Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1158 E. 2022/1471 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1158 Esas
KARAR NO: 2022/1471
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2017
NUMARASI: 2015/165 2017/128
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine ve Yargıtay Bozmasına göre duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize verdiği dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiye istinaden davalı şirkete müvekkili şirket tarafından bir takım ürünler satılmak suretiyle teslim edildiğini, teslim edilen ürünler için müvekkili şirket tarafından dava dilekçesi ekinde yer alan fatura ve sevk irsaliyelerinin düzenlendiğini, buna karşılık müvekkili şirkete herhangi bir ödemede bulunulmadığını, söz konusu fatura bedellerine istinaden 192.603,69-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ise de davalı şirketin icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı şirketin 05/11/2014 tarihli dekont örneğinden görüleceği üzere dava konusu cari hesap alacağına istinaden … Bankası Sahrayıcedit Şubesi aracılığı ile müvekkili şirket hesabına haricen 22.081,87-TL. Lik bir ödemede bulunduğunu, buna ek olarak takip tarihinden sonra davalı borçlu şirket tarafından müvekkili şirkete ayrıca 1.062,63-TL Toplam bedelli 3 adet iade faturası kesildiği, bahsi geçen ödemeler takibe konu alacak üzerinden dikkate alındığında müvekkili şirket bakiye alacağının toplamda 170.459,19-TL olduğu görüleceğinden haksız ve kötü niyetle yapılan itirazların reddi ile takibin 170.459,19-TL üzerinden devamına karar verilmesi ile davalı şirket aleyhine alacağın % 20 sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davaya cevap dilekçesi ile; Taraflar arasında 2012 yılında imzalanmış olan Distribütörlük Sözleşmesi ve Yetkili Satıcılık Sözleşmesi ile müvekkili şirketin davacı şirketin Bursa’daki Temsilciliğini üstlendiğini, müvekkili şirketin sözleşmeler ile ilgili yükümlenmiş olduğu tüm edimlerini sözleşme koşullarına uygun olarak yerine getirmiş ise de, davacı şirketin Sözleşme ile yükümlendiği edimlerini sözleşme koşullarına uygun olarak yerine getirmemesi üzerine davacı şirket yetkililerinin taraflar arasındaki sözleşmeleri tadil eden yazılı e-mail yoluyla taahhütler verdiğini, müvekkili şirketin bu taahhütlere uygun olarak davranmış ise de, davacı şirketin taahhütlerini yerine getirmediğini, 04/03/2013 tarihli elektronik posta mesajı ile ciro pirim oranının tadil edildiğini, 17/06/2014 tarihli fiyat farkı Elektronik Posta Mesajı ile Fiyatın tadil edildiğini, 11/12/2013 tarihli elektronik posta mesajı ile bedelsiz ürün verilmesinin taahhüt edildiğini, 09/05/2014 tarihli elektronik posta mesajı ile 211.712,00-TL’lik ürünün iade alınacağının taahhüt edildiğini, davacı tarafın bu taahhütlerini yerine getirmeyince davacı şirkete “ahde vefa” ilkesine uygun davranmasının temini için Bursa … Noterliğinin 24/09/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin davacı şirkete 26/09/2014 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davacı tarafın yükümlülüklerine uymadığı gibi müvekkili aleyhinde icra takibine geçtiğini, davacı tarafın müvekkili şirketin hak etmiş olduğu ciro primlerini ödemediğini ve cari hesaptan düşmediğini, taahhüt edilen fiyat farkını uygulamadığını, verilmesi taahhüt edilen bedelsiz ürünü müvekkiline vermediğini ve cari hesaptan düşmediğini, iade alınacağı taahhüt edilen 85.000,00-TL tutarındaki emtianın henüz iade alınmadığını ve cari hesaptan düşmediğini, beyanla davanın reddine, davacı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmayacak şekilde haksız takip tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Bursa … İcra Müdürü’nün … E. Sayılı icra dosyasında davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine 193.603,69 TL cari hesap alacağının, takip tarihinden itibaren yıllık %11,75 ve değişen oranlarda işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, davalı borçlu vekilini süresinde ibraz ettiği itiraz dilekçesinde borca ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesine sunulan bilirkişi raporunda; davacı … Anonim Şirketine ait 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin Ticari Defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış olmakla, davacı lehine delil teşkil ettiği, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 193.903,69-TL tutarında alacaklı iken icra takip tarihinden sonra 05/11/2014 tarihinde davalı tarafın davacı yana cari hesaba mahsuben Banka Havalesi aracılığı ile yapmış olduğu 22.081,87-TL lik ödeme sonrasında 