Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1162 E. 2023/1608 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1162 Esas
KARAR NO: 2023/1608 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2021
NUMARASI: 2018/532 E. – 2021/424 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı vekilinin İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı-müvekkili “…” firma ismiyle gıda sektöründe faaliyet göstermekte olup, “…” tanınmış markasının sahibi olduğunu, yurtiçi ve yurtdışında Franchiseler verdiğini, bu cümleden olmak üzere müvekkilinin “…” markası altında 8 ülkede (Türkiye, Almanya, Hollanda, İsviçre, İngiltere, Fransa, Belçika, Avusturya) 300’ün üzerinde Franchise verdiği şubesinin mevcut olduğunu, özellikle Avrupa Birliği sağlık standartlarına uygun ürettiği ürünleri ile sektöründe Avrupa’da en fazla şubesi olan firma olduğunu, müvekkili firmanın Eskişehir sınırları dâhilinde davalı dışında 2 firmaya daha Franchise verdiği şubeleri mevcut olduğunu, davalının Eskişehir’de yetkili üretici bayi olduğundan bu 2 firmaya da ürün satışı yaptığını, davalının edindiği birçok gayrimenkul ve itibarın “…” markası sayesinde olduğunu, davalı tarafın Nisan 2015’den bu yana müvekkil firma tarafından yeni bir üretim politikasına geçilmiş olmasını hazmedemediğini ve maliyetlerin arttığı bahanesiyle ortalığı ayağa kaldırdığını, davalı tarafın müvekkil firmanın bu yeni üretim modellinden vazgeçmesi için bütün bayilerle tek tek görüşmek suretiyle müvekkili ve müvekkilininin markası aleyhine asılsız iddia ve iftiralar da bulunduğunu, şubeleri ve özellikle üretici bayileri müvekkiline karşı ayaklandırmak istediğini, ancak hedeflediği sonucu elde edemediğini, davalının müvekkiline ait know-how (çiğköftenin yapılış yöntemi) ve ticari sırlarına hâkim olmasını kötüye kullanarak müvekkili ve markası aleyhine faaliyetlere giriştiğini, davalı tarafın müvekkili ve markası aleyhine yaptığı tüm zararlı faaliyetlere rağmen yeni üretim politikasından memnun olan üretici bayi ve şubelerinin müvekkili aleyhine bir girişimde bulunmaması üzerine, davalı tarafın daha henüz müvekkili ile arasındaki franchise sözleşmesi yürürlükte iken aynı işyerinde kendi markası adı altında faaliyet gösterme girişimlerinde bulunduğunu, nitekim davalı tarafın henüz daha Franchise sözleşmesi yürürlükte olduğu bir dönemde müvekkil firmanın tabela işleri yapan … Reklamcılıktan ve yine müvekkil firmanın ajans işlerini yapan …’den kendi markası “…” ile ilgili tabela ve ajans işleri için hizmet aldığını, davalı tarafın işbu eylemlerinin Franchise sözleşmesinin 14.5 hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, davalı tarafın müvekkili ve markası aleyhine yürüttüğü olumsuz propagandaya rağmen müvekkilinin diğer üretici bayii ve şubelerinden hiçbir destek göremediğini, bunun üzerine Bakırköy … Noterliği vesilesiyle keşide ettiği 11.05.2015 tarihli … yevmiye numaralı “Fesihname” ile söz konusu Franchise Sözleşmesini son derece soyut ve mesnetsiz iddialarla haksız olarak feshettiğini, anlatıldığı üzere taraflar arasındaki Franchise sözleşmesinin davalı tarafın gönderdiği fesih ihbarnamesi ile 11.05.2015 tarihinde fesholunmuşken ve davalının sözleşmenin 19.3 maddesi uyarınca sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren müvekkilin adını ve markasını hiçbir şekilde kullanmayacağının düzenlendiğini, davalı tarafın 21.05.2015 tarihine kadar “…” markasını kullanmaya devam ettiğini ve bu marka altında kendi adına faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın haksız rekabet ve marka tecavüzü teşkil eden bu fiillerine karşı Eskişehir Cumhuriyet Savcılığı nezdinde şikâyette bulunulduğunu, savcılık tarafından 21.05.2015 tarihinde davalının işyerinde arama ve el koyma işlemleri gerçekleştirildiğini, ayrıca davalı tarafın kendi adına faaliyette bulunduğu “…” markasının birebir müvekkil markasına benzediğinden ve haksız rekabet ve markaya tecavüz fiiline sebebiyet verdiğinden 22.05.2015 tarihinde Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/39 D.