Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1599 E. 2022/1787 K. 24.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1599 Esas
KARAR NO: 2022/1787
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2021
NUMARASI: 2020/108E, 2021/869K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 24/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … aleyhine davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, tebligatların usulüne uygun yapılmadığını ve takibin kesinleştiğini, akabinde müvekkilinin aracının haczedildiğini, Müvekkilimin kızının kullanımında olan ve trafikte seyir halindeyken, hatta şehir dışındayken aracın haczedilmesi üzerine müvekkilinin, kızını da zor durumdan kurtarmak için acilen 04.02.2019 günü 12.267,39-TL tutarında ödeme gerçekleştirdiğini, müvekkilinin söz konusu hukuka aykırı durumların son bulması amacıyla ödemeyi gerçekleştirdiğini, davalı tarafından takip talebinde yer alan keşidecisi … Ticaret Limited Şirketi (Eski unvan: … Ticaret Limited Şirketi) olan bir adet bono ve protesto evrakın müvekkiliyle ilgisinin olmadığını, şahsi kefaletinin olmadığını, baskı altında kalan müvekkilinin borcu ödemek dışında bir yolunun kalmadığını, icra dosyasında yer alan senedin hayatın olağan akışı ile ve bankacılık işlemleriyle açıklanabilir olmadığını, müvekkiline ait olmayan el yazısı ile imzalanmış ve 7 sene sonrasına yönelik düzenlendiğini, düzenlenen evrakın müvekkilinden habersiz ve iradesine aykırı olarak düzenlendiğinin kabulünün gerektiğini, icra takibinde müvekkilinin tacir olmamasına karşın, müvekkiline karşı da ticari faiz uygulandığını, ayrıca, haksız icra takibi nedeniyle müvekkilinin kızı yönetimindeki aracın yakalanması ve bağlanması üzerine, müvekkilinin normalde yapmayacağı masrafları yaptığını, konaklama ve ulaşım harcamaları ile aracın bağlanması sebebiyle otopark masraflarını ödediğini, tüm bunların haksız icra takibinden kaynaklandığı için davalıdan tahsilinin gerektiğini, tüm bu sebeplerle haklı davalarının kabulü ile müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitini, müvekkilinin davalıya ödediği bedelin ödendiği tarih itibariyle işleyecek en yüksek ticari faiz uygulanarak müvekkiline iadesini, aracın bağlanmasına bağlı olarak yapılan tüm masrafların, masrafların yapıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz uygulanarak müvekkiline iadesini, icra takibi miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Harca esas değer ve netice-i talep 12.262,63-TL’nin tahsili olmasına rağmen peşin harcın 1.226,00-TL üzerinden yatırıldığını, bu nedenle eksik harç ile davanın görülmesinin mümkün olmadığını davanın reddinin gerektiğini, söz konusu davaya konu icra takibinde davacının 04.02.2019 tarihinde ödeme yaptığını, huzurdaki istirdat davasının ise bu tarihin üzerinde 1 yıl geçtikten sonra 10.02.2020 tarihinde açtığını, öncelikle davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, müvekkili olan bankanın Cihangir şubesi tarafından dava dışı borçlu şirket … Ticaret Limited Şirketi yeni ünvanı ise … Ticaret Limited Şirketi’ne 14.03.2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ne istinaden kredi kullandırıldığını, davacının da söz konusu sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza attığını ve kefil olduğunu, kredi kullanan şirketin yetkilisi ve de aynı zamanda kredi kefili olan …’ında davacının oğlu olduğunu, borçluların, müvekkili olan bankaya olan borçlarının ödenmesi amacıyla takibe konu 14.03.2011 tanzim tarihli, 03.10.2018 vadeli, 11.000,00-TL bedelli bir adet emre muharrer senedi müvekkiline verdiğini, söz konusu senet bedelinin vadesinde ödenmemiş olup, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, davacının icra takibinde borçlu olmasının hukuki dayanağının