Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1443 E. 2022/1958 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1443 Esas
KARAR NO: 2022/1958
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2022
NUMARASI: 2021/394 2022/562
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı borçlu … Tic. A.Ş.’ den işlemiş faiz hariç 3.886.670.00-TL alacağının bulunduğunu, söz konusu borcun tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, başlatılan takibe davalının itirazda bulunduğunu, icra takibine yapılan itirazın iptalinin gerektiğini, müvekkili tarafından davalı borçlu şirkete; 24/05/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile 184.000,00-TL, 07/06/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile 564.000,00-TL- 20/06/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile 1.330.000,00-TL, 10/07/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile 290.550,00-TL, 23/07/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile 251.620,00-TL, 02/08/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile 250.000,00-TL, 09/10/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile 300.000,00-TL, 13/05/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile 900.500,00-TL olmak üzere toplam 4.070.670,00-TL borç olarak davalı borçlu şirkete havale edilmiş bulunmakta olduğunu, müvekkili şirketin … Bankası Küçükbakkalköy Şubesi nezdinde bulunan hesaba ait hesap hareketleri ve davalı borçlu şirket hesap hareketleri incelendiğinde, açıkça ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde dava konusu miktarın müvekkili şirket hesabından gönderildiği ve davalı şirket hesabına aktarıldığının belli olacağını, 24/05/2013 tarih ve … sıra nolu havale ile borçlu şirkete gönderilen 184.000,00-TL için ise Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile borçlu aleyhine takibe geçildiğini, söz konusu takip dosyasının kesinleşmiş olduğunu, ticari şirketler arasında gerçekleştirilen banka havalelerin de, Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu uyarınca, şirketlerin ticari defter tutma zorunluluğu ve ticari işlemlerin kayıt altına alınması zorunluluğu bulunması nedeniyle, ticari şirketten şirkete yapılan havalenin borç ödeme vasıtası olarak kabul edilebilmesi için karşı tarafın ticari defterlerinde havale alanın alacaklı olduğuna/havalecinin borçlu olduğuna dair ticari defter kaydın bulunması zorunlu olduğuna dair karinenin mevcut olduğunu, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtlarında ise dava konusu miktarın borç olarak davalı borçlu şirketin gönderildiğinin açıkça görüleceğini, alacağın sabit olduğunu, müvekkili şirket tarafından aynı mahiyette olan ve borç olarak davalı borçlu şirkete gönderilen 184.000.00-TL’nin tahsili amacıyla davalı taraf aleyhine Bakırköy …icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile aynı nitelikte icra takibi başlatılmış olduğunu ve iş bu takibe itiraz edilmediğini ve takibin kesinleşmiş olduğunu, davalı taraf bahse konu takibe karşı Bakırköy 2. Ticaret Mahkemesi’nin 2016/558 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası ikame etmiş olup, söz konu dosyada tarafların ve dava konusunun aynı olması hasebiyle iş bu dosyanın Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/558 esas sayılı menfi tespit davası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek ihtiyati haciz kararı verilmesini, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı ilamsız icra takibi hakkında davalı tarafından yapılan itirazının iptaline ve takibin devamına, Huzurdaki dosyanın Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/558 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine; Davalının haksız ve kötü niyetli itirazından dolayı %20, dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından müvekkili şirket aleyhine hiçbir açıklama yer almayan banka dekontları borç sebebi göstermek suretiyle Bakırköy 14. İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı icra dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz edilmiş ve takibin durduğunu, müvekkil