Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1456 E. 2022/2002 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1456 Esas
KARAR NO: 2022/2002
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2018/145 2020/48
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Mah. … Cad. … Sok. No:… Kadıköy / İstanbul adresindeki “… Kadıköy … Mah. Veznesi” aracılığıyla “… A.Ş.” unvanı kullanarak fatura tahsilatları yaptığı, ilgili adreste şirketlerince haricen tespit yapıldığı ve yapılan tespitte, davalının “… Kadıköy … Mah. Veznesi ” unvanlı olarak faaliyet gösterdiği ve …’ın unvanının, markasının, logosunun davalı tarafından kullanıldığı, Yetkili İşlem Merkezi (“YİM”) ve Yetkili Ödeme Merkezi (“YOM”) sıfatları altında, müvekkili şirket ile herhangi bir sözleşmesel ilişki olmadan, müvekkili şirket adına fatura tahsilatlarının yapıldığı, müvekkili şirket faturalarından işlem ücreti alındığı ve veznelerin duvarlarına müvekkili şirketin çağrı merkezlerinin telefonlarının asıldığı, müvekkili şirket tarafından davalıya Kartal … Noterliği’nde 22.04.2014 tarih ve … yevmiye no ile keşide edilen ihtarname gönderildiği, davalının adil ve dürüst rekabet kurallarına aykırı uygulamalarına son vermesi, müvekkili şirket adına hiçbir şekilde tahsilat yapmaması, … unvanını, markasını, logosunu taşıyan matbu evrakların imha edilip kullanılmaması, her türlü zarar kaybı için hukuki ve cezai yollara müracaat edileceği, tüketici şikayet ve zararlarından davalının sorumlu olacağının ihtar edildiği, bu ihtarname davalıya ulaşmasına rağmen tabelalar ve … unvanlı matbu evraklar kaldırılmadığı gibi tahsilat yapmaya devam edeceğini müvekkiline beyan etmiş olduğu, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. maddesi ve Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 12.09.2012 tarih ve 4019 sayılı Kararı uyarınca, Elektrik Piyasası’nda dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01.01.2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verildiği, bu çerçevede … A.Ş. tarafından yapılmakta olan satış faaliyetleri ve fatura tahsilatları süreçleri, yasal ayrışma sonrası müvekkili … tarafından devralınmış olduğu, müvekkili …’ın, müşterilerine düzenlemeye tabi olan veya serbest tüketicilere yapmış olduğu enerji satışı karşılığında düzenlediği faturaları tahsil yetkisinin münhasıran …’a ait olduğu, … tahsilatları kendi bünyesinde yürütmekle birlikte, bankaların elektronik tahsilat sistemleri veya anlaşmalı tahsilat merkezleri üzerinden yürütmekte olduğu, bu tahsilat kanalları ve bu hususta özellikle yetkilendirilmiş kişiler dışında, … ismi kullanılarak davacıya ait fatura bedeli tahsilatlarının yapılmasının hukuka aykırı olduğu, davalının müvekkili şirket ile herhangi bir sözleşmesi olmamasına rağmen … adına, …’ın adını veya logolarını kullanarak makbuz, dekont vb. belgeler düzenleyemeyeceği, … adına işlem yaptığına dair ifadelere yer veremeyeceğini ve işletme adlarında, ticaret unvanlarında, markalarında, makbuzlarında veya reklamlarında … ifadelerini kullanamayacağı, müvekkili şirket ile herhangi bir sözleşmesi olmamasına rağmen işletme adında, ticaret unvanında, markalarında, makbuzlarında veya reklamlarında ‘yetkili’ ifadesine yer veremeyeceği veya bu anlama gelecek kısaltmalar kullanamayacağı, … adına fatura tahsilatı yapamayacağı, yapılmasına vesile olamayacağı ve hiçbir suret ve ad altında kişilerden … adına bedel tahsil edemeyeceği, müvekkili şirketin, tahsilatları kendi bünyesinde yürütmekle birlikte, bankaların elektronik tahsilat sistemleri veya Yetkili İşlem Merkezi (“YİM”) ve Yetkili Ödeme Merkezi (“YOM”) sıfatları altında anlaşmalı tahsilat merkezleri üzerinden yürütmekte olduğu, bu merkezlerin şirket politikası gereği belirli standartlarda ve belirlenen tek tip görüntüde olup; müşteriye kaliteli ve güvenilir bir hizmet verme hedeflenmiş olduğu, davalının işlettiği tahsilat merkezi ile yetkili tahsilat merkezleri arasında hiçbir benzerlik ve kalite bulunmadığı, davalı taraf bu şekilde yetkili ödeme merkezlerine karşı haksız rekabet ederek, gerek şirketlerine ve gerekse bu yetkili merkezlerin çalışma şekline ve tahsilatına zarar vermekte olduğu, bu sebeple davalı tarafın tüm uyarıları rağmen yetkisiz ve haksız olarak uygulamalarına ve tahsilat faaliyetine devam etmesinin müvekkili şirketin manevi kişiliğine zarar verdiği, bu manevi zararın telafisi olmadığı belirtilerek; davalının müvekkili şirkete 15.000,00 TL