170.459,19-TL alacaklı olduğu hususu rapor edilmiştir. SMM Bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda; taraflar arasında düzenlenmiş 02/01/2013 tarihli yetkili satıcı sözleşmesi, 02/01/2012 tarihli Distribütör Sözleşmesi, 15/01/2013 tarihli Ek Protokol ve taraflar arasında düzenlenmiş Elektronik Posta Yazışmaları dikkate alındığında davalı yanın yapmış olduğu satışlar kapsamında 2013 yılı satışlarına ilişkin 22/09/2014 tarih … Seri nolu 29.975,00-TL tutarlı ve 2014 yılı satışlarına ilişkin 22/09/2014 tarih … seri nolu 15.434,00-TL tutarlı fiyat farkı faturaları ile, 22/09/2014 tarih … seri nolu 109.058,00-TL’lik ciro primi faturalarını kesmesinin uygun ve yerinde olduğu, ihtilaflı bulunan söz konusu faturaların kesilmesi ile tarafalar arasındaki cari hesaptan kaynaklanan 154.468,81-TL’lik farkın bu şekilde giderilmiş olduğu, beyan edilmiştir. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2017 tarihli 2015/165 E. – 2017/128 K. sayılı kararıyla; toplam 3 adet ciro primi faturası ve iade faturalarının tutarının 154.468,81-TL olup bu tutara ilişkin faturaların kesilmesi ile artık davalının cari hesapta davacıya borcunun bulunmadığı, davalı yanın ayrıca sözleşme kapsamında davacı yana 13.598,40-TL bedelsiz ürün alacağı yönünden KDV dahil 16.046,11-TL iade faturası düzenleme hakkı bulunmakta olup elinde bulunan 85.000,00-TL’lik iadesi gereken ürünlerin de taraflar arasında yapılan e-mail yazışmalarına göre davacı tarafça kabul edilmesine rağmen bilahare iadenin kabul edilmediği, bu ürünlerin de davacı tarafa iadesinin gerçekleşmesi ve 13.598,40-TL’lik bedelsiz ürünler alacağının davacı taraf tarafından fatura edilmesi halinde ise bu kez davalı yanın davacı yandan alacaklı duruma geçeceği netice itibariyle davalı yanın taraflar arasında düzenlenen sözleşme, protokol ve e-mail yazışmaları kapsamında uygun olarak kesmiş bulunduğu 22/09/2014 tarih … seri nolu 109.058,00-TL tutarlı ciro prim faturası, 22/09/2014 tarih … Seri nolu 15.434,00-TL tutarlı, (2014 yılı alışlarından kaynaklanan) ve 22/09/2014 tarih … seri nolu 29.975,00-TL tutarlı (2013 yılı alışlarından kaynaklanan) fiyat farkı faturaları toplamı olan Toplam 154.468,81-TL tutarlı faturaları kesmekle davacı yana borcunun kalmayacağı, her ne kadar icra takip tarihi itibariyle davalının davacı yana cari hesaptan kaynaklanan bir miktar borcunun bulunduğu anlaşılmış ise de davalı yanın icra takip tarihinden sonra 05/11/2014 tarihinde yapmış olduğu 22.081,87-TL’lik ödeme ile cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödediği anlaşılmış olup dava tarihi itibariyle davalı yanın itiraza konu ve iptali gereken herhangi bir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, Sözleşme hükümleri ve Ahde Vefa ilkesine riayet etmeyip davalı elindeki 85.000,00-TL tutarlı iade konusu ürünleri iade ve teslim almayıp ve 13.598,00-TL + KDV Tutarındaki bedelsiz ürünleri davalı şirkete göndermeyip yada bedelini davalı şirket hesabına alacak kayıt etmeyip cari hesap kayıtlarını buna göre düzenlemeyen davacı yanın cari hesap kayıtlarının düzenlenmesinde ve bu kayıtlara dayalı olarak başlatmış olduğu icra takibinde kötü niyetli bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne, yasal koşulları oluşmakla alacağın %20’si tutarında oluşan 34.091,83 TL haksız takip tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; e-posta yazışmalarından tarafların uzlaşamadıklarının anlaşıldığını davalı … TİC. LTD. ŞTİ. tarafından bedeli ödenmemiş ürünlerin geri alınmasının yetkili satıcılık sözleşmesi hükümlerine göre mümkün olmadığını uzlaşma görüşmelerinin davalı tarafça sürüncemede bırakıldığını, delil sözleşmesine göre hesap uyuşmazlıkların davacının kayıtlarının delil niteliğine haiz olduğunun dikkate alınmadan karar verildiğini, – …’ın satış elemanı olup 09/05/2014 tarihli e-posta mesajında iadeyi kabul ettiğine dair email’i olsa da, …in 31/05/2014 tarihli mutabakat 503.373.84 TL üzerinde mutabık olunduğunu kabul ettiğini, -Davalı tarafın takas mahsup def’inin savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamına girdiğini, davaya cevap süresi içinde ileri sürmediğini usul ve yasaya aykırı olduğunu, -Yemin deliline dayanmalarına rağmen mahkemenin yemin deliline başvurmadan karar verdiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI VE YARGITAY BOZMASI: Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda dairemizin 30/12/2019 tarihli 2017/2039 E.-2019/2902K. Sayılı ilamıyla; davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 20/04/2022 tarihli 2020/5217 E.