şirketin davacı şirkete borcu olmadığını, davanın reddinin gerektiğini, taraflar arasında aynı mahiyette açılmış ve karar çıkmış olan Mahkemenin 2016/558 Esas sayılı dosyasından da müvekkil şirketin davacı şirkete borçlu olmadığına ilişkin karar verildiğini, müvekkil şirket aleyhine aynı sebebe dayalı (açıklamasız banka dekontu) başlatılan icra takibi hakkında mahkemede açılan davada müvekkil şirketin davacı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, Davacı tarafından, Müvekkil şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yine 2013 yılına ait 184.000,00-TL bedelli banka dekontuna dayalı ilamsız icra takibi başlatılmış, bu dosya için müvekkil şirket tarafından Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/558 Esas sayılı dosyasından menfi tespit davası açılmış olduğunu, davada alman bilirkişi raporunda da taraflar arasında ticari ilişkinin olmadığı tespit edilmiş olduğunu, sayın mahkemenin 2016/558 Esas sayılı dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş olduğunu, Davacı şirket, huzurdaki davada da alacak iddiasını kanıtlayamamış buna ilişkin hiçbir belge ve bilgi ayrıca sunmamış, sunamamış olduğunu, dava konusu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin devamı niteliğinde olması sebebi ile gerek mahkemenin 2016/558 Esas sayılı dosyasından alman bilirkişi raporundan taraflar arasına ticari ilişki olmadığı tespiti ve gerekse Mahkemenin müvekkil şirketin davacıya borçlu olmadığı tespiti sebebi ile huzurda açılan dava konusu icra takibinin de aynı mahiyette olması sebebi ile davanın esastan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkemece bu aşamada davanın reddine karar verilmemesi halinde mahkemenin 2016/558 esas sayılı dosyasının kesinleşmesini bekletici mesele yapmasını talep ettiklerini, Yargıtay Yerleşik İçtihatları uyarınca açıklama yer almayan banka dekontları bir borcun ödendiğine karine teşkil ettiğini, karinenin davacı şirketin ispat etmesi gerektiğini, icra takibine konu bedelin davalı tarafa yurtdışından müvekkili şirkete ödenmek üzere gönderilmiş olup, davalı şirket yurtdışı bankanın temsilcisi vasfı ile ödeme yapmış olduğunu, kendi borcunun ve sorumluluğunun gereğini yerine getirmiş olduğunu, müvekkili şirketin bir alacağının söz konusu olmadığını, İcra takibine konu edile ilgili bedeller, müvekkil şirkete resmi olmayan yurtdışı ortaklarının şirkete olan borcu sebebi ile yurt dışından … Ltd vasıtası ile temsilci sıfatı ile … Ticaret Limited Şirketine, bu şirketten de yine ortakların şirkete olan borcu için müvekkili şirkete ödenmiş olduğunu, Şirket kayıtlarında da ortaklar hesabına alınmış olduğunu, bu ödeme müvekkil şirkete, resmi olarak şirkette gözükmeyen yurtdışı ortaklarının borçları sebebi ile ödenmesi gerekirken muvazaalı olarak davalı şirket üzerinden müvekkil şirkete ödenmiş olduğunu, davacının da muvazayı bildiğini, İcra takibine konu bedellerin müvekkil şirkete hangi maksatla gönderildiğine ilişkin tanıklarının mevcut olduğunu, Davalarında ispat yükü davacı şirkette olmakla birlikte, Mahkeme muvazaa konusunda tanık dinlenmesine karar verdiği takdirde tanıklarının bildirileceğini, ekte sunulan … Ltd. tarafından gönderilen 13 Mayıs 2016 tarihli … Anonim Şirketi ve … Limited Şirketi ile ilgili yazıda “… Limited Şirketi’ni vergi sorunlarından kurtarmak için … Limited Şirketi tarafından imzalanan … Ticaret Limited Şirketinin bu ilişkide sadece temsilci olarak yer alacasına ilişkin sözleşmenin Ekonomi Bakanlığı’ nın vergi bölümüne sunulduğu da bildirilmiş olduğunu, davacı şirket tüm bu hususlara rağmen ve temsilci vasfı ile ilgili bedelleri müvekkil şirkete gönderilmesine rağmen ve bu hususu davacı şirkette bilmesine rağmen icra takibine geçmesinin kötü niyetli olduğunu, müvekkil şirketin davacı şirkete borçlu olmadığını açıkça göstermekte olduğunu, Davacının icra takibine konu ettiği bedel için taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ve alacaklı olduğu hususunu ispat etmesi gerektiğinin açık olduğunu, Bu hususun ise ispatının mümkün olmadığını, … Ticaret Limited Şirketi’ ne icra