talebi yerinde görerek ihtiyati tedbir talebini kaldırdığı, işbu karara karşı ise davacı vekilinin itiraz ettiği, itirazın da mahkemece reddedildiği ve bu red kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere markaya ilişkin davalarda marka tescil belgesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından gerek usul ekonomisi gerekse yargılamada taraf değişikliğinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmektedir. Bu tür kararların amacı mülkiyet hakkının kısıtlanmasına yönelik değildir. Somut olay bakımından yapılan değerlendirmede devrin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki davalı vekilince markaya müşteri bulunduğu ve bu konuda ciddi bir teklif olduğuna dair sunulan yazı içeriğinin incelenmesinde de bu şekilde bir teklif bulunmadığı, teklifin davalıya ortaklık teklifine ilişkin olduğu ve yine teklif metninde hisse devir anlaşmasına değinildiği hususları gözetildiğinde devrin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararının kaldırılması kararının ve bu karara karşı yapılan itirazın reddi kararının yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/11/2021 tarihli ve 2020/100 Esas sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacı vekilinin itirazının KABULÜ ile, ilk derece mahkemesinin 14/09/2021 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ve TPMK’ya müzekkere yazılmasına dair kararının KALDIRILMASINA, 4-Dairemizin işbu kararıyla ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden dönmüş olduğundan ihtiyati tedbir hususunda ilk derece mahkemesince TPMK’ya müzekkere yazılmasına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 6- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 377,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 539,60-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.17/03/2022