-2022/3221K. Sayılı ilamıyla istinaf incelemesinin hangi hallerde duruşmalı olarak yapılacağının HMK’nın 356. Maddesinde düzenlendiği, somut davada istinaf mahkemesince ilk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporlarının yeterli görülmeyerek duruşma açılmaksızın dosya üzerinden verilen ara karar ile istinabe yolu ile bilirkişi raporu alındığı, ve bu rapora kısmen itibar edilerek hüküm kurulduğu ancak söz konusu kararın duruşma açılmadan verilebilecek kararlardan olmadığı, HMK’nın 356. Maddesi uyarınca duruşma açılması gerekliliğine uyulmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle davacı vekilinin temyiz talebinin kısmen kabulüyle hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre davacı vekiline sair davalı vekiline ise tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş. Bozma sonrası duruşmalı yapılan inceleme sonunda usul ve yasaya uygun olan yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilerek sonuçlandırılmıştır.
G E R E K Ç E: Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, icra takibinde ve talep edilen 193.903,69-TL tutarında alacak miktarından, haricen yapılan 22.081,87-TL ödeme ile takip tarihinden sonra davalı borçlu şirket tarafından keşide edilen 1.062,63-TL Toplam bedelli 3 adet iade faturasını mahsup ettikten sonra, bakiye 170.459,19-TL alacak yönünden itirazın iptalini ve %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davalı vekili ise davanın reddini savunmuş, yargılama sonunda ise ilk derece mahkemesince davanın reddine alacağın %20’si tutarında oluşan 34.091,83 TL haksız takip tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verildiği görülmüştür. İstinaf incelemesi istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda; 2013 yılından 2014 yılına devredilen alacak miktarının her iki tarafın defterlerinde de 543.373,16 TL olarak kayıtlı olduğu, davacı şirket kayıtlarında hesap ekstrelerine göre 2014 yılı sonunda, alacağın 170.459,19 TL olarak göründüğü, davalı şirket kayıtlarında ise hesap ekstrelerine göre 2014 yılı sonunda borcun 15.990,39 TL olarak göründüğü, aradaki 154.468,81 TL farkın, davalı tarafça davacı adına düzenlenen 22/09/2014 tarihli 109.058,00 TL ciro primi faturası, ile aynı tarihli 15.434,00 TL tutarlı (2014 yılı alışlarından kaynaklanan) ve aynı tarihli 29.975,00 TL tutarlı (2013 yılı alışlarından kaynaklanan) fiyat farkı faturalarından kaynaklandığının bildirildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmelerde ciro primi ödeneceği kabul edilmişse de bir oran belirlenmediği, taraflar arasında en son imzalanan Ocak 2014 tarihli “Yetkili Satıcılık Sözleşmesinde” 6.2.g maddesinde “…’nın yetkili satıcıya satış hedefi koyabileceği ve satış hedefinin gerçekleştirilmesi halinde ciro primine hak kazanacağının ” düzenlendiği ancak hedef ve ciro primi oranının belirlenmediği, ticari ilişkide ciro primi ve fiyat farkı konusunda farklı uygulamalara gidildiği, bu nedenle taraflar arasında yapılan ve itiraza uğramayan yazışmalara göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamına sunulan en son yazışma tarihinin 22/09/2014 tarihli olduğu, davacı tarafça davalıya gönderilen e-mailde, “2013 yılı ciro hak edişi üzerinden %7 üzerinden 76.340,62 TL ciro primi ve 2013 yılı fiyat farkı 29.975 TL’ nın kabul edileceği, maksimum 85.000 TL (KDV dahil) … ürünlerinin de satın alma fiyatı üzerinden %30 iskonto ile gönderilmesini kabul ettiklerini” ve “halihazırda borcun 187.287,67 TL olduğunu” bildirdiği, davalı tarafça da, e-mail’in gönderildiği 22/09/2014 tarihinde 2014 yılı ciro primi faturaları, 2013 yılı fiyat farkı faturalarının düzenlendiği ancak davacı defterlerinde bu faturaların kayıtlı olmadığı görülmüştür. Davalı vekilinin 30/11/2016 tarihli dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde malların iade edilmediğini beyan ve kabul ettiği anlaşılmış, iskontolu mal bedelinin hesaba katılamayacağı kanaatine varılmıştır. Dairemizce alınan 14/10/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda ; davacı taraf alacağından, 2014 fiyat farkı faturaları ve iade mal bedeli de mahsup edilmişse de; davacı tarafça 2014 yılı fiyat farkı faturalarının kabul edilmediği gibi, davalı tarafça da fiyat farklarının mahsubu gerektiğinin ispat edilemediği, iade malların da iadesinin yapılmadığından mahsup edilemeyeceği, davacı vekilinin rapora itirazının kısmen haklı olduğu, raporda 22/09/2014 öncesi son bakiyenin 248.192,89 TL olduğu, 23/09/2014 tarihinde davalı borçlu tarafından 100.000 TL ödeme yapıldığının tespit edildiği, bu miktardan davacı alacaklının 22/09/2014 