Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1348 E. 2023/600 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1348 Esas
KARAR NO: 2023/600
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI: 2012/196 E. – 2018/363 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
Dairemizin 23/09/2019 tarihli, 2019/302 Esas -2019/1841 Karar sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2022 tarih ve 2020/8509 Esas 2022/3996 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı …’ün 1977 tarihli … adlı sinema filminin senaristi olduğunu, Filminin senaryosunu, “…” sloganı üzerine inşa etmiş olduğunu, bu filmde sevgiyi ve sevginin büyük emek gerektirdiği temasını işlediğini, “…” deyiminin Türk Halkının arasında neredeyse bir atasözüne dönüştüğünü, deyim üzerine yüzlerce gazete yazısı ve kitap yayınlandığını, sinema tarihinin kült filmlerinden … isimli filminin senaryosunun FSEK’nun 6. maddesi uyarınca işleme eser olduğunu, “…” isimli eserden esinlenilerek oluşturulduğunu, ancak yaratıcısının hususiyetini taşıyan “bağımsız” bir eser niteliğinde bulunduğunu, eserin sinema filmi olması ve davacının bu filmin senaryosunu yazmış olmasından bahisle davacının senaryo üzerinde ayrı ve bağımsız bir hak sahipliği olduğunu, davalı bankanın … filminin diyaloğunu davacıdan hiçbir izin yahut onay almaksızın, kendi reklam filminin içinde kullandığını, bir teklifte bulunulsaydı dahi halkın gözünde efsaneleşmiş bu filmin reklam ve pazarlama metası olarak kullanımına izin verilmeyeceğini, reklam filminin 15. saniyesinde açıkça kullanılan cümlenin “…” şeklinde kullanıldığını, bu durumun haksız rekabet de teşkil ettiğini, bu nedenle FESK 68/1 maddesine göre şimdilik 1.000 TL maddi ve FSEK 70.maddesine göre; 6.000 TL manevi olmak üzere toplam 7.000 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 14/05/2018 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat talebini 1000TL’den 75000TL’ye ıslah etmiş, ıslah edilen 74.000 TL üzerinden ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesini talep etmiş ve ıslah ederek artırılan bedel olan 74000TL üzerinden nisbi harcı tamamlamıştır.
CEVAP: Davalı vekili beyan dilekçesinde ; davacının, “…” filminin sanatsal değerini, sadece iki kelimeye indirgemesinin kabul edilemeyecek bir yaklaşım olduğunu, bankanın sözleşmesel ilişkide bulunduğu ajans ve yapımcı şirket, filmin eser işletme sahibi olan yani mali hak sahibi olan kişilere gerekli ödemeleri yaparak kullanım haklarını hukuka uygun olarak satın almış durumda olduğunu, “…” filminin senaryosu özgün ve tamamen senarist tarafından yaratılmış bir hikaye de olmadığını, film konusu hikayenin aslının bir Çin masalına dayandığını, Ünlü … un, bu Çin masalından esinlenerek “…” adlı hikayeyi kaleme aldığını, esas itibariyle kökü anonim sayılabilecek bir masaldan yola çıkılarak … tarafından yazılan bir hikayeden esinlenerek yazılan bir senaryoda geçen bir cümle üzerinde davacı yanın hak sahipliği iddia edilmesinin ne hukuk açısından, ne de hakkaniyet açısından kabul edilebilecek bir durum olamayacağını, ayrıca eserin … yılı öncesi yapım olup, film üzerindeki tüm hakların yapımcıya ait olduğunu, davacının iddialarının hukuki ve subuti dayanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1. FSHHM’nin 02/10/2018 tarihli, 2012/196 Esas – 2018/363 Karar sayılı kararıyla; filmin görüntülerinin davalı bankanın reklam filminde kullanılabilmesi için yapımcı firmadan yazılı izin alındığını, senaryonun romandan uyarlandığı, senaryo üzerinde hak iddiasında bulunabileceği tek hususun hususiyet anlamında senaryoya katkısı olabileceği, filmin yapım yılı ve mali hakların devredilmiş olması karşısında film içinde birkaç cümlenin filmden ayrı değerlendirilmesinin tartışmalı olduğunu, sinema filmi … yılından önce yapılmış olduğundan FSEK 8.maddesi gereğince ilk halinin dikkate alınacağı ve filmi imal ettiren yapımcının eser sahibi sayılacağını, senaryo