Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1383 E. 2022/1680 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1383 Esas
KARAR NO: 2022/1680
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2017/105 E. – 2020/234 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Dairemiz tarafından verilen 01/10/2020 tarih ve 2020/1755 Esas 2020/1535 sayılı kararı Yargıtay, 11. Hukuk Dairesi’nin 08/06/2022 tarih ve 2020/7837 Esas, 2022/4627 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yaptığını,usulsüz tebligat nedeniyle takibin kesinleştiğini, takip konusu on adet bonodan biri dışındakilerin takip tarihinde muaccel olmadığını, bu nedenle icra hakimliğince takip konusu dokuz adet bono yönünden takibin iptal edildiğini, ancak hukuki yararları nedeniyle takip konusu tüm bonolar için iş bu davayı açtıklarını, senetler üzerindeki nakten kaydının anlaşmaya aykırı olarak sonradan yazıldığını, taraflar arasındaki anlaşmanın bir eğitim vakfının devir alınması anlaşması olduğunu, bu anlaşmaya göre davalının vakfa ait bir taşınmazı vakıf mülkiyetinden çıkarmayı ve yerine kendine ait başka bir taşınmazı vakfa geçirmeyi ve bu süreçte kendi üzerine geçirdiği taşınmazı da 20 eşit taksitle 1.000,000,00 TL bedelle müvekkiline satıp devir etmeyi üstlendiğini, davalının vakfa ait taşınmazı vakıf mülkiyetinden çıkardığını ve iş bu bonoların da bu amaçla verildiğini, davalının taahhüdünü yerine getirmediğini, senetlerdeki nakten kaydına rağmen malen kaydının sözkonusu olması gerektiğini ileri sürerek ihtiyati tedbir ile icra hakimliğince takibin iptali kararına konu olan 9 adet senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ve %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; derdestlik itirazlarının bulunduğunu, görevsizlik kararının kendisine tebliğ edilmediğini, davacının Büyükçekmece 3. A.H. Mahkemesinde açtığı 2016/838 E-390 K sayılı davanın henüz derdest olduğunu, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını ve ödünç ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin davacıya borç para verdiğini ve kendisini güvencede hissetmesi içinde aldığı tüm borçlara ilişkin olarak icra takibine konu bonoları aldığını, Büyükçekmce … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına konu oniki adet senedin davacı tarafından bu amaçla verildiğini, malen düzenlendiği ve karşılıksız olduğu iddialarının doğru olmadığını, davacının iradesinin aksine doldurulmadığını, müvekkilinde bulunan sıra bonoların muacceliyet sözleşmesinde davacının imzasının bulunduğunu, bu sözleşmede bulunan ödeme bedelleri ve ödeme tarihlerinin açıkça yazıldığını, davacının iki adet senedi ödedikten sonra iş bu davayı neden açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarihli 2017/105 E- 2020/234 K sayılı kararıyla; “..Davanın dayanağı icra takibinin dayanağı incelendiğinde tüm unsurları bulunan dokuz adet bono olduğu anlaşıldığı, dayanak bonolarda ihdas nedeni olarak ” nakten” kaydı mevcut olup davacının, senetlerdeki nakten kaydına rağmen malen kaydının sözkonusu olması gerektiğini ileri sürerek ihdas nedenini talil ettiği; davalının ise nakten kaydının doğru olduğunu savunarak talili kabul etmediği, senette yazılı ihdas nedenini talil eden davacı olduğuna göre bu iddiasını yasal delillerle ispat etmesi gerektiği, davacının bu iddiasını ispat zımnında bir takım delillere dayanmış ise de bu deliller iddiasını ispat edecek nitelikte kabul edilmediği, davacının delilleri arasında yemin deliline de dayandığından yemin deliline dayanıp dayanmadığını açıklaması