tarihli e-mailde borçtan mahsup etmeyi kabul ettiği, 2013 yılı 76.340,62 TL ciro primi ve 2013 yılı fiyat farkı 29.975 TL’nin mahsubundan sonra, bakiye 41.876,87 TL miktarınca takip tarihi itibarıyla davalının davacıya borçlu olduğu, takipten sonra davalının 22.081,87 TL ve 1.062,63 TL ödemesi düşülerek dava açılmakla, Dairemizce yapılan hesaplama neticesinde tespit edilen 41.876,87 TL’dan bu miktarların mahsubu ile bakiye 18.732,37 TL üzerinden davanın kabulü gerektiği, kaldı ki davalı kayıtlarında da 2014 yılı sonu itibarıyla davalının davacıya 15.990,00TL borçlu olduğunun görüldüğü , davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekirken, reddine karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, borçlu davalının Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptali ile, takibin 18.732,37 TL asıl alacağa, yıllık %11,75 oranında ve değişen oranlarda reeskont faizi işletilerek devamına, davanın kabul edilen kısmı üzerinden %20 oranında (3.744,67 TL) inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı tarafça borcun 100.000,00 TL’lık kısmının 23/09/2014 tarihinde icra takibinden önce ödenmesine rağmen ,davacı tarafça takipte talep edildiğinden, bu kısma yönelik kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile 20.000,00 TL kötüniyet tazminatının davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde takas mahsup definin, davalı tarafça cevap dilekçesinde ileri sürülmediğini ileri sürdüğü anlaşılıyorsa da; davalı vekilinin ön inceleme duruşmasında, ciro primi ve iade faturalarına savunmasında dayandığı, davacı vekilinin savunmanın genişletildiğine dair itirazda bulunmadığı anlaşılmakla, savunmanın genişletildiğine dair davacı istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, 22/09/2014 tarihli e-posta mesajının sulh teklifi içerdiğini, davalı tarafça kabul edilmemesi nedeniyle geçerliliğinin kalmadığını , 31/05/2014 tarihli mutabakatın dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüşse de, tarafların bu tarihten sonra da ciro primi ve fiyat farkları konusunda görüşmeye devam ettikleri, sözleşmenin feshinden önceki davacı beyanının dikkate alınması gerektiği kanaatiyle, davacı tarafın rapora itirazının ve istinaf sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2017 tarihli 2015/165 Esas-2017/128 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, -Borçlu davalının Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptali ile, takibin 18.732,37 TL asıl alacağa, yıllık %11,75 oranında ve değişen oranlarda reeskont faizi işletilerek devamına, -Davanın kabul edilen kısmı üzerinden %20 oranında (3.744,67 TL) icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin talebin reddine, -Takipten önce davalı borçlu tarafından ödenen 100.000,00 TL yönünden davacı alacaklının kötüniyetli olduğunun kabulü ile, bu miktar üzerinden %20 oranında (20.000,00 TL) tazminatın davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine, 3-İlk derece yargılaması yönünden; -1.279,61 TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.943,02 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 663,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, -Davacı tarafça yapılan 1.279,61 TL nispi harç, 4,70 TL vekalet harcı, 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.312,01 TL harcın ve 3.605,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 396,17 TL’lık kısmının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Davalı tarafça yapılan 69,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 61,42 TL’nın davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine, -Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına davanın kabul edilen kısmı üzerinden; 2.247,89 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesine, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, -Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına davanın red edilen kısmı üzerinden; 14.888,15 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesine, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça sehven yatırılan temyiz yoluna başvurma harcı ile istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, -İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti ile 298,7 TL ile tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 984,4 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve bir duruşma icra edildiğinden 5.500-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 361. maddesi uyarınca 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 21/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.