Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1450 E. 2022/1990 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1450 Esas
KARAR NO: 2022/1990 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2022
NUMARASI: 2021/11 E. – 2022/133 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 18.09.2015 tarihine kadar davalının bayisi olarak hizmet verdiğini, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve ticari alış verişe konu “Aytomatic” ve promosyonlu satışlar nedeniyle davacı şirketin davalıdan 12.10.2015 tarihli cari hesap tablosu uyarınca 152.727,74 TL alacaklı olduğunu, keşide edilen B.çekmece …Noterliği’nin 08.12.2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesine rağmen borcun ödenmediğini, davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 11.01.2016 tarihinde 152.727,74 TL asıl alacak + 954,55 TL işlemiş faiz = 153.682,29 TL bedelli ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibin 26.01.2016 tarihli itiraz ile durduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ve takibin devamına, davalının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen 17.04.2011 tarihli Protokol ile Taraflar arasında mevcut dikey anlaşmanın 17.04.2011 itibariyle sonlandırarak, 5 yıllık yeni bir anlaşma yapılmasının kararlaştırıldığını, Protokol’ün “Peşin Satış Destek Primi” başlıklı 6. maddesindeki; “Bayi işbu protokol çerçevesinde, 17.04.2011 tarihinden sonra 5 (beş) yıl süreyle… bayii olarak… amblemi altında ticari faaliyette bulunmayı beyan, kabul ve taahhüt etmiş olup…’da bunun karşılığında Bayi’ye, her sözleşme yılı için 115.000 USD+KDV olmak üzere toplam 575.000 USD+KDV tutarında peşin destek primi ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir” şeklindeki hüküm doğrultusunda davacı tarafından 26.12.2011 tarihli fatura düzenlendiğini, ödemenin 5 yıllık bayilik süresini esas alarak yaptığını, ancak bayilik ilişkisinin 18.09.2015 tarihinde sona erdiğini, ödemenin bu tarihten sonraki döneme isabet eden kısmı karşılıksız kaldığını, bu kısmın davacının cari hesabından 139.390,93 TL olarak düşüldüğünü, ayıca müvekkilince istasyona yapılan yatırımlar için davacının talep ettiği şekilde 20.000 TL+ KDV tutarında fatura düzenlenerek, davacının cari hesabından düşüldüğünü, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmayıp, 31.12.2015 tarihi itibariye10.717,49 TL alacaklı olduğunu beyanla, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına, hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2017 tarihli 2016/143 Esas-2017/746 Karar sayılı kararıyla; “… peşin satış destek primi açısından 17/04/2011 – 17/04/2016 tarihleri arasındaki 5 yıllık sürenin baz alınması gerektiği, 18/09/2015 tarihinde bayilik ilişkisi sona ermiş olduğuna göre 18/09/2015 ile 17/04/2016 tarihleri arasındaki peşin satış destek primi ödemesinin davalı tarafça iadesinin istenebileceği ve buna ilişkin 31/12/2015 tarihli düzenlenen faturanın hukuka uygun olduğu, ek rapora bu nedenlerle itibar edilemediği, sabit yatırım bedeli yönünden ise revize edilen sözleşmede sabit yatırım bedeline ilişkin hükmün muhafaza edildiği, Yargıtay ‘ın son içtihatları gözönüne alınarak davalı tarafça bu bedelin iadesinin talep edilebileceği ve 31/12/2015 tarihli 23.600-TL bedelli faturanın hukuka uygun olduğu, faturalar gözönüne alındığında davacı tarafın cari hesaptan kaynaklanan alacağının bulunmadığı ” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizin 04/12/2020 tarihli 2017/6854 Esas-2020/2114 Karar sayılı kararıyla; 17/04/2011 tarihli 5 yıllık sözleşme gereğince davacıya 575.000 USD+KDV tutarınca peşin satış destek primi ödendiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, davalı tarafça peşin satış destek primi 17/04/2011 tarihli 5 yıllık sözleşme kapsamında verildiğinden ve daha sonra sözleşme süresi kısaltıldığından, karşılıksız kalan kısmın davalı tarafça cari hesaptan mahsup edilmesinde bir usulsüzlük bulunmamakla birlikte, iadesi istenecek kısmın karşılığının hesabı konusunda bilirkişi raporunda