İş sayılı dosyasında delil tespitinde bulunulduğunu, yapılan tespitte müvekkiline ait broşür vb. ürünlerin hala tezgahında bulunduğunun tespit edildiğini, iş bu sebeple Franchise sözleşmesinin 19.4 maddesi uyarınca davalı tarafın bu ürünlerin teslimatını yapmadığı her gün için 5.000 USD tazminat ödeme zorunluluğu olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin fesholunduğu ve en geç 11.05.2015 tarihinde sona erdiği dikkate alınarak, bu tarihten itibaren iş bu davanın açıldığı güne kadar günlük 5.000 USD cezai şartın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ettiklerini, Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde delil tespit talebinde bulunulduğunu ve aynı tarihte 2015/39 D.İş dosyası kapsamında sayın mahkeme tarafından keşif yapıldığını, tespitte “davacının … markasıyla benzerliği iddia edilen … markasını fotoğraflarda tespit edildiği üzere, muhtelif şekillerde ve yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı suretlerde kullanılmakta olduğunun belirlendiği; … markasındaki … karakterinin başa alınarak, renk ve font karakteri benzerliği yanında, İngilizce yine … anlamına gelebilecek şekilde … ilavesiyle, ayrıca “…” yerine “…” sloganıyla birlikte kullanımının belli ölçüde eski, davacının markasını kullanımını andırdığının gözlendiği” şeklinde tespitte bulunulduğunu, açıklanan nedenlerle davalı tarafın, Franchise sözleşmesi ile kararlaştırılan 19.3 maddesi uyarınca sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren müvekkil markasını taşıyan tüm ürünleri-ekipmanları, katalogları ve sair, müvekkile teslim etmesi gerekirken, davanın açıldığı tarihe kadar bu yönde bir teslimat yapılmadığından, yine aynı sözleşmenin 19.4 maddesi uyarınca günlük 5.000,00 USD cezai şart tahakkuk ettiğinden, sözleşmenin davalı tarafından fesholunduğu 11.05.2015 tarihinden işbu davanın açıldığı 09.06.2015 tarihine kadar (28 gün) toplam 140.000,00 USD’nin davalı taraftan alınıp müvekkiline verilmesini, davalı tarafın sözleşme ile kararlaştırılan rekabet etmeme yasağına aykırı hareketlerinden dolayı sözleşmenin 14.6 maddeleri uyarınca 150.000,00 USD cezai şartın davalıdan hüküm ve tahsilini ve müvekkiline ödenmesini, davalı tarafın müvekkil firma haricindeki yerlerden ürün alışı yaptığından sözleşmenin 12.3 maddesi uyarınca 50.000,00 USD cezai şartın davalıdan hüküm ve tahsilini ve müvekkiline ödenmesini, davalı tarafın akde aykırılığı açık olduğundan dava sonunda alacaklarının teminat altına alınabilmesi için davalının adına kayıtlı Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, … mah. … Ada, …-…-… Parseldeki taşınmazların tapu kayıtları üzerine ve davalı adına kayıtlı … plakalı … markalı araç, … plakalı … plakalı araç, … plakalı … markalı araçların trafik kayıtları üzerine ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı konulmasını, davalı taraftan toplamda 340.000,00 (üçyüzkırk bin) USD tutan cezai şartın, davayı açtıkları tarihteki kur üzerinden (09.06.1015 tarihli USD kuru, 1$ = 2,76 TL) 938.400,00 TL, dava