Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1346 E. 2022/1678 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1346 Esas
KARAR NO: 2022/1678
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2017
NUMARASI: 2014/183E. – 2017/32 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Dairemizin 02/10/2020 tarih ve 2017/5245 Esas 2020/1556 sayılı kararı Yargıtay, 11. Hukuk Dairesi’nin 16/03/2022 tarih ve 2020/7633 Esas, 2022/2005 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1982 yılından beri çevre koruma teknolojileri alanında faaliyet gösteren Türkiye’ nin ilk firmalarından biri olduğunu, yurt dışında bu alandaki önde gelen şirketlerle lisans ve know-how anlaşmaları yapmak suretiyle, gelişmiş arıtma teknolojileri transferleri de yaparak projeler ürettiğini, başta enerji olmak üzere inşaat, metal gibi sektörlerde de Avrupa Standartlarına hizmet verdiğini, davalı 30 yıldır kullandığı ticaret unvanından doğan hakkını tescil ettirdiği marka vasıtası ile ihlal ettiğini, Zira, “… +şekil” markasını 05/02/2013 tarihinde 19,36 ve 42. sınıflarda tescil ettirdiğini, bu nedenle markanın devredilmemesi ve davanın gereksiz yere uzamaması için teminatsız olarak hükümsüzlüğü istenen marka üzerine devrin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına, davalı adına … no ile tescilli “… +şekil” markasının 42.sınıftaki tescilinden” Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” nin çıkarılmasına, karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul Kapatılan 4.FSHHM’nin 07.03.2017 tarihli 2014/183 E. – 2017/32 K.sayılı kararıyla; ” tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporları dikkate alındığında davacı tarafın su arıtma tesisleri alanında davalı tarafın ise alanında faaliyet gösterdiği, farklı alanlarda aynı proje mühendislik, bilgisayar vs. hizmetinin verilmesinin mümkün olabileceği bu itibarla davacıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın tescilli olduğu 11. Sınıftaki atık su arıtma cihazı ile kısmi hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait markanın tescilli olduğu 42 sınıftaki “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlık projeleri” arasında benzerlik bulunmadıkları davalı markasının tescilinden evvel davacı firmanın gerçekleştirmiş olduğu işler kapsamında davacının 42 sınıfta yer alan “mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat-mühendislik ve mimarlıkla” ilgili proje hizmetleri vermiş olduğu , 42. Sınıfta yer alan anılan hizmetleri itibarıyla hitap edilen tüketicinin, müşteri kitlesinin bilgi ve dikkat düzeyinin yüksek olduğu, davacı ve davalı ibareleri arasında bir karışma ihtimali ve işletmeler arasında bağlantı ihtimali olmayacağı” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; hükümsüzlük davasının dayanağının, müvekkilinin 11. Sınıftaki tescili değil, 42.sınıftaki tescilsiz kullanımdan doğan öncelikli kullanma hakkı olduğunu, müvekkili şirketin 20 yıldan uzun bir süredir “…” ibaresini 42. sınıfın “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri , inşaat, mühendislik ve mimarlık hizmetleri” alt sınıflarında kullandığını, bu durumun bilirkişi raporları ile subut bulduğunu ve mahkeme karar metninde belirtildiğini, buna rağmen redde gerekçe olarak müvekkilinin marka ile davalıya ait markanın 42. sınıftaki hizmetler arasında benzerlik bulunmadığını, davanın su arıtma tesisleri alanında, davalı tarafın ise yapı alanında faaliyette bulunduğu hususunun gösterilmesinin hatalı olduğunu, -davalı markasının 42. sınıfın tamamında tescilli olmakla, bu karar ile markanın müvekkilinin faaliyette bulunduğu ve öncelikli hak sahibi olduğu sınıflarda da kullanılmasına engel kalmadığını,-ortalama tüketici kitlesine ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğunu, 42. sınıftaki hizmetlerin herkes tarafından alınabildiğini, -benzerlik incelemesi yapmadan karıştırılma ihtimalinin bulunmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu, markalarda ilk sözcüklerin dikkat çektiğini, her iki taraf markasında … ibaresi bulunduğunu, yanına getirilen … ibaresinin tanımlayıcı olduğunu, 27/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda