Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1481 E. 2022/2046 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1481 Esas
KARAR NO: 2022/2046
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2022
NUMARASI: 2020/564 E. – 2022/386 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından dava dışı …’a, kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, kullandırılan kredilerin borçlarının geri ödenmesi için dava dışı kredi borçlusu …’ın … Üniversitesi Rektörlüğü’ndeki alacaklarını Beşiktaş … Noterliği’nin 25/05/2012 tarihli ve … yevmiye nolu temliknamesi ile müvekkili bankaya temlik ettiğini, temliknamenin 24/05/2012 tarihi itibariyle doğmuş 1.162.275,67-TL tutarın ve 31/12/2013 tarihine kadar doğacak olan tüm alacakların nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmeleri çerçevesinde kullanacağı krediler ile ilgili olarak … Anonim Şirketi’ne gayrikabili rücu olarak temlik edilmiş bulunduğu ibaresini içerdiğini, davalının temlikname gereğince ödemesi gereken miktarları bankaya ödememiş olduğunu, başlatılan icra takibine de itiraz ettiğini, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bulunduğu üniversitenin yapı işleri daire başkanlığı ile dava dışı … arasında 06/10/2011 tarihli Bahçeşehir yerleşkesi yönetim binası yapımı işine ilişkin sözleşmenin imzalandığını, davacı banka ile dava dışı … arasında, …’ın … Üniversitesi Rektörlüğü’ndeki alacaklarının Beşiktaş … Noterliği’nin 25/05/2012 tarih ve … yevmiye nolu temliknamesi ile … Anonim Şirketi’ne 24/05/2012 tarihli kredi sözleşmesi ve bir cümle ekleri hükümleri uyarınca 1.162.275,67-TL’lik fatura tahtında doğmuş 1.162.275,67-TL tutarın ve 31/12/2013 tarihine kadar doğacak olan tüm alacakların nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmeleri çerçevesinde kullanacağını krediler ile ilgili olarak, … A.Ş.’ye gayrikabili rücu olarak temlik edilmiş bulduğunu ve temlik sözleşmesinin üniversitenin yapı işleri daire başkanlığına tebliğ edildiğini, yapı işleri dairesinin 30/05/2012 tarihli ve B.30.2.GSÜ.0.80.00.00/56 sayılı yazısı ile temliknamenin alındığının bankaya teyit edildiğini, davacı banka ile dava dışı … arasında borcun tasfiyesi için bir borç geri ödeme protokolü yapıldığının da öğrenildiğini, bu protokolün dava dosyasına celbi ile üniversitenin davacı bankaya her ne nam altında olursa olsun borcunun bulunmadığının anlaşılacağını, tüm bu nedenlerle davanın reddi ile davacı banka aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2014/1473 Esas): İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.07.2017 tarih ve 2014/1473 Esas – 2017/546 Karar sayılı kararıyla; “-Davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 1.897.795,12-TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin takip talepnamesindeki diğer koşullarla devamına, -Davalının, hükmedilen alacağın % 20 olan 379.559,00 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.” karar verilmiştir.Karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemizin 05/10/2020 tarih ve 2018/3454 Esas – 2020/1604 Karar sayılı ilamı ile; “Davacı taraf, davalının temlik sözleşmesi gereğince müvekkiline ödemesi gereken dört adet hak ediş bedelinin temlik edene ödediğini iddia etmiş, davalı taraf ise başlangıçta yapılan temlik sözleşmesine sonradan yapılan tadilatlar uyarınca temlik edene ödeme yaptığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı üniversitenin temlik edenin tek taraflı sözleşmeyi tadil beyanına dayanarak dava dışı temlik edene ödeme yapması doğru değildir, bu şekilde ödemeyle borcundan kurtulamaz. Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ayrıca bir kısım teyit yazılarının sahteliğinin araştırılmaması da somut davada sonuca etkili olmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Ne var ki; davalı taraf, davacının temlik eden aleyhine takip yaptığını ve onunla aralarında protokol düzenleyerek ondan tahsilat yaptığını ileri sürmüş, davacı taraf ise temlik eden … aleyhine takip yaptıklarını, bu kapsamda toplam 225.000,00 TL’lik tahsilat yapıldığını, ancak sonradan taahhüdün yerine getirilmediğinden geçersiz olduğunu temlik edenle müvekkili arasında geçerli bir protokolün bulunmadığını bildirmiştir. Bu durumda mahkemece ilgili İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı (davacı tarafından dava dışı temlik eden … aleyhine