Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1540 E. 2022/2054 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1540 Esas
KARAR NO: 2022/2054
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2022
NUMARASI: 2021/829 E. – 2022/346 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine konu 50.000,00 TL bedelli, 23/11/2015 keşide tarihli ve 23/12/2015 vade tarihli senedin haksız şekilde davalı eline geçtiğini ve takip başlattığını, takip konusu senet için borçlu olmadıklarının tespitine, takibin durdurulmasına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının tahsili için 29/05/2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının takibe konu bonoyu müvekkilinin hile ile elde ettiğini ileri sürdüğünü, takip başlatılana kadar davacı tarafından müvekkili tarafından hile ile elde edildiğini iddia ettiği bono hakkında herhangi bir şikayet veya suç duyurusunda bulunulmadığını, herhangi bir yasal işlem başlatılmadığını, müvekkili alacağının tahsili için kanuni yollara bavurduğunda huzurdaki davanın ikame edilmesinin alacağı sürüncemede bırakmaya yönelik olduğun ileri sürerek dava konu icra takibine konu bono nedeniyle davacının borçlu olduğunun tespitine, alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2017/623 Esas): İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/623 E. – 2018/1151 K. sayılı kararıyla; “Somut olayda takibe konu bononun davacı iradesinin fesada uğratılarak tanzim edildiği, hile ile düzenlendiği iddiaları ispat edilemediğinden sübut bulmayan davanın reddine. ” karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemizin 02/12/2021 tarih ve 2019/588 Esas – 2021/2086 Karar sayılı ilamı ile; “Davacı, takibe konu bononun kendisine hile yolu ile imzalatıldığını, davalıya hiçbir borcunun bulunmadığı iddiası ile menfi tespit davasını açmıştır. Davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada (İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2017/102543 Sor.) davalının vermiş olduğu 09.05.2018 tarihli ifadesinde “Davacıya 50.000,00 TL borç para verdiğini, bononun buna ilişkin olarak alındığını.” beyan ettiği; bonoda “malen” kaydı olduğu gözetildiğinde davalının bu beyanının bononun ihdas nedeninin talili anlamına geldiği ve ispat yükünün davalıya geçtiği gözetilmeksizin, davacının davasını ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece davalıya ispat olanağı tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan şekilde karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinafının kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2021/829 Esas): İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.04.2022 tarih ve 2021/829 Esas – 2022/346 Karar sayılı kararıyla; “… davaya ve icra takibine konu bonoda malen kaydının bulunduğu, ancak davacının şikayeti üzerine İstanbul CBS’ nin 2017/102543 Sr. sayılı dosyasında davalının 09/05/2018 tarihli kolluk ifadesinde; davacıya 50.000,00 TL borç para verdiğini, bononun bu borç para karşılığında kendisine teslim edildiğini ifade ettiği, bu bağlamda davalının mevcut beyanının senet metnini talil anlamı taşıdığı, başka bir anlatımla senedin ihdas nedenin davalı tarafından talil edildiği, bu halde ispat yükünün senet metnini talil eden davalı tarafa geçtiği sabittir. Dolayısıyla davalının, davacı tarafa 50.000,00 TL borç para (nakit) verdiğini ispatlaması gerektiği, HMK 200. maddesi uyarınca alacak miktarı gözetildiğinde ispatın yazılı delillerle/senetle yapılmasının zorunlu olduğu, öte yandan senetle ispat kuralının istisnasını oluşturabilecek bir durumun da bulunmadığı, kaldı ki HMK 201.maddesi uyarınca mevcut senede karşı ileri sürülen (ihdas / talil) her türlü iddiaya karşı tanıkla ispat yasağı bulunduğundan borç para verildiğinin tanıkla dahi ispatın dahi mümkün olmadığı, yargılama sürecinde davalının davacı tarafa borç para verdiğini yazılı ve kesin delillerle ispat edemediği, bu hususta 50.000,00 TL borç para verildiğine yönelik dekont, makbuz..vs. hiçbir delilin dosyaya sunulmadığı, hatta davalı tarafından borç para verildiğinin vakıa olarak dahi ileri sürülmediği, davalının cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla; davalının borç para karşılığında senedin kendisine verildiğine yönelik senet metnini talil eden iddialarının davalı tarafından ispat edilemediğinden davanın kabulüne, davacının hem İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası hem de işbu icra dosyasına dayanak 23/11/2015 düzenleme tarihli, 23/12/2015 vade tarihli ve 50.000,00 