olduğunu, davacının da bunu bildiğini ve haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının mernis adresine ödeme emri gönderildiğini ancak ödeme emrinin bila tebliğ edildiğini, bila tebliğden sonra davacının adresine TK. 21. Maddesine göre tebligat yapıldığını ve tebligatın muhtara teslim edildiğini ancak yapılan tebligata rağmen davacı tarafından şikayette bulunulmadığını, kesinleşen icra takibi sonrasında borçlulardan … hakkında SGK sorgulaması yapıldığını ve bu şahsın davacı …’ın yanında sigortalı olarak çalıştığını, davacıya maaş haczi müzekkeresi gönderildiğini ve tebliğ edildiğini, tebliğden sonra borçlu …’ın hakedişlerinden 1/4 oranında kesinti yapılarak icra dosyasına ödendiğini bu aşamada da şikayet edilmediğini, müvekkili olan banka tarafından davacı aleyhine başlatılan takibe konu 14.03.2011 düzenleme tarihli, 03.10.2018 vade tarihli, 11.000,00-TL bedelli bono Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan bononun tüm geçerlilik şartlarını taşıyan ve de bu yönüyle kambiyo evrakı vasfında bulunan bir kıymetli evrak niteliğini taşımakla vaki bono kesin borç ikrarını içerir senet olduğunu tüm bu sebeplerle öncelikle harcın eksik yatırılması ve davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmamış olması dolayısıyla öncelikle usulden reddini, aksi halde davanın esastan reddini, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMENİN KARARI: “… Somut olayda, arabuluculuk son tutanağın 03.02.2020 tarihinde imzalandığı, ödemenin ise 04.02.2019 tarihinde yapıldığı, davanın yasal 1 yıllık süreden sonra 10.02.2020 tarihinde açıldığı anlaşıldığından davanın reddine ….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında borç alacak ilişkisi olmadığını, davalının müvekkilinin borçlu/ kefil olmadığı bir borcu tahsil ettiğini, başka dosyadaki kefaletin bu dosyaya sayıldığını, haksız fiile zarara sebebiyet verildiğini, ceza hukuk bakımından da sorumluluğu olduğunu, kredi sözleşmesinde kefaleti olmadığını, Kefalet ilişkisinin yasal şartlara uygun olmadığını, her türlü delile dayanıldığını, bir kısmını sunuludğunu, evarkta sahtecilik niteliğinde ve esas borçlunun ödemediği tutar için sonradan banka tarafından hazırlanıp takibe konan bir bono olduğunu, Tüm bunların aldatma, sahtecilik, haksız fiil niteliğinde olup mahkemenin hak düşürücü süre yönünden red karraının yerinde olmadığını, hak düşürücü sürenin bir yıl olarak kabul edilemeyeceğini, Nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava konusu istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut davada, davacının son ödemeyi 04.02.2019 tarihinde yaptığı, dava açma süresinin 1 yıl olduğu, davacının 1 yıllık süre içinde arabuluculuğa başvurması nedeni ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 16/2.maddesi gereğince sürelerin duracağı, dava dilekçesine ekli Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağının incelenmesinden, arabuluculuk sürecinin 28.01.2020 tarihinde başladığı, sürecin 03.02.2020 tarihinde bittiği, son tutanağın 03.02.2020 tarihinde düzenlendiği, 28.01.2020-03.02.2020 Tarihleri arasındaki sürenin 03.02.2020’den itibaren devam eden süreye ekleneceği bu durumda 10.02.2020 pazartesi günü açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmaktadır. Dava şartı kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınacağından davacı vekilinin istinaf isteminin resen dikkate alınan sebepler ile kabulüne, sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2021 tarih, 2020/108 E – 2021/869 K sayılı kararının HMK 355, 353/1-a-4, 6 md gereğince KALDIRILMASINA, 3-Yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 69,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 290,20-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/10/2022