tarihinden bilitibar işletilecek en yüksek oranlı ticari avans faizi üzerinden faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınıp müvekkiline verilmesini, fazlaya dair haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Sözleşmenin 19.3 ve 19.4. maddelerinde “sözleşmenin feshi halinde Franchise alan Franchise verene ya da gösterdiği üçüncü bir kişiye tüm ürünleri teslim edecektir. Ayrıca Franchıse alanda bulunan tüm malzeme bedelsiz olarak alınır” ibarelerinin yer aldığını, müvekkilinde davacının herhangi bir nesnesinin bulunmadığını, müvekkilinin beş yıl boyunca davacıdan almış olduğu tüm ürünlerin ücretini davacıya ödediğini, aynı ürünler için tekrar cezai şart hükmü konmasının hukuka aykırı olmakla beraber, davacı lehine sebepsiz zenginleşme hükümleri doğuracağını, davacı tarafından müvekkiline fesihten sonra iddia ettikleri ürünlerin teslimi konusunda bir ihtarname gönderilmediğini, ayrıca 19.3 maddesinde teslim ibaresi yer almakta iken 19.4. maddesinde ise alınır ifadesinin yer aldığını, iki madde arasında çelişki mevcut olup hükümsüz olduğunu, her iki madde içinde herhangi bir süre belirtilmediğini, Franchising sözleşmesinin 14.6 maddesinin de hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ilgili maddenin müvekkilinin “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesini” kısıtlamakta olduğunu, apaçık şekilde 4054 sayılı kanuna aykırı olarak düzenlendiğini, kaldı ki ilgili maddede herhangi bir süre dahi tayin edilmediğini, tamamıyla Franchise verenin keyfiyetine bırakıldığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin kararında franchise sözleşmesinde yer alan sözleşme sonrası rekabet yasağının 1982 Anayasası’nda düzenlenen çalışma özgürlüğü ilkesine aykırılık taşıdığından bahisle geçersiz saydığını, 4056 sayılı Kanunun ilgili hükümleri ve belirttikleri Yargıtay kararı gereği ilgili maddenin geçersiz olup, davacının tazminat isteminin geçersiz olduğunu, davacı tarafın ilgili sözleşmenin 12.3. maddesini dayanak göstererek müvekkilinden 50.000,00 USD cezai şart talep ettiğini, ancak müvekkilinin sözleşme boyunca 12.3 maddeye aykırı bir davranış içersinde olmadığını, tüm ürünleri davacıdan satın aldığını ve kullandığını, açıklanan nedenlerle davacının tüm taleplerinin reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 10. Asliye ticaret Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda; 2015/634 Esas, 2017/1511 Karar sayılı kararla; “davacının davasının kısmen kabul / kısmen reddi ile, davalının rekabet yasağına aykırı davranması sebebiyle davalı aleyhine 40.000 € karşılığı 123.856,00 TL dava tarihi olan 09/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine” karar verildiği, karara karşı her iki taraf vekilinin de istinaf kanun yoluna başvurması üzerine istinaf incelemesi yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/776 Esas, 2018/1334 Karar numaralı kararı ile “HMK.nun 353/1.a.3 maddesi uyarınca, kararı veren ilk derece mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İstanbul Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine UYAP üzerinden ve fiziken derhal aktarılmak üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiş, dosya İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilerek, 2018/532 Esas numarasına kaydedilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir. İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16/12/2021 tarihli 2018/532 E. – 2021/424 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri taraflar arasındaki sözleşme