markaların karışıklığa neden olabileceğinin belirtildiğini, mahkemece bu rapora neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, -müvekkilinin tescilli ticaret unvanından doğan hakkı bulunduğunu, SMK 6/VI’da “tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait ticaret unvanını içermesi halinde tescil başvurusunun reddedileceğinin” düzenlendiğini, mahkemenin bu hususta hiçbir değerlendirme yapmadığını, -davalının ticari faaliyetine son verdiğini öğrendiklerini ve 28/01/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi örneğini sunduklarını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir. Dairemizin 02/10/2020 tarihli 2017/5245 Esas-2020/1556 Karar sayılı kararıyla; “Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, – İstanbul Kapatılan 4.FSHHM’nin 07.03.2017 tarihli 2014/183 E. – 2017/32 K.sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, -Davalı adına tescilli … no’lu “… + şekil” markasının,”bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” sınıfında kısmen hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, “bilgisayar hizmetleri” sınıfında hükümsüzlük talebinin reddine, -Karar kesinleştiğinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na kesinleşmiş karar örneğinin gönderilmesine” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/03/2022 tarihli 2020/7633 Esas-2022/2005 Karar sayılı kararıyla; “…Davacı vekilinin istinafı üzerine dosyayı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince, taraf markaları arasında ”bilimsel ve sinai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendsilik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” sınıfında benzerlik olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Ancak dosya içerisinde alınan aralarında mühendis bilirkişinin de olduğu hem 1. hem de 2. teknik bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında, hükümsüzlük istenilen 42. sınıf hizmetler yönünden taraf markalarının tescil kapsamları arasında benzerlik bulunmadığına yönelik rapor düzenlenmesine, davacının 42. sınıf hizmetler yönünden tescilli ticaret unvanını bu hizmetlerde ve markasal olarak, işarete kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırılacak şekilde yoğun ve sık bir şekilde kullandığını da ispat edememiş olmasına rağmen mahkemece hatalı değerlendirme ile davacının … unvanıyla fiilen yapmış olduğu bir kısım hizmetler dikkate alınmak suretiyle davalı adına tescilli … numaralı ”…+şekil” ibareli markanın ”bilimsel ve sinai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendsilik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesinin doğru olmadığı ve bu sebeple kararın davalı yararına bozulması gerektiği. -Öte yandan mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği gözetilip bu doğrultuda birden fazla bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alınmasına ve bu raporlarda taraf markaları arasında tescil kapsamı mal ve hizmetler itibariyle benzerlik bulunmadığı ve hükümsüzlüğü istenen hizmetler yönünden hükümsüzlük koşulunun gerçekleşmediğine dair görüş bildirilmesine rağmen gerekçe gösterilmeden bilirkişi raporunda bildirilen görüşten ayrılarak tescil kapsamı itibariyle markası arasında bir benzerlik olduğuna karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Kaldı ki, dava konusu edilen hususlar teknik bir konu olup bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir. Bu durumda mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas alınacak düzeyde yeterli bulunmaması halinde oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yoluna gidilmeksizin yazılı gerekçeyle karar verilmesinin doğru görülmediği, bozmayı gerektirdiği” gerekçesiyle; davacı vekilinin tüm temyiz itirazları REDDİNE, davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA karar verilmiştir. Dairemizce Yargıtay bozma ilamı ve duruşma günü taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili ibraz ettiği dilekçesinde ve duruşmada Dairemizin önceki kararında direnilmesini talep etmiş, davalı vekili ise duruşmaya katılmamış, yokluğunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yargılamaya devam edilmiştir.