için süre verildiği, davacı vekilinin iddiasını ispat için yemin deliline dayanmadıklarını bildirdiği, davacı vekilinin sözlü yargılama oturumunda “tahkikat eksik bırakılmıştır, toplanmasını istediğimiz delillerden bir kısmı toplanmamıştır, isticvap talebimiz kabul edilmemiştir, biz bu durumda talebimizin mahkemece makul karşılandığı ve kabul edildiği sonucuna vardık dosyadaki bilgi ve belgeler dinlettiğimiz tanık beyanları dikkate alındığında taraflar arasındaki dava konusu senetlerin alacak borç ilişkisine ilişkin olmayıp vakfedilen taşınmazların iadesi ile ilgili verildiğini açıkça göstermektedir” beyanında bulunmuş ise de yargılama aşamasında isticvap talebinin reddi gerekçesi açıklandığı, toplanmasını istediği delillerden eksik olduğunu bildirdiği deliller ise davaya bir şey katmayacağından bunlar yönünden de talebinin yerinde görülmediği” gerekçesiyle; “Davanın reddine, İİK 72/4. maddesi gereğince %20 oranında hesap edilen 68.430,00 TL tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde, usule yönelik istinaf sebeplerinde; mahkemece menfi tespit davasının, tarafların statüleri ve aralarındaki ilişkiler sebebiyle kendine has niteliğinin göz ardı edildiğini, delillerinin toplanmadığını, delil olarak dayandıkları ilgili dönem … Vakfı ve … Meslek Yüksek Okulu Karar Defterinin celp edilmediğini, üzerinde inceleme de yapılmadığını, Vakfın kurucusu …’un ifadesinde geçen satışa ilişkin hususları teyit eden Beşiktaş … Noterliği’nin 03 Nisan 2017 tarih ve … yevmiye numaralı, gerek Vakfa gerek Yüksek Okula ait taşınmazların ve mülkiyetlerin satışına ilişkin kararlaştırılmış ilkelere ilişkin tarafların imzasını taşıyan tutanaktaki hususların araştırılmadığını, Vakıf yönetiminden … çekilince yerine gelen davalı alacaklı …’in heyet başkanlığı yaptığı 12/10/2015 tarihli toplantıda alınan 13 numaralı kararla 62 Dairenin vakıf mülkiyetinden çıkarılmasına ilişkin kararın, bu tutanağa binaen yapılıp yapılmadığının, bu dairelerin değerinin ve aynı toplantıda alınan 13 nolu kararla vakfa tahsis edilmesine karar verilen davalı/alacaklı …’e ait iki adet bağımsız bölümün değerinin ve vakıf malını eksiltme sayılıp sayılmayacağının araştırılmadığını, dosyaya celp edilen Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/601 Esas sayılı dosyasına Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen “vakıf kuruluş malvarlığının değiştirilemeyeceği” ve “mütevelli heyet değişikliklerinin senet ile yapılamayacağı” şeklindeki müzekkere cevabı üzerine ne gibi işlem yapıldığının ve bu hususların dava dilekçesinde iddia edilen hususlarla örtüşüp örtüşmediğinin araştırılmadığını. -Mahkemece isticvap usulüne aykırı davranıldığını, kendilerinden hangi hususlarla ilgili soru sorulmasının istenildiğine dair dilekçe istenildiği, daha sonra da davalıya tebliğ edildiği, ancak böyle bir usulün bulunmadığını, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini. -Ortada toplanmamış delilleri varken yemin deliline dayanıp dayanmadıkları konusunda kesin süre verilmesinin de usule aykırı olduğunu beyan etmiştir. -Davacı vekilinin esas yönünden istinaf sebeplerinde; senetlerdeki nakten yazılmış ihdas nedeninin malen olarak talil etmelerinin, doğrudan doğruya Çanakkale Gelibolu’daki vakıf taşınmazıyla ilgili olduğunu, tek dayanağının bu olmadığını, kanuna aykırılık ve imkansızlık sebebiyle geçersiz ilişkiden mütevellit bedelsiz kalan boş imzalı senetlerin davalı alacaklı tarafından hile ile aradaki güven ilişkisine ve anlaşmaya aykırı doldurulduğu, davalı alacaklıya boş olarak verilen