hükümleri kapsamında davacının sübut bulmayan cezai şarta dayalı açmış olduğu davanın tümden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine iat olduğunu, davanın görevsiz mahkemede görülmesi nedeniyle doğal hakim ilkesinin ihlal edildiğini, İlk derece mahkemesinin teknik bilgi içermeyen ve konusunda uzman olmayan bilirkişiler tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verildiğini, ispat külfetinde hataya düşüldüğünü,Davalının sözleşmeye aykırı olarak başka yerlerden hammadde temin ettiğinin 01/09/2021 tarihli bilirkişi raporu ile sabit olmasına rağmen Mahkemece Sözleşmenin 12.1 ve 12.3 . maddeleri uyarınca talep edilen cezai şartı reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, Davalının kayıt dışı çalışarak yıllık kazancını yalnızca 12. 322,51 TL olarak gösterdiğini, bu durumun davalının malvarlığı ile uyumlu olmadığını, davalının dışarıdan hammadde alması nedeniyle cezai şart koşullarının oluştuğunu, Davalının, sözleşmenin 19.3 ve 19.4.maddeleri uyarınca davacıya iade etmesi gereken, davacıya ait markayı taşıyan tabela, afiş, broşür vb.tüm malzemeleri iade etmediğini ve bu malzemeyi kullanmaya devam ettiği tespit edilmesine rağmen cezai şartın reddedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, davalının basiretli tacir olarak en azından tevdi mahalli tayin ettirmesi gerektiğini, Davalının, Sözleşmenin 14.6. maddesine rağmen sözleşme sona erdikten sonra aynı adreste, davacının markasıyla iltibas oluşturacak şekilde aynı ürünü satmaya devam ederek haksız kazanç elde ettiğinin Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/39 D.İş sayılı delil tespiti ile belirlendiğini, bu nedenle cezai şart taleplerinin kabulü gerekirken ilk derece mahkemesince bu talebin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Davalının basiretli bir tacir olarak sözleşme süresince sözleşmenin veya herhangi bir hükmünün geçersizliği ile ilgili bir iddiada bulunmadığını belirterek, bu nedenlerle davanın reddi ve yargılama giderlerindeki hatalar bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Taraflar arasında imzalanan 2009 tarihli Franchise Sözleşmesi incelendiğinde; taraflar arasında davacıya ait “…” markalı çiğ köfte ürününün üretimi ve satışı için düzenlendiği, 12.1. maddesinde; “Üretici Franchisee; çiğköfte üretimi esnasında, çiğköfte yapımında kullanılan bütün ürünleri (bulgur, her nevi baharat, salça, yağ, gıda katkı maddeleri vs. ) Franchıse verenden almak ve Franchıse verenin verdiği reçete ve yöntemlerle (know-how) üretmek zorundadır. Franchise verenin izni olmadan çiğköfte üretimine konu olan hiçbir malzemeyi ve ara malı alamaz, satamaz, stoklayamaz ve çiğköfte yapımında kullanamaz. Bu amaçla bütün ticari kayıtlarını, depo ve stok tuttuğu yerleri, üretim ve satış tesislerini Franchıse verenin istediği gün ve saat, tatil günleri de dâhil olmak üzere denetleme hakkını saklı tutar.” 12.2. maddesinde; “Ancak Franchise verenin izin verdiği ölçüde ve izin verdiği markalarla salça, yağ, su, yeşillik gibi çiğköfte üretimine konu olan malzemeleri kendisi temin edebilir.” 12.3. maddesinde; “Franchise alan bu maddede belirtilen yasaklara uyulmadığı takdirde Franchıse verene 50.000 USD cezai şart olarak tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” 14.5. maddesinde “Franchise alan kendisine ve/veya şirket ortaklarına ve veya üçüncü kişilere ait başka bir yerde aynı sektör (çiğ köfte) üzerine farklı marka adı altında faaliyet göstermesi veya buna teşebbüs etmesi durumda Franchıse alana 150.000 USD ceza uygulanır ve sözleşmesi Franchıse veren tarafından herhangi bir tazminat ödenmeksizin derhal iptal ve feshedilir.” 