Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1248 E. 2022/1411 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1248 Esas
KARAR NO: 2022/1411
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2022
NUMARASI: 2021/618 2022/486
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı arasında imzalanan Üye İşyeri Sözleşmesi gereğince üye işyerinde kredi kartı ve banka kartlarının ödeme aracı olarak kullanılmasının mümkün kılındığını, kart hamili müşterilerin harcamaların kendi iradeleri haricinde gerçekleştirildiğinden bahisle işlemler başlatılarak işlem tutarlarının geri alınmasını talep ettiklerini, davalının sözleşme gereğince teslim etmek zorunda olduğu hizmetin verildiğini gösterir ilgili belgeleri süresinde teslim etmediğini, müvekkili bankanın söz konusu işlemlere istinaden farklı tarihlerde toplam 146.032.85-TL’lik tutarı charge back (ters ibraz) işlemi nedeniyle kart hamili bankaya ödeme zorunda kaldığını, davalı itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, davalının takip konusu yapılan chargeback işlemlerinden kaynaklı bakiye borcunu ödemeyerek icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiğini, itirazının iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takibin, kredi alacağına ilişkin başlatıldığını, icra dosyasında takibe dayanak belgelerin sunulmadığının görüleceğini, takip talebinde yer alan “ihtarnamedeki hesap özeti” ibaresinin bir borç sebebi olmadığını, ihtarnamenin, borç sebebin hukuki tanımlaması olmadığını, aynı şekilde hesap hareketlerinin de borç sebebi olmadığını, müvekkilinin, İstanbul’da bulunan daireleri …com üzerinden günlük veya haftalık kısa süreli olarak yabancı misafirlere kiraladığını, müşterilerinin ….com üzerinden rezervasyon yapıp ödemelerini uluslar arası güvenli ödeme sistemleri üzerinden sanal pos ile mail örder şeklinde yaptığını, müvekkilinin gerçek dışı harcamanın yapıldığını iddia eden misafirlerin ….com üzerinden yaptıkları rezervasyonların ve paypal üzerinde yapılan ödemelerin bilgilerini davacı bankaya sunduğunu, buna rağmen davacı bankanın, sadece “üyesi olduğumuz kredi kartı kuruluşlarına ait kurallar çerçevesinde itiraz olumsuz sonuçlanmıştır.” diyerek müvekkiline borç yüklediğini, müvekkilinden hangi belgelerin istendiği veya belge ibrazına rağmen başvurunun neden olumsuz sonuçlandığının bildirilmediğini, hizmetin verilmediğini iddia eden tüm müşterilerin ya İstanbul’a geldiğini ve konaklama yaptıklarını ya da rezervasyon günü veya sonrasında rezervasyonlarını iptal ettiklerini, müşterilere rezervasyondan vazgeçmeleri halinde ne kadarlık bir ücret iadesi alacaklarının detaylıca gösterildiğini, ….com’un belirli bir gün öncesine kadar rezervasyonların iptallerinde tam ya da kesintili ücret iadesi yaptığını, bu ücret iadesi durumunun müvekkilinin takdirinde olmadığını, ….com’un parayı güvence olarak beklettiğini ve konaklama bittikten tam 56 gün sonra konaklamayı sağlayanın/ ev sahibinin hesabına ödemenin geçtiğini, 56 günlük sürede harcama itirazında bulunulması halinde paranın konaklamayı sağlayana ödemediğini ve paranın ödenmesi için konaklamanın gerçekleştiğine dair ağır ispat şartı arandığı, bunlara rağmen kötü niyetli müşterilerin alamadıkları bir kısım ücret iadelerini almak ve konaklama yapmasına rağmen parasını haksız şekilde geri alabilmek için bankalara usulsüz harcama bildiriminde bulunduklarını, müvekkilinin davacı bankaya gerek telefonda gerekse de mail yoluyla bu hususları anlattığını ve ….com kayıtlarını gönderdiğini, davacı bankanın, sadece sözlü beyana dayanarak 3. kişi müşterinin bankasından hiç bir evrak veya açıklama istemeden, müvekkilinin açıklamaları ve gönderdiği belgeleri incelemeden 3. kişinin bankasına ödeme yaptığını iddia ettiğini, müvekkilinin başına gelen olayda hizmetlerin sağlanmış olmasına rağmen müşterilerin ödedikleri bedelleri geri almaya çalıştıklarını, davacı bankanın, müvekkilden gerekli belgeleri usulüne uygun şekilde talep etmediğini, davacı bankanın, her bir chargeback iddiası için müvekkiline başvurmadığını, müvekkilinin borçlu olarak kaydının yapılabilmesi için belge ve açıklama taleplerinin ayrıntılı şekilde posta vb. yollarla istemesi gerektiğini, müvekkilinin kendisine ulaşan bilgi belge taleplerine cevap verdiğini, dava dilekçesinde 3. kişi müşterilerin kendi bankalarına hangi tarihte ve ne sebeplerle başvurdukları, yabancı bankaların davacı bankaya hangi tarihte bildirimde bulunduğu, davacının bu kişilere yada bankalara herhangi bir ödeme yapıp yapmadığı hususlarında herhangi bir açıklama bulunmadığını, dosya içerisinde bankanın zarara uğradığını gösteren delil bulunmadığını, iddiasını ispat yükü altında bulunan davacı bankanın aktifinde azalma olduğunu gösteren dekontları dosyaya sunması veya delil olarak göstermesi gerektiğini, zararın ispatı sağlanamadığını belirterek davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine, davada esasa ilişkin itirazları doğrultusunda işbu davanın esastan reddine, davacının hukuki her türlü dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli açılan davacı için %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “… İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan uyuşmazlığın takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesi ve bu sözleşme uyarınca gönderilmiş olan ihtarname çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Ancak taraflar arasında kredi sözleşmesinin bulunmadığı alacağın kaynağının taraflar arasında akdedilen üye işyeri sözleşmesi kapsamında charge-back (ters ibraz) işlemlerini ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığı, takip talebinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülemez. Burada sadece icra mahkemesinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır. İtirazın iptali davalarında alacaklı, takipte dayanmadığı belgeler dışındaki başka belgelere dayanamaz. Şu durumda bizatihi kendisi bir borç sebebi ve dayanağı teşkil eden ancak takipte dayanılmayan genel kredi sözleşmesinin itirazın iptali davasında kullanılması davanın yukarıda açıklanan niteliği ile bağdaşmamaktadır. Ayrıca takip talebinde “İhtarname Eki Hesap Özeti Kredi Sözleşmesi 150.007,39-TL” yazmakta olup, ihtarname takip talebine eklenmiş ise de ihtarnamenin amacının genel olarak borcun varlığına delalet etmeyip, borçluyu temerrüde düşürmekten ibaret olduğu cihetle itirazın iptali davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olmasına göre kaynak belgeye (temel alacak-sözleşme) itibar edilmesi gerekmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-2076 Esas – 2020/117 Karar sayılı 11/02/2020 tarihli ilamı, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi 2014/9802 Esas – 2014/13921 Karar sayılı 22/09/2014 tarihli ilamı) Davacı tarafından icra takibinin kötüniyetli olarak başlatıldığı hususu davalı tarafça ispat edilemediğinden davalının bu talebinin reddi gerekmiştir. Açıklanan sebeplerle davanın dava ön şartı yokluğu sebebiyle reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip talebine ihtarname eklenmiş olmasına rağmen yerel mahkemenin dava şartı yokluğundan usulden ret kararı vermiş olması hakka ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, icra ve dava dosyası bir bütün olarak incelendiğinde sadece takip talebinde kredi sözleşmesinden bahsedildiği, bunun dışında sunulan dilekçe veya herhangi bir belgede kredi sözleşmesi ibaresinin geçmediği görüleceğini, davalıya gönderilen ihtarnamelerde, dava dilekçemizde borcun kaynağı chargeback olarak gösterildiğini, bu durumun takip talebinde yazılı kredi sözleşmesinin sehven yazıldığını gösterdiğini, takip talebi ekine ihtarnamenin konulmuş olduğunu, sürecin bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini, bankanın davalı taraftan alacaklı olduğu bu kadar net bir şekilde ortaya konulmuş olmasına rağmen takip talebinde alacak kaynağının kredi sözleşmesi olarak belirtilmiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı vekil istinaf dilekçesinde özetle; Davanın esastan reddi yerine usulden reddine karar verilmesini hatalı olduğunu, HMK’nın 115. Maddesi usulden reddin dava şartı yokluğunda olacağının açıklandığını ve dava şartlarının ne olduğu ise 114. Maddede düzenlendiğini, mahkemenin takip talepnamesinde yer almayan belgelere dayanarak açılan itirazın iptali davasında davacı bankadan elindeki belgeleri sunmasını istediğini ve alacaklı banka talepnamede yer alan borç sebebiyle ilgisiz belgeleri dosyaya sunduğunu, bu hususun açıkça davacı bankanın, takip talepnamesinde yer alan borcu ispatlayamadığını göstermekte olduğunu, ispat edilemeyen davanın esastan reddi gerektiğini, istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasını, davanın esastan reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, maktu şekilde verilen vekalet ücreti yerine esastan ret sebebiyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE Dava, İİK 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı her iki taraf vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İtirazın iptali davasında takibe sıkı sıkıya bağlılık kuralı esastır. Davaya esas icra dosyasında takip talebi incelendiğinde; ” ihtarname eki hesap özeti kredi sözleşmesi” yazılı ise de, takip talebine eklenen ihtarnamenin charge back alacağı iddiasına ilişkin olduğu açıktır. Takip talebi ekleriyle birlikte küllen incelendiğinde; bu durumun itirazın iptali davasında takibe sıkı sıkıya bağlılık ilkesine aykırılık oluşturduğundan bahsedilemeyecektir. Açıklanan nedenle taraf vekillerinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a-6.md gereğince kaldırılmasına, mahkemece bilirkişi raporu, taraf beyan ve itirazları, icra dosyası ile birlikte değerlendirilerek esas hakkında karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf istemlerinin KISMEN KABULÜNE, İlk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a-6 md gereğince KALDIRILMASINA,Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,2- İstinafa başvuran taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının istek halinde aidiyetlerine göre iadesine,3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL İstinaf kanun yoluna başvurma harcı ile davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 121,60 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 342,30TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4- Davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla vekalet ücreti takdirine yer olmadığına Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.14/09/2022