Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/140 E. 2023/1689 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2022/140 Esas
KARAR NO: 2023/1689
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2021
NUMARASI: 2017/770 Esas – 2021/198 Karar
DAVA: Marka Tecavüzünden Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 13/12/2017
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNİN 2018/17 ESAS SAYILI DOSYASI
ESAS NO: 2018/17
KARAR NO: 2018/24
DAVA: Marka Tecavüzünün Tespiti, Önlenmesi, Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 10/01/2018
KARAR TARİHİ: 21/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesnde özetle; müvekkili şirketin elektrik/elektronik malzemelerin üretimi ve satışı konusunda çeşitli markalar oluşturduğunu, … tescil numaralı … markasının sahibi olduğunu, davalının müvekkili şirket adına tescilli olan markayı izinsiz olarak basılı evraklarında, internet sitesinde, mağazalarında yer alan ürün, koli ve kataloglar üzerinde haksız ve hukuka haykırı olarak kullandığını, İstanbul 1. FSHHM’nin 2017/127 D.iş sayılı dosyasında alınan raporla davalının müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz ettiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine İstanbul 2. FSHHM’nin 2017/138 D.iş sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir talepli bir dava ikame ettiklerini, tedbir taleplerinin kabul edildiğini, bu kararın gereği İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yerine getirildiğini, haksız kullanımın durdurulması için müvekkili şirket tarafından davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 10/10/2017 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, davalının müvekkili şirketin sektördeki tanınmışlığından faydalanarak haksız kazanç elde ettiğini, bu anlamda tescilli markanın esaslı unsuruna yer vermek suretiyle müvekkili şirketi maddi ve manevi zarara uğrattığını, http://www…..com.tr alan adlı internet sitesi erişime kapatıldıktan sonra http://… alan adlı internet sitesi üstünden müvekkil şirkete ait tescilli marka kullanılarak ürün satıldığını, yoksun kalınan kazancın müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz eden davalının elde ettiği net kazanç üstünden hesaplanarak kendilerine ödenmesini, davalı eyleminin müvekkili şirketi marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davaya konu markayı kötü niyetle tescil ettirdiğini, gerçek hak sahibi olmadığını, müvekkili şirketin markaya tecavüz etmediğini, iyi niyetli ve dürüst kullanımda bulunduğunu, müvekkili şirketin internet sitelerinde bahse konu markanın kullanılmamasına karşın siteler kontrol edilmeden tedbir kararı verildiğini, davacının yurt dışında mukim yabancı firmanın markalarının aynısını Türkiye’de tescil ettirerek hak iddia ettiğini, davalı ve davacının yurt dışında mukim üretici firma … Ltd.’nin (…) mallarını ithal edip Türkiye pazarında sattığını, her iki tarafın da tek yetkili satıcı olmadığını, dava dışı … firmasını … markasını ilk kez bulan, yurt dışında ve Türkiye’de tescil ettiren, kullanan ve bu marka üstünde gerçek hak sahibi olan firma olduğunu, … firmasının yurt dışında davacının markasının birebir aynısı olan markası ile davacıdan çok daha önce tescil aldığını … firmasının Çin marka sicilinde yer alan … tescil numaralı ve … tescil numaralı … markalarını daha sonra … ve … tescil numarası ile WIPO’da Madrid protokolü kapsamında tescil ettirdiğini, söz konusu markaların Avrupa ve dünyanın birçok ülkesinde tescilli