Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/144 E. 2022/348 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/144 Esas
KARAR NO: 2022/348
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2020/86 E. – 2020/439 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında “Alacağın Temliki, Sulh, İbra, Feragat Sözleşmesi” isimli taksitli borç üstlenme sözleşmesi imzalandığı, davalının müvekkile olan 2.046,00 USD ve 793,01 EURO borcunun ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığı, 25.11.2010 tarihli alacağın temliki sözleşmesinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair hüküm konulduğu, ancak HMK.17’ye göre yetki sözleşmeleri ancak tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında yapılabileceği, davacının tacir olmaması nedeniyle sözleşmedeki yetki kaydı geçersiz olduğu, davalı tarafın gerek yerleşim yeri adresi gerek sözleşmede kararlaştırılan tebligat adresi Üsküdar olduğu, HMK. 6’ya göre davalı tarafın yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkeme olduğundan Anadolu Adliyesi Asliye Ticaret Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olduğu, davalının haksız itirazı nedeniyle, müvekkilin her geçen gün mağduriyeti arttığı, bu nedenle İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi uyarınca davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği, davalı’nın haksız itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı’nın %100 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkil şirket arasında akdedilen takip dayanağı sözleşmeyle taraflar iş bu sözleşmeden doğabilecek olan ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu hususunda mutabakata varıldığı, yetki sözleşmesinde belirli bir şehirdeki mahkemelerin yetkili kılınması, sadece o şehrin merkez ilçesinin yargı çevresindeki mehkemelerin yetkili kılındığı anlamına geldiği, merkez ilçe dışında ayrı bir mahkeme teşkilatı bulunan yerdeki ilçe mahkelemeri sözleşmenin kapsamı dışında kaldığı, örneğin, yetki sözleşmesinde İstanbul mahkemeleri yetkili kılınmışsa, davanın İstanbul sınırları içinde olsa da Bakırköy mahkemelerinde açılması mümkün olmayacağı, davanın dayanağı olan sözleşme 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı yasadan önce 25.11.2010 tarihinde imzalanmış olduğundan o tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı yasa hükümlerine göre taraflar arasında yapılan sözleşmedeki yetki şartı geçerli olup her iki tarafı da bağlayacağı, dava konusu takibin yetkisiz icra dairesinden yapılması ve dolayısıyla geçerli bir icra takibi olmaması ve iş bu davanın da yetkisiz mahkemede açılmış olması nedeniyle koşulları oluşmayan icra takibine itirazın iptali davasının reddine karar verilmesini talep ettiği, talep edilen faiz oranının yasal dayanağı olmadığı, arz ve izah olunan durum muvacehesinde, yetkisiz Mahkemede açılmış olması nedeniyle davanın yetki yönünden reddine, izah ettiğimiz nedenlerle haksız, mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun ve zamansız ikame olunan davanın reddine, davacı aleyhine % 20 ’den aşağı olamamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, Mahkeme masrafları ve ücret-i vekâletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.09.2020 tarih ve 2020/86 Esas – 2020/439 Karar sayılı kararıyla; “… Davaya konu 25/11/2010 tarihli alacağın temlik, sulh, ibra ve feragat başlıklı sözleşmenin incelenmesinde, yetkili icra dairesinin taraflarca İstanbul icra daireleri olduğu , sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle uygulanan usul hükümleri doğrultusunda (Taraflar arasındaki sözleşme, 25.11.2010 tarihli olup, bu tarihte henüz 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükte değildir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 10.maddesine göre “Dava, mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabilir.” Aynı Yasanın 22.maddesine göre ”Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa müteallik ihtilaflarının salahiyettar olmayan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez.”) yetki sözleşmesinin geçerli olduğu ve sonradan yürürlüğe giren usul hükümleri ile de bu durumun ortadan kaldırılmadığı ve itirazın iptali davalarında icra dairesinin yetkisinin dava şartı olup, davalı tarafından da süresinde ödeme emrine itiraz dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu görüldüğünden, geçerli bir icra takibinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davaya konu ihtilafa 1086 Sayılı HUMK da uygulansa 6100 Sayılı HMK da uygulansa her iki halde de yerel mahkemenin somut olayda yetkili olduğunu,1086 Sayılı HUMK uyarınca yetki sözleşmesi yapılmasının genel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmadığını, buna göre davalının adresinin Üsküdar olması nedeniyle mahkemenin yetkili olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında; 22/01/2019 tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından 27/01/2019 tarihli itiraz dilekçesinde borca ve yetkiye itiraz edildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır.Davacı temlik ve ibra sözleşmesine dayalı olarak başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı, yetki sözleşmesi uyarınca icra dairesinin yetkisiz olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… Davaya konu 25/11/2010 tarihli alacağın temlik, sulh, ibra ve feragat başlıklı sözleşmenin incelenmesinde, yetkili icra dairesinin taraflarca İstanbul icra daireleri olduğu, sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle uygulanan usul hükümleri doğrultusunda yetki sözleşmesinin geçerli olduğu ve sonradan yürürlüğe giren usul hükümleri ile de bu durumun ortadan kaldırılmadığı ve itirazın iptali davalarında icra dairesinin yetkisinin dava şartı olup, davalı tarafından da süresinde ödeme emrine itiraz dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu görüldüğünden, geçerli bir icra takibinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 25.11.2010 tarihli olduğu ve bu tarih itibariyle 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu, buna göre somut olayda yetki sözleşmesinin geçerliliğinin ve mahkemenin yetkisine etkisinin bu Kanun hükümlerine göre belirlemesinin gerektiği yönündeki ilk derece mahkemesi tespiti yerindedir. 1086 Sayılı Kanun’da yetki sözleşmesinin geçerliliği için “Tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması” gibi bir şart öngörülmediğinden, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi geçerlidir. Ancak 1086 Sayılı Kanun uyarınca yetki sözleşmesi genel yetki kurallarına göre yetkili mahkemenin yetkisini kaldırmayıp, davacıya seçimlik hak tanımıştır. Buna göre, her ne kadar sözleşmede İstanbul mahkemeleri ve icra daireleri yetkili kılınmışsa da; davalının Üsküdar’da olması nedeniyle davanın İstanbul Anadolu mahkemeleri ve icra dairelerinde de görülebilmesi mümkün olduğundan, icra takibinde Anadolu icra dairelerinin yetkili olduğu gözetilmeksizin aksi düşünce ile takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2020 tarih, 2020/86 E. – 2020/439 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 45,50 TL ve tebligat posta masrafı olmak üzere toplam 207,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/03/2022