Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1359 E. 2022/1655 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1359 Esas
KARAR NO: 2022/1655
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2022
NUMARASI: 2021/461 2022/266
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü”nün … Esas sayılı ilamsız icra takibi dosyasıyla müvekkili hakkında sözde alacağı olduğundan bahisle icra takibi başlattığını, davalının usulsüz bir tebligat yaptığını, müvekkilinin de icra dosyasından haberdar olmadığını, davalının daha sonra dosyasını takip etmediğini, icra dosyasının müdürlükçe işlemden kaldırıldığını, sonrasında dosyaya müdahil olan davalı vekilince yenileme emrinin tebliğe çıkartıldığını, dosyanın 2016/2715 esas sayılı dosya numarası ile yeniden işleme konulduğunu, davalı tarafça ilgili icra dosyası ile müvekkilinin başkaca alacaklı olduğu icra dosyasındaki alacağı haczedilerek davalı tarafça haksız bir tahsilat yapıldığını, icra dosyasındaki takip talebi ve dayanak belge incelendiğinde, davalının müvekkiline 12.04.2010 tarihli lehtarı müvekkili olan 10.000,00 TL bedelli vermiş olduğu çekin borç karşılığı verildiğini beyanla bedel iadesinin talep edildiğini, bilindiği üzere kambiyo evrakı olan çekin bir ödeme aracı olduğunu, müvekkilinin davalıdan herhangi bir borç almadığını ve yapmış olduğu ödemeye borç vermiş gibi talep ettiğini, işlemiş faiz istemi yönünden de borçlu olmadığımızın tespitini talep ettiklerini, ilgili icra dosyasında 25/12/2019 tarihinde 13.839,18 TL, 26 aralık 2019 tarihinde ise 3.500,59 TL toplamda 17.339,77 TL’lik bedel davalı tarafça müvekkilimin başka bir dosyasındaki alacağını haciz etmek suretiyle davalı tarafça tahsil edildiğini, davalının hakkı olmayan tahsil etmiş olduğu 17.339,77 TL’nin haksız tahsil tarihi olan 26/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdat edilerek 17.339,77 TL’nin haksız tahsil tarihi olan 26/12/2019 ‘dan itibaren işleyecek yasal faizi ile müvekkiline verilmesine, müvekkilinin davalıya İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davalının 3.839,18 TL faiz istemine ilişkin başta müvekkilinin borçlu olmaması ve sözde borç nedeniyle müvekkiline hiçbir ihtar gönderilmeden temerrüde düşürülmemesine rağmen takip talebine konu edilmesi yönünden faiz alacağı bakımından da müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli takipte bulunulması sebebiyle davalının 13.839,18 TL’nin %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Derdesttik İtirazı olduğunu, dosyanın halen Anadolu 8. Asliye Ticaret Mah 2020/ 535 dosyasında derdest olduğunu, davanın usulden esastan reddi gerektiğini, Çekin tarihinin 12.04.2010 tarihi olduğunu, icra takip tarihinin 17.07.2014 olduğunu, dür. Menfi tespit davalarında zamanaşımı süresi olduğunu, TBK 147, 818 sayılı BK 126 mdsinde zamanaşımının düzenlendiğini, davada ispat külfetinin davacıda olduğunu, takibe konu çeki borç olarak davacının tebligat eksikliği veya usulsüz tebligat beyanına katılmadığını, bu dosyadan ev haczi dahi yapıldığını, davacının devamlı olarak borcunu ödeyeceğine dair sözler verdiği halde ödemediğini bu nedenle alacaklı olduğu dosyadaki alacağına haciz konularak borcun tahsil edildiğini, bu çekin davacıya borç olarak (hatır çeki olarak) verildiğini, bu konuda taraflar arasında ihtilaf olmadığını, müvekkilinin davacının İnşaatını yapan kişi olduğunu, İnşaatını yapan kişinin diğer kişiye borçlu olması düşünülemeyeceğini, davacı vekili çeki ödeme aracı saymış ise de davacının bu çeki hangi alacak için aldığını düşünmediğini, Davacının 10.000.00 TL bu çeki ne için aldığını açıklamak zorunda olduğunu, müvekkilinin çekin keşide edildiği tarih olan 12.04.2010 tarihinde davacıya borçlu olduğunu davacı ispat etmek zorunda olduğunu, borca itiraz edilmediğini, icra takibinde takip talebinde ve ödeme emrinde borcun sebebi (tarih 12.04.2010) 12,04.2010 tarihii … numaralı çek Tl borç verilen bedelin iadesi ibaresinin eklendiğini, menfi tespit davasının 5 yıllık zaman aşımına tabi olup bu yasal sürenin dolduğunu, bu nedenle davacının davasının reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava konusu ilamsız takip dayanağı çeke ilişkin alacağın, davalı tarafın yetkili müdürü olduğu firma ile davacının hissedar olduğu taşınmazdaki inşaat işindeki davacın şahsi çabaları için verildiğinin iddia olunduğu, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin 6102 sayılı Kanunun kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığından, uyuşmazlık nisbi yahut mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından davanın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğin gerekçesi ile, HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkememizce görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davanın çekle ilgili olup mutlak ticari dava olduğunu, Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, TTK 780n md göre çekle ilgili borçlu olunup olunmadığına ilişkin araştırma yapılması gerektiğini, çek borcunun temel ilişkiden soyut ve mücerret olduğunu, temel ilişkinin araştırılması gereken bir zorunluluk olmadığını, davalının borç verdiğini ispatlayamadığını, çek ile müvekkiline borç verildiği iddiasının ise soyut ve afaki olduğunu, hiçbir delil de olmadığını, icra dosyasında yapılan tahsilatın haksız olduğunu, usulsüz tebligat ile haksız haciz yapıldığını, görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, Asliye Tİcaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda; menfi tespit ve istirdat istemine konu takip dosyası, çeke dayalı borç verilen paranın iadesi istemine ilişkin olup davacının da iddiasını kambiyo senedine dayandırdığı, ispat yönünden kambiyo senedine ilişkin kurallar uygulanarak değerlendirme yapılması gerekli olduğu dikkate alınarak TTK 4.md gereğince asliye ticaret mahkemesi görevli olmakla mahkemece görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, HMK 353/1-a-3, 6 ve 355. maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 ve 355. maddeleri gereğince, İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/202 tarihli 2021/461E, 2022/226K sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden 80,70TL istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak 220,70Tl istinaf harcı ile 24,50TL tebligat gideri, 52,00TL posta masrafı ki toplam; 297,20 TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.10/10/2022