Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1572 E. 2022/2048 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1572 Esas
KARAR NO: 2022/2048
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2022
NUMARASI: 2021/374 E. – 2022/99 K.
DAVA: Fsek ve Haksız Rekabeten kaynaklı maddi ve manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 04/09/2013
DAVA: Fsek ve Haksız Rekabeten kaynaklı maddi ve manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 12/09/2013
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin yurtdışında “… adıyla sigorta şirketlerinin oto hasar dosyalarında yönetim ve denetim amaçlı kullandıkları sistem yapısını, Hasar Yönetim Sistemi projesi adıyla sektör ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak geliştirdiği, proseslerini oluşturup programlayıp yazdığı, sistem üzerinde 13.01.2003 tarihinde çalışmaya başlayarak 4,5 yıllık çalışma neticesinde sistemi ortaya çıkardığını, davacı firmanın müşterisi konumundaki sigorta şirketlerinin tedarikçisi sıfatıyla çalışan davalıların bahsi geçen programa kopya amacı ile saldırılarda bulunduğunu, programla ilgili tanıtım, pazarlama, satış ve sair her türlü faaliyetin tedbiren durdurulmasını, yapılacak yargılama neticesinde de davalıların kopya programının tecavüzünün ref’i/men’i ile programın ve tecavüze ilişkin her türlü işlem ve eylemin ortadan kaldırılmasına, fazlaya ilişkin talepleri saklı olmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL. maddi, 50.000-TL. manevi tazminat ile davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin durdurulmasına, haksız rekabet teşkil eden eylemleri ve davanın fiyat kırması, piyasa fiyatlarını düşürmesi karşısında fazlaya ilişkin talepleri saklı olmak kaydıyla dava tarihinden geçerli olmak ve ticari faiz uygulanmak sureliyle şimdilik 5.000 TL manevi tazminatın da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, bu program davacının da bildiği üzere 2008 yılından beri sigorta sektöründe kullanıldığını, bu halde 5 yıl sonra bu programın taklit/kopya olduğu iddiasının zamanaşımı sebebiyle dinlenemeyeceğini, davanın … ve … firmalarına karşı husumet yöneltmiş olarak açıldığından maddi vaka ve hukuki sebep açıklanmadığı gibi her birinden istem konusu yapılan talebin de ayrı ayrı belirtilmediğini, davacının iddialarının haksız ve asılsız olduğu, davacı … Sigorta ile sözleşme yenileyemediği için tazminat talep etmekte ise de bu isteminin dayanağının da gerçek dışı ve haksız olduğundan müvekkili … ile … Sigorta A.Ş arasında sözleşmesi bittikten sonra davacı firma ile çalışmaya başladığını, dayanak gösterilen bilirkişi raporlarının usulsüz olduğunu, her iki programda sigorta sektörü hizmetinde kullanılan bir program olmakla, bu programların aynı modül ve yapıda olmasının yasal düzenleme ve idari otorite tarafından emredildiğini, davacının programı ile müvekkili programın aynı olmadığının yazılım uzmanları tarafında da ifade edildiğini, kopya denilen programın müvekkili şirketin kuruluş tarihinden dahi önce var olduğunu, hizmet verilen sigorta şirketi tarafından kullanıcı adı/şifresi ile izin verilen, sınırlanan alanın kullanıcıya bahşedilmiş belirlenmiş olup, müvekkili şirketin sigorta şirketinden aldığı şifre ile girişi neticesi bu alandaki bilgilere erişim sağlandığını, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 2.FSHH MAHKEMESİ’NİN 2013/167 ESAS NOLU DOSYASI DAVA; Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin sigorta ve otomotiv sektörlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere “HASAR YÖNETİM SİSTEMİ” projesini geliştirdiğini, proseslerini oluşturduğunu ve programlayıp yazdığını, davalılar tarafından bahsi geçen programa kopya amacı ile saldırılarda bulunulduğunu ileri sürerek öncelikle davalı tarafın kopya programına tedbir konulması, yapılacak yargılama neticesinde programın ve tecavüze ilişkin her türlü işlem ve eylemin ortadan kaldırılmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi, 50.000 TL manevi ve 5.000 TL manevi haksız rekabetten doğan manevi zararın tazminini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP; Davalılar vekili cevap dilekçesinde; derdestlik itirazında bulunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2013/174 Esas): İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 21.01.2020 tarih ve 2013/174 Esas – 2020/28 Karar sayılı kararıyla; “… taraflara ait programlar arasında bir