14.6.maddesinde “Franchise alan açmış olduğu şubede sonradan, kendisine ve/veya şirket ortaklarına ve veya üçüncü kişilere ait aynı sektör (çiğ köfte) üzerine farklı marka ya da isim altında faaliyet göstermesi veya buna teşebbüs etmesi durumda Franchıse alana 150.000 USD ceza uygulanır ve sözleşmesi Franchıse veren tarafından herhangi bir tazminat ödenmeksizin derhal iptal ve feshedilir.” 19.3. maddesinde “Sözleşme herhangi bir nedenle sona ermiş olması halinde, iş bu sözleşme ile Franchise alana tanınmış olan bütün hak ve yetkiler ile marka kullanma lisansı tamamen sona erecektir. Sözleşme sona erdiği tarihten itibaren Franchise verenin adını ve tescilli markasını hiçbir şekilde kullanamayacktır. Franchise verenin markasını taşıyan tüm ürünler Franchise alan tarafından Franchise verene veya Franchise verenin gösterdiği üçüncü kişiye telsim edilecektir. Ayrıca, franchise alan, franchise verene ait bilgi birikimine (know-how) ilişkin bütün belgeleri iade edecektir.” 19.4. maddesinde “Sözleşmesi feshedilen iş yerinden tabela, afiş, broşür ve benzeri Franchise verene ait markayı taşıyan tüm malzeme bedelsiz olarak alınır. Bu maddenin ihlali halinde Franchise alan günlük 5000 USD tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” 19.5. maddesinde; “Franchise alan bu sözleşmenin herhangi bir nedenle feshi veya yenilenmemesi halinde … konseptindeki hiçbir ürünü aynı veya farklı bir iş yerinde imal edemez, satamaz, sattıramaz. Bu şartı işin başında kabul ve taahhüt eder. Bu şartın ihlali halinde 50.000,00 Euro tazminat ödemeyi hiçbir ihtara gerek kalmaksızın kabul ve taahhüt eder.” şeklinde anlaşmaya vardıkları tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalıya gönderine 04 Mayıs 2015 tarihli İhtarname incelendiğinde; “…” markasının kullanımının gerektirdiği malzeme ve ürün alımının yapılmadığı, başka ham madee ve formulasyon ile üretilen ürünlerde haksız olarak markanın kullanıldığı gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiğinin ihtar edildiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya gönderilen 11/05/2015 tarihli Fesihname incelendiğinde; çiğ köfte üretiminde kullanılan ürünlerin zamlı olarak satılmasına rağmen aynı miktarda malzemeden daha az çiğ köfte yapılabildiği, bazı şubelere kendilerinin çiğ köfte vermesi gerekirken 01 Mayıs tarihinden itibaren Ankara üretici firmasından çiğ köfte gönderilmeye başlandığı, reklam ve tanıtım faaliyetlerinde kendilerine destek olunmayarak Sözleşmenin 9.1. maddesine aykırılık yapıldığı gerekçeleriyle sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği görülmüştür. Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/39 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine delil tespiti talebinde bulunulduğu, 02/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda, iş yerinde yapılan incelemede “…” markasının muhtelif şekillerde kullanıldığı, “…” markasının sonunda yer alan “…” karakterinin başa alınarak, renk ve font benzerliği yanında, İngilizce yine “…” anlamına gelecek şekilde “…” ilavesiyle, ayrıca “…” yerine “…” sloganıyla kullanımının belli ölçüde eski, davacının markasının kullanımını andırdığına dair görüş bildirildiği görülmüştür. İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bilirkişiler SMMM …, Ekonomist … ve Hukukçu Yard Doç Dr …’dan oluşan heyetten alınan 07/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “davacı