bonoların, borç doğuran hukuki sebebinin bulunmadığını, iadesinin gerektiğini, düzenleme amacına aykırı olarak tedavüle çıkarıldığını. -Taşınmaz satış vaadine ilişkin davalı alacaklı taahhüdünün kanuni şekil şartlarına uygun olarak yapılmadığını, taşınmazın kanunen devrinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin menfi tespit talebinde hukuki yararının bulunduğunu. -Davaya konu bono üzerinde bulunan “bedeli nakden alınmıştır” şeklindeki bedel kaydının geçersiz olduğunu, aradaki temel ilişkiye aykırı olarak sonradan yazıldığını, müvekkilinin senetlerin iadesini talep etme hakkının olduğunun ortaya çıktığını, çünkü taraflar arasındaki ilişkinin; eğitim işiyle ilgilenen tarafların, … Eğitim Vakfını -mütevelli heyetini değiştirerek- devralmaktan ve devir sonrası vakfa ait taşınmazların vakfın bünyesinden çıkartılması ile satım, paylaşım ve devrinden ibaret olduğunu, bu ilişkiye göre davalı alacaklının Vakfın, müvekkilinin de Yüksek Okulun mütevelli heyet başkanı olacağını, sürecin de bu şekilde işlediğini, taraflar arasındaki anlaşmaya göre, davalının Vakfa ait Çanakkale Gelibolu’daki arsa ve üzerindeki 62 adet daireyi vakıf mülkiyetinden çıkarıp yerine kendisine ait başka taşınmazı vakıf mülkiyetine geçireceği, kendi üzerine geçirdiği Çanakkale’deki taşınmazı da davacıya-devir tarihinden bir ay sonra 20 taksitte 20×50.000,00TL-1.000.000,00 TL bedelle satıp devredeceğini kararlaştırdıklarını, …’un ifadesinden davalının vekili Av….’ın ve müvekkilinin imzası bulunan protokole tarafların uyduğunu, taşınmazın vakıf kararıyla vakıf mülkiyetinden çıkarıldığını, müvekkilinin de 20 adet boş senet verdiğini, davalının ise senedin verilme sebebinin ödünç/karz ilişkisi olduğunu ileri sürdüğünü, isticvap talebinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu. -Davalı tarafın cevap dilekçesinde %20 tazminat talebinin bulunmamasına rağmen tazminata hükmedilmesinin de bozma sebebi olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, %20’den az olmamak üzere davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin 01/10/2020 tarihli 2020/1755 E-2020/1535 K sayılı kararıyla: Davacı istinaf talebinin süresinde yapılmadığından bahisle HMK 345. ve 352. Maddeleri gereğince süre yönünden REDDİNE karar verilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/06/2022 tarihli 2020/7837 E-2022/4627 K sayılı kararıyla: “… İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının 04.06.2020 tarihinde davacı vekilinin tebligat alanına konulduğu, Tebligat Kanunu ile Elektronik Tebligat Yönetmeliğinin anılan maddelerinde belirtilen 5 günlük sürenin 15.06.2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) işlemeyeceği, bu tarihten itibaren işleyecek 5 gün süre ile 01.07.2020 tarihinde yapılan istinaf istemi gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf isteminin süresinde yapıldığı kabul edilerek istinaf isteminin esasının incelenmesi gerekirken süre yönünden reddine karar verilmesi doğru olmadığı” gerekçesiyle, Dairemizin kararının bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ve duruşma günü taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili bozma ilamına uyulmasını talep etmiş, davalı vekili duruşmaya katılmamıştır. Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, davacı vekilinin davanın esasına ilişkin istinaf sebepleri incelenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava bonoya dayalı menfi tespit davası olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili dilekçelerinde; davalıya toplam 20 adet bononun boş olarak imzalanarak verildiğini, bu bonolardan 9 adedinin takibe konu edildiğini, takibe konu edilmeyen diğer 10 adet bononun da iadesini talep ettiklerini, senetler üzerinde nakden bedel kaydı yazılmışsa da, taraflar arasında ödünç/borç ilişkisinin bulunmadığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre, … Eğitim Vakfının mütevelli heyetini değiştirerek ve vakfın başkanı …’a ve temsil ettiği kişilere hava parası vererek vakfın devralınacağını,davalının vakfın mütevelli heyeti başkanı, davacının da vakfa bağlı Yüksek Okulun mütevelli heyeti başkanı olacağını, davacının da bu süreçte danışmanlık yaptığını, Vakfa ait Çanakkale, Gelibolu, … Köyü’nde bulunan kat irtifaklı arsanın, vakfın mülkiyetinden çıkarılıp kendisine devredileceğini ve devir tarihinden bir ay sonra başlamak üzere 50.000 TL bedelli 20 adet senetle 1.000.000 TL olarak ödeneceğini, …’un isim hakkı bedeli ile, devir gerçekleşene kadar 1.000.000 TL bedelli teminat istediğini, müvekkilinin …’a 425.000 TL bedelli, …’e 575.000 TL bedelli bono düzenleyerek verdiğini, …’un bu bonoları tahsil ettiğini, taraflar arasında esasen malen ahzolunan bir ilişki olduğunu ileri sürmüştür. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 17/06/2016 tanzim, 17/11/2016 vade tarihli 37.285,00 TL bedelli, 17/02/2017 vade tarihli 38.401,00 TL bedelli, 17/08/2016 vade tarihli 36.169,00 TL bedelli, 17/09/2016 vade tarihli 36.545,00 TL bedelli, 17/01/2017 vade tarihli 38.025,00 TL bedelli, 17/05/2017 vade tarihli 39.480,00 TL bedelli, 17/10/2016 vade tarihli 36.909,00 TL bedelli, 17/03/2017 vade tarihli 38.740,00 TL bedelli, 17/04/2017 vade tarihli 39.116,00 TL bedelli, 17/12/2016 vade tarihli 37.649,00 TL bedelli, senetlere dayanarak kambiyo senetlerine özgü takip başlattığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça dosyaya 06.01.14 tarihli TUTANAK başlıklı belge ibraz edildiği, tutanak altında … isim ve imzasının bulunduğu, başka imzalarda bulunuyorsa da, diğer imzaların kime ait olduğunun anlaşılamadığı (fotokopi belgedeki isimlerin sonradan tutanak fotokopisi üzerine konulduğu) tutanak başlıklı belgenin 1. Bendinde “1-Meslek yüksek okulunun üzerindeki mülkiyetlerin satış işlemlerinin maksimum 16 Ocak 2014 olacak şekilde gerçekleştirilecektir. Satışın mütevelli heyet kararı noter onaylı olacak ve karar Yükseköğretim Kuruluna yazılmayacaktır. Satış bedelinin hesaplara giriş ve çıkışı bu süreçte tamamlanacaktır. 2-Vakıf üzerinde yer alan arsanın satış işlemleri sonraki dönemlerde mahkeme kararıyla gerçekleştirilecektir ve yönetime arsa ile ilgili teminat çeki verilecektir….” şeklinde olduğu, tutanağın toplam 9 maddeden ibaret olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde 17/06/2016 tarihli Muacceliyet Sözleşmesinin ibraz edildiği, sözleşmede her biri 17/06/2016 tanzim tarihli ve sırasıyla 17/06/2016 ila her ayın 17’si vade tarihini taşıyan, en sonuncusu 17/05/2017 vade tarihli 12 adet, farklı bedellerde sıralı senet verildiği ve toplamı 449.740,00 TL olan bonolardan herhangi birinin süresinde ödenmemesi halinde bonoların muacceliyet kesbedeceğinin kabul ve tahhüt edildiğinin beyan edildiği, … imzasının bulunduğu anlaşılmıştır. Cevap dilekçesi ekinde keşidecisi …, alacaklısı … olan 17/06/2016 vade tarihli, 35.628 TL bedelli, nakden bedel kaydı bulunan senet fotokopisi sunulduğu belge üzerinde aslını “elden aldım” ve “tahsil edilmiştir 17/06/2016” şeklinde iki ayrı yazı ve iki ayrı imza bulunduğu anlaşılmıştır. Cevap dilekçesi ekinde sunulan, …’a ait banka dekontundan, … tarafından, … hesabına 