benzerliğin bulunmadığı, programlarda yer alan konseptlerin ve işlevlerin benzerliklerinin ise sigorta sektörünün getirmiş olduğu yasal yükümlülüklerden ve işin niteliğinden ve doğasından kaynaklandığı, bu gibi zorunlu ve işlevsel benzerliğin bir bilgisayar programının diğer bir programın kopyası olduğu sonucunu göstermeyeceği, kaynak kodları arasında bir benzerliğin bulunmadığı, zira her iki yazılımın kaynak kodlarının, veri tabanı mimarisinin ve görsel tasarımlarının farklı olduğunun tüm rapor içeriklerinde alınan birden çok heyet raporu ile de tespit edildiği, veri giriş modül yapılarının, program akışının benzer olmasının ise ancak sigortacılık mevzuatı, iş süreçleri ve paydaşların ihtiyaçları doğrultusunda değerlendirildiğinde zaten işin doğası gereği olması gereken bir durum olduğu, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğunun anlaşıldığı, keza veri tabanın sigorta şirketleri tarafından girilen bilgiler neticesinde merkez nezdinde oluşmakta olduğu, somut olayda know how bilgilerinin haksız olarak elde edildiğini de ispat edilemediği gerekçesiyle; asıl davanın esastan reddine, aynı konuda açılmış bir dava olması gözetilerek derdestlik nedeniyle birleşen davanın usulden reddine.” karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemiz 2021/103 Esas, 2021/1951 Karar ve 18.11.2021 tarihli tarihli kararı ile; “Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, sağlık mazeretinin belgelendirilmesi ve mazeretinin mahkemece kabul edilmesine rağmen 21/01/2020 tarihli duruşmada, karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemenin 19/09/2019 tarihli bir önceki duruşmasında, 21/01/2020 tarihli duruşmanın sözlü yargılama oturumu olarak tayinine ve gelmeyen tarafın yokluğunda karar verileceğinin ihtarına karar verildiği, 21/01/2020 tarihli duruşmada da, davacı vekilinin mazeretini kabul ettiği, ancak duruşmanın ertelenemeyeceği gerekçesiyle sözlü yargılamaya geçilerek, davacının yokluğunda yargılamaya devam ederek karar verdiği anlaşılmıştır. HMK 186/2 maddesinde, HMK 150. Madde hükmünün saklı olduğu açıklanmakla, ve HMK 150/2 maddesinde ancak geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen tarafın yokluğunda yargılamaya devam edileceği düzenlendiğinden, davacı vekilinin mazeretinin de geçerli kabul edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin yokluğunda yargılamaya devam edilerek karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, davacı vekilinin usule ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmekle, esasa yönelik sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın taraflara HMK 186.madde gereğince usulüne uygun davetiye çıkarılarak, taraf vekillerinin beyanları alındıktan sonra karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2021/374 Esas): İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07.06.2022 tarih ve 2021/374 Esas – 2022/99 Karar sayılı kararı ile; “… taraflara ait programlar arasında bir benzerliğin bulunmadığı, programlarda yer alan konseptlerin ve işlevlerin benzerliklerinin ise sigorta sektörünün getirmiş olduğu yasal yükümlülüklerden ve işin niteliğinden ve doğasından kaynaklandığı, bu gibi zorunlu ve işlevsel benzerliğin bir bilgisayar programının diğer bir programın kopyası olduğu sonucunu göstermeyeceği, telif hukukunda fonksiyonların ve temel düşüncenin değil, düşüncenin açıklama biçiminin korunduğu, bilgisayar programları bakımından bu açıklama biçiminin kaynak kodları olduğu, kaynak kodları arasında bir benzerliğin bulunmadığı, zira her iki yazılımın kaynak kodlarının, veri tabanı mimarisinin ve görsel tasarımlarının farklı olduğunun tüm rapor içeriklerinde alınan birden çok heyet raporu ile de tespit edildiği, veri giriş modül yapılarının, program akışının benzer olmasının ise ancak sigortacılık mevzuatı, iş süreçleri ve paydaşların ihtiyaçları doğrultusunda değerlendirildiğinde zaten işin doğası gereği olması gereken bir durum olduğu, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğunun anlaşıldığı, somut olayda know how bilgilerinin haksız olarak elde edildiğini de ispat edilemediğinden asıl davanın esastan reddine; birleşen dava yönünden davalı derdestlik itirazında bulunmuş olup, dava dilekçesi içerik itibarıyla aynı taleplere ilişkin olarak açıldığından birleşen davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde;”İlk derece mahkemesi kararını aleyhimize olan bilirkişi