ve film 12.06.1995 tarihinden önce meydana getirildiğinden davacının söz konusu eserlerde mali bir hakkının bulunmayacağını, dosyadaki mali hak devir belgesine göre davacının reklam filmi için mali hakları hukuka uygun olarak devrettiğinin anlaşıldığını gerekçesi ile maddi tazminat talebi reddedilmiş, koşulları oluşmadığı gerekçesi ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekil istinaf isteminde özetle; kararın yasaya ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, filmin yapım yılının … olduğunu, o tarih itibarı ile filmin eser sahibinin filmin yapımcısı olduğu ve koruma süresinin 20 yıl olduğu, Avrupa Topluluğu’nun 93/98 sayılı Direktifi nazara alındığında koruma süresinin 20 yıldan 70 yıla çıkarıldığını ve eser sahibin yapımcı yerine yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo ve diyalog yazarı olarak değiştirildiğini, 4630 sayılı Yasa ek2 maddesi gereğince haklar yapımcıya geri döndüğünden eser sahibinin … olduğu konusunda şüphe olmadığını, ancak yapımcının eser sahibi olmasının -mali hakları devralmadığı sürece- senaryo üzerinde dilediği tasarrufta bulunabileceği anlamına gelmediğini, mali hakların yazılı şekilde devralınabileceğinin, mahkemece … yılı öncesinde mali hakların davacı tarafından yapımcıya devredildiği kabul edilmiş ise de; bu hususta dosyada herhangi bir belge olmadığını, mali hakların devredilmediğini, bu hususta herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, senaryonun tamamının … tarafından yazıldığını, iki sözcüğün eser sayılamayacağına ilişkin mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, 09.06.2014 tarihli bilirkişi raporunda “…” sözcüğünün senaryonun özgünlüğünü daha çok öne çıkardığını ve senaryonun davacının bir işletme eseri olduğunu, manevi tazminat koşulları yönünden davalının kimliğinin bir öneminin olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP: Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde ; bankanın ürün ve hizmetlerinin reklamı için dava dışı … LTD ŞTİ ile sözleşme imzalandığını, filmin dava dışı …LTD ŞTİ’ye çektirildiğini ve ilgili şirketin ” …” filminin eser işletme sahibi olan …LTD ŞTİ ‘ye bedelini ödeyerek filmin görüntülerini kullanım hakkını satın aldığını, filmin sanatsal değerinin salt iki kelimeye indirgenemeyeceğini, bu sözün FSEK anlamında eser niteliğinde olmadığını, filmin 1995 öncesi üretilmiş olan davacının hak sahipliğinin olamayacağını, Anayasa Mahkemesi’nin 2010/73 E, 2011/176 karar sayılı ilamına göre Kanun’un 12.06.1995’ten sonra yapımına başlanan sinema eserlerine uygulanacağı düzenlenerek ihtilafların önlenmesinin amaçlandığını, filmin …’un eserinden uyarlandığını, yapım yılı … olan sinema eserine dayalı olarak davacının talepte bulunamayacağı belirtilerek istinaf isteminin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.Dairemizin 2019/302 Esas -2019/1841 Karar ve 23/09/2019 günlü ilamıyla; davacının istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.Davacının temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/4702 Esas – 2020/298 Karar 17/06/2020 günlü ilamıyla “…temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararında ilk derece mahkemesi karar gerekçesinde hata edildiğine yer verildiğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken HMK 353/1-b-1. maddesi uyarınca istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmesi yerinde görülmediği” gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına…” karar verilmiştir. Dairemizin 2020/1746 Esas -2020/1757 Karar ve 21/10/2020 günlü ilamıyla; bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; “…” sözü eser niteliğindeki sinema senaryosu ile birlikte değerlendirildiğinde 5846 sayılı FSEK ek 2. maddesinin açık hükmü gereği davacının bu sinema eserleri yönünden senaryo yazarı olarak 5846 sayılı FSEK’ndan doğan bir hak talebinde bulunamayacağı, mahkemece alınan birinci ve ikinci bilirkişi