Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1347 E. 2023/143 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1347 Esas
KARAR NO: 2023/143
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2017
NUMARASI: 2015/303 2017/274
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 01/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin 29/03/2013 tarihinde davaya konu aracı ilk malikinden aldığını, ilk malikinin ise bu aracı 22/03/2013 tarihinde bayiden satın aldığını ve aracın halen garantisinin devam etmekte olduğunu, aracın alınmasından bir süre sonra araçta sürekli arızalar meydana çıktığını ve bu nedenle servise gitmek durumunda kaldıklarını, bu süreçte araçta 4 kez kavrama değişimi yapıldığını, 3 kez de şanzıman sökülüp takıldığını ve bir kez de şanzımanın değiştirildiğini, araçtaki sorunun tam olarak giderilemediğini, servis fişlerinde gösterilen arızaların çoğunun devam ettiğini ve araçtan istenen verimi bir türlü alamadıklarını belirterek aracın ayıpsız yenisiyle değiştirilmesini, mümkün değilse araç için ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle müvekkiline ödenmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, aracın 22/03/2013 tarihinde trafiğe çıktığını, 02/03/2015 tarihli son servis kaydına göre 77.042,00 km yol yaptığını, aracın hem otomatik , hem manuel olarak yönetiltildiğini, bu tip araçlarda devriyaj pedalının bulunmadığını, araçta koruma programının bulunduğunu, sisten ve şanzımanı koruma amaçlı olarak programın devreye girip sürüşü koruma amaçlı kesintiye uğratabildiğini, bu durumun da ikaz lambası ile sürücüye bildirildiğini, dava konusu araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp bulunmadığını, giderilmeyen bir arızanın da olmadığını, davanın kötüniyetli olarak açıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu aracın 22/03/2013 tarihli fatura ile 81.723,74 TL karşılığında satışının yapıldığı, araçta meydana gelen şanzıman arızası nedeniyle 6502 Sayılı Kanunun 11.maddesine göre garanti kapsamında ücretsiz onarım yapılarak problemin çözülmeye çalışıldığı, aracın 7 kez yetkili servise götürüldüğü, 4 kez kavramasının, bir kez mekatronik, bir kez de kompe şanzımanın değiştirildiği, fakat arızanın halen devam ettiği, 6502 Sayılı Kanunun 56/3 maddesi ve 11.maddesinde yer alan seçimlik haklar gözetildiğinde, davacının aracın değiştirilmesini veya bedelinin iadesini isteme hakkı bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davaya konu aracın ayıpsız yenisiyle değiştirilmesine, bu mümkün olmadığı takdirde 81.800,00 TL’nin davalıya teslim tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacıya iadesi ile aracın davalıya iadesine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF: Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; aracın ayıpsız yenisiyle değiştirilmesi kararına bir itirazlarının bulunmadığını, yerel mahkemenin kararının bedelle ilgili kısmını doğru bulmadıklarını, zira dava konusu aracın şuandaki piyasa değerinin 95.000-100.000 TL olduğu, bu durumun müvekkilinin mağduriyetine yol açtığını, buna göre hükmün ayıplı aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine, bu mümkün olmadığından İİK’nun 24.maddesinin uygulanması şeklinde karar verilmesini istediklerini, dolayısıyla bedelle ilgili kısmın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının dava konusu aracı ikinci el olarak satın aldığını, buna rağmen sıfır araç bedelini talep ettiğini, oysa noterlikten aracın bedelinin sorularak hangi bedel üzerinden aldığının tespiti gerektiğini, araçta gizli ayıp veya üretim hatası bulunmadığını, DSG adı verilen şanzımanlarda parça kullanılarak onarım yapılamadığını, sadece mekatronik kontrol ünitesi adı verilen yönetim ünitesi ve komple kavrama mekanizmasının değiştirilebildiğini, ayrıca araçta koruma programı olup sürüş şartları ve kullanım şartlarıyla ilgili olumsuz bir durum olduğunda aracın kullanımını geçici olarak kesintiye uğrattığını ve bu konuda sürücüye ikaz lambasıyla uyarı yaptığını, aracın onarım ihtiyaçlarının bir yıllık kullanımdan ve 55.000 km’den sonra ortaya çıktığını, dolayısıyla araçta üretim hatası bulunmadığını, kaldı ki sorunların da tamiratlarla giderildiğini, kavrama mekanizmaları değiştirilerek ileri sürülen şikayetlerin giderildiğini, hali hazırda kullanımı engeller bir durum bulunmadığını, somut olayda tüketicinin seçimlik haklarını kullanma koşullarının gerçekleşmediğini, ayrıca davanın ve taleplerin MK 2 ‘deki dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, somut olayda araç değişimi veya bedel iadesi yerine ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım yönünde karar verilmesinin hakkaniyet gereği olduğunu, ayıp iddiasıyla ilgili olarak BK’nun 227.maddesinin değerlendirilmesi gerektiğini, yine faizle ilgili aracın her türlü takyidattan ari olarak müvekkiline iadesi halinde hukuken geçerli bir teslim olacağından faizin bu tarihten başlaması gerektiğini, yine sadece yasal faiz uygulanabileceğini, buna rağmen ticari faiz talebinin doğru olmadığını, araç iadesinde ise araçtan davacının elde ettiği yararların düşülmesi gerektiğini, müşteriden kaynaklanan hasarların değer düşüklüğüne yol açacağını, bu konuda aracın sigorta ve hasar kayıtlarının ve fiilen aracın kendisinin incelenmesi gerektiği ve sonra mahsubun yapılması gerektiğini, aracın değiştirilmesi mümkün olmaması halinde bedel iadesi talebinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı değerlendirildiğini bildirmiştir.