takibine konu bedelleri yurtdışından müvekkil şirkete ödenmesi için gönderilmiş olup bu sebeple bu ödeme müvekkil şirkete yapılmış olduğunu, Aksini ispat etmek davalının uhdesinde olduğunu, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında ticari bir ilişki olmadığı gibi müvekkil şirketin davacıya bir borcunun da olmadığını, Davalı tarafından müvekkil şirkete borç olarak gönderildiğine ilişkin bir kayıt, açıklama da banka dekontları üzerinde yer almamakta olduğunu, müvekkili şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, davacının taraflar arasındaki ilişkiyi bilmesine ve yurtdışı ortaklardan gelen bedelleri müvekkil şirkete göndermesine rağmen, banka dekontlarına konu işlem tarihi 2013 yılına olup yaklaşık 4 yıl beklendikten sonra dekontların düzenlenmesini talep edip müvekkil şirket hakkına icra takibi yapılması kötü niyetli ve haksız olduğunu, 10.000-TL esas sermayeli davacı şirketin 3.886.670-TL bedeli borç olarak gönderdiğini iddia etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, davacı şirketinde icra takibinde ve huzurdaki davada açıkça kötü niyetinin ve haksızlığının göstergesi olduğunu, davanın esastan reddini talep etmiştir. -İlk derece mahkemesinin 2017/513 esas, 2018/221 karar sayılı, 14.03.2018 Tarihli davanın reddine ilişkin kararının istinaf edilmesi üzerine dairemizin 2018/2553, 2021/904 K sayılı, 22.04.2021 tarihli kararında; “Davalı yan ise; havalenin mevcut bir borcun ödenmesine karine olduğunu, havale dekontlarında da aksine bir açıklama olmadığını beyan etmekte ve cevap dilekçesinde geçen “…. Aslında bu ödeme müvekkil şirkete , resmi olarak ortak olmayan ancak yurtdışında mukim yabancı ortakların borç ödemesi olduğunu, muvazaalı olarak davacı şirket üzerinden davalı şirket ödenmiştir….” beyanı mevcuttur. Hukuki sorun bu beyanın havale ile ilgili mevcut karinenin aksini ispata elverişli bir beyan olup olmadığı ve ispat yükünün yer değiştirip değiştirmeyeceği hususundadır. Taraflar arasında aynı nitelikteki BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ‘nin 29/05/2017 tarih ve : 2016/558 2017/563 Esas ve karar sayılı dosyasındaki menfi tespit talebi hakkında verilen karar Yargıtay incelemesi aşamasında olmakla, bu dosyanın kesinleşmesi beklenilmesi gerekmektedir” şeklindeki gerekçe ile davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne ve kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Dairemizin kaldırma kararı sonrasında dosya ilk derece mahkemesinin 2021/394Esas sırasına kaydedilmiş ve BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ‘nin 29/05/2017 tarih ve : 2016/558 2017/563K sayılı dosyası bekletici mesele yapılarak netieceten; “…. taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından havale yoluyla takibe dayanak makbuzlarda gösterilen miktarda paranın gönderilip gönderilmediği, göndermiş ise bir borcun ödenmesi amacıyla mı gönderildiği, gönderilen havale miktarlarının davalıdan tahsilini talep edip edemeyeceği hususlarında bulunmaktadır. Havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini iddia eden şahsın ispat etmesi gerekir. Dava konusu olayda da davacı havale olarak para gönderdiğini belirterek iadesini talep ettiğinden bunun borç olarak gönderildiğini ispat etmesi gerekir. Dosyaya sunulan dekontlarda paranın borç olarak gönderildiğine dair herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı ticari defterlerine dayanmış ise de, defterlerde havalelerin görünmesine karşın, bu bedellerin neye karşılık gönderildiğine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Aksine havalelerin yapıldığı 2013 dönem sonu itibariyle alacağın dava dışı … adına aktarıldığına dair kayıtta bulunmaktadır. Her ne kadar davacı rapora karşı beyanında 2017 defterlerinde kayıt bulunduğunu belirtmiş ise de dayanılan havalelerin ibraz edilen defterlerde bulunduğu, bu sebeple 2017 defterlerinin incelenmesinin neticeye etkili olmadığı, havalelerin 2013 yılı kayıtlarında yer aldığı ve dönem sonu itibariyle de dava dışı bir şahsa virman yapılarak hesabın kapatıldığı anlaşılmaktadır. Netice