inceleme yapılmadığının anlaşıldığı, taraflar arasındaki 30/01/2014 tarihli sözleşmenin 38. Maddesi atfıyla 24/2 maddesinde ödünç verilen mallarla ilgili seçim hakkının davalı şirkete tanındığı, ancak davacının, 27/08/2015 tarihli 28796 yevmiye numaralı ihtarname ile, seçim hakkını kullanarak 4 adet akaryakıt tankı ve 4 adet dalgıç pompa bedelinin KDV dahil 20.000 TL bedelle kendilerine satılmasını kabul etmesi üzerine, davalı tarafça davacının teklifi kabul edilerek fatura düzenlendiğinden, artık bu aşamada davacı tarafça akaryakıt tankı ve pompalarını almaktan vazgeçtiklerini bildirmesi ve faturanın ihtarname ekinde iade edilmesinin haklı olmadığı, bu durumda davalının da, davacı tarafça KDV dahil 20.000 TL ödeneceği kabul edilmesine rağmen, 23.600 TL’lık (KDV dahil) fatura tanziminin yerinde görülmediği eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın, Dairemizce tespit edilen eksiklikler yönünden rapor yahut ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2022 tarihli 2022/11 Esas-2022/133 Karar sayılı kararıyla; “Davalı tarafça peşin satış destek primi 17/04/2011 tarihli 5 yıllık sözleşme kapsamında verildiğinden ve daha sonra sözleşme süresi kısaltıldığından, karşılıksız kalan kısmın davalı tarafça cari hesaptan mahsup edilmesinde bir usulsüzlük bulunmamakla birlikte, iadesi istenecek kısmın karşılığının hesabı konusunda istinaf aşamasından sonra alınan bilirkişi raporunda 7 aylık sürenin karşılıksız kaldığı ve bu süreye tekabül eden miktarın 148.888,90 TL olduğu, davalının 139.390,93 TL fatura düzenlediğinin, anlaşıldığı, 30/01/2014 tarihli sözleşmenin 38. Maddesi atfıyla 24/1,2 ve 4 maddesinin sona erme halinde de uygulanacağının düzenlendiği, sözleşmenin 24/2 maddesinde ödünç verilen mallarla ilgili seçim hakkı davalı şirkete tanınmışsa da, davacının, 27/08/2015 tarihli 28796 yevmiye numaralı ihtarname ile seçim hakkını kullanarak 4 adet akaryakıt tankı ve 4 adet dalgıç pompa bedelinin KDV dahil 20.000 TL bedelle kendilerine satılmasını kabul etmesi üzerine, davalı tarafça davacının teklifi kabul edilerek fatura düzenlendiğinden, artık bu aşamada davacı tarafça akaryakıt tankı ve pompalarını almaktan vazgeçtiklerini bildirmesi ve faturanın ihtarname ekinde iade edilmesinin haklı olmadığı, bu durumda davalının da, davacı tarafça KDV dahil 20.000 TL ödeneceği kabul edilmesine rağmen, 23.600 TL’lık (KDV dahil) fatura tanziminin yerinde olmadığı, KDV dahil 20.000 TL’lık kısmının cari hesaptan mahsubu gerektiği, peşin satış destek primi ve sabit yatırım bedeli yukarıda belirtildiği gibi tespit edildiğinde; davacının davalıya borçlu olduğu, cari hesaptan kaynaklanan alacağının bulunmadığı” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacıya davalı tarafından ödenen 5 yıllık peşin destek satış priminden eksik kalan 7 aylık süreye ilişkin BAM 16. Hukuk Dairesi’nin ve ilk derece mahkemesinin kararının hatalı olduğu, taraflar arasındaki dava konusu sözleşmeden önceki 09/09/2003 tarihli sözleşme ve 30/01/2014 tarihli revize sözleşmenin irdelenmediğini, taraflar arasında 09/09/2003 başlangıç tarihli 15 yıllık (09/09/2018 bitiş tarihli) sözleşme imzalanarak 15 yıllık peşin destek primi ödendiğini, 15 yıllık sözleşmenin devamı sırasında Rekabet Kurumunun çıkardığı tebliğ uyarınca taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 18/09/2010 tarihinde ( tebliğ gereği kendiliğinden) sonlandığını, ancak taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin sürdürüldüğünü, tarafların 18/09/2010 başlangıç tarihli 5 yılı aşmayan yeni bir bayilik sözleşmesi imzalamasının mevzuat gereği olmasına rağmen, mevzuata aykırı şekilde,17/04/2011 başlangıç- 17/04/2016 da sonlanma şeklinde hazırlamış ve taraflarca hatalı sözleşmenin imza edildiğini, davacının hatayı fark ederek ihtar göndermesi üzerine, 30/01/2014 tarihli revize ek bir sözleşme ile düzelterek, sözleşmenin başlangıç tarihini 18/09/2010 tarihine, bitiş tarihini 18/09/2015 tarihine geri çekerek (tapu kaydındaki intifa süresini de geri çekerek) revize