Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1566 E. 2022/1703 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1566 Esas
KARAR NO: 2022/1703
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2021
NUMARASI: 2020/524 2021/131
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden ve kararın usulden red kararı olması nedeniyle öncelikli olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin dava dışı 3. kişiler … ve … Tic. Ltd. Şti. hakkında takip müstenidatı 21/03/2020 keşide tarihli, 50.000,00 TL çek gösterilmek suretiyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine giriştiğini, dava dışı dosya borçlusu … hakkındaki icra takibinin ödeme emrinin Ordu adresinde tebliğ edilmemesi ile kesinleştiğini, davalı yanca …’in borcundan ötürü müvekkili şirketin merkez adresi olan Samsun adresinde haciz tatbiki talebi ile Samsun İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyasından müvekkili şirketin mallarının haciz edildiğini, 24/08/2020 tarihinde yeniden müvekkili şirketin adresine gelinerek muhafaza işlemleri ve kasa haczi işlemlerine girişilmesi üzerine çok köklü bir firma olan müvekkili şirketin ticari itibarını düşünerek haciz zabtında da ihtirazi kayıtla ödeme yaptığını belirtmek suretiyle işlemleri durdurabilmek için 73.000,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin davalı yana takibe konu çekten icra takibinden veya başkaca herhangi bir sebepten ötürü borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin dosya borçlusu … ile de fiili ve organik bağının bulunmadığını belirterek davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; istirdat davasının ancak dosya borçlusu tarafından açılabileceğini, alacaklının gerçek bir borca dayanan alacağını tahsil ettiği ve bu tahsilatı İİK’nın ve TTK’nın kendisine tanıdığı talep ve müracaat haklarını kullanarak ve mahkeme kararına dayanarak sağladığı ve dolayısıyla istirdata konu paranın sebepsiz yere tahsil edilmediği ve alacaklının sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığının ortada olduğunu, yapılan tahsilat işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu, icra dosyasında haciz vb. İşlemlerin uygulanmasına ve de bu işlemlere dayalı olarak dosya borcunun tahsilatının yapılmasına hukuki bir engelin bulunmadığının açık olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 16/02/2021 tarihli 2020/524E.-/2021/131K. Sayılı kararı ile; “… Davacı takipte borçlu olmayıp, takip konusu borç yönünden üçüncü şahıs konumundadır. Davacı tarafından davanın ıslahı ile sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak ödenen bedelin iadesi talebinde bulunulmuştur. Bu kapsamda; icra takip dosyasında davacının yapmış olduğu ödeme nispetinde borcundan kurtulanın dava dışı dosya borçlusu olduğu, davalı alacaklının icra takip dosyası nezdinde kesinleşmiş takibin alacaklısı olduğu, yapılan ödemenin davalı için sebepsiz zenginleşme mahiyetinde olduğunun kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmakla, davanın HMK m.114/1-d ve 115/2 ayarınca pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş ayrıca benzer bir olayda HGK’nın 10/02/2022 tarihli 3-80/107 K. Sayılı kararında mahkeme kararının aksine olarak haksız şekilde para tahsil eden alacaklının davalı olması gerektiğini hüküm altına aldığını, davalının açıkça kötü niyetli olup kötü niyetin hukuken himaye edilmemesi gerektiğini, davalı alacaklının müvekkilinin bir borcu olmamasına ve müvekkili ile borçlu arasında herhangi bir organik bağ bulunmamasına ve müvekkilinin adresi ile borçlunun ilgisi olmamasına rağmen müvekkilinin adresinde haciz tatbik ederek muhafaza işlemlerine giriştiğini, bu bağlamda müvekkile karşı aynı alacaklı tarafından iki ayrı takip dosyasında da aynı işlemlere girişilmiş ise de müvekkilinin yasal haklarını süresinde kullanması nedeniyle kötü niyetli davalının amacına ulaşamadığını ve icra memuru hakkında da ceza davası açıldığını, İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/626 E.-375K. Sayılı kararında izah etmeye çalıştığı hususlara yer verildiğini, hukuk düzeninin kötü niyetli hareketleri korumaması gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLER: 12/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı vekili tarafından dava konusunun sebepsiz zenginleşme olarak ıslah edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından dava dışı …Ltd.Şti ve … aleyhinde İstanbul … İcra müdürlüğünün … sayılı icra dosyasında 50.000,00TL bedelli çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, takip sırasında davacı şirketin adresinde 14/07/2020 tarihinde haciz ve muhafaza işleminin yapıldığı, takip dayanağı çekin 21/03/2020 tarihli 50.000-TL bedelli, keşidecesinin dava dışı … LTD.Şti. Lehtarının dava dışı …, sonraki hamilin Factorin Şirketi olduğu, çekin ibraz edildiği ve karşılıksız şerhinin yazdırıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, üçüncü şahıs tarafından açılan istirdat davasıdır. Davacı taraf dava dışı borçlu aleyhine başlatılan icra takibine müvekkilinin adresine gelerek haciz ve muhafaza işlemleri yapıldığını, bu nedenle ticari itibarlarının zedelenmemesi için ihtirazi kayıtla ödeme yapmak durumunda kaldıklarını iddia etmiş, ayrıca verilen ıslah dilekçesi ile davanın sebepsiz zenginleşme olarak ıslah edildiği ileri sürülmüştür. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf icra dosyasında borçlu konumunda değildir. Bu itibarla davacının İİK’nın 72. Maddesi uyarınca istirdat davası açması hususunda aktif dava ehliyeti bulunmadığı gibi bu konuda hukuki yararı da bulunmamaktadır. Öte yandan davanın davacının ıslahı doğrultusunda sebepsiz zenginleşme davası olarak kabul edilmesi halinde dahi icra dosyasına yapılan ödemelerin icra borcuna mahsuben yapıldığının kabulü gerekir. Dolayısıyla bu şekilde yapılan bir ödemeden dolayı sebepsiz zenginleşen dava dışı takip borçlusudur. Bu durumda da sebepsiz zenginleşme davasının muhatabı dava dışı takip borçlusudur. Bu itibarla davalıya husumet yöneltilemeyecektir. Öte yandan somut dosya bakımından davacı tarafça herhangi bir istihkak iddiasının da gündeme getirilmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar istinaf gerekçesinde İstanbul 22. İcra hukuk Mahkemesinin 2020/626E.-375K. Sayılı kararından bahsedilmiş ise de bu hususun somut dava ile ilgili olmayıp başka bir takip ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı tarafça verilen istinafa cevap dilekçesi içeriğinden İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/338E.-331K. Sayılı kararı ile dava konusu takip ile ilgili olarak icra hakimliğince istihkak iddiası yönünden takibin devamına devamına karar verildiği görülmüştür. Her ne kadar davacı vekilince Hukuk Genel Kurulu kararına dayanılmış ise de söz konusu karar içeriğinden davacı şirket ile takip borçlusu şirket arasında organik bağ bulunmadığına dair kesinleşen ticaret mahkemesi kararı bulunduğu ve bu delilin kuvvetli delil mahiyetinde bulunduğu belirtilmekle söz konusu kararın huzurdaki dava dosyası açısından emsal teşkil etmeyeceği kanaatine varılmıştır.Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/10/2022