GEREKÇE; Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının “… A.Ş. + şekil” biçimindeki markası ve … çekirdek unsurunu taşıyan eskiye dayalı unvan tescili ve eskiye dayalı gerçek ve üstün hak sahipliği karşısında, davalı adına tescilli … no lu “… + şekil” biçimindeki markayı kötü niyetle tescil ettirdiğinden bahisle, davalıya ait markanın 42. Sınıftaki “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğü ve terkinini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalıya ait … tescil numaralı Şekil+… markasının, 19,36 ve 42. sınıflarda, 13.05.2010 tarihinden itibaren koruma altına alındığı ve 05.02.2013 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacı firmanın, … tescil numaralı Şekil+… A.Ş. şeklindeki markasının 11. sınıftaki (atık su arıtma cihazı) 16.03.1990 tarihi itibariyle koruma altına alındığı 24.05.1990 tarihinde tecil edildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından önceye dayalı hak iddiasının ispatı yönünden, dosyaya ibraz edilen delillerin incelenmesinde; davacılara ait arıtma tesisleri, arıtma tesisleri ile ilgili ekipman üretimi, montaj, ve işletilmesiyle ilgili hizmetler ile ilgili Reklam Broşürlerinin, Türkiye Şeker Fabrikaları ile yapılan sözleşme eki şartnamenin, 02/11/2008 tarihli arıtma tesisi projesinin, 16/01/2009 tarihli İşletme Binası Sıhhi Tesisat Projesi ve 07/04/2009 tarihli Dengeleme Havuzu Plan Kesiti Projesinin sunulduğu anlaşılmıştır. Önceye dayalı hak iddiasının ispatında, markanın hak iddia edilen mal ve hizmetlerde kullanılması ve kullanım sonucu ayır edicilik kazanma şartının arandığı, sunulan belgelerdeki … ibare ve logo kullanımının, davalının markasının hükümsüzlüğü istenilen 42. sınıftaki “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetlerinde” markanın kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını ispat yönünden yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı ticaret unvanı ve markasının davalı markasından önce tescil edildiği anlaşılıyorsa da, davacının yapı mühendisliği alanında faaliyette bulunmadığı, faaliyet alanının özel mühendislik hizmetleri olduğu, markasının 11. Sınıfta tescil edildiği, davalının ise faaliyet alanının konut inşaatı alanında yap-sat hizmetleri olduğu, markasının hükümsüzlüğü istenen sınıfın ise 42. Sınıfta olduğu, tarafların faaliyet alanı ve markaların tescil sınıflarında benzerlik bulunmadığı, kaldı ki mahkemece alınan bilirkişi raporlarında da, davacının hizmet verdiği alandaki müşteri kitlesinin ortalama tüketici kitlesine kıyasla, dikkat seviyesinin yüksek olduğu ve hizmet almadan önce araştırma yapacakları, işletmeler arasında bağ kurma ihtimalinin bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmakla, davacı tarafça önceye dayalı hak iddiası ispatlanamadığından ve davacı ticaret unvanı ve markası ile, davalı markası arasında iltibas ihtimali bulunmadığından, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, Yargıtay bozma kararı üzerine duruşmalı inceleme yapılmakla, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, tarafların kazanılmış haklarının korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,2-Dosya yargıtay tarafından bozularak duruşma açılmış olmakla, İstanbul Kapatılan 4. FSHHM’nin 07/03/2007 tarih, 2014/183 E.-2017/32 K. Sayılı hükmün HMK 353/1-b-2,3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Davanın REDDİNE,4-İlk derece yargılaması yönünden;a-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70TL karar harcından, peşin yatırılan 25,20TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL eksik harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye irad kaydına,b-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,c-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesap edilen (kazanılmış haklar korunarak) 2.860,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,ç-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, 6-İstinaf ve temyiz yargılaması yönünden; a-Davacı yandan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf harcından peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 49,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, b-Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan, 267,80 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 40,00 TL (teb.-müz.posta) masrafı olmak üzere toplam 307,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,c-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmışsa da, davacı aleyhine karar verilmesi, davalı vekilinin de duruşmaya katılmaması nedeniyle, davacı ve davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,ç-Davacı avansından kullanılan masrafların üzerinde bırakılmasına, d-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucu davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2022