edildiğini, müvekkilinin bu tarihlerde bayilik hizmeti vererek yıllık satış destek primine hak kazandığını, davacının (davalının geç kalması nedeni ile, sözleşme olmadan bayiliğe devam ettiği) 18/09/2010-17/04/2011 tarihleri arasında hizmet verdiği 7 ay boyunca satış destek primine hak kazanmadığını söylemenin hatalı olduğunu, taraflar arasındaki revize sözleşmede, 5 yıllık peşin destek priminin 7 aylık kısmının iade alınacağına ilişkin hükme de yer verilmediğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; yargılama sırasındaki dilekçelerindeki beyanlarını tekrar ettiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, iadesi istenecek 7 aylık sürenin karşılıksız kaldığı ve bu süreye tekabül eden miktarın 148.888,90 TL olduğu, davalının 139.390,93 TL fatura düzenlediği, davacı tarafça akaryakıt tankı ve pompalarını almaktan vazgeçtiklerini bildirmesi ve faturanın ihtarname ekinde iade edilmesinin haklı görülmediği, bu durumda davalının da, davacı tarafça KDV dahil 20.000 TL ödeneceği kabul edildiğinden, KDV dahil 20.000 TL’lık kısmının cari hesaptan mahsubu gerektiği kanaatine varıldığı, bu durumda davacının davalıya borçlu olduğu, cari hesaptan kaynaklanan alacağının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLER; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında; davacı tarafça davalı aleyhine, 152.727,74-TL cari hesaba dayalı asıl alacak, 954,55-TL işlemiş faiz olmak üzere 153.682,29-TL toplam alacağın, asıl alacağa avans faizi işletilerek tahsili istemli ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurduğu görülmüştür. “Feshin Sonuçları” başlıklı 24. Maddenin 2. Bendinde; (i) ve (ii) bentlerindeki edimleri seçim ve bayiden talep hakkının…’nun taktirinde olduğu, (i) bendinde; sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 hafta içerisinde bayinin ödünç verilen tüm malzemeyi tam ve eksiksiz olarak…’ya teslim edeceği, (i) bendinde; ödünç verilen malzemenin tamamı yada… tarafından belirlenecek bir kısmının mülkiyeti bayiye geçirilecek şekilde… tarafından bayiye fatura edilerek, rayiç bedelinin…’ya ödeneceğinin kabil ve taahhüt edildiği, 24. Maddenin 4. Bendinde; “…İstasyonda inkişafı temin amacıyla… tarafından bayiye sağlanmış tüm ayni ve nakdi imkanların, …’nun kayıt ve yorumları HMK 193/1 anlamında belirleyici olmak üzere değerlendirilecek, fesih anı ile sözleşmenin yürürlük anı arasında geçen zamana göre, başkaca bir kıstas alınmaksızın, kıst usulü ile… tarafından bayiye, doğrudan ya da dolaylı biçimde verilen aynı ve/veya nakdi imkanın ilgili kısmı, …’nun talebine göre aynen veya nakden, defter değerinin %20 fazlasının ilavesiyle, ayrıca ihtara gerek olmaksızın Bayi tarafından…’ya ödenecektir…” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece Dairemizin kararından sonra alınan 05/01/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda; tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini 26/10/2015 tarihinde doğruladığı, davacı şirketin bu tarih itibarıyla davalı şirkettin 152.727,74 TL alacaklı olduğu, davalı şirket tarafından 31/12/2015 tarihli 188,80 TL, 23.600,00TL, 265,50 TL ve 139.390,93 TL bedelli olmak üzere, dört adet toplam 163.445,23 TL fatura düzenleyerek davacıya gönderdiği, davacının 15/01/2016 tarihli ihtarname ekinde dört adet faturayı iade ettiği, davacı defterleri ile BA bildiriminde bulunmadığı, Bahse konu Protokol’ün “Peşin Satış Destek Primi” başlıklı 6. maddesindeki; “Bayi işbu protokol çerçevesinde, 17.04.2011 tarihinden sonra 5(beş) yıl süreyle… bayii olarak… amblemi altında ticari faaliyette bulunmayı beyan, kabul ve taahhüt etmiş olup…’da bunun karşılığında Bayi’ye, her sözleşme yılı için 115.000 USD*KDV olmak üzere toplam 575.000 USD+KDV tutarında peşin destek primi ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir” şeklindeki hüküm doğrultusunda davacı tarafından 26.12.2011 tarihli fatura düzenlendiği, destek priminin 17.04.2011 tarihli 5 yıllık sözleşme kapsamında verildiğinden 18.09.2015 tarihi ile 17.04.2016 tarihleri arasındaki 