raporunda; bu sözün filmin mottosu olduğu, filmle özdeşleştiği ve korunması gerektiği beyan edilmişse de, filmin senaryosunun bütünü, bu sözün ifade edildiği sahne, filmdeki oyuncuların ifade ve oyunculuk yeteneği ile birlikte etkileyici ve anlamı olan “…” sözü toplumda herkes tarafından kullanılan bir ifade olup hususiyet taşımadığı, bu ibarenin senaryodan ayrı olarak davacıya özgülenmesi ve başka kimse tarafından kullanılamayacağının, sahiplenilemeyeceğinin ileri sürülmesi ve davacıya tekel hakkı tanımanın mümkün olmayacağından ilk derece mahkemesinin kararında davacının tüm mali haklarını da devrettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş olup davanın reddi kararı sonuç itibarı ile yerinde ise de, davacının 5846 sayılı FSEK EK 2. maddesi gereğince senaryodan kaynaklanan haklarına dayalı talepte bulunamayacağı, davacının “…” sözü üzerinde senaryodan ayrı telif hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, mahkemenin kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın düzeltilmiş gerekçe ile reddine karar verilmiştir. Davacının temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/8509 Esas – 2022/3996 Karar 24/05/2022 günlü ilamıyla; “1-…. senaryo eseri sahipleri gerek 4110 sayılı Kanun öncesinde, gerekse sonrasında eser sahibi olmaları nedeniyle, Dairemizin, 4110 sayılı Kanun öncesinde eser sahibi ve hatta bağlantılı hak sahibi olduğu dahi kabul edilmeyen icracı sanatçılar yönünden vermiş olduğu içtihatlar (11 HD 17.09.2019 tarih ve 2018/409 E. – 2019/5485 K.) ile bu olay arasında bağlantı kurulması da doğru değildir. Bu nedenle, yerel mahkemece ve istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince hatalı gerekçeyle, 4110 sayılı Kanun öncesinde ilk gösterimi yapılan ve anılan kanun ile koruma süresi uzatılan sinema eserleri yönünden, bir işleme eser olan sinema eserine kaynak teşkil eden senaryo eserinden doğan hakların koruma süresinin uzatılmasından sonra ileri sürülemeyeceğine ilişkin gerekçeleri isabetli görülmemiş ve hükmün bu sebeple davacı yararına bozulması gerekmiştir. 2-…Somut olayda da “ …” filmi yönünden eserdeki duyguyu çağrıştıran tüm sözcüklerin dikkate alınıp buna göre bir veya birkaç sözcüğün tecavüze konu reklam filminde kullanılıp kullanılmadığının da tespiti gerekir. Bu anlamda “…” sözünün filmden kesitler sunularak gösterilmesi hem sinema, hem de senaryo eserindeki duyguyu çağrıştırdığının kabulü gerekir. O halde mahkemece bu ilkelerden hareketle, davacının senaryo eser sahibi olduğu “…” sözcüğünün eser mahiyetinde mi, yoksa eser mahiyetinde olmasa bile FSEK 83. maddesinde ifadesini bulan “eserin alameti” niteliğinde mi olduğu, bu bağlamda yapılan izinsiz alıntının FSEK 68. Maddesi anlamında esere tecavüz sebebiyle tazminat mı, yoksa haksız rekabet kurallarına göre tazminat korumasını mı gerektirdiği hususunda bir değerlendirme yapılarak neticesine göre bir karar verilmesi gerektiği…” gerekçeleriyle, Dairemizin hükmünün davacı lehine bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ve duruşma günü taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili bozma ilamına uyulmasını, davalı vekili önceki kararda direnilmesine talep etmiş, Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLER: – İlk derece mahkemesinde dosyada üç ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