itibariyle banka havalesi bir borcun ödenmesine ilişkin yapıldığına dair karinenin aksi aynı ölçüde yazılı delille davacı tarafından ispat edilememiştir. Davalı tarafça cevap dilekçesinde “Aslında bu ödeme müvekkil şirkete, resmi olarak ortak olmayan ancak yurtdışında mukim yabancı ortakların borç ödemesi olduğunu, muvazaalı olarak davacı şirket üzerinden davalı şirkete ödenmiştir..” beyanı mevcut ise de bu beyan, davacıya düşen ispat külfetini değiştirmeyecektir. Bununla birlikte mahkememizce bekletici mesele yapılan mahkememizin 2016/558 Esas, 2017/562 karar sayılı dosyasındaki menfi tespit talebi hakkında verilen karar da Yargıtay’dan onanarak kesinleşmiş olup, sübut bulmayan davanın reddine ve şartları oluşmadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde dava dilekçesini tekrarlayarak özetle; Davalının bizzat birbiri ile çelişen beyanlarına göre ispat yükünün davalı tarafa geçtiğini, Davalıya göre; “184.000TL yurt dışı gayriresmi ortağın …’a olan borcunun ödemesi olduğunu, … dosyaya sunulan … yazısına göre …nin mezkur bankanın acentesi olduğunu ev ilgili tutarın kredi olarak …’a havele edildiğini, bilirkişi raporunda ise184.000TL nin … ticari defterlerine …’dan gelen havale olarak işlendiğinin görüldüğünü” Tüm bu çelişkiler nedeni ile ispat yükünün davacıda olduğunun değerlendirilemeyeceğini, İstanbul BAM 16.HD’nin 2021/2253 E sayılı kararında bu hususa dikkat çekildiğini, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre de ispat yükünün davalıda olacağını, birleşik ikrar olduğunu, davalı parayı aldığını ancak parayı yurt dışı ortaklarının borcu için gönderildiğini ifade ettiğini, karşı tarafın defterinde alacaklı olduğuna dair kayıt bulunması gerektiğine ilişkin karine olduğunu, İspat yükü müvekkilinde olduğunu kabul etmemekle birlikte müvekkilinin defter ve kayıtlarının bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini, mahkemenin 2017 defterlerinin davayı etkilemeyeceği gerekçesinin ve istinaf kararından sonra rapor almadan karar vermesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin 2017 yılı defterleri incelendiğinde davalının borçlu olduğunun açıkça görüleceğini, eksik inceleme nedeni ile kararın kaldırılarak bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi gerektiğini, Davalının beyanları çelişirken ticari defterlerinin delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, beyanlar ile defter kayıtların örüşmediğini, kabul anlamına gelmemek ile birlikte resmi ortak olmayan şahsın borç ödemesinin ticari defterde usulüne uygun olarak ortaklar hesabı altında yapılmış gibi gösterilen ödemelerle kapatılarak usulsüz işlemler silsilesinin hukuka uygun hale getirilmeye çalışıldığını, Menfi tespit davasındaki bilirkişi raporu ile bu davadaki bilirkişi raporunun çeliştiğini, rapora itiraz değerlendirilmeden ve aydınlatıcı bir rapor alınmadan karar verildiğini, menfi tespit davasında davalının defterlerinin çelişkili olduğu ve usulsüz tutulduğunun tespit edildiğini, Davalı tarafından sunulan … Ltd firması yazısının da açıkça maddi gerçeğe aykırı olduğunu, belgedeki çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, müvekkilinin banka hesapları incelendiğinde … Bank isimli kuruluştan müvekkiline para aktarılmadığının görüleceğini, müvekkilinin acente olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME: Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip; ilamsız takibe ilişkin olup takibin dayanağı olarak gösterilen havale makbuzlarında herhangi bir açıklama yer almamaktadır. Davacının iddiasının dayanağı olan ancak bu dosyaya esas takip dosyasındaki takip talebinde yer almayan 184.000TL bedelli havale makbuzuna ilişkin takip yönünden davalı tarafça davacı aleyhine menfi tespit davası açılmış olup Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 29/05/2017 tarihli, 2016/558, 2017/563 K sayılı dosyasında davanın kabulüne ilişkin verilen karar istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. SMM Bilirkişi raporunda; taraflar arasında ticari mal alışverişi olmadığı, dava konusu edilen havalelerin davacı