21/07/2016 tarihinde 35.900 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Cevap dilekçesi ekinde, 17/06/2016 tarihli ödeme istek formu örneği sunulduğu, belge üzerinde yazı ve rakamla 425.000 TL, ödemenin yapılacağı kişi …, açıklama “senet karşılığı verilen”, onaylayan kısmında … isim ve imzasının bulunduğu, düzenleyen kısmında sadece imza bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça dosyaya, dava dışı … tarafından, davacı …’ye gönderilen e-posta sunulmuştur. Taraf vekillerinin 27/09/2017 tarihli duruşmada karşılıklı olarak, tanık dinlenilmesine muvaffakatlarının bulunduğunu beyan ettikleri anlaşılmıştır. Duruşmada dinlenen davacı tanığı …’un yeminli ifadesinde, Çanakkale Gelibolu … mevkindeki 29 bin küsür dönüm gayrimenkulünü vakıfa bağışladığını, vakfa ait bir yüksek okul bulunduğunu, YÖK ile bir takım problemler yaşadığından dolayı vakfı devretme niyeti bulunduğunu, davacı …’nın aracılığıyla, talipli olan davalı … ile görüşme yaptıklarını, görüşme sonucunda vakıf yönetim kurulunun görevden ayrılması, yerine …’in belirlediği kişilerin gelmesi, Çanakkale’deki arazinin kendisine iade edilmesi konusunda anlaştıklarını, vakıf yönetiminin değiştiğini, davalının YÖK ve vakıfların birtakım güçlükler çıkardığını söyleyerek kendisinden iki yıl süre istediğini, teminat olarak ta, devretmeleri gereken taşınmaz için teminat çeki vermeyi kabul ettiklerini, ancak … aracılığıyla teminat çeki yerine 575.000 TL bedelli senet gönderdiklerini, bunun anlaşmaya uygun olmadığını söylemesi üzerine, …’nın da 425.000 TL bedelli senet vermeyi, teminatı hiç olmazsa 1 milyona çıkaracaklarını söylediğini, senetleri işi nedeniyle kullandığını, senetlerin tahsil edildiğini, halen arsasının iade edilmediğini, aldığı senetler karşılığı tahsil edilen paraları da ödemediğini, arsası verildiğinde faiziyle iade etmeye hazır olduğunu, görüşmelerde davalıyı Av. …’ın temsil ettiğini, kendisine gösterilen tutanaklarda imzasının bulunmadığını beyan etmiştir. Duruşmada dinlenen davalı tanığı … yeminli ifadesinde; … Üniversitesinde Mali işlerde çalıştığını, …’in de mütevelli heyet başkanı olduğunu, bundan 1,5-2 yıl kadar önce …’nın üniversitenin muhasebesine gelerek 10-12 adet, 400-500 TL toplam bedele tekabül eden senet düzenlediğini, senetleri muhasebede yazısı düzgün olan bir arkadaşının düzenlediğini, senetlere … Bey’in imza attığını, senetleri kendilerine vererek, … Bey’in kendilerine bıraktığı karşılığı olan parayı alıp gittiğini söylemiştir. Duruşmada dinlenen davalı tanığı … yeminli ifadesinde; özel şirkette memur olarak çalıştığını, aynı zamanda yaklaşık iki yıldır … eğitim vakfı mütevelli heyeti üyesi olduğunu, bu süre zarfında taraflar arasında hukuki ilişkiler konusunda herhangi bir konunun mütevelli heyetinde görüşülmediğini, öncesini bilmediğini, 2015 yılında …e ait 3 adet taşınmazın, Çanakkaledeki taşınmaz karşılığında devri hususunda herhangi bir görüşme yapılıp yapılmadığı konusunda bilgiye sahip olmadığını söylemiştir. Dosya kapsamına celp edilen tapu kaydından; Çanakkale, Gelibolu, … Köyü … parsel sayılı 19191,39 m2 taşınmaz ve üzerindeki 66 adet bağımsız bölümün … tarafından 11/01/2007 tarihinde … Eğitim Vakfı’na bağışlandığı, daha sonrada herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamına sunulan takibe konu 9 adet bono örneğinden, unsurları tamam ve kambiyo vasfında bulunduğu, menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükünün davacıda olduğu, ayrıca nakden bedel kaydı olup, senedin bedel kaydı talil edildiğinden, senedin veriliş