A. İlk bilirkişi heyeti olarak Bilirkişiler …, … ve… seçilmiş olup bilirkişiler ayrı rapor sunmuşlardır. Bilirkişiler İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bölümü ABD Başkanı Prof Dr. … ve senarist yönetmen …’ün 12.12.2013 tarihli raporlarında; Davacıya ait program formatının FESK kapsamında eser olarak değerlendirilemeyeceğini; ancak, reklam filminin çok kısa yapıtlar olması itibariyle tek bir cümlenin dahi önemli bir hususiyet arz ettiği, üstelik reklam filmindeki görüntülerin de söz konusu filmin görüntülerinden teşkil etmesinden, bu anlamda dava konusu cümlenin senaristin yazdığı ve filmle özdeşleştiği ve fikrin korunması gerektiği, davacının senaryoyu ele alış biçimine bağlı olarak senaryonun mottosu, yani sloganı haline gelen ve yazılı basında filmle ilgili tanıtım yazılarında özellikle vurgulanan altı çizilen “…” mottosunu izinsiz kullanıldığı, bu mottoyu bir cümle içinde kutlanmasının farklı bir anlam oluşturmayacak bir biçimde kullanılması halinin manevi haklarına halel getirip getirmediğinin takdirinin Mahkemeye ait olacağı, Filmin … yılından önce yapılması nedeniyle senarist olarak filmin üzerinde hak sahibi olmayacağı ve hak sahibinin yapımcı … olduğu,…’den sonra yürürlüğe giren hükümlerin geriye yürütülmeyeceği şeklinde görüş belirtmişlerdir. Ayrık rapor sunan sinema sanatçısı …raporunda özetle; … mottosunun senaryonun sloganı haline geldiğini ve filmin duygusunu çağrıştıran bir cümle olduğunu, bu nedenle davacıdan izin alınması gerektiğini, mottonun izinsiz kullanıldığını, film maliyetinin %10 unun altında olmayacak bir bedel ödenmesi gerekli olduğu yönünde görüş belirtmiştir.
B. İkinci bilirkişi heyeti Yönetmen, film yapımcısı …, İletişim Analiz Uzmanı … ve Oyuncu … 09.06.2014 havale tarihli raporlarında; “…” sözcüğünün FSEK kapsamında korunması gereken nitelikte olmadığını, senaristin senaryodan doğan telif haklarına sahip olmadığı ve tecavüzün söz konusu olmadığını, ancak mahkemenin uygun görüp de haksız rekabet bağlamında değerlendirmesi durumunda, filmin kullanım haklarının yapımcıdan alış bedelinin %5’i kadar bir bedel ödenmesinin uygun alabileceği yönünde görüş belirtmişlerdir.
C. Üçüncü bilirkişi heyetİ Yönetmen-yapımcı …, Yönetmen, yapımcı, Senarist …, reklamcı… 08.04.2016 tarihli raporlarında; Davalı ve İhbar olunan … Film’in mahkemeye sunduğu, … Filmcilik ile yapılan sözleşmenin ve yapımcının, ” …’ filminden, yani haklarına sahip olduğu sinema eserinden, bölümler ve/veya diğer eser sahiplerinin eserleri kullanılarak, bambaşka bir amaç için yeni bir eser oluşturma izninin geçerli olamayacağını, çünkü sinema eseri sahibinin hakkı, FSEK Madde 20 de belirtilen “Alenileşmiş bir eserden eser sahibine münhasıran tanınan faydalanma hakkı, bu Kanunda mali hak olarak gösterilenlerden ibarettir/, hükmü doğrultusunda ve yalnız eserin bütünü için geçerti olduğunu, FSEK kapsamında korunan “…” ifadesinin reklam filminde sunulmasının davacının senaryodan doğan telif haklarına tecavüz oluşturduğunu, bir reklam filminin veya o filmde kullanılan bir fikrin, kavramın değerinin ölçüsü uzunluğu veya miktarı olamayacağını, “…” sözcüğünün filmin seyredenleri etkilemesi orantısında değerli olduğunu, dava konusu reklam filminde iş sonuçlarına etkisiyle bu eserin maddi değerinin 200.000.- TL olması gerektiğini, davacıdan izni alınsaydı belki davacının da eserinin bir bankanın satışlarını yükseltmek için kullanılmasına karşı çıkabileceğini, dolayısıyla manevi değerin de 200.000-TL olması gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir. …’e atfen “… Film Reklamcılık .. Ltd Şti’ye …bank “…” reklam filminde telifleri bana ait olan ” …” sinema filmindeki final sahnesinin kullanımından doğacak tüm telif haklarını … ve …’ın izniyle … Film Reklamcılık ..Şti’ye bedel karşılığı devrediyorum” şeklinde yazılı 22.03.2011 tarihli belge örneği dosyada mevcuttur. Taraflar arasındaki karşılıklı keşide edilmiş olan ihtarnamelerin örnekleri ile davacı tarafça davalı aleyhine yapılan şikayete ilişkin soruşturma dosya örneği ve kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar örneği, davalı banka ile dava dışı … Reklamcılık ve Tanıtım Şti arasındaki sözleşme örneği, senaryo örneği, reklam filmine ilişkin Cd dosyadadır. Sinema eseri ve kayıt tescil belgesinde yapımcı … Film … Şti, bağlantılı hak sahipleri …, …, yapım yılı 1978 olarak yer almaktadır. Davacı vekili tarafından emsal olarak sunulan “Dizi senaryosu danışmanlığı ve bundan doğan telif haklarının devri sözleşmesi” örneği incelendiğinde; danışman olarak davacı …’ün yer aldığı, yapımcı olarak dava dışı … Yapım AŞ’nin yer aldığı, sözleşmenin konusunun; yapımcı tarafından TV dizisi yapma hakları daha önceden alınan … Ltd Şti den daha önce alınan …’un … isimli romanının uyarlanması ile ortaya çıkacak dizi senaryosunun danışmanlığı ve ödenecek tutara ilişkin esaslar olduğu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince emsal araştırması kapsamında … Yapım Yayın A.