başlatılan takip dosyası) icra dosyası ile varsa ödeme taahhüdü, protokol ve sair belgelerin celbedilerek takibe konulan bu alacağın ve yapılan ödemelerin temlik edilen alacakla aynı olup olmadığı, bunların dava konusu temlike konu alacak kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi, şayet itirazın iptaline konu alacakla aynı alacak ise temlik eden …’ın davacıya bu konuda yaptığı ödemenin davalıyı bu miktarda sorumluluktan kurtaracağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan davalı üniversite Devlet üniversitesi olup Harçlar Kanunu’nun 13.maddesi uyarınca harçtan muaf olup karar ilam harcı ile sorumlu tutulması da kabul şekli itibariyle doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (2020/564 Esas): İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.06.2022 tarih ve 2020/564 Esas – 2022/386 Karar sayılı kararıyla; “… davacı banka ile dava dışı yüklenici … arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmeleri kapsamında adı geçene banka tarafından muhtelif krediler kullandırıldığı ve dava dışı şahsın davalı Üniversitenin Bahçeşehir yerleşkesi Yönetim Binası Yapım işi için davalı ile 06/10/2011 tarihli Yapım İşi Sözleşmesi imzaladığı, bu sözleşmeden doğmuş ve doğacak hakediş bedellerini, bankada kullandırılan kredi borçlarının teminatını teşkil etmek üzere Beşiktaş … Noterliğinin 25/5/2012 tarihli ve … yevmiye nolu temliknamesi ile davacı bankaya temlik ettiği, temliknamede 31/12/2013 tarihine kadar doğacak tüm hakediş ödemelerinin kapsama alındığı, dava dışı şahsın 6/7/2012 tarihli düzeltme beyannamesi ile temlik sözleşmesinin 1 maddesindeki rakamı 1.162.275,67 TL temlik tutarına ait faturayı 909.316,85-TL olarak tadil ettiği ve aynı şekilde fatura üzerinde de çizerek düzeltme yapıldığı, yine bugünden itibaren 31/12/2013 tarihine kadar doğacak tüm alacakların bankaya temlik edildiği kaydına da yer verildiği, daha sonra dava dışı … tarafından 06/12/2012 tarihinde 2 kez düzeltme beyannamesi verilerek aynı tarihte davalı Üniversiteye ibraz edildiği, ancak bu kez temliknamenin 1 maddesindeki (bugünden itibaren 31/12/2013 tarihine kadar doğacak tüm alacakların bankaya temlik edildiği)yönündeki düzenlemeye yer verilmeyip, bunun temlik eden tarafından tek taraflı olarak değiştirildiği anlaşılmaktadır. Davacı banka tarafından da tek taraflı olarak yapılan 2 düzeltme beyannamesine davalı tarafça itibar edilemeyeceği ifade edilerek temlikname kapsamında doğan alacakların ödenmesi talep edilmiştir. Temlik eden dava dışı şahıs tarafından 2 ayrı düzeltme beyannamesinin noter marifetiyle tanzim edilip bu düzeltme beyannamelerinin yine dava dışı şahıs tarafından Üniversiteye tek taraflı olarak ibraz edildiği, keza bu beyannamelerde düzeltmelerin temlik alacaklısı bankaya da tebliğine dair bir kayda da yer verilmediği görülmektedir. Bilindiği üzere borçlu alacağın temlik edilmiş olduğundan haberdar edilmiş ise borcu ancak temerrüt edene ifa ile yükümlüdür. Aksi takdirde temlik edene ifa da bulunulmuş olması halinde temerrüt edene 2 bir ifa da bulunmak yükümlülüğü ile karşılaşır. Keza temlik edenin şahsına bağlı def’iler temlikle son bulur. Temlik edenin alacak üzerindeki tasarruf yetkisi de sona erer. Bu itibarla davalı yanın temlik edene ödeme yapmış olması temellük eden bakımından sonuç doğuramaz. Bu noktada dava konusu olayda temlik edenin 2 defa ve tek yanlı düzeltme işlemi yaptığı ve 1.düzeltme işleminden sonra da davacı bankaya temliknameler kapsamında davalı tarafça ve düzeltme beyanı doğrultusunda ödemelerde bulunulduğu anlaşılmakla birlikte burada yer alan ve yukarıda açıklanan 1. düzeltmenin faturadaki miktara ilişkin bulunduğu ve bu düzeltme doğrultusunda da (yasal kesintilerde yapılarak) davacı bankaya ödeme yapılmış olması karşısında bankanın bir itirazının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Keza temlik eden yüklenici ile Üniversite arasındaki eser sözleşmesi kapsamında, dava dışı yüklenicinin yaptığı iş, miktarı ve hakedişlerin tanzimi bakımından, davacı bankanın bir itiraz ileri sürmesi de kendisinden beklenemez. Ancak yukarıda belirtildiği üzere bu 1.düzeltme temliknamenin esasına ve kapsamına dair bir düzeltme niteliğinde olmayıp, buna karşılık temlik edenin tek taraflı olarak yaptığı 2. düzeltmenin yukarıda yer verildiği üzere (bugünden itibaren 31/12/2013 tarihine kadar