DELİLLER: Araçla ilgili iş emirleri ve diğer belgelerin incelenmesinde; aracın 03/01/2014 tarihide servise götürüldüğü, serviste uzaktan kumanda anahtarının değişiminin yapıldığı, aracın yine 08/07/2014’de servise götürüldüğü, bu sırada 54.214 km’de olduğu, diagnoz testi yapıldığı, akü yüklemesi, merkezi tesisat tamiri ve kablo setinin değişiminin garanti kapsamında yapıldığı, 21/08/2014 tarihinde servise götürüldüğü, diagnoz testi yapıldığı, marş motoru ve mekatroniğin sökülüp takıldığı, şanzıman ya da cıvatanın garanti kapsamında değiştirildiği, 29/08/2014’de peryodik bakımının yapıldığı, 20/10/2014’de diagnoz testi yapıldığı, yakıt borusu ve enjektörün sökülüp takıldığı, çoklu kavramların değiştirildiği, şanzımanan sökülüp takıldığı, enjektör, ayar pulu kavramının garanti kapsamında değiştirildiği, 21/11/2014’de şanzımanın sökülüp takıldığı, DSG şanzımanının değiştirildiği, garanti kapsamında bedelsiz yapıldığı, 16/10/2014’de çoklu kavramanın değiştirildiği, şanzımanın sökülüp takıldığı, ayar pulu kavramanın değiştirildiği, 02/03/2015 tarihinde ise kavrama ve ayar pulunun garanti kapsamında değiştirildiği anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 08/06/2016 tarihli 3 kişilik bilirkişi heyeti raporunda; aracın üzerinde inceleme yapıldığı ve 15 km sürüş yapıldığı, aracın servis bakımına 8.300 km olmasına rağmen airbag arıza ışığının yandığı, araç vites geçişlerinde ve kalkışlarda titreme ve sarsıntıların olduğu, davacının bu şikayetle servise gittiği, bu arızaların kavrama değişimi yapılarak giderilmeye çalışıldığı, araçta 4 kez kavramanın , bir kez mekatroniğin ve bir kez de komple şanzımanın değiştirildiği, fakat halen DSG şanzıman probleminin devam ettiğini, 6502 Sayılı Kanun uyarınca davacının seçimlik haklarını talep etme hakkı doğduğu, araçta kullanımdan kaynaklı olmayıp üretim hatası bulunduğu, bu haliyle gizli ayıplı bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalının bilirkişi raporuna itiraz ederek 3 kişilik uzman bir heyetin yeniden inceleme yapmasını istediği, bu mümkün olmadığı takdirde itirazları doğrultusunda davanın reddini istemiştir.İstinaf aşamasında dairemizce alınan 10/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu aracın satış tarihi olan 29/03/2013 tarihindeki değerinin 82.600,00 TL olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda dairemizin 05/10/2020 tarihli 2017/5439E.-2020/1594K. Sayııl ilamı ile davacı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş, iş bu kararın taraf vekillerince temyiz edildiği anlaşılmıştır.