Ş.’ye yazılan 07/03/2017 tarihli müzekkere cevabında; Sinema film yapımcısına reklam filminde, filmden kullanılacak kesit için teklife reklam filmi bütçesi üzerinden karar verildiğini, bunun da oldukça değişken bir konu olduğunu, CD’de yer alan … bank için çekilmiş reklam filmi için ortalama 30.000 TL ila 50.000 TL arasında değişen bir bedel teklif edilebileceğini, yapımcının bu bedeli oyuncular, yazar ve yönetmen arasında bölüştürebileceği gibi kendisinin de alabileceğini…. Bu emsal bedelin hak sahipleri arasında bölüştürülmesinin söz konusu olması halinde diğer hak sahiplerinin de göz önüne alınarak 10.000 TL ile 15.000 TL arasında değişen meblağın senariste teklif edilebileceğini, bunun tamamen taraflar arasındaki ticari münasebete bağlı olduğunu bildirdiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Davacı vekili dava dilekçesinde, senaryo eser sahibi davacının, eserden doğan mali ve manevi haklarına tecavüz edildiği ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, senaryo ve filmin 12.06.1995 tarihinden önce meydana getirildiği, davacının söz konusu eserlerde mali bir hakkının bulunmayacağı, dosyadaki mali hak devir belgesine göre davacının reklam filmi için mali hakları hukuka uygun olarak devredildiği gerekçesi ile maddi tazminat talebinin reddine, koşulları oluşmadığı gerekçesi ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dairemizce uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir. FSEK 5. maddesi uyarınca sinema eserleri, bağımsız bir eser türü olarak korunmaktadır. Bununla birlikte, sinema eserleri, senaryoların işlenmesiyle oluşan bir işleme eser mahiyetindedir. FSEK 8. maddesi uyarınca sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibi olarak kabul edilmiştir. Bir işleme eser türü olarak sinema eseri sahibi, ancak senaryo eseri sahibi ile yaptığı sözleşme çerçevesinde eserden doğan haklarını kullanabilecektir. FSEK 52. Madde de;“Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı senaryo eseri sahibinin, eserden doğan hakkını, senaryo eserinin bir reklam filminde ayrı bir ticari kullanıma tabi tutulması için devrettiğine dair sözleşme bulunmamaktadır. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporlarının tazminat hesabı yönünden çelişkili olduğu, hükme esas almaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu bulunmadığından, Dairemizce yapımcı, reklamcı ve FSEK uzmanı bilirkişilerden oluşan üç kişilik heyetten rapor alınmış, bilirkişiler raporlarında; davaya konu reklam filminin 57 saniye uzunlukta olup, oyuncu … tarafından başrolda oynanarak seslendirildiği, reklam filminin oyuncunun sinema ekranındaki görüntüsü ile başlandığı, daha önce oynadığı çeşitli sinema filmlerinden görüntülerin ekrana getirilmesi ve filmleri hatırlatan repliklerle sürdürüldüğünü, kullanılan filmler içinde , Türk sinema tarihinde klasikleşmiş, herkes tarafından beğeni ile izlenen ” …” isimli filme ait iki planın yaklaşık 3 saniye boyunca kullanıldığını, … filminin mottosunu oluşturan “…” sözüne reklam filminde “o zaman sevginin emek olduğunu anlatabilirsin” denilerek değinildiğini, Senaryonun temelini; “Bir hikaye, en iyi ne şekilde anlatılır?” sorusu oluşturduğunu, iyi bir hikaye varsa, onu anlatmak için iyi bir senaryonun ilk şart olduğunu, ancak senaryonun edebi bir metin olmadığını, senaryo yazarının düşünde yarattığı dünyayı, o filmi gerçekleştirecek olanlara aktardığı, yazıya döktüğü, belli bir yazım şekli olan