olduğunu; … firması tarafından TPMK nezdinde … tescil numarası ile markasının tescil edildiğini, … firmasının hem … markasını hem de markasını aktif olarak ürün ve tanıtım evrakları üstünde tüm dünya pazarında kullandığını, gerçek hak sahibinin ticaret unvanında dahi … ibaresi yer almakta ve tescilli markaları bulunmaktayken … firmasından yıllardır mal alan davacının kötü niyetle markayı Türkiye’de tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin tıpkı davacı gibi … firmasının Türkiye’de mallarını sattığını, … firmasının müvekkili şirkete Türkiye distribütörlüğü hakkı verdiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin davaya konu markayı hukuka uygun olarak gerçek hak sahibinden aldığı yetki ile kullandığını, hukuka uygun kullanımın markaya tecavüz veya haksız rekabet teşkil edemeyeceğini, bu yüzden müvekkili şirketin markanın kullanımının kanunen engellenemeyeceğini, her ne kadar … firması hem … markasını hem de markanın sahibi ise de firma tarafında gönderilen ürünler üstünde marka yer aldığından müvekkili şirketin esasen Türkiye’de tescilli bulunan markayı kullandığını, müvekkili şirketin elinde bulunan tüm malların orijinal ve hepsinin faturalı olduğunu, markayı taşıyan ürünlerin yurt dışından ithal edildiğini, … markasını taşıyan ürünlerin ise iç piyasadan …. San. Tic. şirketinden faturasıyla hukuka uygun olarak alındığını, söz konusu şirketin de bu malı davacıdan satın aldığını, dolayısıyla bu ürün bakımından marka hakkının tükendiğini, el konan ürünlerin neredeyse tamamının şekilli marka olduğu, sadece bir iki tanesinin … markalı olduğunu, kaldı ki bu ürünlerin de orijinal olduğunu; bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardır elektrik elektronik malzemelerin üretimi ve satışı konusunda hizmet verdiğini ve sektörde tanınmış bir marka haline geldiğini, “…” ibareli markasını TPMK nezdinde … no ile tescil ettirdiğini, davalı tarafın müvekkili adına tescilli markayı izinsiz olarak basılı evrak, internet sitesi, mağazalarında satışa sunduğu ürün, koli ve kataloglar üzerinde haksız ve hukuka aykırı olarak kullandığını, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde de … esas sayılı dosya ile markaya tecavüz nedeniyle dava açıldığını ve tarafların aynı olduğunu, davanın İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/770 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesini ve markaya tecavüzün tespitini, önlenmesini, www…com.tr … isimli internet sitelerine erişimin engellenmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın tahsilini, İstanbul 2.FSHHM tarafından verilen ihtiyati tedbir kararın iş bu yargılamanın sonuna kadar devamını, bağlantılı dosyalar da dahil olmak üzere yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;”Dava dışı … Ltd. şirketi tarafından 2002 yılından itibaren “…+ŞEKİL” ibaresinin Çin, Avustralya, Danimarka, İngiltere, Yunanistan, Japonya, Kore, Norveç, Singapur, Suriye, Amerika, Avusturya, Benelux (Belçika, Hollanda, Lüksemburg), Belarus, İsviçre, Almanya, Mısır, İspanya, Fransa, Macaristan, İran, İtalya, Kazakistan, Polonya, Portekiz, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerde tescilinin gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Davanın anlaşmazlık konusunun davalı tarafından satışı yapılan … markalı ürünlerin davacıya ait olan … sicil numarası ile tescilli şekil markasına tecavüz fiilini oluşturup oluşturmadığının tespiti ile ilgili olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında yapılan incelemede dava konusu markanın dava dışı … firması tarafından uluslararası alanda tescil edildiği anlaşılmıştır. Dosyada … firması tarafından davacıya verilmiş 26/09/2017 ve 24/01/2018 tarihli davacının Türkiye pazarında … markasının sahibi ve ısıyla daralan makaron ürününün tek dağıtıcısı olduğunu beyan ettiği deklarasyon yazısı bulunmaktadır. Dava konusu markası üstündeki hak sahipliğine gelecek olursak, bilindiği gibi uluslararası alanda tescile sahip yabancı menşeli markalar, tescilli olmadıkları ülkelerde, distribütörlüklerini yapan şirketlere markalarını tescil ettirme hakkı vermektedirler. Somut olayda da davacının dava dışı … firmasının … marka ürünlerinin distribütörü olması nedeni ile dava konusu markayı … firmasının bilgisi ve onayı halinde tescil ettirmesinde herhangi bir kötü niyet olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca söz konusu davacı adına tescilli … sicil numaralı şekil markasının hükümsüz kılınması için herhangi bir dava açılmamıştır. Açıklanan neden ile şekil markası üstünde davacının hak sahipliğinin olduğu kanaatine varılmıştır.Her iki taraf tarafından kullanılan “…” / ” …” ibaresi de aynıdır. Bununla birlikte SMK marka hakkına sınırsız bir koruma sağlamamakta, bazı hallerde istisnai olarak marka hakkı korumasının kapsamı dışına çıkılmaktadır. SMK m. 7/5 ve m. 152 bu istisnai hallere örnek teşkil etmektedir. Dava dışı … firması tarafından davacıya verilen 26/09/2017 tarihli belge incelendiğinde; davacının … + şekil markasının sahibi ve … in ısıyla daralan makoronunun tek dağıtısı ve logoyu kullanmaya yetkili olduğunun belirtildiği, ayrıca 2017 yılının Ocak Eylül istatistiklerine göre Türk piyasasında Isıyla Daralan … ürününü satın alma miktarı bakımından en 1. alıcısının olduğunun belirtildiği, şu hale göre tek satıcı olduğu belirtilmesine rağmen Türkiye piyasasında davacıdan başka alıcıların olduğunun da bu yazıyla kabul edildiği sonucuna ulaşılmıştır.Yine dava dışı firma tarafından düzenlendiği anlaşılan davacı tarafından sunulan beyanat başlıklı 24/01/2018 tarihli belgede “…+şekil” logosunun sahibi olarak Türkiye piyasasında kullanmaya yetkili tek müşterisinin davacı … Elektrik olduğu, davalı … şirketinin Türkiyede tescilli ” …” u ve yanlızca bu logoyu kullanmaya yetkili olduğunu ve Türkiyenin Ticari Marka Kanunu gereği “…+ şekil” logosunu kullanmasına izninin olmadığını, davacının … markasını Türkiye piyasasında asla kötü niyetle kullanmadığını, … şirketinin bahse konu logosunu dergilerde ve ulusal basında reklam maksadıyla kullanamayacağını, … Türkiye’deki distribütör olarak yetkilendirdiği, ancak yanlızca üçgenli … logolu ürünlerin satışıyla alakalı olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça ürün alımlarına ilişkin faturalar dosyaya sunulmuştur. Yukarıda izah olunduğu üzere SMK m. 152’de ise tükenme ilkesi düzenlenmiştir. Tükenme ilkesi, marka sahibi veya onun rızası dahilinde üçüncü kişiler tarafından belli bir coğrafi bölgede piyasaya sunulan markalı malların tedavülüne marka hakkına dayanılarak engel olunamamasını ifade eder. Mevcut olayda, davalının orijinal … marka ürünleri davacıdan temin eden bir başka üçüncü kişiden fatura karşılığı satın alarak Türkiye’de satışını gerçekleştirdiği yapılan incelemede tespit olunmuştur, kaldı ki davacının davaya konu ürünlerin sahte taklit olduğu noktasında herhangi bir iddiası da bulunmamaktadır.Dosyadaki mevcut bilgilerden anlaşıldığı üzere, davaya konu markanın SMK kapsamında korunan