raporlarına dayandırırken; gerek 15.08.2013 tarihli tespit raporu, gerek 12.05.2014 tarihli ilk bilirkişi raporu gerek dosyaya sunulmuş olan uzman mütalaası ve gerekse de diğer bilirkişi raporlarının kimi yerleri kullanım ihlali ve kopyalama olduğunu açıkça ve somut veriler ışığında ortaya koydukları halde bunları dikkate almadığını, Mahkemece kararda ana dava, maddi tazminat, manevi tazminat, birleşen dava için ayrı ayrı olmak üzere her biri 7.375-TL. olmak üzere aynı dava içinde dört ayrı vekalet ücretine hükmetmiş olmasının usule aykırı olduğunu, Aynı iki durum için ilk derece mahkemesinin iki farklı ara karar oluşturmasının hukukun en temel prensiplerinden olan taraflar arasında eşitlik ve adaleti sağlama ilkelerine aykırı olduğunu, hukuka ve gerçeklere aykırı kendi içinde ciddi çelişkiler ve eksiklikler barındıran kök ve ek raporun bulunduğunu, Davacı tarafın davayı açmadan önce Ekosistem / HYS’nin müvekkili şirkete ait sistemi neredeyse tamamen işçilik kısmında ise aynen kopyalayarak taklit etmiş olduğunun anlaşılması üzerine delillerin karartılmaması amacıyla tespit davası açıldığını, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/291 D.İş dosyasından bilirkişi raporu hazırlandığını, ancak ilk derece mahkemesinin delil tespitine ilişkin bilirkişi raporunun da hukuka aykırı biçimde dosyadan çıkartılmasına karar verildiğini, Bir yazılımın birbirine benzeyip benzemediğini analiz edebilmek için analiz, algoritma, yazılım dil seçimi, gibi parametrelere bakılması gerektiğini, her iki yazılımın da bu kriterlere uyması nedeni ile çalışma şekil ve mantığının aynı olduğunu, aralarındaki farkın sadece görsel (renk, tema) açıdan olduğunu, somut olan bu durum karşısında haklı davanın kabulüne karar verilmesi gerekmekteyken reddedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava; asıl ve birleşen dava yönünden davacıya ait yazılım haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i ve tecavüz nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… taraflara ait programlar arasında bir benzerliğin bulunmadığı, programlarda yer alan konseptlerin ve işlevlerin benzerliklerinin ise sigorta sektörünün getirmiş olduğu yasal yükümlülüklerden ve işin niteliğinden ve doğasından kaynaklandığı, bu gibi zorunlu ve işlevsel benzerliğin bir bilgisayar programının diğer bir programın kopyası olduğu sonucunu göstermeyeceği, kaynak kodları arasında bir benzerliğin bulunmadığı, zira her iki yazılımın kaynak kodlarının, veri tabanı mimarisinin ve görsel tasarımlarının farklı olduğunun tüm rapor içeriklerinde alınan birden çok heyet raporu ile de tespit edildiği, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğunun anlaşıldığı, somut olayda know how bilgilerinin haksız olarak elde edildiğini de ispat edilemediğinden asıl davanın esastan reddine; birleşen dava yönünden davalı derdestlik itirazında bulunmuş olup, dava içerik itibarıyla aynı taleplere ilişkin olarak açıldığından birleşen davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece toplanan deliller, yapılan bilirkişi incelemeleri ve tüm dosya kapsamı ile taraflara ait programlar arasında bir benzerliğin bulunmadığı, programlarda yer alan konseptlerin ve işlevlerin benzerliklerinin sigorta sektörünün getirmiş olduğu yasal yükümlülüklerden ve işin niteliğinden kaynaklandığı, bunun zorunlu bir benzerlik olması nedeniyle programın kopya olduğu sonucunu göstermeyeceği, kaynak kodları arasında bir benzerlik bulunmadığı, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğu anlaşıldığından, mahkemece asıl davanın esastan reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı vekili tarafından mahkemece takdir edilen vekalet ücretine yönelik itirazda bulunulduğu görülmüş ise de; mahkemece hüküm altına alınan asıl davadaki tecavüzün tespiti ve men’i, maddi ve manevi tazminat ile birleşen dosya yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesinde usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Asıl davanın 04.09.2013 tarihinde, birleşen İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/167 Esas nolu dosyasının ise 120.9.2013 tarihinde açıldığı, davanın aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayalı olduğu anlaşıldığından, mahkemece birleşen davanın HMK’nın 114/1-ı maddesi uyarınca derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi de isabetli olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/12/2022