Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/147 E. 2023/1506 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/147 Esas
KARAR NO: 2023/1506
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2021
NUMARASI: 2020/572 2021/746
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile kambiyo takibi başlatıldığını, icra takibine dayanak teşkil eden bonolara ilişkin borcun takipten önce önce senet alacaklılarına ödenmiş olduğunu, tüm bu verilerle, menfi tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunduğunun açık olduğunu ileri sürerek, takibe konu bonolardan dolayı müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkil lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, takibe konu bonoların kıymetli evrak niteliğinde olduğundan buna karşı ileri sürülebilecek iddia ve savunmaların da yazılı olması gerektiği, ispat yükü üzerinde olan davacıların iddiasını ispatlayamadığı, davada tedbir verilmediğinden tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ekte sunacakları dekonttan da görüleceği üzere müvekkillerinin takip tarihinden önce senet borçlarını kısmen ödediklerini, ödenen senetlerin tamamının iade edilmediğini, ispat yükünün alacaklı olan davalıda olduğunu, yemin teklif ettikleri durumun kendi ispat yükü hakkında olması gerektiği, davalı tarafın vekili bulunmadığı halde davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin haksız olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Hükmün kapsamını düzenleyen HMK’nın 297/1-ç maddesine göre, hükümde çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekmektedir. Davacılar vekili dava dilekçesinde davaya konu senetlere ilişkin davalıya ödeme iddiasında bulunarak, dilekçe ekinde 3 adet dekont ibraz etmiştir. Söz konusu dekontların incelenmesinde, 14/03/2017 ve 28/11/2017 tarihli dekontlar ile yapılan ödemelerin bizzat davacı … tarafından davalının banka hesabına yapıldığı anlaşılmıştır. Davalının 17/06/2021 tarihli duruşmadaki beyanında, davaya konu takip dayanağı senetlerin dışında kendisine ciro edilen başka senetlerin olduğuna veya aralarında başka alacak-borç ilişkisi olduğuna dair herhangi bir ifadesi bulunmamaktadır. Bu durumda davacı ile davalı arasında davaya konu senetler dışında başka bir alacak borç ilişkisi olmadığına göre, davalıya yapılan ödemelerin davaya konu senetlere mahsuben yapıldığını kabul edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının delil olarak ibraz ettiği banka dekontlarının hükümde delil olarak değerlendirilmemesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Yargılama sırasında davalı vekille temsil edilmemiş, gerekçeli kararda da davalı vekili ismine yer verilmemiştir. Davalı adına vekaletname gerekçeli kararın verilmesinden sonra 17/01/2022 tarihinde ibraz edilmiştir. Yargılama sırasında davalı vekille temsil edilmediği halde, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırıdır. Yine 17/06/2021 tarihli duruşmada; davalının beyanları alındıktan sonra davalı şirket temsilcisinden soruldu denilerek beyanların alındığı, devamında “Davalı şirket temsilcisi Barış Temiz 6100 Sayılı HMK 225 ve devamı maddelerinde yer alan yeminle ilgili hususlar anlatıldı” şeklindeki davanın tarafı olmayan ve duruşmaya katılmayan bir kişinin isim ve beyanına yer verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2021 tarih 2020/572 esas 2021/746 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 102,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 264,10TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/10/2023