doğacak tüm alacakların bankaya temlik edildiği) kaydı çıkartılarak davalıya tek taraflı olarak sunduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında temlik sözleşmesine ilişkin yukarıda yapılan açıklama ve tespitlerde dikkate alınarak davalı borçlunun tek taraflı ve bu mahiyetteki bir düzeltmeyi esas alıp, temlik edene sonradan ödeme yapması suretiyle davacıya karşın da borçtan kurtulduğunu kabul etmek mümkün değildir. Açıklanan bu sebeplerle ve keza temlik kapsamında daha önce davacı bankaya yapılan ödemelerde de fiilen uygulanıp tahakkuk ettirildiği gibi temlike konu 2.025.182,13-TL alacak tutarından (davalının dava dışı şahsa yaptığı ödemelerde de dikkate alındığı üzere) gelir ve kurumlar vergisi ile damga vergisi ve kdv si hesaplanmak suretiyle talep edilebilecek net miktarın 1.897.795,12-TL olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı (davacı tarafından dava dışı temlik eden … aleyhine başlatılan takip dosyası) icra dosyası kapsamında başlatılan icra takibinin dava konusu ile bir ilgisinin bulunmadığı, bu dosyadaki alacağın temlike konu alacak kapsamında olmadığı anlaşılmıştır. Bu hususlar dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile, takibin 1.897.795,12-TL asıl alacak üzerinden iptali ile, takibin takip talebindeki diğer koşullarla devamına; davacı alacaklı tarafından fatura, hakediş raporu ve temliknamelere dayalı alacak isteminde bulunulduğu, davalı/borçlunun alacağın miktarını bildiği, bu itibarla alacak likit olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden davacı tarafın icra inkâr tazminatı talebinin de kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkilin, davacı bankaya böyle bir borcu bulunmamakta olup, mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde de icra takibine konu edilen alacak tutarından farklı bir alacak tutarı tespit edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, müvekkilin icra takibine karşı yapılan itirazın doğruluğu ve yerindeliği açıkça ispatlanmış olmasına rağmen müvekkil aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemenin istinaf kaldırma kararı doğrultusunda bir yargılama yapmadığını; mahkemenin istinaf kararı doğrultusunda dosyasının Bilirkişi Heyetine tevdi ederek ek rapor alınmasına karar verdiğini, ancak müvekkil tarafından ek bilirkişi raporuna yapılan ayrıntılı itirazların mahkemece dikkate alınmadan eksik inceleme ve yetersiz ek rapora dayalı olarak karar verildiğini, Yapım İşlerine Dair Tip Sözleşmenin 11.5. Maddesinde ‘Yüklenici, her türlü hakediş ve alacaklarını İdarenin yazılı izni olmaksızın başkalarına temlik edemez.’ şeklindeki düzenleme gereğince temliknameler tanzim edilmeden önce müvekkil üniversiteden hak ediş temliklerine ilişkin yazılı izin alınması gerekirken alınmadığını, bu sebeple ön şartları oluşmayan temliknamelerin müvekkili bağlamayacağı ve yükümlülük altına girdirmeyeceğinin tespit edilmesi gerektiğini, Davacı banka ile dava dışı … arasında tanzim edilen Borç Tasfiye Protokolü ile dava dışı …, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kendisinden talep edilen toplam anapara borcunun 225.000,00.-TL’sini ödeyerek anapara borç bakiyesini 984.276,00.-TL’ye indirdiğini, hal böyle iken davacının müvekkil aleyhine başlattığı icra takibi ile 2.025.182,13.-TL talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, Bilirkişi heyetinin istinaf kararı sonrası gerekli araştırmayı yapmayarak, doğrudan 05.05.2016 tarihinde davacı banka tarafından sunulan ödeme beyanlarını dikkate alarak rapor tanzim etmesinin usule aykırı olduğunu, hesap kat ihtarından sonra davacı tarafından dava dışı …’dan yapılan tüm tahsilatların müvekkil sorumluluğundan mahsup edilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi heyetinin 10/03/2016 tarihli raporunda; davacı … A.