Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1598 E. 2022/1893 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1598 Esas
KARAR NO: 2022/1893
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 07/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilini kendisi aleyhine başlatılan icra takibine konu senedi, kendisine ait olduğu düşüncesiyle ödediğini, alacaklı vekili ile protokol imzaladıklarını, ancak daha sonra takibe konu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, takibe konu senede ilişkin hiçbir borcu olmadığını fark ettiğini, izah edilen sebeplerle TBK’nın 78 Maddesi uyarınca müvekkilinin borçlu olduğu düşüncesiyle davalıya yapılan 13.500 TL bedelin iadesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….T.B.K’na göre özel nitelikte olan İ.İ.K 72/7 maddesinde takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olmasından dolayı borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren 1 yıl içinde umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geri alınmasını isteyebileceği hükme bağlandığından ve konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/17619 Esas, 2017/3930 Karar ve 2016/3867 Esas, 2016/15577 Karar sayılı ilamları ve genel uygulaması gereği .İ.K. 72/9,7 maddesindeki koşullar bulunduğunda, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağı belirtildiğinden, hukuki nitelendirme hakime ait olup dava konusu talep İ.İ.K. 72/6,7 madde kapsamında olup, son ödeme tarihi 25/12/2020 ve dava tarihi 25/05/2022 olup, yasada belirtilen 1 yıllık sürede dava açma şartı yerine getirilmemiş olduğundan, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukuki nitelendirmenin yanlış olduğunu, Yargıtay kararlarında davacılardan alınan paraların cebri icra baskısıyla alındığı belirtilmiş olup, bahse konu kararların menfi tespit/istirdat davalarına ilişkin olduğunu, huzurdaki davanın istirdat/menfi tespit olmayıp, konu ile alakalı olmayan kararların mahkemenin yanlış nitelendirmesi sonucu somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığını, huzurdaki dava alacak davası olup, TBK 78. md.si kapsamında olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu iş gereği piyasaya çok sayıda çek ve senet sürdüğünü, dava konusu icra takibine konu senedi de piyasaya sürmüş olduğu senetlerden biri olduğu düşündüğünü ve icra takibinin açılmasına istinaden alacaklı tarafla anlaşarak protokol hükümlerince borcu düzenli olarak ödediğini, ancak borcu ödedikten sonra haricen takip konusu senedi incelediğinde,takibe konu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, senedin kendisi tarafından doldurulmadığını ve sahte olduğunu farkettiğini, Yargıtay kararları ve TBK. 78. Mdsinden de açıkça görüleceği üzere, istirdat ve borçlanılmamış edimin ifası birbirinden farklı düzenlemeler olup, gerek hukuki nitelendirmeleri, gerekse olayların işleyiş biçimleri birbirinden farklı olduğunu, istirdat davasının; borçlu olmadığı parayı cebri icra baskısı ile ödeme mecburiyetinde bırakılan borçlular yönünden getirilmiş bir hak olduğunu, borçlanmamış edimin ifasında ise; borçlunun kendisiyle alakalı olmayan bir edimi kendini borçlu sanarak, kendi rızasıyla hiçbir baskı altında kalmadan yerine getirmesinden sonra, edimin kendisine ait olmadığını ve kendini borçlu sanarak edimi yerine getirdiğini ispat edebileceklere tanınan bir hak olduğunu, iki düzenleme de birbirinden bağımsız ve farklı konular hakkında düzenlemiş olup, gerek yargılama şekilleri, gerekse ispat yükleri birbirlerinden farklı olduğunu, tüm bunlara rağmen mahkemece yanlış değerlendirme yapılarak davanın istirdat hükümlerine göre çözümlenmesi nitelendirmesine karar verdiğini, davanın 1 yıllık yasal sürede açılmadığından dolayı usulden reddine karar verildiğini, Mahkemece işin esasına girmeden usulden reddine karar verilmesi yasa hükmüne aykırı olduğunu, davalarının kabulü gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Davacı, icra takibine konu senedi, kendisine ait olduğu düşüncesiyle ödediğini, ancak daha sonra takibe konu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını fark ettiğini, takibe konu senede ilişkin hiçbir borcu olmadığını iddia ederek ödenen bedelin iadesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesi ekindeki 10.09.2020 Tarihli uzlaşma protokolü incelendiğinde; Tarafların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyasından kaynaklanan asıl alacak, vekalet ücreti, faiz ve tahsil harcı için 13.500TL üzerinden ödenmesi hususunda anlaştıkları, 13.500TL’nin 4 eşit taksitle protokolde belirlenen tarihlerde ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davanın konusu olan ödemenin “icra dosyasına istinaden” yapıldığı sabittir. İİK.’nun 72/7. maddesi uyarınca istirdat davası, borçlunun borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödediği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabileceği, bu sürenin zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, bunun sonucu olarak mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, icra takibine konu alacağın 25.12.2020 Tarihinde tahsil edildiği, davanın 25.05.2022 Tarihinde açıldığı (her ne kadar arabuluculuğa başvurulmuş ise de; 07.02.2022 tarihli arabuluculuk başvurusunun da dava açma süresinden sonra olduğu) dikkate alındığında davanın dava şartı nedeni ile usulden reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiş, davacının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/11/2022