TL bedelli senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine; ancak davacı her ne kadar kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; davalının icra takibinde kötüniyetli olduğu yahut kötü niyetli takip başlatılldığı davacı tarafından ispatlanamadığından yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının veya müvekkilin bono üzerindeki malen kaydına ilişkin bir beyanının olmadığını, her iki tarafın da bononun mal karşılığı verildiğine dair bir iddiasının söz konusu olmadığını, bono üzerindeki malen ibaresinin gerçek durumu yansıtmadığı gibi davacının iddiası olmayan bir hususa ilişkin olarak inceleme yapılmasının usule aykırı olduğunu, Bonodaki malen kaydının doğru olmadığı hususu davacı yanın da beyan ettiği (çift taraflı talil) bir husus olup, ispat külfetinin yer değiştirmesinin söz konusu olmayacağını, Davacı yanın da bononun malen kaydının doğru olmadığını kabul etmiş olduğunu, bu hali ile müvekkilin ifadesi itibari ile ispat külfetinin yer değiştirmiş olduğunun iddia edilemeyeceğini, ispat külfetinin davacı yanda olduğunu, Davacının iddiası olmayan bir hususa ilişkin olarak bozma yapılması ve sonrasında yine davacının talebi olmayan bir hususa ilişkin olarak karar tesis edilmesinin taleple bağlılık kuralına da aykırı olduğunu, Davacının bononun hile ile kendisinden alındığını iddia ettiğini ve bu iddiasını ispat edemediğini, dava konusunun bonodaki malen kaydı veya borç karşılığı olması olmadığını, Ayrıca yemin delili hatırlatılmamış ve cevap dilekçemizdeki her türlü delil beyanımız itibari ile yemin hakkımızın kullandırılması gereğine aykırı hareket edilerek karar tesis edildiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, taraflar arasında malen ve de nakden her hangi bir hukuki ilişki olmadığını, davalının davacıyı kandırarak dava konusu olan bu boş senedi hile yolu ile imzalattığını beyan ederek menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesinin 2017/623 Esas – 2018/1151 Karar sayılı kararıyla; “… takibe konu kambiyo senedinin bedelsizliğini ileri süren davacı olan borçlu bu iddiasını ispat ile mükelleftir. Somut olayda takibe konu bononun davacı iradesinin fesada uğratılarak tanzim edildiği, hile ile düzenlendiği iddiaları ispat edilemediğinden sübut bulmayan davanın reddine” karar verilmiştir.Hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 02/12/2021 tarih ve 2019/588 Esas – 2021/2086 Karar sayılı ilamı ile; “… İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2017/102543 Sor. Dosyasında davalının vermiş olduğu ifadesinin bonoda “malen” kaydı olduğu gözetildiğinde bononun ihdas nedeninin talili anlamına geldiği ve ispat yükünün davalıya geçtiği gözetilmeksizin, davacının davasını ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece davalıya ispat olanağı tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan şekilde karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinafının kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir. İstinaf kararı sonrası yapılan yargılama sonunda ilk derece mahkemesinin 27.04.2022 tarih ve 2021/829 Esas – 2022/346 Karar sayılı kararıyla; “… davalının borç para karşılığında senedin kendisine verildiğine yönelik senet metnini talil eden iddialarının davalı tarafından ispat edilemediğinden davanın kabulüne, davacının hem İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası hem de işbu icra dosyasına dayanak senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının takibe konu bononun kendisine hile yolu ile imzalatıldığı, davalıya hiçbir borcunun bulunmadığı iddiası ile menfi tespit davasını açtığı, davacının şikayeti üzerine başlatılan İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2017/102543 Sor. sayılı dosyada davalının vermiş olduğu 09.05.2018 tarihli ifadesinde “Davacıya 50.000,00 TL borç para verdiğini, bononun buna ilişkin olarak alındığını.” beyan ettiği; bonoda “malen” kaydı olduğu gözetildiğinde davalının bu beyanının bononun ihdas nedeninin talili anlamına geldiği ve ispat yükünün davalıya geçtiği, davalının cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmamış olması nedeniyle “her türlü delil” ibaresinin yemin delilini kapsamaması nedeniyle mahkemece davalıya yemin hakkının hatırlatılmamasının da isabetli olduğu anlaşılmakla; ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 4.159,84 TL harçtan, peşin alınan 1.039,96 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.119,88 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/12/2022