şirketin 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılı defterlerini ve davalı şirketin 2013,2014 ve 2015 yılı ticari defterlerini ibraz ettiğini, ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğunu, davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeler neticesinde 51.232,15TL alacaklı olduğunu, davalının ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle davacıya borcunun bulunmadığını, davacının sözleşmenin 19.4 maddesi uyarınca cezai şart talebinin yerinde olmadığını, davacının sözleşmenin 14.6 maddesi uyarınca 150.000USD cezai şart talep edebileceğini, ancak cezai miktarın fahiş olup olmadığı ve 14.maddede cezai şartı gerektiren durumların tek taraflı düzenlenmiş olması haksız şart olarak görülmesi, içerik denetimine tabi tutması ve sözleşme hükmünü haksız bulması halinde cezai şartı tek taraflı olarak getiren hükmü geçersiz sayılmasının mahkemenin takdirinde olduğunu, davöalının 2015 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesinin incelenmesi suretiyle yıllık cirosunun 132.159,64TL ve karlılığının 12.322,51TL olduğu dikkate alındığında uygulanacak cezai şartın davalının ekonomik mahfına neden olabileceğini, davacının sözleşmenin 12.3 maddesi uyarınca davalının sözleşmeye aykırı davranmış olduğuna ilişkin bir delil gösteremediğinden cezai şart talebinin yerinde olmadığı” yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır. İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince bir mali müşavir, bir çiğköfte (gıda) sektör bilirkişisi, bir sözleşmeler hukuku alanında uzman akademisyen bilirkişi, bir rekabet hukuku alanında uzman akademisyen bilirkişi ile bir marka vekili bilirkişiden oluşan heyetten alınan 03.02.2021 tarihli raporda; “…Davalı tarafından incelemeye ibraz edilen ticari kayıtlar üzerinde yapılan incelemede, sözleşmenin yürürlükte kaldığı dönemlerde, sözleşmenin 12. Maddesi gereği yasaklanan hammaddelerin alınıp alınmadığının tespitinin yapılamadığı, ticari defterlere dayanak mal alış fatura asıllarının sunulması halinde tespitin yapılabileceği, dava dosyasında çiğköfte yapımında kullanılan … adlı ürünün detaylı olarak hangi ürünlerden oluştuğu ve oranları verilmediği, …e ilave edilmesi gereken su miktarının ne kadar olduğu, su ilavesinden sonra eklenecek domates salçası, biber salçası, nar ekşisi, yeşillikler vb. diğer malzemelerin ne kadar ilave edileceği gibi içerik bilgileri, genel ifadeyle ürün reçetesi verilmediğinden, ürün reçetesi hakkında yorum yapmanın, şu kadar malzemeden şu kadar çiğköfte üretilir gibi bir bilgiyi vermenin doğru olmayacağı, taraftar arasındaki sözleşmenin sona erdiği hususunun açık olduğu, davacı tarafça gerçekleştirilen feshin haklı sebeplere dayandığı sonucuna dava dosyasının verilerine göre varılamayacağı, davacının cezai şart itibariyle taleplerine gelince: Sözleşme madde 12.3 uyarınca Teknik değerlendirilmesi yapılan bu madde gereğince davalının sözleşmeye aykırı davranmış olduğuna ilişkin bu aşamada bir delil bulunmadığından davacının talebinin yerinde olmadığı, davacı tarafın 19.4 maddesi uyarınca cezai şart talebinin koşullarının oluşmadığı, anılan materyalin teslimine dair ifa yerinin davalının işyeri olduğu, hükümden bunların davacıya gönderilmesi, götürülmesi yükümlülüğünün çıkmadığı, bu açıdan davacının talebinin yerinde olmadığı, davacının Sözleşme madde 14.6 uyarınca talep ettiği cezai şart açısından, bu hükmün lafzı ve sistematik değerlendirmesi itibariyle sözleşmenin devamı süresince gerçekleşebilecek ve belirtilen aykırılıklara