YARGITAY BOZMA KARARI: Yargıtay 11 HD’nin 25/05/2022 tarihli, 2020/8521E.-2022/4024K. Sayılı ilamı ile davacının aracı ikinci el olarak satın aldığı gözetilerek aracın davacının alım tarihi itibariyle ikinci el rayiç bedeli üzerinden değerlendirme yapılması ve belirlenen miktara göre bir karar verilmesi gerekirken talep aşımı da oluşturacak şekilde ilk alıcının alım faturasındaki miktar esas alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığından bahisle dairemiz kararının davalı yararına bozulmasına, ayrıca davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise sair temyiz taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür. Bozma sonrası duruşma açılarak yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE: Dava, aracın ayıpsız yenisiyle değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde araç için ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren faiziyle tahsili talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalının bayisinden satın alınan araçta üretim hatası bulunduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece dava sonunda davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri gerekçe yapılarak davacının taleplerinin kabul edilmesi gerektiğine değinilmiştir. Oysa davanın tarafları tacir olup somut olayda 6502 Sayılı Kanunun uygulama yeri yoktur. Mahkemenin bu yöndeki gerekçesi hatalı olup bu yönden davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Ayrıca bu husus HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kararın kaldırılması sebebi yapılarak yeniden dairemizce hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Somut olayın değerlendirmesine gelince; dava konusu aracın ilk olarak davalının bayisinden 22/03/2013 tarihinde satın alındığı, davacının ise bu aracı ikinci el olarak 29/03/2013 tarihinde aldığı, araçta 03/01/2014’den itibaren sorunlar çıkmaya başladığı, aracın bu tarihten 02/03/2015 tarihine kadar değişik tarihlerde yetkili servislere gittiği, bu süreçte dört kez kavramanın, bir kez mekatroniğin ve bir kez de komple şanzımanın değiştirildiği anlaşılmıştır. Öte yandan araç üzerinde inceleme yapan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda, araçta halen DSG şanzıman probleminin devam ettiği, araç vites geçişlerinde ve kalkışlarda titreme ve sarsıntıların mevcut olduğu belirtilmiştir. Somut olayda ticari satım söz konusu olup 6102 Sayılı TTK’nun 23.maddesi ve 6098 Sayılı TBK’nun uygulanması gündeme gelecektir. Dosya içeriğinde aracın garanti belgesi bulunmamakla birlikte davacı tarafın aracın garantisinin devam ettiğini ileri sürdüğü, davalı tarafın da bu hususa karşı çıkmadığı, kaldı ki servis fişlerinin incelenmesinde de yapılan bir çok değişim ve onarımın garantiden yapıldığı anlaşıldığından dava tarihi itibariyle aracın garantisinin devam ettiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan araçtaki söz konusu arızanın birçok kez servise gidilmesine rağmen devam ettiği, sorunun çözülemediği, dolayısıyla araçta üretimden kaynaklı bir ayıp bulunduğu kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla davacı taleplerinde haklıdır. Açıklanan bu hususlar karşısında davalının araçta ayıp bulunmadığı, talebin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, ayıp oranında indirim yapılması ya da ücretsiz onarıma karar verilmesine yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan faizin başlangıcına yönelik istinaf talebi de yerinde değildir. Ayrıca ticari faiz istenemeyeceğine dair talep de tarafların tacir olması nedeniyle yerinde değildir. Yine davalı taraf, aracın sigorta ve hasar kayıtlarının incelenerek değer kaybı varsa düşülmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, davalının somut olarak bir hasar veya kazadan bahsetmediği, yine davalının bu konuda somut bir delil ileri sürmediği gözetildiğinde bu istinaf sebebi de yerinde değildir. Ayrıca aracın değiştirilmesi mümkün değilse bedel iadesi talebinin doğru olmadığına yönelik istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir (Bakınız. Yargıtay 19.HD’nin 2013/11332 Esas, 2013/17263 Karar sayılı ilamı). Ne var ki davacı aracı ikinci el olarak satın aldığından ve Yargıtay’ın bu konudaki bozması usul ve yasaya uygun olmakla dairemizce de bozma ilamına uyulmuş olup, bu doğrultuda alınan 10/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu aracın davacının satın aldığı 29/03/2013 tarihindeki değerinin 82.600,00 TL olarak tespit edildiği, söz konusu tespitin dosya kapsamına uygun olduğu görülmekle, davacının aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebi kabul edilmekle birlikte bu mümkün olmadığı taktirde davacının davalıdan 82.600,00 TL isteyebileceği, ancak davacı tarafça bu konuda ıslah ya da talep arttırımı yapılmadığından dairemizce yeniden kurulan hükümde talep ile bağlı kalınarak 75.000,00 TL’ye hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacı taraf ise, kararın bedelle ilgili kısmını doğru bulmadıklarını ileri sürmüş ise de, mahkeme davacının talebi yönünde karar vermiş olup zaten davacı bir taraftan araçtan da yararlanmakta olduğundan, bu konudaki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ve Yargıtay bozma ilamı içeriği gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin reddi, davalı vekilinin istinaf talebinin ise kısmen kabul, kısmen reddi gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, 3-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/04/2017 gün, 2015/303E.-2017/274K. Sayılı kararın 6100 sayılı HMK 353/1-b-2-3 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, 4-Davanın KABULÜ İLE; Davaya konu … plakalı … motor no’lu 2013 model … marka … aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine, bu mümkün olmadığı taktirde talep ile bağlı kalarak 75.000,00 TL bedelin aracın davalıya teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle davacıya iadesi ile, aracın davalıya teslimine, 5-Alınması gereken 5.642,40 TL nispi karar harcından, peşin alınan 1.280,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.361,58 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı lehine Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 12.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvurma harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 1.280,82 TL peşin harç, 137,50 TL tebligat ve posta masrafı ile 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.250,12 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-İstinaf aşaması yönünden davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 9-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 10-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 76 TL posta, tebligat ve 1500,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1661,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliğiyle kesin olarak verilen karar usulen okunup anlatıldı. 01/02/2023