7 aylık sürenin karşılıksız kaldığı, bunun da 148.888,90 TL’ya karşılık geldiği, düzenlenen faturanın 139.390,93 TL olduğu, bu miktar ile sabit yatırım bedeli KDV dahil 20.000 TL’nın cari hesaptan düşüldüğünde, davalı firmanın davacı firmadan 16.615,46 TL alacaklı olduğu beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: İtirazın iptali talepli davada, davacı tarafça cari hesaba dayalı olarak ilamsız takip başlatılmıştır. Mahkemece 17/10/2017 tarihli kararla, davacının icra takip tarihi itibarıyla alacaklı konumda bulunmadığından davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizce istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilerek, kararda işaret edilen hususlarda yeniden rapor yahut ek rapor alınarak karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince ek rapor alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ve kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, takibe konu peşin satış destek primi alacağına yönelik istinaf sebepleri ileri sürdüğü, taraflar arasındaki önceki 09/09/2003 tarihli sözleşmenin, Rekabet Kurumu tebliği gereği, bayilik sözleşmesinin 18/09/2010 tarihinde kendiliğinden sonlandığını, ancak taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin sürdürüldüğünü, tarafların 18/09/2010 başlangıç tarihli 5 yılı aşmayan yeni bir bayilik sözleşmesi imzalanması gerekirken, mevzuata aykırı ve hatalı şekilde,17/04/2011 başlangıç-17/04/2016 bitiş tarihli hazırlanarak imzalandığını, davacının hatayı fark ederek ihtar göndermesi üzerine, 30/01/2014 tarihli revize ek bir sözleşme ile düzelterek, sözleşmenin başlangıç tarihini 18/09/2010 tarihine, bitiş tarihini 18/09/2015 tarihine geri çekerek (tapu kaydındaki intifa süresini de geri çekerek) revize edildiğini, 7 aylık sürenin karşılıksız kalmadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 30/01/2014 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi’nin “SÜRE” başlıklı 38. Maddesinde; 38.1 “İşbu Sözleşmenin süresi Taraflar arasında imza tarihinden itibaren 18/09/2015 tarihine kadar olup, taraflarca yazılı olarak mutabık kalınması durumunda Sözleşme aynı koşullar ile 5 yıl (beş) daha uzatılabilir” 38.2 “İşbu sözleşme, süre bitim tarihinden önce, Taraflar arasında mutabık kalınarak uzatılmadığı taktirde, sürenin tamamlanması üzerine sona erecektir. Bu durumda 24’üncü maddenin 1,2 ve 4. Bentleri kıyasen uygulanacaktır.” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmenin açık hükmü doğrultusunda, sözleşmenin 17/04/2011-18/09/2015 tarihleri arasında geçerli olacağı oysa, taraflar arasındaki 17/04/2011 tarihli 5 yıllık sözleşme gereğince davacıya 575.000 USD+KDV tutarınca peşin satış destek primi ödendiği ve sözleşmenin 17/04/2016 tarihinde sonlanacağına ilişkin düzenlemenin 30/01/2014 tarihli revize sözleşme ile 7 ay kısaltıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece alınan kök ve ek rapordan davalı tarafça tanzim edilen 31/12/2015 tarihli 139.390,93 TL bedelli faturanın peşin satış destek priminin karşılıksız kalan kısmına ilişkin olduğu ve aslında davalı tarafça talep edilebilecek miktarın 148.888,90 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça peşin satış destek primi 17/04/2011 tarihli 5 yıllık sözleşme kapsamında verildiğinden ve daha sonra sözleşme süresi kısaltıldığından, karşılıksız kalan kısmın davalı tarafça cari hesaptan mahsup edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından, taraflar arasında 4 adet akaryakıt tankı ve 4 adet dalgıç pompa bedelinin KDV dahil 20.000 TL bedelle davacıya satılması konusunda mutabakat oluştuğundan, davacı tarafça akaryakıt tankı ve pompalarını almaktan vazgeçtiklerini bildirmesi ve faturanın ihtarname ekinde iade edilmesi haklı görülmediğinden, bu miktarların mahsubu sonucu davacının icra takibi tarihinde davalıdan alacağının bulunmadığı kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilmesi yerinde olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 25/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.