dair olduğu, aksi sonuca varılsa bile, buradaki cezai şartın fahiş olduğu değerlendirmesinin yapılabileceği, bu cezai şart talebi açısından davacının talebine denk gelebilecek sözleşme hükmünün gerçekte m. 19.5 olabileceği, bu çerçevede değerlendirme yapılabileceği; bununla beraber burada da cezai şart açısından fahiş nitelemesinin yapılmasının mümkün olduğu, bu hususta takdirin Sayın Mahkemede olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin ağırlıklı olarak genel işlem şartı niteliğinde durduğu ve bu açıdan özellikle cezai şarta ve faaliyet (ve/veya rekabet) yasağına dair hükümlerin en azından içerik denetimine tabi olabileceği ve bu çerçevede bunların geçersiz ve/veya makul çerçevede geçerli olacak şekilde makul sınırlara çekilebileceği,” yönünde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E:Dava, Franchise sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından karara karşı istinaf yargı yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Her ne kadar davacı vekili davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunu ve doğal hakimlik ilkesinin ihlal edildiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuşsa da, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince görevli mahkemenin Fikri ve sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verildiği ve HMK’nun 353/1-a-3. maddesi uyarınca bu karar kesin olduğundan davacı vekilinin istinaf talebi yerinde bulunmamıştır. Davacı vekili uzman olmayan bilirkişilerden rapor alındığına dair istinaf talebinde bulunmuşsa da, aralarında marka uzmanı, çiğköfte sektöründen bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi heyetinden rapor alınmış olmakla, davanın konusu sözleşmeye aykırılık olduğundan, ilk derece mahkemelerince yaptırılan inceleme dışında teknik bir incelemeye de gerek bulunmadığı kanaatine varılmakla, bu yöndeki istinaf talebi de kabul edilmemiştir. Davacı vekili, davalının sözleşmeye aykırı olarak başka yerlerden hammadde temin ettiğinin 01/09/2021 tarihli bilirkişi raporu ile sabit olmasına rağmen Mahkemece Sözleşmenin 12.1 ve 12.3 . maddeleri uyarınca talep edilen cezai şartı reddetmesinin hukuka aykırı olduğuna dair istinaf talebinde bulunmuşsa da, davalının sözleşmenin bu maddesine aykırı davrandığına dair davacı tarafça dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda da davalının davacı dışında ve onun rızası harici üçüncü bir şahıstan mal aldığına yönelik sözleşmeye aykırı herhangi bir eyleminin tespit edilemediği, davalının sözleşmeye aykırı davrandığı ve dava dışı üçüncü bir firmadan mal aldığına yönelik herhangi bir delil tespiti, mahkeme kararı, noter tespiti ya da davacı tarafın kendisi tarafından sözleşmenin 12.3 maddesi uyarınca yapılmış bir denetim raporu ve benzeri belgenin bulunmadığı, davalının ticari kayıtlarında satın alındığı görülen bulgur, salça ve yağ gibi çiğköfte yapımında kullanılan malzemelerin davacının bilgisi ve rızası dışında alındığının davacı tarafça ispatlanamadığı, zira Sözleşmenin 12.2. maddesinde; “Ancak Franchise verenin izin verdiği ölçüde ve izin verdiği markalarla salça, yağ, su, yeşillik gibi çiğköfte üretimine konu olan malzemeleri kendisi temin edebilir.” denildiği, davacının bu ürünlerin kendi izni dışında alınan ürünler olduğunu ispatlaması gerektiği, sözleşmenin devam ettiği uzunca süre boyunca bu konuda bir denetim yapmadığı ve iddiada bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf talebi yerinde bulunmamıştır. Davacı vekili, davalının, sözleşmenin 19.3 ve 19.4.maddeleri