Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1277 E. 2022/2104 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1277 Esas
KARAR NO: 2022/2104
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2022
NUMARASI: 2019/567 2022/340
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 09/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya 27/04/2018 tarihinde personel …’un davalıya icra dosyasına konu edilen borçlar ile ilgili olarak maaş haciz müzekkeresi tebliğ edildiğini, davacı şirket tarafından maaş hacizlerine ”10/04/2018 tarihinde personel …’un istifa ettiği dolayısıyla şirket nezdinde doğmuş veya doğacak hiçbir alacağı bulunmadığı” yönünde cevap verildiği cevapların icra dairelerin gönderildiğini, personel …’un 04/07/2018 tarihinde tekrar davacı şirkette çalışmaya başladığını, 25/09/2018 tarihinde maaş haczi müzekkelerinin tekit yazıları ile takip dosyalarından maaş haczi müzekkerelerinin davacıya tebliğ edildiğini, Maaş haczi müzekkereleri sıraya alınarak İstanbul And. … İcra Müdürlüğü’ne … E. Sayılı dosyasına ödeme yapılmaya başlandığını ve diğer müzekkerelere bu doğrultuda cevap verildiğini, davalı şirket vekili davacı şirket yetkililerini ile iletişime geçip takip dosyasında davacı şirkete ait banka hesapları üzerinde bloke ve araçlar üzerine haciz konduğunu, borcun ödemesi gerektiğini aksi takdirde araçların muhafazasını talep edeceklerini, söylediğini, davacı araçların trafikten men edileceği kaygısı ile haciz konulmamış dosyaları dahi ödediğini, davacı şirketin maaş hacizleri ve tekit yazıları sebebi ile sorumluluğunun olmadığını, davacı şirketin cebri icra tehdidi altında ödeme yaptığını, ödenmesi lazım gelmeyen paralar ile masrafların davacı şirkete iadesi gerektiğini, ödenmesi lazım gelmeyen 11.694,00 TL’nin harç, gider ve faiziyle birlikte istirdatını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstirdat davasında davacı sıfatı borçlu olmadığı halde parayı cebri icra tehdidi altında ödemiş olan icra takibinin borçlusuna ait olduğunu, takip konusu parayı icra takibinin borçlusu yerine üçüncü şahsın ödemiş olabileceğini, icra dairesine yapılan paranın kısmi veya tamamen olması ya da borçlu veya üçüncü kişiler tarafından yapılmasının önemli olmadığını, takip konusu parayı icra takibinin borçlusu yerine üçüncü kişinin ödemiş olması açılan istirdat davasında davacı sıfatı icra takibinin borçlusuna ait olduğunu, üçüncü kişinin istirdat davasında davacı sıfatının olmadığını, dava dilekçesinden anlaşıldığına göre ödemelerin icra dairesine değil alacaklıya ödendiğini, bu nedenle istirdat davası açmanın hukuken doğru olmadığını, davacının haciz ihbarnemelerine süresi içinde cevap verip vermediğinin belli olmadığını, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararı Dairemizin 04/10/2019 tarih 2019/1801 E 2019/1968 K. sayılı kararı ile SGK kayıtlarının incelenmesi sureti ile dava dışı borçlunun işyerinde çalışmadığı dönem yönünden davacı tarafça ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gereklidir. Şayet davacının ödediği miktarın fazla olduğu, dava dışı borçlunun çalışmadığı dönem yönünden de tahsilat yapıldığı anlaşılır ise, fazla ödenen bu miktar bakımından sebepsiz zenginleşen kişi davalı alacaklı olacağından davalı alacaklıya husumet yöneltilmesinde bir isabetsizlik görülmeyecek olmakla bu aşamada pasif husumetten red kararı verilmesi hatalı bulunmuştur” şeklindeki gerekçe ile kaldırılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” 2016/20587 E. sayılı dosyasına işveren tarafından 28.09.2018 günü “borçlunun şirketten 1.450,91 TL maaş aldığı; talimat gereği 1/4’ünün 2018 yılı Eylül ayı maaşından kesilerek icra dairesine