şirket tarafından davalıya havale ile gönderildiği, ancak davacı defterinde bu bedellerin havale borç olarak kaydedildiği, davacı defterinde havalelerin neye karşılık gönderildiğinin belirtilmediğini, sebep yer almadığını, havalede açıklama yer almadığı, 2013 yılı sonu itibarı ile defterlerde tarafların birbirlerinden hak ve alacaklarının bulunmadığı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında dahi 2014 yılına devir olmayan (kayıtlı olmayan) davacının takibe konu alacağının ispata muhtaç olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta Dairemizin kaldırma kararına istinaden Bakırköy 2016/558E, 2017/563 K sayılı dosyasının bekletici mesele yapıldığı, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği görülmüştür. İlgili dosya incelendiğinde; … Şti tarafından …Şti aleyhine menfi tespit istemli olarak dava açıldığı, davanın konusunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu 184.000TL bedelli havale makbuzu olduğu, mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararının Dairemizce istinaf incelenmesinde; “Dava, davalı tarafından banka dekontu dayanak gösterilmek suretiyle başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. İcra takibine dayanak yapılan dekontun incelenmesinde; davalı tarafından davacıya 184.000,00 TL havale edildiği, ancak herhangi bir açıklama yapılmadığı görülmüştür. 6098 Sayılı TBK’nun 555 vd. düzenlenen havale, bir ödeme vasıtasıdır. Bir başka anlatımla havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığının kabulü gerekir. Davalı vekili, 20/02/2017 günlü duruşmada; müvekkilinin davacı tarafı tanıdığı için borç olarak bu parayı gönderdiğini beyan etmiş olup gerek bu beyan karşısında gerekse dekontta bir açıklama bulunmaması nedeniyle ispat külfeti davalı taraftadır. Davacının dekonta konu paranın yurtdışından müvekkiline ödenmek üzere davalıya gönderilmiş olduğu şeklindeki iddiası ispat külfetinin davacı yana geçmesi sonucunu doğurmaz. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. İstinaf incelemesinde duruşma açılarak tahkikat yapılmış olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir” şeklindeki gerekçe ile kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verildiği, kararın temyiz aşamasında onandığı anlaşılmıştır. Davacı vekili, ispat yükünün yer değiştirdiğini ileri sürmüş ise de; mahkemenin kararında yerinde olarak belirtildiği üzere havale, niteliği itibarı ile borç ödemesi niteliğinde olup davaya konu havale makbuzları üzerinde herhangi bir açıklama yer almadığından karinenin aksi yöndeki yani; havaleye konu paraların davalıya borç olarak gönderildiğine ilişkin iddiasını ispat yükü davacıdadır. Davalının “Aslında bu ödeme müvekkil şirkete, resmi olarak ortak olmayan ancak yurtdışında mukim yabancı ortakların borç ödemesi olduğunu, muvazaalı olarak davacı şirket üzerinden davalı şirkete ödenmiştir” şeklindeki beyanı esasen havalenin borç ödemesi olarak gönderildiğine ilişkin olup ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyecektir. Keza Mahkemenin 2016/558 E, 2017/563 K sayılı bekletici mesele yapılan dosyasında da davacı ve davalının iddia ve savunmalarının aynı yönde olup ilgili dosyadaki menfi tespit talebinin kabulü ile kararı kesinleşmiştir. Davacı vekili, ilk derece mahkemesinin 2017 yılı ticari defterlerini incelemeden ve yeni bir bilirkişi raporu almadan karar vermesinin eksik inceleme niteliğinde olduğunu ileri sürmüş ise de; takibe konu havale makbuzlarının davacının 2013 yılı defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak havalelerin neye karşılık olduğuna dair bir açıklama yer almadığı, dönem sonu itibarı ile de dava dışı şahsa virman yapılarak hesabın kapatıldığı bilirkişi raporundan anlaşılmakla mahkemece 2017 yılı defterlerinin incelenmemesi ve yeni rapor alınmaması yerindedir. Neticeten somut uyuşmazlıkta havalenin borç ödemesi olduğuna ilişkin karineye göre ispat kurallarının değerlendirilmesi gerektiği mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiş, davacının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2022