markalardan olması, markayı taşıyan malların Türkiye’de piyasaya sunulması, markayı taşıyan malların marka sahibinin rızası dahilinde piyasaya sunulması koşullarının oluşması nedeni ile davacının her ne kadar … marka ürünlerin Türkiye’de satışını münhasıran yapabilecek tek yetkili distribütör olsa da davalının orijinal … markalı ürünleri satmasına engel olamayacağı, açıklanan nedenler ile davalının … marka ürünleri satmasının ve SMK 7/5 kapsamında kalan internet kullanımlarının davacı adına tescilli … sicil nolu “…” markasına tecavüz teşkil etmediği, … markasını kullanmasının ve kanuna uygun olarak … markalı ürünlerin satışını gerçekleştirmesinin dürüst kullanım niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Davalı tarafından kanuna uygun olarak Türkiye’de satışa sunulan orijinal … marka ürünlerin, davacıya ait … sicil numarası ile tescilli şekil markasına tecavüz fiilini oluşturmadığı, … markasını kullanmasının ve kanuna uygun olarak … markalı ürünlerin satışını gerçekleştirmesinin dürüst kullanım niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmakla davacının maddi manevi tazminat taleplerinin reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkil markasının 25.04.2003 tarihinde TPMK nezdinde tescil edildiğini, dava dışı … firmasının ise 2002 yılından itibaren “… +ŞEKİL” ibaresini dünyanın birçok ülkesinde tescilini gerçekleştirdiğini, … firması tarafından müvekkile kullandığı logoya izin verildiğini, bu logonun sahibinin müvekkil olduğunu, tanıtım malzemeleri, broşür ve katalog gibi yerlerde bu marka ile logonun kullanabileceğinin belirtildiğini, Mahkeme tarafından ‘Müvekkilin dava konusu markayı … firmasının bilgisi ve onayı halinde tescil ettirmesinde herhangi bir kötü niyet olmadığının ve markanın hükümsüz kılınması için herhangi bir dava açılmadığından şekil markası üstünde hak sahipliğinin müvekkile ait olduğu’ tespitinin yapıldığını,Ancak mahkemenin ‘Türkiye’de satışını münhasıran yapabilecek tek yetkili distribütörün müvekkil olduğu kabul edilse dahi davalının orijinal … markalı ürünleri satmasına engel olamayacağı’ görüşünün tamamen hatalı olduğunu, … firması tarafından gerek “…” şekil ibareli markanın Müvekkil adına TPMK nezdinde tescilli olmasının vermiş olduğu münhasır hak ve yetki gerekse de davalı tarafından “…” markasının kullanılmasında muvafakatinin olmadığı hususları göz önüne alınığında, müvekkilin marka hakkının tüketilmesinin söz konusu olamayacağını,Davalı şirketin ileri sürdüğü distribütörlük yetkisinin yalnızca Çince yazı içeren ve … tescil numarası ile “…” ibareli markaya ilişkin olup; bu markanın kullanıldığı ürünlere ilişkin herhangi bir talepte bulunulmadığını, İstanbul 1. FSHHM 2017/127 D. İş 2017/126 K. sayılı dosyada alınan raporda ürünler bizzat bilirkişi tarafından görülerek hazırlanmış; tescilli “… ŞEKİL” ibareli markasını yer aldığı katalog, broşür ve sair tüm tanıtım malzemelerinin kullanımını, tanıtımını ve satışa sunduğunu rapor ile tespit edilmiş, dahası bu raporda davalı tarafından markanın gerek internet sitesindeki alan adında gerekse de iş yerinde birebir olarak kullandığı ve bu kullanımın nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek benzerlikte olduğunun belirtildiğini; ancak Mahkeme tarafından alınması sağlanan 21.