gönderileceğinin” bildirildiği; 08.10.2018 günü 1/4 oranında kesinti yapılarak 362,73 TL’nin ve 07.11.2018 günü yine aynı tutarın İcra Müdürlüğü hesaplarına aktarıldığı, maaş haczi müzekkeresinin gereğinin yerine getirildiği; buna rağmen davalı şirket vekilinin takip dosyalarına 30 Ekim 2018 günü talep açarak, maaş haczinin gereği yapılmadığından bahisle, diğer dosyalar yönünden davacının malvarlığına haciz uyguladıkları; bunun üzerine davacı şirketin 07.11.2018 günü yukarıda 2 adet ödeme ile toplam 11.694,00 TL’yi alacaklı vekilinin hesabına gönderdiği; takip borçlusunun maaşının 1/4’ünün haczi esasının cari olduğu; haciz müzekkeresinin tebliğ tarihinden itibaren, kendisini hacze maruz kaldığı tarihe kadar, yapmadığı kesinti bulunmadığı; SGK kaydına göre asgari ücret aldığı; bunun 1/4’ünü icra dosyasına aktardığı, alacaklı vekilinin tüm dosyalarda aynı kişi olduğu; dolayısıyla bir dosyaya para yattığında, durumdan haberdar olması gerekeceği; diğer dosyalara da aynı anda maaş haczi kesintisi yapılamayacağı; 18 adet dosyadan 17’si yönünden, 25.09.2018 günü tebliğ edildiği; dolayısıyla aynı gün 17 dosyadan maaşa haciz konulduğunda, hangi dosyaya ödeme yapılacağının önem kazanacağı (Y.12.HD’nin 21.01.2016 gün 2015/24174 E. 2016/1687 K. sayılı ilamında;) bu durumda davacı işverenin kesilen tutarı İcra Müdürlüğü’ne aktararak, ayrıca 17 dosyadan aynı gün haciz konulduğunun bildirerek sırayı İcra Müdürlüğü’ne bırakması gerekeceği; işverenin bu sırayı bilmesinin mümkün bulunmadığı; zira tebligatı gönderenlerin üçü hariç, 15’inin aynı İcra Müdürlüğü olduğu; Öte yandan, kabul biçimi itibariyle kesintinin yapılmamış olması halinde, huzurdaki davacının, borçlunun çalışmakta olduğu işyeri olduğu; tüzel kişiliğin İİK.m.355 ve 356 hükümleri uyarınca, sorumluluğu bulunmadığı; İcra müdürlüğü tarafından, borçlunun maaşından kesinti yapmakla yükümlü olan kanuni muhatabın tespit edilip, onun, haciz müzekkeresinin ilk tebliğ edildiği tarihten itibaren yapılması gereken kesintilerden sorumlu olduğu miktarın tespit edilerek ona uygulanması gerekirken, tüzel kişiliğin malvarlığına da haciz uygulanmasının yerinde olmadığı nazara alınarak,; davacının, davalı şirkete 11.694,00 TL havale edildiği anlaşılmakla, davanın kabulü ile 11.694,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine.. Karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dosya hakkında bozma kararı sonrası yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, eksik ve yerinde olmayan bir inceleme yapıldığını, söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak verilen iş bu kararın ortadan kaldırılması ve davanın şirketleri yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kararda davacıya 27/04/2018 tarihinde personel …’un davalıya icra dosyasına konu edilen borçlar ile ilgili olarak maaş haciz müzekkeresi tebliğ edildiğini, davacı sirket tarafından maas hacizlerine ”10/04/2018 tarihinde personel …’un istifa ettigi dolayısıyla sirket nezdinde doğmuş veya doğacak hiçbir alacagı bulunmadıgı” yönünde cevap verildiğini, cevapların icra dairelerin gönderildiğini, personel …’un 04/07/2018 tarihinde tekrar davacı şirkette çalışmaya basladığını, 25/09/2018 tarihinde maas haczi müzekkelerinin tekit yazıları ile takip dosyalarından maas haczi müzekkerelerinin davacıya teblig edildigini, Maas haczi müzekkereleri sıraya alınarak Istanbul And. … İcra Müdürlüğü’ne … E. Sayılı dosyasına ödeme yapılmaya başlandığının tespiti zaten davacının personelinin kısa bir süre istifa ederek işten çıktığı sonrasında 04/07/2018 ‘de tekrar işe başlaması durumunun ise haciz işlemlerini durdurabilmek adına yapıldığının açıkça ortaya koyulduğunu, istirdat