manevi tazminat ödemesine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirket ile hiçbir yasal ticari ilişkisi olmayan davalının yetkisiz ve usulsüz olarak …’ın unvanını, markasını, logosunu taşıyan matbu evrakları kullanmak suretiyle fatura tahsilatı yapması sebebiyle, dürüstlük kurallarına aykırı uygulamaların ve hukuka aykırı işlemlerin muarazanın önlenmesi suretiyle durdurulması için; öncelikle davalının müvekkili şirket adına hiçbir suretle tahsilat yapmamasına karar verilmesini, müvekkili şirketin kalite politikasına, ticari itibarına ve manevi kişiliğine zarar vermesi sebebiyle …’ın unvanını, markasını, logosunu taşıyan tabelaların ve her türlü ilanın kaldırılmasına ve matbu evrakların kullanılmayarak mevcut olanların derhal imha edilmesine karar verilmesini, müvekkili şirketin davalının hukuka aykırı uygulamaları sebebiyle ticari itibarının daha fazla zarar görmemesi için davalının müvekkili şirket adına tahsilat yapmaması ve …’ın unvanını, markasını, logosunu taşıyan tabelaların ve her türlü ilanın kaldırılması ve matbu evrakların kullanılmayarak mevcut olanların derhal imha edilmesi için öncelikle tedbir kararı verilmesini, davalının tüm yasal ihtarlara rağmen yetkisiz ve haksız olarak tabela ve ilanlarını kaldırmayıp uygulamalarına ve tahsilat faaliyetine devam etmesi sebebiyle müvekkili şirketin manevi kişiliği zarara uğradığından ötürü davalının müvekkili şirkete 15.000,00 TL (onbeşbinlira) manevi tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tüm dava ve taleplerinin hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olup reddi gerektiğini, müvekkilinin mukim adresinde fatura ödeme merkezî olarak faaliyet göstermekte, kurumlar ile yapmış olduğu sözleşmeler gereği su, doğalgaz, telefon vb. faturaların tahsilatını yaptığını, davacı ile yapmış olduğu sözleşme gereği sözleşme süresince davacının faturalarını tahsil ettiğini, sözleşme sona ermesinden sonra müvekkilinin hiçbir şekilde davacı … ismini kullanarak davacıya ait faturaların tahsilini yapmadığını, davacının logosunu kullanmadığını, davacıya ait makbuz, dekont vb. belgeler düzenlemediğini, müşterilerinin yoğun isteği ve ısrarı ile davacı kurumun faturalarını aldığını ve bu faturaların bizzat davacı kurumun yetkili ödeme merkezlerine yattığını, bunu yaparken davacı kurumun yetkili ödeme merkeziymiş gibi hareket etmediğini, yetkili kurumun belge, logo ve evraklarını kesinlikle kullanmadığını, bu aşamada hiçbir şekilde davacı kurumun adını kullanarak menfaat elde etmemiş olduğunu, davacı kurum ile bir rekabete girmediğini ve davacı kurumun itibarını zedelememiş olduğunu, yapılan işlemin tamamen müvekkili ile sürekli müşterileri arasındaki hatır-gönül ilişkisine bağlı olarak yapıldığını, ancak Kartal … Noterliğin ihtarnamesinden sonra hatır gönül ilişkisi gereği yapılan bu işleme dahi son verilmiş olduğunu, yapılan işlemden davacı kurumun hiçbir zararı bulunmadığını, davacının ödenmeyen hiçbir faturasının olmadığını, bu konuda müvekkilinin müşteri çevresinden herhangi bir şikayet olmadığını, müvekkilinin müşterilerinin memnuniyeti sağlamak amacıyla, onlar adına faturaları davacı kuruma ödemiş olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu işlemin olsa olsa müşterileri açısından vekaletsiz iş görme olduğunu, ancak müşterilerinin bu konuda bilgisi olduğundan müvekkiline karşı herhangi bir tazminat ve benzeri talebin yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacı kurumun dilekçesinde belirttiği üzere faturaları yalnızca kendi bünyesinde tahsil etmeyip anlaşmalı ödeme merkezleri aracılığı ile de tahsilat yapmakta olduğunu, davacının anlaşmalı olduğu merkezlerin yalnızca davacının değil başkaca kurumların da faturalarını tahsil ettiğini, davacının kötü niyetle bu rekabeti anlaşmalı olduğu merkezler lehine kırmak, müvekkilinin ve benzeri ödeme merkezlerini yıldırmak amacıyla kötü niyetle hareket etmekte olduğunu, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/253, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/259 E, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/261 E, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/261 ve İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/276 E., İstanbul Anadolu 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/254, Anadolu 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/239 E. sayılı dosyaları ile konusu ve talepleri aynı olan davalar açmış olduğunu, ilgili davaların davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu, Mahkememiz dosyasının konusu ve davacısı aynı olan İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/253 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiğini, hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 12/03/2020 tarihli, 2018/145E.