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda bu rapora atıf yapılsa dahi hiçbir şekilde göz önüne alınmadığını, Müvekkilin markasına karşı ihlale sebebiyet veren ve Müvekkilin tescilli “… ŞEKİL” ibareli markasını yer aldığı katalog, broşür gibi tüm tanıtım malzemelerinin davalı tarafından tanıtılması ve kullanılmasının dava dışı üçüncü firma olan … tarafından Müvekkilimiz Şirket’e verilen ve davalı şirketin “…” markasını kullanımına muvafakati olmadığını bildirir belgenin dikkate alınmasının gerektiğini, Ne var ki bu belge ile davalı tarafın markasını tanıtamayacağı ve kullanamayacağı, kaldı ki bu markanın müvekkil tarafından tescil edilmiş ve TPMK tarafından koruma altında olan bir marka olduğunun göz önüne alınmadığını,Mahkeme tarafından davalının dayanak yaptığı markasının Çince yazı içeren “…” ibareli markaya ilişkin olduğu ve müvekkil markasının “…” ibaresini haksız bir şekilde kullanıldığının incelenmesi gerekirken markanın kullanımının tecavüz fiili oluşturmayacağı kanaatine varılmasının hatalı olduğunu,Bilirkişilerce 21.10.2020 tarihli sunulan raporda hem … markasının hem de … markasının dava dışı … firması tarafından uluslararası alanda tescil edildiği anlaşılsa da Türkiye’de bu iki markanın ayrı ayrı tescilleri bulunup, ayrı ayrı korumalardan yararlanıldığını, Kaldı ki davalı tarafından … şekil markası ile “…” ibaresinin kullanılarak yapılan satışlar sebebiyle müvekkilin marka hakkına tecavüz gerçekleştirdiği son derece açık bir şekilde görüldüğünü; ne var ki bilirkişiler tarafından her iki marka ve her iki markaya dayalı yapılan satışlar birbirinden ayırt edilmeden incelemeye konu edildiğini, Dosya kapsamında yapılan incelemede … markasının sahibinin müvekkili olduğu açıklanmışken; bilirkişiler tarafından 6.3. maddesinde yer alan: “…yoksa tek satıcılık sözleşmesine dayanarak üçüncü kişilerce aynı markanın ürünlerinin satışının engellenmesi mümkün değildir.” şeklinde yapılan açıklama ortada tek bir markanın olması durumunda geçerli olup; bu durumda Mahkeme tarafından hiçbir şekilde değerlendirilmeden hükme esas alınmasının hatalı olduğunu,Ortada her iki şirketin de tesciline sahip olduğu markalar olup, davalı tarafından … markası da kendi markasıymış gibi kullanılmakta, tanıtılmakta ve müvekkil ile aralarında ticari bir sözleşme ilişkisi varmış gibi ürünlerin satışları sağlandığını, davalı tarafından yetkili bir bayi izlenimi uyandıracak şekilde yapılan tanıtım ve kullanım faaliyetlerinin … ibareli müvekkil adına tescilli olan markanın haksız olarak kullanımı anlamına geldiğini,Bilirkişi raporunun 7.6. maddesindeki davalı kullanımının dürüst kullanım olduğu şeklindeki tespitin tamamen sübjektif bir kanaat olduğunu, bilirkişilerce hangi hakka göre davalı şirketin “…” ibaresini kullanmasının kanuna uygun olduğununun açıklanmadığını, Müvekkilin … firmasının 24.01.2018 tarihli müvekkil “…” markasını Türkiye pazarında kullanmaya tek yetkili olduğunu; davalının yalnızca markasını kullanmaya ve distribütörü olmaya yetkili olduğunu; davalının “…” markasını kullanmasına izninin olmadığını beyan eden yeminli beyan suretinin de dosyada mübrez olduğunu,Davalı şirketçe kullanılan ve yetkili olduklarını iddia ettiği marka ise “…” ibareli markaya ilişkin olup; bu marka tescili “…” ibaresinin kullanım hakkını hiçbir şekilde davalı şirkete vermediğini,Gerek “…” markasının müvekkil adına TPMK nezdinde tescilli olmasının vermiş olduğu münhasır hak ve yetki gerekse de dava dışı üçüncü firma olan … firmasının tartışmaya mahal vermeyecek bir biçimde davalı şirketin “…” markasını kullanmasına muvafakatinin olmaması hususları göz önüne alındığında müvekkilin marka hakkının tükenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesi tarafından, “… markayı taşıyan malların Türkiye’de piyasaya sunulması, markayı taşıyan malların marka sahibinin rızası dahilinde piyasaya sunulması koşullarının oluşması nedeni ile davacının her ne kadar … marka ürünlerin Türkiye’de satışını münhasıran yapabilecek tek yetkili distribütör olsa da davalının orijinal … markalı ürünleri satmasına engel olamayacağı, açıklanan nedenler ile davalının … marka ürünleri satmasının ve SMK 7/5 kapsamında kalan internet kullanımlarının davacı adına tescilli … sicil nolu “…” markasına tecavüz teşkil etmediği, … markasını kullanmasının ve kanuna uygun olarak … markalı ürünlerin satışını gerçekleştirmesinin dürüst kullanım niteliğinde olduğu sonucuna ulaşıldığından asıl ve birleşen davanın reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, … tescil numaralı … markasının sahibi olduğunu, davalının markayı izinsiz olarak basılı evraklarında, internet sitesinde, mağazalarında yer alan ürün, koli ve kataloglar üzerinde haksız ve hukuka haykırı olarak kullandığından bahisle marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş; davalı ise, ürünlerin orijinal ve faturalı olduğunu, bir kısmının yurt dışındaki asıl marka sahibi şirketten bir kısmının ise davacının sattığı firmadan satın alındığını, ortada hukuka aykırı bir kullanımın bulunmadığını savunmuştur.Davaya konu “…+ŞEKİL” ibaresinin dava dışı … Ltd. şirketi tarafından 2002 yılından itibaren dünyanın birçok ülkesinde (Çin, Avustralya, Danimarka, İngiltere, Yunanistan, Japonya, Kore, Norveç, Singapur, Suriye, Amerika, Avusturya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Belarus, İsviçre, Almanya, Mısır, İspanya, Fransa, Macaristan, İran, İtalya, Kazakistan, Polonya, Portekiz, Rusya, Ukrayna) tescilinin gerçekleştirildiği; … tescil nolu “…+Şekil” ibareli markanın 09, 11, 17.sınıf emtialarında 07/10/2004 tarihinde davacı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından davadan önce yaptırılan delil tespiti ile, davalı tarafından http://… uzantılı alan adı içinde ve iş yerinde fiili olarak nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer markasal kullanımları sürdürdüğünün tespit edildiği görülmüştür. Esasen bu durum davalının da kabulünde olup, “Davalı şirketin dava dışı … firmasının yetkili distribütörü olduğu, el koyulan tüm ürünlerin orijinal ve faturalı olduğu, kullanımın iyiniyetli olduğu.” savunulmuştur. Dosyaya yansıyan belge ve beyanlarla; davaya konu markanın dava dışı ı … şirketi tarafından Türkiye dışındaki tescillerinin 2002 yılından itibaren gerçekleştirildiği, davacının da bu şirket ile olan distribütörlük ilişkisi nedeniyle markanın Türkiye’de … tescil numarası ile 2004 yılında kendi adına tescil ettirdiği, davalının da marka üzerinde asıl ve öncelikli hak sahibi olan dava dışı … firması ile ticari ilişki içinde olduğu, tespite konu ürünlerin bir kısmının da bu firmadan ithal edildiği, bir kısmının ise davacının satış yaptığı yurt içindeki firmalardan alındığı, buna göre tüm ürünlerin orijinal ve faturalı olması karşısında açıklanan olayda davalının davacının marka hakkını ihlal edici bir davranışı olmadığı gibi davalı tarafından yapılan tanıtımların da davacı ve dava dışı dava dışı … firmasının yararına olduğu anlaşıldığından; mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken toplam 539,70 (269,85 x 2) TL harçtan, peşin alınan toplam 118,60 (59,30 x 2) TL harcın mahsubu ile bakiye 421,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/11/2023