Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1144 E. 2023/1578 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1144 Esas
KARAR NO: 2023/1578 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2022
NUMARASI: 2015/1070 E. – 2022/208 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında İstanbul 23.İş Mahkemesi’nin 2014/175 Esas sayılı dosyası ile görülen davada alacaklarının bir kısmının hüküm altına alındığını, ilamla hüküm altına alınan alacağın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, bunun üzerine davalı tarafça Bafra İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine 25.000,00 TL bedelli senet üzerinden kambiyo takibi yaptığını, müvekkilinin davalıya hiçbir zaman böyle bir senet vermediğini, imzanın sahte olduğunu belirterek borçlu olmadıklarının tespiti ile dava tarihinden sonra ödeme olması durumunda ödenen kısım için istirdat davası olarak devamını asgari %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemelerin Bafra Mahkemeleri olduğunu, davaya konu senetteki imzanın davacıya ait olduğunu, davacının söz konusu senedin kendi eli ürünü olmadığı iddiasını ispatla yükümlü olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/03/2022 tarih ve 2015/1070 Esas – 2022/208 Karar sayılı kararıyla; “…Takipten sonra açılan davalarda İİK’nın 72. maddesi gereğince takibin başlatıldığı yer mahkemesi yetkili olacağı gibi davalının ikametgahı da mahkememiz yargı sınırları içerisinde bulunduğundan vaki olmuş yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. Uyuşmazlık, bonodaki keşideci imzasının davacı eli ürünü olup olmadığı noktasındadır. Davacının tatbike elverişli ıslak imza örnekleri temin edilmiştir. Mukayeseye elverişli olabilecek ve temin edilebilen ıslak imzalı belgelerin bir kısmı keşide tarihi sonrasını kapsamakta ise de, davacının ıslak imza örnekleri de alındığından mevcut toplanan örnekler kapsamında ATK’dan rapor alınmıştır. Kurumun 14/07/2021 günlü grafoloji raporu içeriğine göre, davacı …’nun mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından mevcut mukayese imzalarına kıyasla eli ürünü olup olmadığı yönünde tespite gidilemediği mütalaa edilmiştir. Rapor, tüm ıslak imza örnekleri ve davacı tarafından verilen imza örnekleri mukayese edilerek hazırlandığından denetime elverişli ve usulüne uygundur. Buna göre, sahte imzaya ilişkin Adli Tıp Grafolojik incelemelerinde kuvvetli ihtimal dahi olsa, ihtimale dayalı sonuç bildiren raporlar borçluyu bağlamaz, aleyhine değerlendirilemez. (Yargıtay 19. HD 2018/1294 Esas, 2019/4362 Karar, 16/09/2019 günlü kararı) Bir başka söyleyişle, bu tarz muallak raporlar sonucu şüpheden borçlu yararlanır ve imzanın ona ait olmadığı yönünde sonuç meydana gelir. Ayrıca savcılık tarafından hazırlık tahkikatı kapsamında düzenlenen kriminal raporda da davacının eli ürünü olduğunu gösterir uygun kaligrafik bulgular tespit edilememiştir. Davacı savcılık soruşturmasında vermiş olduğu ifadesinde de senedi imzalamadığını yinelemiştir. Davacı vekilince işçilik alacakları bedelli ile senet bedelinin uyuştuğunu ileri sürmesi karşısında da davacının senedi zımnen benimsediği söylenemez. Buna göre menfi tespit davası sabit görülmüş olup aşağıdaki şekilde davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Öncelikle verilen karar yetkisiz mahkeme tarafından verilmiş bir karar olduğunu, yetkili mahkemenin Bafra mahkemesi olduğunu, zira davaya konu takibin Bafra’da açıldığını, genel yetkili mahkemenin de davalının ikametgahı mahkemesi sıfatıyla Bafra mahkemesi olduğunu, davalı şirketin merkezinin Bafra olduğunu, Alınan ATK raporunun hukuka aykırı olduğunu; Bafra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/4079 Sor.sayılı dosyasında yapılan incelemede Emniyet Kriminal dairesi raporuyla bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiğini ve takipsizlik kararı verildiğini, buna rağmen ATK raporunda davacı imzasının basit tersimli olması nedeniyle ileri tespite gidilemediğinin belirtilmesinin usule aykırı olduğunu, Uyuşmazlığın imza konusunda olması nedeniyle, mahkemece bu hususun net bir şekilde açığa kavuşturulması gerektiğini, ATK raporunu düzenleyenlerin grafolog olmaması nedeniyle raporun uzman kişiler tarafından düzenlendiğinin kabul edilemeyeceğini, raporlar arasında çelişki oluştuğundan güzel sanatlar fakültesinden seçilecek üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, ATK raporunda incelenen mukayese belgelerinin birçoğunun fotokopi olduğunu, fotokopi üzerinden inceleme yapılmasının mümkün olmayacağını, bu nedenle belgelerin orijinalinin getirtilerek yeniden inceleme yapılması gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bonodaki borçlu imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise, öncelikle yetki itirazında bulunarak, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KABULÜ ile; -Bafra İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu 25.000,00 TL bedelli , keşidecisi davacı … olarak görünen 01/06/2012 keşide tarihli, 01/09/2012 vade tarihli, lehdarı Davalı … olarak görünen bir adet bono nedeniyle asıl alacak ve fer’ileriyle birlikte davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, -Bilirkişi incelemeleri sonucunda imzanın davacı borçluya ait olmadığı hususunda kesin kanaat bildiren rapor alınamadığı, alacaklının üzerinde ispat yükü olması nedeniyle imzanın davacıya ait olmadığının kabul edildiği anlaşılmakla bu hali ile davalı alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, ” karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının takibe konu 01/06/2012 tanzim, 01/09/2012 vade tarihli ve 25.000,00-TL tutarlı bononun keşideci-borçlusu olduğu, davacının bonodaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, davanın yetkili mahkemede açıldığı, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 14/07/2021 tarihli raporunda, “Davacı …’nun mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından mevcut mukayese imzalarına kıyasla eli ürünü olup olmadığı yönünde tespite gidilemediği.” tespitlerine yer verildiği, konuyla ilgili başlatıldığı anlaşılan Bafra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/4079 Sor. sayılı dosyası kapsamında aldırılan Samsun Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nün 10.02.2016 tarihli raporunda da dava konusu bonodaki imzanın davacıya aidiyetinin tespit edilemediği, bu durumda raporlar arasında çelişki olmadığı ve mahkemece yeniden rapor alınmamasında usule aykırılığın bulunmadığı; tüm bu hususlar dikkate alındığında bonodaki imzanın davacı tarafından inkar edilmesi ve imzanın davacıya aidiyetinin tespit edilememesi karşısında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.707,75 TL harçtan, peşin alınan 426,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.280,81 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 60,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.