-2020/48K. Sayılı kararı ile; “… davalının iş yerinde, elektrik perakende satış faaliyetini daha önceden yürüten dava dışı …’ın ve davacının “…” unvanlarını ve tescilli markalarını tabelasında, makbuzlar üzerinde kullanarak elektrik fatura tahsilatı yaptığı iddia edilmişse de, dava açılmadan önce bu konuda davalının iş yerinde bir delil tespiti veya Noter tespiti yapılmadığı, yargılama sırasında davalının iş yerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davalının davacının ticaret unvanını veya … markalarını kullandığına dair bir delil bulunamadığı, davacı vekilinin dosyaya sunduğu fatura fotokopilerinin dava açıldıktan sonra düzenlenen 30/05/2016 tarihli bir fatura olduğu, bu nedenle dava tarihinde ve öncesinde, davalının davacıya ait unvan ve markaları kullanarak fatura tahsil edildiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; emsal kararların ve bilirkişi raporlarının davacı tarafça mahkemeye sunulmuş olmasına rağmen mahkeme tarafından belirtilen hususların göz ardı edildiğini ve bu şekilde bir hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davalının müvekkili şirkete ait faturaları yetkisiz olarak tahsil ettiği hususunun davalı tarafından da açıkça ikrar edildiğini, bilirkişi raporlarının hükme elverişli olmadığını, yerel mahkemenin dosyadaki mevcut delillere itibar etmediğini, davalı tarafın müvekkil şirkete ait elektrik faturasını yetkisi olmadığı halde tahsil ettiği gibi ayrıca 1,65 TL hizmet bedeli aldığını, ayrıca kredi kartı ile ödeme yapıldığı taktirde kredi kartı komisyon ücreti de kestiğini bildirmiştir.
DELİLLER: TPMK’dan gelen cevabi yazıda; … numaralı “…” markasının 35, 39. sınıflarda … numaralı “…” markasının 07,09,11,37,39, 40. sınıflarda, … numaralı “…” markasının … A.Ş. adına 35 ve 39. sınıflarda tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne örneği sunulan satış faturası incelendiğinde, davalının adının ve adresinin faturada mevcut olduğu, ekindeki ödeme makbuz örneğinde ise “…” markasının yer aldığı, ancak bu faturanın davanın açıldığı 23/06/2014 tarihinden sonraki döneme ait olduğu ve 11/05/2016 tarihinde düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 25/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davacı tarafın belirtmiş olduğu tüm tespit hususları bakımından, Davalı tarafın işyerinde yapılan tespitler ile davacıya ait tahakkuk eden abone faturalarının tahsilinin yapılmadığı, Davacının unvanı, markası ve logosunun davalı işyerinde bulunmadığı tespit edilmiş, Davacı tarafın talep etmiş olduğu tazminat talebinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Taraflar arasında yapılmış bir sözleşme sunulmamış olması bakımdan bir tespit veya görüş belirtme imkânı olmadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17/04/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; “…davalı tarafın işyerinde davacıya ait tahakkuk eden abonelere ait faturalarının; davacı tarafça sunulan fotokopi belgelerinin nazarı dikkate alınması ile tahsilinin yapılma ihtimalinin olduğu, davacı tarafça sunulan fotokopi belgelerinin tüm takdiri ve değerlendirilmesi hususunün sayın mahkemeye ait olduğu, davacının unvanı, markası ve logosunun davalı işyerinde bulunmadığı, davacı tarafın talep etmiş olduğu tazminat talebinin sayın mahkemenin takdirinde olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalının davacıya ait isim ve logosunun kullanarak davacı şirketin ticari itibarına zarar verildiği iddiası ile açılan manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı taraf davalının davacının isim ve logosunu kullandığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve dosya içeriğinden davalının davacı tarafından abonelerine tahakkuk ettirilen faturalar tahsilatını yaptığına dair bir delil sunmadığı gibi davalının işyerinde davacının unvanı, markası ve logosunun bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça davalının fatura tahsili yaptığına dair 2016 tarihli bir fatura sunulmuş ise de huzurdaki davanın 23/06/2014 tarihinde açıldığı, her davanın davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/11/2022