Ş. Bayrampaşa Şubesi ile dava dışı … arasında kredi sözleşmeleri düzenlenerek muhtelif krediler kullandırıldığı, GSÜ Bahçeşehir yerleşkesi yönetim binası yapımı işi için … Üniversitesi Rektörlüğü ile dava dışı müteahhit … arasında 06/10/2011 tarihli ve 4.525.000,00-TL’lik yapım işi sözleşmesi imzalanarak bu sözleşmeden doğacak hakediş bedellerinin bankadan kullandığı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere davacı bankaya temlik edildiğine dair Beşiktaş … Noterliği’nin 25/05/2012 tarihli ve … yevmiye nolu temliknamesinin düzenlendiği, bu temliknamenin üniversitenin yapı işleri daire başkanlığına tebliğ edildiği, yapı işleri dairesinin 30/05/2012 tarihli ve B.30.2.GSÜ.0.80.00.00/56 sayılı yazısı ile temliknamenin alındığının bankaya teyit edilmesine rağmen borcun ödenmemesi nedeni ile yapılan icra takibi sonucunda işbu itirazın ıptali davasının açıldığı, davacının, davalıya göndermiş olduğu ihtarnamenin 30/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği, 3 günlük ödeme süresi sonunda davalının 04/01/2014 tarihinde temerrüde düştüğü, ancak temerrüt tarihi ile takip tarihi arasında faiz talebi bulunmadığından taraflarınca da talep gibi hareket edilerek faiz hesaplaması yapılmadığı, 11/03/2014 takip tarihi itibariyle, davalının itirazının iptalinin 1.897.795,12-TL asıl alacak üzerinden yapılabileceği tespit edilmiştir. *Bilirkişi heyetinin 27/03/2017 tarihli ek raporunda; kök raporlarındaki görüşleri ile aynı yönde görüş bildirmişlerdir. *Bilirkişi heyeti 24/02/2022 tarihli raporunda; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı (davacı tarafından dava dışı temlik eden … aleyhine başlatılan takip dosyası) icra dosyası kapsamında inceleme de yapmak suretiyle düzenledikleri ek raporlarında, daha önce düzenlenen rapor ve ek rapor ile aynı görüşte olduklarını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasının, dava dışı … aleyhine, 31/05/2012 tanzim tarihli 17/02/2014 vade tarihli, 1.000.000,00-Euro’luk bonoya istinaden başlatılan icra takibi olduğunu belirtmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 1.897.795,12-TL asıl alacak üzerinden iptali ile, takibin takip talebindeki diğer koşullarla DEVAMINA, -İİK 67/2. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden % 20 oranında belirlenen 379.559,00-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine.” karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İlk derece mahkemesinin 06.07.2017 tarih ve 2014/1473 Esas – 2017/546 Karar sayılı kararıyla; “-Davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 1.897.795,12-TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin takip talepnamesindeki diğer koşullarla devamına, -Davalının, hükmedilen alacağın % 20 olan 379.559,00 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.” karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dairemizin 05/10/2020 tarih ve 2018/3454 Esas – 2020/1604 Karar sayılı ilamı ile; “… mahkemece ilgili İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı (davacı tarafından dava dışı temlik eden … aleyhine başlatılan takip dosyası) icra dosyası ile varsa ödeme taahhüdü, protokol ve sair belgelerin celbedilerek takibe konulan bu alacağın ve yapılan ödemelerin temlik edilen alacakla aynı olup olmadığı, bunların dava konusu temlike konu alacak kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi, şayet itirazın iptaline konu alacakla aynı alacak ise temlik eden …’ın davacıya bu konuda yaptığı ödemenin davalıyı bu miktarda sorumluluktan kurtaracağı gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece Dairemiz kararında işaret edilen hususlarda gerekli araştırmanın yapıldığı, ilgili belgelerin celp edildiği ve akabinde bilirkişi raporu aldırıldığı, 24/02/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunun denetime elverişli ve yeterli olduğu, tüm bu hususlar ve mahkeme gerekçesi gözönüne alındığında; temlike konu 2.025.182,13-TL alacak tutarından (davalının dava dışı şahsa yaptığı ödemelerde de dikkate alındığı üzere) gelir ve kurumlar vergisi ile damga vergisi ve KDV hesaplanmak suretiyle talep edilebilecek net miktarın 1.897.795,12-TL olduğu, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası kapsamında başlatılan icra takibinin dava konusu ile bir ilgisinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile takibin 1.897.795,12-TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Davacı tarafından fatura, hakediş raporu ve temliknamelere dayalı alacak isteminde bulunulduğu, davalı/borçlunun alacağın miktarını bildiği, bu itibarla alacağın likit ve davalı tarafından bilinebilir olması nedeniyle mahkemece kabul edilen alacak miktarı üzerinden icra inkâr tazminatına karar verilmiş olması da yerinde olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı üniversite harçtan muaf olduğundan, davalıdan harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/12/2022