uyarınca davacıya iade etmesi gereken, davacıya ait markayı taşıyan tabela, afiş, broşür vb.tüm malzemeleri iade etmediğini ve bu malzemeyi kullanmaya devam ettiği tespit edilmesine rağmen cezai şartın reddedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, davalının basiretli tacir olarak en azından tevdi mahalli tayin ettirmesi gerektiğine dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; davacı tarafça franchise sözleşmesi 04/05/2015 tarihinde fesih edildikten sonra, söz konusu malzemelerin davalıdan istendiğine yönelik davalıya herhangi bir ihtarname gönderilmediği, bu konuda talepte bulunulduğunun ispatlanamadığı, sözleşme gereğince bu malzemelerin davacıya veya onun göstereceği kişiye teslim edilmesi gerektiği, ayrıca sözleşmenin 19.4. maddesinde “Sözleşmesi feshedilen iş yerinden tabela, afiş, broşür ve benzeri Franchise verene ait markayı taşıyan tüm malzeme bedelsiz olarak alınır.” hükmünün yer aldığı, davacının bu malzemeleri almaya çalıştığı halde teslim edilmediğine dair davacı tarafça bir iddiada da bulunulmadığı, davalının davacıya ait bu ürünleri ve malzemeleri kullanmadığı kanaatine varılmış, sözleşmenin feshinden sonra farklı bir tabela ve marka adı altında ticaretine devam ettiği de delil tespiti doyasında alınan raporla sabit olmakla, davacı vekilinin buna ilişkin istinaf talebi de kabul edilmemiştir. Davacı vekilinin davalının Sözleşmenin 14.6. maddesine rağmen, sözleşme sona erdikten sonra aynı adreste, davacının markasıyla iltibas oluşturacak şekilde aynı ürünü satmaya devam ettiğinin tespit edildiği ve cezai şart koşullarının mevcut olduğuna dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; Sözleşmenin 14.6. maddesinin sözleşme devam ettiği süre için yasaklama getirdiği, zira bu yasağa uyulmaması halinde sözleşmenin feshedileceğinin belirtildiği, davalının sözleşme devam ederken başka bir marka veya isimle çiğköfte satışı yaptığına dair delil bulunmadığı, Sözleşmenin feshinden sonrası için rekabet yasağını düzenleyen 19.5. maddesinde; “Franchise alan bu sözleşmenin herhangi bir nedenle feshi veya yenilenmemesi halinde … konseptindeki hiçbir ürünü aynı veya farklı bir iş yerinde imal edemez, satamaz, sattıramaz. Bu şartı işin başında kabul ve taahhüt eder. Bu şartın ihlali halinde 50.000,00 Euro tazminat ödemeyi hiçbir ihtara gerek kalmaksızın kabul ve taahhüt eder.” şeklinde anlaşmaya varıldığı, Eskişehir 3. Asliye hukuk Mahkemesi’nin 2015/39 D.İş sayılı dosyasında yapılan delil tespiti ile davalının başka bir marka ile çiğ köfte satışı yaptığı tespit edilmişse de, davacının talebini Sözleşmenin 14.6. maddesine dayandırdığı, 19.5. maddesinde cezai şart 50.000,00 Euro olarak belirlenmesine rağmen 14.6. maddesinde belirlendiği şekilde 150.000,00 USD cezai şart talep edildiği, yargılama sırasında bu konuda bir ıslah da yapılmadığı, hatta istinaf dilekçesinde dahi taleplerinin Sözleşmenin 14.6. maddesinde dayandırıldığı, Mahkemenin taleple bağlı olduğu, basiretli tacir olarak sözleşme dönemi ve sonrası için ayrı ayrı sözleşme hükümleri öngören davacının talebinin ne olduğunu ayrıştırabilecek durumda olduğunun kabulünün gerektiği, her iki maddedeki cezai şartın farklı para cinsinden olması nedeniyle USD ye dayalı sözleşme dönemine yönelik talebi bulunan davacının Sözleşmenin 19.5. maddesine göre talepte bulunmadığının açık olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, tüm istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 03/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.