davasında davacı sıfatının borçlu olmadığı halde parayı cebri icra tehdidi altında ödemiş olan icra takibinin borçlusuna ait olduğunu, takip konusu parayı icra takibinin borçlusu yerine üçüncü şahsın ödemiş olsa bile icra dairesine yapılan paranın kısmi veya tamamen olmasının ya da borçlu veya üçüncü kişiler tarafından yapılmasının önemli bulunmadığını, takip konusu parayı icra takibinin borçlusu yerine üçüncü kişinin ödemiş olması açılan istirdat davasında davacı sıfatı icra takibinin borçlusuna ait olduğunu, üçüncü kişinin istirdat davasında davacı sıfatı bulunmadığını, ayrıca dosya kapsamında sunulan deliller doğrultusunda incelendiğinde ödemelerin icra dairesine değil alacaklı müvekkil şirkete yapıldığını, bu nedenle davacının istirdat davası açmanın hukuken doğru olmadığını, davacının haciz ihbarnemelerine süresi içinde cevap verip vermediğinin ise tam olarak belli olmadığını, bu sebeplerle davanın reddini yönünde ilk derece Mahkemesi tarafından verilen kararın yerinde ve hukuka uygun olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Bilirkişi 20/01/2020 tarihli raporunda, takip borçlusunun davacı nezdindeki maaşının haczi için yazılan müzekkerelerin işveren tarafından tebellüğ edildiği 27/04/2018 tarihi itibarıyla davacı nezdinde çalışmadığı, takip borçlusunun maaşına konan hacze ilişkin müzekkerelerin 25/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren maaşından 1/4 oranında kesinti yapılarak, icra dosyalarına Eylül ve Ekim ayları maaş hacizlerinin aktarılmasına rağmen, 30/10/2018 günü işveren tüzel kişiliğin araç ve bankadaki hesaplarına haciz uygulanmasının, yerinde olmadığı, davacının takip alacaklısının vekili olduğu bildirilen huzurdaki davalı şirket vekiline 11.694,00 TL havale ettiğinde uyuşmazlık olmadığı rapor edilmiştir. Bilirkişi 17/05/2021 tarihli raporunda, kural olarak davacının cebri icra tehdidi altında yaptığı bu ödemelerin istirdadının mümkün bulunduğu, davalı alacaklı vekilinin, davacıdan (takip borçlusundan değil) aldığı tahsilat sebebiyle, dosyalardan feragat ettiğinin görüldüğü, kendi davranışına bağlı ortaya çıkan bu sonucun uyuşmazlığa etkisinin taktirinin mahkemeye ait olduğunu, kök rapordaki tespit ve görüşleri tekrarlamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, istirdat istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta Dairemizin kaldırma kararından sonra icra dosyaları getirtilerek bilirkişiden rapor alınmış olup bilirkişi raporu ve yeni gelen icra dosyalarına göre; davacı adına İİK 89 maddesine göre hacir ihbarnameleri gönderilmediği, maaş haczine ilişkin yazılar gönderilmiş olduğu, borçlunun 10.04.2018 tarihinde işten ayrıldığı, 04.07.2018 tarihinde yeniden işe girdiği, davacının bu tarihten sonraki maaş kesintilerini icra dosyasına gönderdiği gibi, dava dilekçesinde tablo 2’de yer alan 18 dosyanın 17’sinde davalı tarafça aynı gün maaş haczi konulduğu, davacı tarafça bu dosyalar yönünden borçlunun 04.07.2018 Tarihi itibarı ile çalışmakta olduğuna yönelik olarak cevap verildiği, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün …, …, … Esas sayılı takip dosyalarının UYAP’tan incelenmesinde ise maaş haczi için yazılmış müzekkerelere rastlanmadığı görülmekle, raporda da cebri icra tehdidi altına yapılan 11.694,00TL ödemenin istirdadının mümkün olduğu belirtilmiş olmakla mahkemenin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 798,82-TL harçtan, peşin yatırılan 199,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 599,12-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 13-TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/12/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.