Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/15 E. 2023/1450 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/15 Esas
KARAR NO: 2023/1450 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2021
NUMARASI: 2020/150 E. – 2021/774 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’in keşidecisi olduğu ve diğer müvekkili … Ltd. Şti’nin cirantası olduğu … Bankası A.Ş. … BV./Aydın Şubesine ait 7.500,00 TL bedelli 20.12.2019 tarihli … seri numaralı çekin müvekkili şirket tarafından … A.Ş.’ne tahsilat olarak verildiğini, bu şirket tarafından kargo yolu ile gönderildiğini ve dağıtım sırasında çalındığını, çek ile ilgili ödeme yasağı kararının ilgili bankaya bildirildiğini, söz konusu çek ile ilgili davalı şirket tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, çekteki cirantalar … firmalarının müvekkilleri ile hiçbir ticari faaliyeti bulunmadığını, dava konusu çek için verilen ihtiyati tedbir katarının devamına, dava konusu çek açısından müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, davalı taraf kötü niyetli olduğundan koşulları oluşan HMK m.329/f.l uyarınca akdi vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine ve ayrıca HMK m.329/f.2 uyarınca davalının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin çeki, ticaret ürünü olarak yaptığı işlere karşılık iktisap ettiğini, çekin iktisabında ağır kusur ve ihmalinin bulunmadığını, müvekkilinin yetkili hamil olduğunu, çekteki ciro silsilesinde kopukluk olmadığını belirterek, cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle davanın reddini, davacının % 20 den aşağı olmamak üzere tazminat ve alacağın %10 oranında para cezasına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2021 tarih ve 2020/150 Esas – 2021/774 Karar sayılı kararıyla; “… davanın, icra takibine dayanak yapılan çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, çek incelendiğinde ciro silsilesinin düzgün olduğu, davalının iyiniyetli 3.kişi konumunda olduğu, bu nedenle ileri sürülen sebeplerin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, davacıların herhangi bir imza inkarlarının da söz konusu olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.Davacıların talepleri üzerine Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/47 değişik iş sayılı kararı ile İİK’nin 72/3.maddesi uyarınca icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği görülmektedir. Davalının ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç aldığı ve davanın alacaklı/davalı lehine sonuçlandığı anlaşılmakla anılan yasa maddesi doğrultusunda davalı lehine tazminata hükmedilmiştir.” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin tarafımızca 02/12/2020 tarihinde dava dosyasına sunulan delil listemizde yer alan bir çok delili toplamadığını, delil dilekçemizde gerek davalı şirketin gerekse de kendinden önce ciranta olarak gözüken … ve … isimli firmaların gerçekte faal olmayan şirketler olduğunu, özellikle … ve … isimli firmaların çok önceden vergi dairesi kayıtlarından terkin edilmiş şirketler olduğunu gösterir birçok delil bulunduğunu,Davalının cevap dilekçesinde ”davaya dayanak çeki kendisinden önceki cirantasından aldığını, kendisinden önceki ciranta ile ticari ilişkisinin olduğunu, bu ticari ilişkiye istinaden faturaların mevcut olduğunu” dile getirdiğini, oysa ki, davalı şirketten önceki ”…” ve ”…” isimli firmaların vergi kayıtları incelendiğinde bu şirketlerin 2018 yılı ve öncesinde terkin edildikleri ve kayden kapandıklarını, Konuyla bağlantılı olması sebebiyle ayrıca belirtmek istediğimiz bir diğer husus da esasen davalı şirketin vergi kaydının da ”TERK” sebebiyle kapalı bulunduğunu, Bahsi edilen dava dışı şirketler … ve … isimli firmalar ile davalı … isimli şirketler hakkında bulunulmuş bir soruşturma dosyasına ulaşıldığını (Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/36480 Soruşturma)Davalı şirketin, davaya konu çeki ”fatura karşılığında aldığını ve aldığı şirket ile bir ticari ilişkisinin olduğu” iddiasının, … isimli firmanın sahibi ve yetkilisi olan … isimli kişinin ilgili soruşturma dosyasında vermiş olduğu ifade ile yalanlandığını, Davalı şirketin mahkemece yapılmasına karar verilen bilirkişi incelemesine ticari defterlerini sunmadığını, sonuç olarak mahkemece davalı şirketin kötü niyetli olduğunu gösterecek, en kötü ihtimalle ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesine gerekçe olarak delillerimiz değerlendirilmediğini, Mahkemenin şekli bir incelemeyle ciro silsilesinin düzgün olduğunu ve ‘davalının iyi niyetli 3.kişi konumunda olduğu, bu nedenle ileri sürülen sebeplerin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği” gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davanın reddine, -İİK’nin 72/4.maddesi uyarınca % 20 oranında hesaplanan 1.674,22 TL tazminatın davacılardan alınarak davalıya verilmesine.” karar verilmiştir.Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacılar, davacı …’in diğer davacı şirket lehine keşide ettiği 20.12.2019 keşide tarihli ve 7.500,00 TL tutarlı çekin dava dışı …A.Ş.’ye gönderildiği sırada kargoda çalındığını, çekin haksız olarak ele geçirilerek takibe konulduğunu, davalı ve diğer cirantalarla aralarında ticari ilişki bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davalı ise, çekin ticari ilişki kapsamında ve fatura ile cirantadan devir ve teslim alındığını, davacı beyanlarının gerçek dışı olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Somut uyuşmazlıkta; davacıların takibe konu çekin keşidecisi ve lehtarı oldukları, çekin davacı lehtar şirket tarafından dava dışı üçüncü kişiye gönderildiği sırada kargoda çalındığının ve davalının meşru hamil olmadığının iddia edildiği, davacıların çekteki imzalarını inkar etmemesi karşısında davalının meşru hamil olmadığını ispat yükünün davacılarda olduğu sabittir. Çek üzerindeki ciro zincirinin görünüşte düzgün olduğu da dikkate alındığında davalının meşru hamil olmadığı hususu ispat edilemediğinden ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafın dosyaya sunduğu delillerden, davaya konu çekte davalı hamilden önceki cirantalar olan ‘…’ ve ‘…’ isimli şirketlerin vergi kayıtları uyarınca 2018 yılı ve öncesinde terkin edildikleri, oysa davaya konu çekin basın tarihinin 14.01.2019 olduğu, çekin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce düzenlenmiş olması halinde bile basım tarihinden önce düzenlenmesinin mümkün olmayacağı, buna göre çekin düzenlendiği tarihlerde ciranta şirketlerin faal olmaması karşısında çekin ciranta … isimli şirketten davalı hamile savunulduğu gibi “Bir ticari ilişki kapsamında” ciro edilmesinin olanaksız olması karşısında; davalının çeki iktisap ederken en azından çeki iktisapta ağır kusurlu olduğunun ve dolayısıyla davanın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usule aykırı olduğundan; davacılar vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE,2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 25/10/2021 tarihli 2020/150 E. – 2021/774 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kabulü ile davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası kapsamında ve dayanağı olan 20/12/2019 keşide tarihli ve 7.500 TL tutarlı çek nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, 4-Takibin kötüniyetli olarak başlatıldığı anlaşıldığından alacağın %20’si oranındaki kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 5-Davacıların sair istemlerinin reddine, 6-İlk derece yargılaması yönünden; a-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 512,32 TL nispi harçtan peşin alınan 142,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 369,42 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-AAÜT tarifesi gereğince 7.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, c-Davacılar avansından kullanıldığı anlaşılan 54,40 TL başvurma harcı, 142,90 TL peşin harç, 850,00 TL bilirkişi ücreti, 62,20 TL posta-teb.müz. olmak üzere toplam 1.109,50 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 7-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacılar vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,b-İstinaf yargılaması sırasında davacılar tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 52,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 214,60 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,8-Gerek ilk derece gerekse istinaf için yatırılan gider avanslarından artan bakiyelerin karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/10/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.