metin olduğunu, yönetmen, oyuncu ve görüntü yönetmeni vs. Diğer aktörlerin kollektif yorum, çaba ve katkılarıyla sinema eserinin oluşacağını, davacının senaryosunu yazdığı ” …” filminin, gerek oyuncuların katkısı, gerek yönetmen becerisi ve gerekse müzikleriyle yıllardır izlenen Türk Sinema Tarihinin en başarılı yapımlarından birisi olduğunu, filmin mottosunu oluşturan “…” sözünün, farklı oyuncuların, farklı bir yönetmenin hatta farklı bir müzik bestecisinin katkılarıyla çekilmiş başka bir yapım içerisinde bu kadar etkili olamayacağını, davacının hak sahibi olduğu filmden görüntülerin direk kullanılmadığını, ilgili reklam filminin içinde geçen görsel malzeme olarak kullanıldığını, yazmış olduğu sözün aynen kullanılmadığını, ancak kullanılan sahnelerin o filmi o sözü hatırlattığını, kullanımın haksız bir kullanım olup davacıdan izin alınması gerektiğini ve izinsiz yapılmış alıntının, FSEK 68. Madde’ye göre tecavüz sebebiyle tazminat gerektirdiği kanaatinde olduklarını beyan etmişlerdir. Dairemizce reklam filminin bulunduğu CD izlenmiş, davaya konu reklam filminde, davacının sahibi olduğu senaryo eserine konu 1978 yılında çekilen ve gösterime sunulan “ …” isimli sinema filminin görüntülerinden bir kesit de sunulmak suretiyle “…” söz öbeğinin davacıdan izin alınmadan kullanıldığı, esasen bu hususta taraflar arasında bir çekişme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Reklam filmindeki kullanım itibarıyla, filmin görüntülerinden sunulan kesit ile birlikte “önemli olan izleyicinin kalbine dokunabilmek onun halinden anlayabilmektir. O zaman sevginin emek olduğunu anlatabilirsin” şeklindeki repliğe yer verildiği göz önüne alındığında, sinema filminin ana fikri olan sevmenin tek başına yeterli olmadığı, sevgiyi hak etmek için emek vermek gerektiğine dair ana fikre vurgu yapıldığı, bilirkişi raporlarından bu sözün asıl eser sahibinin eserinde bulunmadığı, senaryo eser sahibinin senaryosunda bulunduğu ve işlenen olay örgüsü, filmdeki oyuncuların canlandırdığı karakterler ve replikleri ile ana fikre vurgu yapıldığı, reklam filminde de, filmin can alıcı sahneleri ve repliklere yer verilerek sinema eseri ve senaryo eserinde verilmek istenen duygunun çağrıştırıldığı, bu durumda davacı senaryo eseri sahibinin eserden kaynaklanan çoğaltma, yayma ve işleme mali hakları ile, adın belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasının önlenmesi manevi haklarının ihlal edildiği, FSEK 68. Madde gereğince telif tazminatı ile, FSEK 70. Madde gereğince manevi tazminat talep edilebileceği kanaatine varılmıştır. Dairemizce alınan bilirkişi raporunda, ara kararımız gereği FSEK 68. Madde ve haksız rekabet hükümlerine göre ayrı hesaplamalar yapılmış, bilirkişi heyetince; reklam filminin çekilmesi için yapılan sözleşme karşılığında 350.000 TL+KDV bedel ödendiği, doğrudan referans alınacak bir tarife bulunmamakla birlikte, kullanım şekli itibarıyla bunun %8-10 oranında kısmının senaryo yazarına ödenecek ücret olduğu, bunun 1/3’ünün davacıya ödenebileceği, dolayısıyla davacı vekilinin 09/07/2012 tarihli dilekçesi ile üç kat tazminat talep ettiği göz önüne alınarak, 9.333,33×3 kat=28.000,00 TL ile 11.666,67×3 kat=35.000 TL arasında tazminatın talep edilebileceği beyan edilmiştir. Davacı vekilinin bilirkişi raporundaki değerlendirmelere ve rayiç bedel hesaplama yöntemine itiraz ettiği, itirazında dosyada alınan farklı raporlardaki farklı tespitlere yer verdiği, Dosyaya … ve Yapım A.