sebebine ilişkin ispat yükünün ve senet nedeniyle borçlu bulunmadığının ispat yükünün davacıda olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça senetlerin ileri sürdüğü ilişki kapsamında taşınmaz devrine karşılık olarak verildiğini ancak taşınmazın devrinin yapılmadığının HMK 200. Madde gereğince yazılı belge ile ispat etmesi gerekmektedir. Davalı tarafça tanık dinlenilmesine muvaffakat edilmişse de, davacı tanığı …’un kendisi ile davalı … arasındaki ilişkiye ilişkin beyanda bulunduğu ve taşınmazın vakıf mülkiyetinden çıkarılarak kendisine devredileceğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın ise Vakfa ait Çanakkale, Gelibolu, … Köyü’nde bulunan kat irtifaklı arsanın, vakfın mülkiyetinden çıkarılıp kendisine devredileceği, bu nedenle kendisinin davalıya 20 adet boş senet verdiğini, senetlerin aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da, ileri sürülen bu iddialar ispatlanamamıştır. Dosyaya celp edilen tapu kaydından taşınmazın halen … Eğitim Vakfı adına kayıtlı olduğu anlaşılmışsa da, tek başına taşınmaz devrinin davacıya yapılmamış olması, davacı tarafın haklı olduğunu göstermemektedir. Davacı tarafça davalıya taşınmazın satış bedeli yönünden 20 adet boş senet verildiği ileri sürülmüşse de, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen ve davacı tarafça da inkar edilmeyen, 12 adet senedin tanzim ve vade tarihleri ile bedelleri ayrı ayrı liste halinde gösterildiği 17/06/2016 tarihli Muacceliyet Sözleşmesi ile 17/06/2016 tarihli ödeme istek formu örneği sunulduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça dosyaya sunulan 2014 tarihli “Tutanak” başlıklı belgede, davacının isim ve imzasının bulunduğu ancak diğer imzaların kime ait olduğunun belli olmadığı anlaşılıyorsa da, tutanak içeriğinde taşınmaz satışı karşılığında senetlerin verildiğine dair bir açıklama yahut davaya konu senetlere ilişkin düzenleme bulunmadığı, davacı vekilinin tutanağın davalı adına vekili tarafından imzalandığını beyan ettiği ancak, tutanağın davalıyı sorumlu kılacak şekilde vekil tarafından imzalandığının da anlaşılamadığı görülmüştür. Davacı vekili davalının isticvap edilmesi talebinde bulunduklarını, usule aykırı şekilde davalıya sorularını içeren dilekçenin tebliğ edilerek, davalı asilin duruşmaya katılmaması üzerine isticvaptan vazgeçildiğini ileri sürmüştür. HMK 169/2 maddesinde; “İsticvap, davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında olur.” hükmü düzenlenmiştir. Dosya kapsamına sunulan belgeler kapsamından, davacı tarafın taşınmaz satışı karşılığında senetleri teminat olarak düzenleyerek verdiği anlaşılamadığından, davalı asilin isticvabında hukuki yarar bulunmadığı, davacı vekilinin 12/02/2020 tarihli dilekçesinde davalının isticvabında sorulması gereken sorularını açıkladığı ancak, davacı tarafça ispatı gereken konularda davalı tarafın beyanının alınarak isticvap müessesesinin işletilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı kanaatiyle, isticvap talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davacı vekili vakfın karar defterinin celp edilerek incelenmediğini ileri sürmüşse de; davacı tarafça mütevelli heyet değişikliğine ilişkin, vakfın 2014 yılı karar defteri sayfa örneklerinin ibraz edildiği, içeriğinin incelenmesinde karar defteri aslının celp edilmemesinin sonuca etkili olmadığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamında sunulan belgeler ve toplanan delillerden, davacı tarafça taraflar arasında anlatıldığı şekilde bir anlaşma bulunduğu ve senetlerin aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ispatlanamadığı gibi, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen “ödeme istek formu” ve “muacceliyet sözleşmesi” içeriğinden, davacı tarafça davalıya verilen bonoların vade ve bedellerinin doldurularak davalıya teslim edildiğinin anlaşıldığı, esasen senetlerin bedelsiz kaldığının ispatı yönünden, davacıya yemin teklifi hakkının hatırlatılması HMK 226/c maddesi kapsamında yemine konu olamayacak vakıalardan olduğundan, usul ve yasaya değilse de, davacı tarafça yemin teklifi hakkı kullanılmadığından sonuca etkili olmadığı, ilk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; davalı tarafça cevap dilekçesinde tazminat talebinde bulunulmamasına rağmen, davalı lehine tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığı ileri sürülmüştür. İlk derece mahkemesince, davacı vekilinin talebi üzerine 22/02/2017 tarihli ara kararı ile, icra dosyasına konu 9 adet bono bedelinin %15’i oranında teminat yatırılması halinde, icra dosyasına yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verildiği, davacı tarafça 21/02/2017 tarihinde teminatın yatırıldığı ve tedbir kararının infaz edildiğinin anlaşıldığı, İİK 72/3. Maddesinde “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde, alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karar bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmü düzenlenmiştir. Yasa maddesinde, alacaklının talebi üzerine tazminata hükmedileceği düzenlenmediğinden ve mahkemece tedbir kararı verilerek infaz edildiğinden, mahkemece tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davacı vekilinin usule ve esasa yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, duruşmalı inceleme yapılmakla, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, İİK’nın 72/4 maddesi gereğince %20 oranında hesap edilen 68.430-TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,2-Yargıtayca hükmün bozulmasına, karar verilmiş olmakla ve duruşma açılması nedeniyle Bakırköy 4 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/105E.-2020/234K. Sayılı kararın HMK 353/1-b-2,3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3- Davanın REDDİNE,4-İİK’nın 72/4 maddesi gereğince %20 oranında hesap edilen 68.430-TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-İlk derece yargılaması yönünden;a-Alınması gereken 80,70 TL karar harcının peşin alınan 584,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 503,61 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,b-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 32.400,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf ve temyiz yargılaması yönünden; a-Davacı yandan alınması gereken 80,70 TL maktu harçtan peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, b-Davacı tarafından yapılan 267,80 TL temyiz yoluna başvurma harcı ile 61,60 TL (posta-teb.müz.) giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer masrafların davacı üzerinde bırakılmasına, c-Davalı avansından kullanılan 11,00 TL (posta-teb.müz.) giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,ç-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmışsa da, davacı aleyhine karar verilmesi, davalı vekilinin de duruşmaya katılmaması nedeniyle, davacı ve davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,7-İlk derece ve istinaf yargılama giderlerinden artan avansların karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucu davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, iş bu gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2022