Ş. İle yaptığı, … filmine ilişkin sözleşmeyi sunduklarını, bu sözleşmeye göre bölüm başına alınması kararlaştırılan bedeller üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürmüşse de, emsal bildirilen kullanımın dizi filmin bölüm senaryosuna ilişkin olması nedeniyle, birebir emsal olamayacağı kanaatine varılmıştır. Davalı vekili tarafından da bilirkişi raporuna itiraz edildiği anlaşılıyorsa da, ileri sürülen hususlar uyulan Yargıtay bozma ilamında, bilirkişi raporu ve Dairemizin karar gerekçesinde tartışıldığından, itirazlar yerinde görülmeyerek yeniden rapor alınmasına gerek duyulmamıştır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacının eserden kaynaklanan mali haklarının ihlal edildiği kanaatine varılmakla, FSEK 68. Madde gereğince bilirkişi raporunda hesaplanan rayiç bedellerden 11.666,67×3 kat=35.000 TL telif tazminatının, somut olayda gerçekleşen ihlal yönünden yerinde olduğu kanaatiyle, 35.000 TL telif tazminatının, talep gibi 1.000 TL’sının 09/07/2012 dava tarihinden, 34.000 TL’sının ise 14/05/2018 ıslah tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının adın belirtilmesi ve eserde değişiklik yapılmasının önlenmesi manevi haklarının ihlal edildiğinden, FSEK 70. Madde gereğince 6.000 TL manevi tazminatın 09/07/2012 dava tarihinden, itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsil edilerek davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,2-İstanbul 1. FSHHM’nin 02/10/2018 tarihli, 2012/196 Esas – 2018/363 Karar sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,-Davacının ihlal edilen mali hakları yönünden, FSEK 68. Madde gereğince 35.000 TL telif tazminatına hükmedilmesine, 1.000 TL’sının 09/07/2012 dava tarihinden, 34.000 TL’sının ise 14/05/2018 ıslah tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,-Davacının ihlal edilen manevi hakları yönünden, FSEK 70. Madde gereğince 6.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, 09/07/2012 dava tarihinden, itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsil edilerek davacıya ödenmesine, -Fazlaya ilişkin 40.000 TL telif tazminatı talebinin reddine, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a-Alınması gereken 2.800 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 103,95 TL ile, 1.264,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.432,76 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına, b-Davacı tarafça yatırılan 21,15 TL başvuru harcı, 3.30 TL vekalet harcı ile 103,95 TL peşin harç, 1.264,00 TL ıslah harcının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, c-Davacı tarafça yapılan 2.893,00 TL bilirkişi ücreti, 826,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 3.719,50 TL yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre %50,61 oranında 1.882,44TL TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, d-Davalı tarafça gider yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına,e- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabulüne karar verilen maddi tazminat yönünden 15.000 TL ve manevi tazminat yönünden 6.000 TL olmak üzere toplam 21.000 TL vekalet ücreti taktirine, davalıdan tahsili davacıya ödenmesine, f- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine, reddine karar verilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000 TL, vekalet ücreti taktirine, davacıdan tahsili davalıya ödenmesine, 5-İstinaf ve temyiz yargılama giderleri;a-Davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iade edilmesine,b-Davacı tarafından yapılan, 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 8.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 149,10 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.947,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,c-Davacı tarafından yapılan, (218,50 TL + 267,80 TL )= 486,30 TL temyiz yoluna başvurma harçları ile 336,60 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 822,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,İstinaf incelemesi birden fazla duruşma yapılarak karara bağlanmakla; ç-AAÜT tarifesi gereğince davacı yararına 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-AAÜT tarifesi gereğince davalı yararına 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, e-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, karşı tarafın yokluğunda 05/04/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.